Vay Canına
Forum Üyesi
Sevgi ve Tedavi
Çocuğun en muhtaç olduğu şey, hiç şüphesiz, kendisine en yakın kabul ettiği insanların sevgisidir. Sevgide itimat vardır, şefkat vardır, himaye vardır. Sevgide insan ruhunda filizlenmek isteyen bütün güzellikler ve iyilikler vardır. Çocuk, yemekte kendisine uzatılan kaşığın içindekinden çok, onu uzatan elin sahibinin yüzündeki ifadeye muhtaçtır, öğretmen kürsüsünden anlatılanlar, onun sevdiği bir ağızdan dökülüyorsa daha rahat kafasına girer. Sevilen dersler, sevilen öğretmenlerin dersidir. Dünyanın en büyük keşiflerini yapmış insan hayatları incelendiğinde, muhakkak karşımıza çok sevilen bir öğretmen çıkacaktır.
Bahçede koşarken bir küçük çocuk düşmüştür. Duyduğu acı derhal küçüğün gözlerindeki yaş guddelerini harekete getirmiştir. İnci gibi yaşlar dökülmektedir gözlerinden. Uzaktaki annesine koşan çocuğun acıyan yerini annesi öpüvermiştir. Acı azalmış ve göz yaşlan kesilmiştir. Neden fiziksel ağrıları sihirli bir temas ile kesiveren sevgiden çocuklarımızın ruhî problemleri için faydalanmayalım? Muhakkak ki, hepimiz zaman zaman bundan faydalanıyoruz. Önemli olan şuurlu olarak yapmak.
Hepimiz tecrübe etmişizdir. Bazı öğrencilerimize tatbik etmediğimiz metod kalmamıştır. Bir türlü yola gelmeyen çocuğa, kendisini gerçekten sevdiğimizi ispat edecek bir hareketle yaklaşırsak İşimizi kolaylıkla hallederiz. Çocuğun dünyasına girmeden onun kalbine sokulmadan hiç bir çocuğun problemini halledenleyiz. Bu esrarlı dünyanın kapısını açacacak bir tek anahtar vardır. O da, çocuğun kendisine en yakın kabul ettiği insanın elindedir. Bu kimse, çocuk için, özellikle ilkokul öğrencisi için Öğretmenden başka kimse olamaz. Babasına bile "Bunu öğretmenim böyle söyledi" diye direnen çocuklara çok rastlamışızdır. Çocuğun evdeki rakibi bir veya birkaç kişiyi geçmez. Ortada ya bir kardeş vardır ya da yoktur. Evdeki problemler, çok defa kendisine ait olan sevginin kardeşine veya ona benzer birine aktarılması korkusundan meydana gelir. Ama sınıf öyle mi? Otuz kırk tane çocuk öğretmenin karşısında kendisi ile rekabet halindedir. Hepsi de evdeki problemleri ile sınıfa gelmişler ve öğretmenin ilgisini ve bu ilginin arkasındaki sevgiyi kazanmak İçin bir yarışmaya girmişlerdir.
Çocuğun en muhtaç olduğu şey, hiç şüphesiz, kendisine en yakın kabul ettiği insanların sevgisidir. Sevgide itimat vardır, şefkat vardır, himaye vardır. Sevgide insan ruhunda filizlenmek isteyen bütün güzellikler ve iyilikler vardır. Çocuk, yemekte kendisine uzatılan kaşığın içindekinden çok, onu uzatan elin sahibinin yüzündeki ifadeye muhtaçtır, öğretmen kürsüsünden anlatılanlar, onun sevdiği bir ağızdan dökülüyorsa daha rahat kafasına girer. Sevilen dersler, sevilen öğretmenlerin dersidir. Dünyanın en büyük keşiflerini yapmış insan hayatları incelendiğinde, muhakkak karşımıza çok sevilen bir öğretmen çıkacaktır.
Bahçede koşarken bir küçük çocuk düşmüştür. Duyduğu acı derhal küçüğün gözlerindeki yaş guddelerini harekete getirmiştir. İnci gibi yaşlar dökülmektedir gözlerinden. Uzaktaki annesine koşan çocuğun acıyan yerini annesi öpüvermiştir. Acı azalmış ve göz yaşlan kesilmiştir. Neden fiziksel ağrıları sihirli bir temas ile kesiveren sevgiden çocuklarımızın ruhî problemleri için faydalanmayalım? Muhakkak ki, hepimiz zaman zaman bundan faydalanıyoruz. Önemli olan şuurlu olarak yapmak.
Hepimiz tecrübe etmişizdir. Bazı öğrencilerimize tatbik etmediğimiz metod kalmamıştır. Bir türlü yola gelmeyen çocuğa, kendisini gerçekten sevdiğimizi ispat edecek bir hareketle yaklaşırsak İşimizi kolaylıkla hallederiz. Çocuğun dünyasına girmeden onun kalbine sokulmadan hiç bir çocuğun problemini halledenleyiz. Bu esrarlı dünyanın kapısını açacacak bir tek anahtar vardır. O da, çocuğun kendisine en yakın kabul ettiği insanın elindedir. Bu kimse, çocuk için, özellikle ilkokul öğrencisi için Öğretmenden başka kimse olamaz. Babasına bile "Bunu öğretmenim böyle söyledi" diye direnen çocuklara çok rastlamışızdır. Çocuğun evdeki rakibi bir veya birkaç kişiyi geçmez. Ortada ya bir kardeş vardır ya da yoktur. Evdeki problemler, çok defa kendisine ait olan sevginin kardeşine veya ona benzer birine aktarılması korkusundan meydana gelir. Ama sınıf öyle mi? Otuz kırk tane çocuk öğretmenin karşısında kendisi ile rekabet halindedir. Hepsi de evdeki problemleri ile sınıfa gelmişler ve öğretmenin ilgisini ve bu ilginin arkasındaki sevgiyi kazanmak İçin bir yarışmaya girmişlerdir.