alphatm
Forum Üyesi
Teorik ve pratik dehayı hem ayrı ayrı hem de birlikte temsil edenlerin tekliflerini soyut zekanın kavraması imkansız. Fetaneti rehber edinmeyen deha ve zekanın dayanak noktaları zayıf. Uzun soluklu hedefleri göğüslemek çıldırtıcı sabır ister. Aceleci ruhların yıldızı baştan sönük. Büyüklüğün bedeli ağır. Anlaşılmamak kader.
İtaatın yönü aksiyona dönük. Onu düşünce platformuna çekmek insanı robotlaştırmak demek. Fiili durum bu. Fosiller ülkesinde yaşıyoruz. Toplumun kaderini ellerinde tutanların doğru bile olsa en küçük alternatif düşünce beyanına tahammülleri yok. İç içe girmiş "çıkar" ilişkilerinin faturasını, "baran yerine dürrü güher yağsa" nasiplerine bir tanesi düşmeyen insanlar ödüyor. Kaosun arka planındaki zulmü hissetmeyenler, bulanık sudan, sisli havadan menfaat devşirenler. Varılan çıkmaz sokak. Dönüş yolu kapalı. Rahmet el uzatmazsa, hükmün gerekçeleri hazır. Duanın mucizevi gücüne inanma hakkımız her zaman sabit. Sebeplere riayet duanın en önemli boyutu.
Zeka mazur. Dehayı besleyen umut. Tevilü'l-ahadis okulunun şakirtlerine, görülenler görüleceklerin işaretleri. Fecrin ışıkları karanlıktan doğar. Her kış bir bahara gebe. Peygamberin çizdiği coğrafya, üzerine güneşin doğup battığı her yer. Kültür ocakları bu misyonu gerçekleştirmeye namzet.
İç bünyede kopan fitneler, istidat ve kabiliyetlerin gelişim süreci. Negativitede pasiflik peygamber öğretisi. Oturan ayaktakinden, yürüyen koşandan hayırlı. Susmak en beliğ ifade. Sabır tek azık. Zulme zulümle karşılık vermemek büyük cihad. Hamle uzlette. "Eğer, kılıcının parıltısının sana galebe çalmasından korkarsan, elbisenin bir kenarıyla yüzünü ört" nebi sözü, her zaman ve zemini kuşatıcı sırlı tavsiye. Ölmeyi, elde güç varken öldürmeye tercih seçkinlik payesi. Mazlum olmayı zalimliğe yeğlemek, arşla bütünleşme çaresi. "La havle..." kudsi sığınak.
Fitne sendromunu teşhis önemli. Hadislerde bildirilenlerin özeti şu:
1- Uyulan, takip edilen, karşı konulamayan ihtiraslar,
2- Ardına düşülen kaprisler,
3- Dünyaya kilitle tercihler,
4- Herkesin sadece kendini dinlemesi, kendi görüşünü beğenmesi, başka düşüncelere hayat hakkı tanımaması,
5- Ahidlerin, anlaşmaların, sözleşmelerin, vaat etmelerin hiçbir değer taşımaması,
6- Ayak takımı (hezele) ile aynı mekanı paylaşmanın kaçınılmaz olması,
7- Kitle ölümlerinin artması, ölümün sıradanlaşması,
8- Gömme işlemlerinin ücretli işçiler tarafından yapılması (karşılıklı hak ve saygının tamamen ortadan kalkması),
9- Kafire ait sıfatlarla mü'mine ait özelliklerin gece-gündüz birbiriyle yer değiştirmesi.
"Fitneler, diyor, Allah Rasulü, kamışlarla örülen hasır gibidir. Kalplere çabuk çabuk atılır. Hangi kalbe fitne girerse onda siyah bir leke meydana gelir. Kalp fitneyi reddederse beyaz renkle benekleşir. Böylece iki kalp ortaya çıkıverir. Biri cilalı taş gibi bembeyazdır; gökler ve yer durdukça fitne ona zarar vermez. Diğeri ise alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi misali... Bu kalp ne iyiyi iyi bilir; ne de kötüyü kötü. Onda olan sadece hevanın (kaprislerin) ona doldurduğudur..." (Müslim, 4767)
Fitne, azgınlıkların geçit yolu. Fitne, toplu belalara, kolektif musibetlere çıkarılan davetiye. "Aleyküm enfüseküm, siz kendinize bakın" (Madide / 105) gökten gelen uyarı. Onu hayata geçirmek tek reçete.
Fitne, altın ve gümüş gibi değerli madenlerin, safını tortusundan ayırmak için ateşte eritilmesi. Bu sözlük manasının topluma bakan tarafı çöküş ve çözülüş. Tefrika, fitneyi tutuşturan kıvılcım. Rahmetten boşalan yeri dolduracak tek şey felaket. Fitne, felaketin son habercisi.
alıntı
İtaatın yönü aksiyona dönük. Onu düşünce platformuna çekmek insanı robotlaştırmak demek. Fiili durum bu. Fosiller ülkesinde yaşıyoruz. Toplumun kaderini ellerinde tutanların doğru bile olsa en küçük alternatif düşünce beyanına tahammülleri yok. İç içe girmiş "çıkar" ilişkilerinin faturasını, "baran yerine dürrü güher yağsa" nasiplerine bir tanesi düşmeyen insanlar ödüyor. Kaosun arka planındaki zulmü hissetmeyenler, bulanık sudan, sisli havadan menfaat devşirenler. Varılan çıkmaz sokak. Dönüş yolu kapalı. Rahmet el uzatmazsa, hükmün gerekçeleri hazır. Duanın mucizevi gücüne inanma hakkımız her zaman sabit. Sebeplere riayet duanın en önemli boyutu.
Zeka mazur. Dehayı besleyen umut. Tevilü'l-ahadis okulunun şakirtlerine, görülenler görüleceklerin işaretleri. Fecrin ışıkları karanlıktan doğar. Her kış bir bahara gebe. Peygamberin çizdiği coğrafya, üzerine güneşin doğup battığı her yer. Kültür ocakları bu misyonu gerçekleştirmeye namzet.
İç bünyede kopan fitneler, istidat ve kabiliyetlerin gelişim süreci. Negativitede pasiflik peygamber öğretisi. Oturan ayaktakinden, yürüyen koşandan hayırlı. Susmak en beliğ ifade. Sabır tek azık. Zulme zulümle karşılık vermemek büyük cihad. Hamle uzlette. "Eğer, kılıcının parıltısının sana galebe çalmasından korkarsan, elbisenin bir kenarıyla yüzünü ört" nebi sözü, her zaman ve zemini kuşatıcı sırlı tavsiye. Ölmeyi, elde güç varken öldürmeye tercih seçkinlik payesi. Mazlum olmayı zalimliğe yeğlemek, arşla bütünleşme çaresi. "La havle..." kudsi sığınak.
Fitne sendromunu teşhis önemli. Hadislerde bildirilenlerin özeti şu:
1- Uyulan, takip edilen, karşı konulamayan ihtiraslar,
2- Ardına düşülen kaprisler,
3- Dünyaya kilitle tercihler,
4- Herkesin sadece kendini dinlemesi, kendi görüşünü beğenmesi, başka düşüncelere hayat hakkı tanımaması,
5- Ahidlerin, anlaşmaların, sözleşmelerin, vaat etmelerin hiçbir değer taşımaması,
6- Ayak takımı (hezele) ile aynı mekanı paylaşmanın kaçınılmaz olması,
7- Kitle ölümlerinin artması, ölümün sıradanlaşması,
8- Gömme işlemlerinin ücretli işçiler tarafından yapılması (karşılıklı hak ve saygının tamamen ortadan kalkması),
9- Kafire ait sıfatlarla mü'mine ait özelliklerin gece-gündüz birbiriyle yer değiştirmesi.
"Fitneler, diyor, Allah Rasulü, kamışlarla örülen hasır gibidir. Kalplere çabuk çabuk atılır. Hangi kalbe fitne girerse onda siyah bir leke meydana gelir. Kalp fitneyi reddederse beyaz renkle benekleşir. Böylece iki kalp ortaya çıkıverir. Biri cilalı taş gibi bembeyazdır; gökler ve yer durdukça fitne ona zarar vermez. Diğeri ise alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi misali... Bu kalp ne iyiyi iyi bilir; ne de kötüyü kötü. Onda olan sadece hevanın (kaprislerin) ona doldurduğudur..." (Müslim, 4767)
Fitne, azgınlıkların geçit yolu. Fitne, toplu belalara, kolektif musibetlere çıkarılan davetiye. "Aleyküm enfüseküm, siz kendinize bakın" (Madide / 105) gökten gelen uyarı. Onu hayata geçirmek tek reçete.
Fitne, altın ve gümüş gibi değerli madenlerin, safını tortusundan ayırmak için ateşte eritilmesi. Bu sözlük manasının topluma bakan tarafı çöküş ve çözülüş. Tefrika, fitneyi tutuşturan kıvılcım. Rahmetten boşalan yeri dolduracak tek şey felaket. Fitne, felaketin son habercisi.
alıntı