haberler
Forum Üyesi
Psikolojiye Giriş: Sigmund Freud Psikolojisinde Psikoanalitik Teori Nedir?
Sigmund Freud'un psikolojisinde Psikanalitik Teori, psikopatolojiyi tedavi etmek için klinik bir yöntem olan psikanaliz pratiğiyle ilgili kişilik organizasyonu teorisi ve kişilik gelişiminin dinamikleridir. İlk olarak 19. yüzyılın sonlarında Sigmund Freud tarafından ortaya konan psikanalitik teori, çalışmalarından bu yana birçok iyileştirme geçirdi. Psikanalitik Teori, yirminci yüzyılın son üçte birinde, Freud'un 1939'daki ölümünden çok sonra, 1960'lardan sonra psikolojik tedavilerle ilgili eleştirel söylem akışının bir parçası olarak tam olarak öne çıktı. Freud, beyin analizini ve fizyolojik çalışmalarını durdurdu ve odağını psişenin incelenmesine ve serbest çağrışım ve aktarım fenomenini kullanarak tedaviye kaydırdı. Çalışması, yetişkinlerin zihinsel işleyişini etkileyebilecek çocukluk olaylarının tanınmasını vurguladı. Genetik ve daha sonra gelişimsel yönleri incelemesi, psikanalitik teoriye özelliklerini verdi. 1899'da Rüyaların Yorumu adlı eserin yayınlamasıyla başlayarak, teorileri ön plana çıkmaya başladı.
Psikanalitik insan ruhunun analiziyle ilgili anlamına gelir. Ancak psikanalizin ayrı bir klinik uygulama olarak ortaya çıkmasıyla birlikte, her iki terim de bunu tanımlamaya başladı. Her ikisi de hala kullanılsa da, günümüzde normal sıfat psikanalitiktir. Psikanaliz, Oxford İngilizce Sözlüğü'nde şu şekilde tanımlanmaktadır: Sigmund Freud tarafından ortaya atılan, hastanın zihnindeki bilinçli ve bilinçsiz unsurların etkileşimini araştırarak ve bastırılmış korku ve çatışmaları bilinçli zihne getirerek, rüya yorumu ve serbest çağrışım gibi teknikleri kullanarak zihinsel bozuklukları tedavi etmek için kullanılan terapötik bir yöntem. Ayrıca: bir psikolojik teori sistemi bu yöntemle ilişkilidir.
Freud, psikanaliz çalışmalarına Dr. Josef Breuer ile işbirliği içinde, özellikle de Anna O'nun vaka çalışmasıyla ilgili olarak başladı. Anna O., korkudan içki içememek gibi bir dizi psikosomatik rahatsızlığa maruz kaldı. Breuer ve Freud, hipnozun Anna O. ve tedavisi hakkında daha fazla şey keşfetmede çok yardımcı olduğunu buldular. Freud, psikanalizin kökeni ve gelişimi üzerine verdiği derslerde sık sık Anna O. üzerine yapılan çalışmalara atıfta bulundu. Anna O. vakasındaki gözlemler, Freud'un histerik hastaların karşılaştığı sorunların, hatırlanamayan acı verici çocukluk deneyimleriyle ilişkili olabileceğini teorileştirmesine yol açtı. Bu kayıp anıların etkisi, hastaların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirdi. Bu çalışmalar psikanalitik kuramın gelişmesine katkıda bulunmuştur.
KAYNAK: PSİKOLOJİ TARİHİ