[/b][/i][/color]Ey ebed ve ezel Sultanının Sevgilisi! Seni övemem ki, Seni her şeyin Yaratıcısı ve bütün varlıklar övmüş. Seni anlatmaya sözlerim yetmez ki, nurunun aydınlığı, ebedî ve ezelî aydınlatanı hangi söz anlatabilir ki…
Zaten seni anlatmak ya da övmek istemiyorum. Kalbimin, duygularımın ne kadar ihtiyacı olduğunu söylemek istiyorum sana. Kalbimin karanlık geceleri artıyor sensiz. Issızlığım, kimsesizliğim ve yoksulluğum çoğalıyor. Benliğimin ruhuma isyanı artıyor. Sevgini, şefkatini, kokunu özlüyorum. Gül kokunu… Kâinata sinmiş aydınlığını arıyor gözlerim.
Sana ihtiyacım var ey Sevgililer Sevgilisi, Yaratıcının En sevgilisi. Kalbime doğsa güneşin. Sevmeye özürlü kalbim, sevginle sevmeyi öğrense. Aşka giden yollarda, seni arıyorken yüreğim, benliğimin isyanına tâbî olmasa kalbim…
Aşkını, coşan deli ırmaklar gibi kalbimin en kuytularına kadar sindirebilsem. Bir serinlik dolsa aşkının ateşinden varlığıma. Biliyorum ben bu tadı aslında. Biliyorum bu aşk kokusunu… Ama bilmem seni yaşamama ve yaşatmama yetmiyor. Kalbime ve benliğime yüklediğim masiva sevgileri dolanıyor ayaklarıma.
Ey sevgili, en sevgili sana ihtiyacım var!
Dağılmış benliğimi, Yaratana teslim etmek için kılavuzluğuna ihtiyacım var. Bin parçaya ayrılan beynimin, hakikati bulması için varlığına ulaşacak yollarımı aydınlatsın nurun.
Avuç avuç nur olup dolsan gönlüme. Seni anınca dudaklarım, kalbim dolup taşan bir ırmak olsa. Göz yaşlarım kalbimin toprağını ıslatsa ve burcu burcu sen koksan…
Ey sevgili!!
Sana ihtiyacım var. Gönlümün çöllerinde yanıyorum. Kurak iklimlere durdum yokluğunda. Rahmet rahmet doğ gecelerime. Ay gibi, mehtap gibi, güneş gibi…
Ey sevgili!!
Yap-boz sevgilerin, yalandan gülücüklerin, riyakâr bakışların içinde kayboldum. Beni gerçek sevgin, sevimli gülüşün ve dost bakışlarınla ısıt…
Sana ihtiyacım var ey sevgili!
Ebed gününde şefaatine, dünyada şefkatine ihtiyacım var…
Senin ümmetinim demeye yüzüm yok. Benliğim isyankârlığıyla her daim kaçak bir yolcu… Ama senin şemsiyenden başka kurtuluş yerim de yok ki…
Şefkatinle sarıp sarmala ruhumu ey sevgili…
Zaten seni anlatmak ya da övmek istemiyorum. Kalbimin, duygularımın ne kadar ihtiyacı olduğunu söylemek istiyorum sana. Kalbimin karanlık geceleri artıyor sensiz. Issızlığım, kimsesizliğim ve yoksulluğum çoğalıyor. Benliğimin ruhuma isyanı artıyor. Sevgini, şefkatini, kokunu özlüyorum. Gül kokunu… Kâinata sinmiş aydınlığını arıyor gözlerim.
Sana ihtiyacım var ey Sevgililer Sevgilisi, Yaratıcının En sevgilisi. Kalbime doğsa güneşin. Sevmeye özürlü kalbim, sevginle sevmeyi öğrense. Aşka giden yollarda, seni arıyorken yüreğim, benliğimin isyanına tâbî olmasa kalbim…
Aşkını, coşan deli ırmaklar gibi kalbimin en kuytularına kadar sindirebilsem. Bir serinlik dolsa aşkının ateşinden varlığıma. Biliyorum ben bu tadı aslında. Biliyorum bu aşk kokusunu… Ama bilmem seni yaşamama ve yaşatmama yetmiyor. Kalbime ve benliğime yüklediğim masiva sevgileri dolanıyor ayaklarıma.
Ey sevgili, en sevgili sana ihtiyacım var!
Dağılmış benliğimi, Yaratana teslim etmek için kılavuzluğuna ihtiyacım var. Bin parçaya ayrılan beynimin, hakikati bulması için varlığına ulaşacak yollarımı aydınlatsın nurun.
Avuç avuç nur olup dolsan gönlüme. Seni anınca dudaklarım, kalbim dolup taşan bir ırmak olsa. Göz yaşlarım kalbimin toprağını ıslatsa ve burcu burcu sen koksan…
Ey sevgili!!
Sana ihtiyacım var. Gönlümün çöllerinde yanıyorum. Kurak iklimlere durdum yokluğunda. Rahmet rahmet doğ gecelerime. Ay gibi, mehtap gibi, güneş gibi…
Ey sevgili!!
Yap-boz sevgilerin, yalandan gülücüklerin, riyakâr bakışların içinde kayboldum. Beni gerçek sevgin, sevimli gülüşün ve dost bakışlarınla ısıt…
Sana ihtiyacım var ey sevgili!
Ebed gününde şefaatine, dünyada şefkatine ihtiyacım var…
Senin ümmetinim demeye yüzüm yok. Benliğim isyankârlığıyla her daim kaçak bir yolcu… Ama senin şemsiyenden başka kurtuluş yerim de yok ki…
Şefkatinle sarıp sarmala ruhumu ey sevgili…