Beşiktaş demokrasisi

Bizim evde seçim var bu pazar. Uzak - yakın akrabalar, 19 Ekim Pazar günü ‘Spor Sergi’de (İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Merkezi) buluşuyoruz. BJK Olağan Divan Başkanlık Kurulu seçiminden söz ediyorum. Beşiktaş Divan Kurulu üyeleri kullanacakları oylarla kulübün yeni Divan Başkan ve yönetim kurulunu belirleyecek. Bu seçimde 4 bine yakın Divan Kurulu Üyesi oy kullanma hakkına sahip. Divan Başkanlığı için yarışacak aday sayısı ise beş. Alfabetik sırayla; Affan Keçeci, Ahmet Akpınar, Ahmet Ürkmezgil, Engin Baltacı ve Mustafa Emir Tamer. Divan, Beşiktaş’ın bir anlamda akil insanlar heyeti. Tecrübeli kongre üyelerinden müteşekkil bir organ. 25 yılını doldurmuş genel kurul üyeleri olarak Divan’dayız.Bu seçimde Mustafa Emir Tamer’in yönetim kurulu aday listesindeyim. Pazar günü ‘yeşil liste’ olarak yarışıyoruz. Taraf olduğum için bu satırları bir haksız rekabete yol açmama hassasiyetiyle yazıyorum. (Hayatta olsalar; babam da Sevgili Emir’in babası, mesleğimin duayen ismi Rauf Tamer de böyle olsun isterdi.) Zaten ‘Beşiktaşlılık duruşu’nun gereği de bu. Biz hem ailelerimizden hem de Beşiktaşlı büyüklerimizden böyle gördük, böyle öğrendik. ‘Şerefinle oyna, Hakkınla kazan’ sloganı öyle sıradan bir söz değil bizim için. Hayatın her alanında geçerli bir motto o cümle.Geçmişte (ilki Onursal Başkanımız Süleyman Seba, diğeri Sevgili Yıldırım Demirören’in yanında) iki dönem yönetim kurulu üyeliği yapmış bir divan üyesi olarak, kulübün ge(tiri)ldiği durumdan rahatsız ve mutsuzum. Beşiktaşlılar olarak hepimiz aynı durumdayız. Ortak aşkımıza dair ortak dertlere ve ortak vizyona sahip bir heyet olarak sıralandık Emir Tamer’in ardına. Dünyayı bilen, takip eden, vizyoner; aynı zamanda da özüne yani Beşiktaş’ın köklü değerlerine sımsıkı bağlı bir grup insanız. İddialıyız ama sonuçta bir yarış bu. Kazanmak gibi kaybetmek de var. Pazar günü kazanan Beşiktaş olmalı. Önceliğim bu. Sandıktan ‘Beşiktaş’ın menfaatleri’ çıkmalı. Temiz, güzel, dostça bir seçim olsun.Şimdi gelelim; babasından devraldığı mirası üç evladına borcu olarak gören, 55 yaşındaki bir Beşiktaşlının beklenti ve taleplerine... Pazar günü seçim sandığından kim çıkarsa, ona ve arkadaşlarına arzuhâlim gibi düşünün. İlk sırada merhum Süleyman Ağabey’in iki vecizesi var: 1) İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz. Ve; 2) Beşiktaş için bir şeyler yapmak istiyorsanız hiç kimsenin adamı olmayın. Beşiktaş’ı yönetenler ve yöneteceklerin duvarlarında asılı olmalı bu iki söz. - Bazı rakipler aksine davransa da ‘başarı için her yolun mübah olmadığı’nı yeni nesillere anlatacak insanlar lâzım bize. Ama aynı zamanda hiç kimsenin, hiçbir yerde Beşiktaş’ın emeğini çalmasına sessiz kalmayacak, hakkını yemesine müsaade etmeyecek insanlar. - Keza “Var birbirimizden farkımız çünkü biz Beşiktaşlıyız” sloganını yeni nesillere tam manasıyla aktaracak insanlardır Beşiktaşlının beklentisi. - Dünya ile rekabet eden ama özünü yitirmeyen, endüstriyel sporun gerçeklerinin bilincinde ama kendi değerlerine sımsıkı bağlı bir ‘duruş’. Ve son olarak ‘kulüp siyaseti’ne değil ‘Beşiktaş demokrasisi’ne inanan bir anlayış. Şair Kazım’ın o meşhur dizesini hiç unutmadan: Biz 11 arkadaşız, lâkin arkamız daha var.Murat Çelik / Posta HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..