Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 10,938
- Puanları
- 0
Yine bir Galatasaray deplasmanı, yine türlü hokkabazlıklar hadi aktörlükler diyelim. Rakip futbolcunun sniper ile vurulması, rakip teknik direktörün çekirge gibi sıçrayarak itiraz etmesi; maçtan sonra “pozisyonumuz kesildi” deyip geçtiğimiz hafta Trabzon’da oynanan bir maça atıfta bulunup “aynısı” falan demesi beni şaşırtmıyor artık. Bütün bu hokkabazlıkları yaparken utanıp sıkılmamalarına da şaşırmıyorum artık. Sadece futbolcuların değil seyircisi de böyle oldu; bir teşkilatın üyesi oldular, farkında değiller.Bugün sağda solda “gole giden pozisyonumuzu hakem kesti” diye konuşurken yakalarsanız duymayın, muhattap olmayın. Ha size direkt söylerse, samimiyetinize göre “Benle maytap mı geçiyorsun?” minvalinde bir cümle ile başlayıp hemen o pozisyonu bulun, sokun gözlerine. Pozisyonun başı Lemina; kırmızı olmakla birlikte kesildi dedikleri atakta BJK defansı yerleşmiş durumda, baş aktör Sallai bunu görüp geri dönüyor. Hepi topu bu kadar yani... Ama Osimhen’in 2 kırmızı görmesi gereken pozisyonunu konuşmaz mesela çekirge gibi zıplayan hocaları. Top dışardayken Jurasek’e ilk tekmeyi sallıyor, zıplıyor oyuncu, sonra hemen bıçak gibi diğeri ile biçiyor; top da dışarda dediğim gibi. Sonra kalkıp pozisyonda hiç alakası olmayan Emirhan’ın boğazına yapışıyor 80 milyonluk aktör. Her yönüyle inanılmaz bir pozisyon; sarı ile bitiyor…Ülke futbolunda son 6 senedir farklı işler oluyor. Önce Başakşehir’in şampiyonluğu ile başladı her şey. O şampiyonluk bu yeni oluşumun ilk yılıydı; ikincisinde bir iki detayı gözden kaçırdılar. Sergen Yalçın’lı Beşiktaş hop geldi, aldı ellerinden şampiyonluğu. Sonra acımasızca şampiyon yapılan Trabzon ve asıl işin başına geçirdikleri her devrin takımı GS. Buna FB’liler “yapı” diyor ya, çok gülüyorum; çünkü biz yıllarca ülke futbolunu bir sistem yönetiyor, bunlar da sistemin çocukları dedik, yırttık kendimizi. Şimdi o sistemden hunharca faydalanan FB doğru yolu buldu ve bizim yanımıza geldi. İster “yapı” ister “sistem” diyelim; ülke futboluna çok iğrenç bir şekilde çöreklenmiş durumda. Bir tane büyük camiayı seçmişler (ki bence bu yapının adamları uzun yıllarca bulundukları bölgelere yerleştirildiler ve seçtikleri camia şansa seçilmedi); onunla birlikte birilerini de kullanarak bazılarına şirin gözükmeye çalışıyorlar. Ben işin siyasetten falan anlamam; eğer varsa da siyasetçi parmağı bu işte, onlar da kullanılıyor ve kandırılıyorlardır. Çünkü siyaset de meşru zeminlerde yapılan bir yarıştır; spora çok benzer. Siyasetçi insanlar her ne kadar karşı tarafa üstünlük kurmaya çalışsalar da günün sonunda karşı tarafın elini sıkmayı bilirler diye düşünüyorum — dedim ya, siyasetten çok anlamam.Ben tüm spor kurumlarında bu yapının adamları olduğuna artık eminim. Hele yayıncı kuruluşun pozisyonları tekrar göstermemesini büyük bir baskı rejimi olarak nitelendiriyorum. Taraftar olarak birileri ne kadar isterse o kadar seyredebilir, o kadar yorum yapabilirim; dün çok fena hissettim ve bu artık işin tadını kaçırdı. Birçok eşimiz dostumuz var GS’li olan. Onlara aslında çok acıyorum. Hipnotize olmuş gibi pozisyonları yorumlamaya, yapılan aktörlükleri savunmaya çalışıyorlar. Daha 3-4 sene önceye kadar futbolu unutmuş insanlar, sosyal ortamlarda bize taktik-teknik anlatmaya, hakem kararlarını savunmaya çalışıyorlar ve üstüne üstlük kendilerinin mağdur olduğuna inanıyorlar. Gerçekten çok yazık, çok acınası bir durum. Bu ortam yıllarca kurduğumuz dostlukların bozulmasına, arkadaşlıkların zedelenmesine yol açacak; hatta çoktan açmaya başladı bile. Bu yapı denen oluşum acayip bir toplum mühendisliğine de soyunmuş durumda; farkında değiliz.Aklıma türlü türlü şeyler geliyor; çok dizi seyrediyorum bu aralar herhalde onların etkisi diyor kendime, gülüyorum. Ama özetle durum çok vahim: ülke sporu ve spor ahlakı kanımca tepe taklak gidiyor.İğneyi de unutmadan batıralım; yukarıdaki konu ile alakalı kendimize. Sahi, Beşiktaş kim tarafından yönetiliyor? Ses-seda yok hâlâ. Aktörler çıkıyor konuşuyor “hakkımız yendi” diyor; bizden ses yok. Şimdi burada sormadan geçemiyorum: Kendi yönetimime, siz kime hizmet ediyorsunuz diye? Siz nasıl bir araya geldiniz, içinizde kimler kimlerle beraber, siz Beşiktaş ile beraber misiniz diye? Sadece bu yönetim değil; bakın son 6 seneye nasıl yönetim kurulları oluşmuş, kimler girmiş, kimler çıkmış. Sonra “yapı” da yapı diyoruz ama dönüp kendimize bakmıyoruz.Gelelim hoca tarafına. “Ben sıkıldım, bu kadro benim kadrom değil” laflarından. Senin kadronu da gördük hocam. Wellington Nsakala falan aldırdın bu takıma. Allah var o topçularla şampiyon oldun; sırtımızda taşıdık zaten. Şimdi neyin peşindesin hoca, bilen varsa beri gelsin. Sergen Yalçın bu kadroyu beğenmese, istemese gelmezdi zaten; ki daha önce gelmemişliği var. Hoca “geçecek, bu benim kadrom değil” söylemlerini önce 10 kişi kalmış rakibe maç alacak diye kullanmamalı. Kavak ağacı gibi gezinen santraforu ile ikinci yarıya başlamayacak. Karşı tarafı pasla bayıltacağı ortamda Rafa’yı orta saha kurgusundan çıkarıp oraya Cerny’i atacaksın, top yapacak… Maçı öldürüp basıp 3’ü 4’ü gelmeyecek, kolay maçı ezeli rakibine vermeyecek. Bak hocam, ne kolay dimi; teknik direktörlük “tak tak” çizdim, taktiği sana rahatladım, “nasılsa benim kadrom değil”…Son sözler: Yapma böyle hoca; bu kadro senin kadron, sahip çık çocuklarına. Bak dışarda, içimizde bir sürü fırsat bekleyenler var; kalecini, sol bekini hatta Orkun’u yiyecekler. Verme onlara koz. Sahip çık şu takıma. Transfer sezonuna daha var; takma kafayı sağındaki solundaki akıl verenlere, tamam yapar bu kulüp 1-2 transfer ama sen işine konsantre ol.Yazı çok uzadı biliyorum; çok şey var yazacak ama kıssadan hisse: Bu takımın hâli çok büyük bir santrafor sorunu var; bu da elimizde patlamaz inşallah. Uyum sağlamasını bekleyeceğiz, mecbur. Sergen hocanın kısa forvet tarzı değil ama o pozisyonda bu dönemde Rafa ideal duruyor şu kadroda (El Bilal’i yerinden oynatmayalım). Cerny, sağ açık özelliklerini yitirmiş gibi; sanki Sergen hoca’nın kazara olduğunu düşündüğümüz “8 numara pozisyonu” söylemine daha uygun yeni sos olabilir, yoksa yakında Cengiz keser onu zaten. Djalo ve, her ne kadar hata yapsa da (kalecinin de büyük payı var), Ndidi yerlerinin tam adamları. Orkun Allah’ın bir lütfu.Son pozisyonda içine Sertan kaçan sol beki ben beğensem de ezici bir çoğunluk nefret ediyor; o zaman Rıdvan oynasın. Sağ bekimiz hâlâ bizde alternatif olabilecek iyi bir sağ bek ama aslolan henüz ne yazık ki bulunamadı.Nihayet bağlayayım: Başta hocamız ve sonra da taraftarımız bu takıma güvenmeye devam etsin; doğru bir yola girildi. İçerde kavga edelim, eleştirelim ama darbe yemeyelim; hep beraber kardeş olup olumsuz sesleri keserek yola devam edelim.Bülent Bilirgen / duhuliye.comHABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..