Vay Canına
Forum Üyesi
Senelik geliri yirmi bin akçeden yüz bin akçeye kadar olan dirliğe denirdi. Zeametler, eyâlet merkezlerinde bulunan hazîne ve tımar defterdârlarına, zeamet kethüdalarına, sancaklardaki alay beylerine; kale dizdarlarına, kapucu başılarına, dîvân kâtiplerine, defterhâne ve hazîne-i âmire kâtiplerine verilirdi. Ayrıca tımar sahipleri büyük hizmetlerde bulunduktan zaman, Terakkî (zam) alarak zeamet sahibi (zâim) olabilirdi. Zâimler hayatta oldukları müddetçe ellerinden alınmazdı. Zâimler de haslardaki gibi ilk beş bin akçesi hâriç, sonraki her beş bin akçe gelir için bir cebelü beslemek mecbûriyetindeydiler. Zeametlerin elli bin akçeden yukarı olanlarına ağır zeamet adı verilirdi.
Bir kişiye verilen zeamet, o kişi öldüğü yâni zeamet boş kaldığı zaman tekrar başka bir kişiye zeamet olarak verilir ve o yer bölünmezdi. Meselâ 25.000 akçelik bir zeamet yine aynı mikdarda olmak üzere başkasına verilirdi. Bu tür zeametlere tezkereli zeamet adı verilirdi. Bunun dışında, aslında tımarken, alıman Terakkîlerle zeamet olan yerler sahibi öldüğü zaman başkalarına, toprak geliri bölünerek tımar olarak verilirdi. Osmanlı Devleti’nde 1520-1535 târihleri arasında Anadolu eyâletinde 195, Rumeli eyâletinde ise 384 zeamet vardı.
Zeamet sahipleri zeâmetlerindeki vergileri bütünüyle kendileri alır, sancakbeyi ve subaşılar müdâhale edemezlerdi. Savaş zamanlarında cebelüleriyle birlikte sancak beylerinin kumandası altında sefere iştirak ederlerdi. Savaş olmadığı anda ise, kimseye bağlı olmazlar, hattâ toprakları içindeki suçluları kendileri yakalarlar, başkaları karışamazdı. Zeametin bâzan bir kaç kişiye müşterek olarak verildiği de olurdu.
Bir kişiye verilen zeamet, o kişi öldüğü yâni zeamet boş kaldığı zaman tekrar başka bir kişiye zeamet olarak verilir ve o yer bölünmezdi. Meselâ 25.000 akçelik bir zeamet yine aynı mikdarda olmak üzere başkasına verilirdi. Bu tür zeametlere tezkereli zeamet adı verilirdi. Bunun dışında, aslında tımarken, alıman Terakkîlerle zeamet olan yerler sahibi öldüğü zaman başkalarına, toprak geliri bölünerek tımar olarak verilirdi. Osmanlı Devleti’nde 1520-1535 târihleri arasında Anadolu eyâletinde 195, Rumeli eyâletinde ise 384 zeamet vardı.
Zeamet sahipleri zeâmetlerindeki vergileri bütünüyle kendileri alır, sancakbeyi ve subaşılar müdâhale edemezlerdi. Savaş zamanlarında cebelüleriyle birlikte sancak beylerinin kumandası altında sefere iştirak ederlerdi. Savaş olmadığı anda ise, kimseye bağlı olmazlar, hattâ toprakları içindeki suçluları kendileri yakalarlar, başkaları karışamazdı. Zeametin bâzan bir kaç kişiye müşterek olarak verildiği de olurdu.