“Beşiktaş’la tarihe geçmek istiyorum”

Anthony Brown, Avrupa basketbolu için fazlasıyla tanıdık bir isim. Los Angeles Lakers’ın eski oyuncusu olan Brown, 2018’den bu yana Avrupa’da forma giyiyor; Türkiye’de ise üç sezonluk bir tecrübesi bulunuyor. Bu sezon Beşiktaş GAIN formasıyla BKT EuroCup’ı kazanarak kariyerinin ilk kıta şampiyonluğunu elde etmeyi hedefliyor. Ulm maçındaki o son şutu atarken kafandaki düşünce neydi?“Sanırım o anda sadece agresif olmak ve topu özgürce fırlatmak istedim. Top elimden çıkar çıkmaz gireceğini biliyordum. Ama düşüncem basitti… Bu basketbol. Ya sokarsın ya kaçırırsın. Sonunda yeni bir gün doğar, o yüzden benim bakış açım buydu.”Top elinden çıkarken ne hissettin? İçinden ‘Kobe’ dedin mi?“Kobe demedim ama biraz bedenimin dışına çıkmış gibi hissettim çünkü arkamı döndüm ve herkesin bana doğru koştuğunu gördüm. O anda sadece koça minnettardım; çünkü o şutu atmama izin vermesi büyük bir sorumluluktu.”Çizilen seti biraz anlatabilir misin?“Oyunda biraz karışıklık oldu, planlanan şey tam olarak gerçekleşmedi. Sonra koşarken saate baktım, sadece 3 saniye kalmıştı. O anda biliyordum. Maçın sonunda potaya gitmeye çalıştığınızda herkes boyalı alanda bekler. Bu yüzden ‘Muhtemelen savunmacımdan daha uzunum, sadece potaya bir bakış atayım,’ diye düşündüm. Eğer potaya gitseydim, maç sonlarında faul çalınmayabilirdi, nasıl olduğunu biliyorsunuz.”Şuttan sonra yüz ifaden Damian Lillard’ı andırıyordu…“Birkaç kez izledim ve o anda sanırım kendimden geçtim. Dediğin gibi, gerçekten de Damian Lillard’a benzer bir ifade takınmışım. O an o şuta güveniyordum. Bu en önemli şeydi. EuroCup’taki en iyi oyunculardan biri olduğumu hissediyorum ve bu tür kritik anlarda sahneye çıkmayı seviyorum. Bence bir oyuncuyu asıl gösteren anlar da bu anlardır.” Son saniyeler senin parladığın anlar mı?“Bunu ‘benim parladığım anlar’ olarak tanımlamaktan ziyade, bu anlarda korkusuz olduğumu söyleyebilirim. Bu tür anlarda hiçbir korkum yok. Çünkü bu, antrenmandan önce ve sonra çalıştığım aynı şut. Sadece maç sonunda denk geliyor. Çalışmama güveniyorum.” Bu yaz neden Beşiktaş’ı tercih ettin?“Asıl motivasyonum, daha önce koçla birlikte çalışmış olmamdı. Kısa bir dönemdi ama aramızda bir geçmiş vardı. Onun EuroCup’ı kazanma hedefini gördüm ve bir şeyler kazanmanın, bunun da önemli bir parçası olmanın değerli olduğunu hissettim. Bana burada sunduğu rol, geçen yıl Türkiye Ligi Finali’ne çıkan ama hâlâ daha fazlasını hedefleyen bir takımda olmaktı. Ayrıca takımda daha önce tanıdığım bazı oyuncular vardı. Geçen yıl onları çok izlemiştim ve oyun tarzlarını beğeniyordum. Onlara bir şeyler katabileceğimi düşündüm.” Yani, koç Dušan Alimpijević kararında etkili oldu diyebilir miyiz?“Evet, kesinlikle etkili oldu. Onun, oyuncuyu konfor alanının dışına çıkaran bir koç olduğunu düşünüyorum. Ama zaten bir oyuncu olarak gelişim, o konfor alanının dışına çıktığında gerçekleşir. Hepimizin kendimize koyduğumuz kişisel sınırları var ve koçların görevi bu sınırları aşmamıza yardımcı olmak, bizi gitmek istediğimiz yere taşımaktır. Bu da EuroCup’ı kazanmak, EuroLeague’e gitmek ve daha iyi bir oyuncu olmaktır. Bence en önemli nokta şu: Asla tatmin olmamak ve sürekli daha fazlası için zorlanmak — çünkü o senin bunu yapabileceğini biliyor.” Beşiktaş’ın BKT EuroCup’ı kazanabileceğini düşünüyor musun?“Bence şansımız yüksek. Birçok çok iyi takım var, sezon oldukça uzun, sakatlıklar olabilir, birçok değişken var. Ama bu takımın en önemli özelliği, 10 hatta 11 oyuncunun sorumluluk alabilecek durumda olması. Eğer biri sakatlanırsa ya da kötü bir günündeyse, bir diğeri devreye giriyor. Sistem zaten buna uygun. Mesela son maçta [Ulm karşısında] Conor Morgan son çeyrekte 15 sayı attı ve sahneye çıktı. Bir sonraki maçta bu başkası olabilir.”Takımın en büyük özelliği nedir?“Bu yıl bu takımda gördüğüm en önemli şey karakter. Bence bazı maçlarda işler istediğimiz gibi gitmedi ama her seferinde bir şekilde kazanacağımızı biliyormuşuz gibi hissediyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum ama bu inanç hep var. Özellikle iç sahada, ne kadar geride olursak olalım kaybetmeyeceğiz duygusunu taşıyoruz. Takımdaki herkes de aynı hissi paylaşıyor.” Ulm maçında birçok Türk taraftar vardı. Bu seni mutlu etti mi?“Sadece şunu söylemek istiyorum: Bu taraftarlara son derece minnettarım. Bizi her koşulda destekliyorlar ve biz de onlar için her pozisyonda %110’umuzu veriyoruz.” Türkiye artık senin ikinci evin gibi mi?“Türkiye’yi seviyorum. Hiçbir şikayetim yok. Bence buradaki lig, Avrupa’nın en iyi yerli liglerinden biri. Bazı insanlar İspanya ya da Türkiye diyor, ama ben şahsen Türkiye’yi ülke olarak gerçekten beğeniyorum.”Şu ana kadar oynadığın takım arkadaşların arasında en iyi beşini seçebilir misin?“Sanırım… oyun kurucu olarak Jrue Holiday derdim. Şutör gard tabii ki Kobe. Kısa forvet Jimmy Butler, uzun forvet Anthony Davis, pivot ise…”Belki kendini kısa forvet pozisyonuna koyabilirsin…“Olabilir. O zaman Jimmy Butler’ı uzun forvete, beni kısa forvete, Anthony Davis’i de pivota koyarız. Küçük beşle oynarız.”eurohoops.netHABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..