Neyi değiştirebilirim ki bu hayatta? diyenlere özel bir yazı
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan misali bir hayat yaşıyoruz deniliyor. Bakalım neymiş?
Şimdi size yaşanmış gerçek bir hikaye anlatacağım.
Eylül ortasında imgeleme başlığı altında bir yazı yazmıştım. Okuyanlar hatırlar, okumadıysanız 15 Eylül deki bu yazımı okuyun. İmgeleme benim için muhteşem bir yaratım mekanizmasıdır. Orada sadece sen varsın, duyguların, hislerin, yaşamak istediklerin, hayallerin, inancın, umudun her şey dahil hepsi sana ait. Yapamazsın, başaramazsın diyenler yok. Sen ve hayalinin içine yerleşmek var.
Şimdi size dünya tatlısı bir danışanımın hikayesiyle geldim. Hani benim hikayemi yazacaktın diye her seansta soruyor. 1 Aralık bugün,yılın son ayı, tamamlanma, yenilenme, yeniden başlama zamanı. Belki size de bu ay ışık olur, yol olur, örnek olur diye yeni bir başlangıç için, umut olsun istedim.
Bu şahane kızımız iki buçuk yıldır çok mutlu olduğu bir adamla birlikte. Birbirlerini çok seviyorlar. Aynı evi paylaşıyorlar. Çok eğleniyorlar, gayet keyifli bir hayatları var.Kızımız evlenmek istiyor. Adam ilk başlarda evliliğe karşı, evlilik istemediğini, hatta evliliğin ilişkinin güzelliğini bozduğunu, böyle her şeyin çok daha iyi gittiğini, arkadaş toplantılarında da dillendirerek bir şekilde kızımıza bazen açık ve net bir şekilde, bazen de dolaylı yollardan söylüyor. Kızımızda hep buna katılıyor aslında. Beraber yaşamak çok daha iyi diyor. Bu konuyla ilgili aralarında çok sorun yok gibi.
Gel zaman, git zaman bir şeyler değişmeye başlıyor.Adama bakıyor, yeğenleriyle, arkadaşlarının çocuklarıyla harika oyunlar oynayan, eğlenen, kendisine muhteşem davranan bir adam var karşısında. İçinden hep geçirdiği düşünce, nasıl da harika bir baba olur, nasıl da harika bir eş olur duygusu onun aklını iyice karıştırmaya başlıyor. Çünkü şu anda birlikte yaşasalar da çocuk sahibi olmak için ailelerinin tek şartı var o da evlilik. Anne olmak istediğinin farkına vardıkça, ister hormonlar diyin isterseniz arzu ve istek diyin, isterseniz ailenin şartı gereği yaşamak diyin evlilik düşüncesi aklına giriyor. Sonra bunu sevgilisiyle paylaştığında, 'bilmiyorum, evet ama, işte.. diye başlayan cümleler içinde ben de eğer bir gün evleneceksem seninle evli olmak isterim, bunu seninle denemek isterim ama şimdi değil' cevabı alıp duruyor. Böyle bir 7-8 ay daha geçiyor. Sonra yaz tatilleri, geziler, iş hayatları,koşturmacalar derken konu askıya alınmış bir şekilde, biraz üstü örtülerek, biraz unutularak yaşanıyor.
Bir gün kızımız yazmış olduğum imgeleme yazısını okuduğunda 'ben bunu evlilik için yapayım, ne kaybederim bakarsın olur' diye düşünüp o gece sevgilisi maça gitmişken, oturup tamamen kendisi için bir evlilik imgelemeye başlıyor.
Ama burada bir kural var. Onun farkında. İmgesinin içine hayatındaki bu adamı yerleştirmiyor. Çünkü bu özgür iradeye müdahale olur. O mutlu olacağı, kendini iyi hissedeceği, eğlenceli keyif veren bir evlilik yaşamak istiyor. Kalbi bu adam dese de onu hayalinin içine dahil etmiyor. Uygun ve hayırlıysa bu adam olur. Değilse ben, beni mutlu eden, mutlu ettiğim bir ailem olmasını, anne olmayı hayatımdaki adama baba olma mutluluğunu yaşatmayı, birlikte eğlenmeyi çok istiyorum diyor.
Yaptığı imgeleme sadece şu. Üzerinde her zaman severek giydiği uçuk mavi şahane bir elbise var, boğazda yemekteler, masada güller, şampanya, boğaz manzarası, fonda çalan en sevdiği onu en mutlu eden müzik... Bütün görsel, duyusal, tatsal, işitsel, dokunsal olan her şeyi bu imgenin içinde yaşıyor.
Sonrasında sadece bir erkek elini , kutu içinde tek taş olan yüzükle evlilik teklif edildiğini görüyor, yaşıyor, gerçek anlamda evlilik teklif edilmiş hissiyle bu sahneyi canlandırıyor. (burada özellikle sevgilimin eli olmasın diye kutuyu alttan tutan bir adam kolu gördüm diye ekliyor) Sevgilisinde asla olmayan yonca bir kol düğmesini ceketinin kolundan çıkan gömlek manşetinde görüyor. Ailesini sevinç içinde, heyecanla arıyor, ben evleniyorum hazırlıklar başlasın, önümüzdeki hafta beni istemeye gelecekler haberini verirken şampanyalar patlıyor, müziğin sesi yükseliyor.
Bu imge nasıl oluştu, bütün bu ayrıntılar nasıl oldu, nasıl girdim bu kadar içine ben de bilmiyorum. sanırım sadece küçük bir adım atmak böyle bir şeymiş diye oturduğu yerden kalkıyor. O heyecan ve mutluluk, o sevinç, doğru bir imgenin içinde olduğumu yaşattı bana. Bunun beni bu kadar mutlu edeceğini bilmezdim diye bana anlatmıştı. Her gece bu imgeyi yapıyor ve sabah elinde yüzük varmış gibi hissederek uyanıyor. Bu arada bir kaç gün gelinlik modelleri bakıyor, düğünüm olsa nerede olur diye araştırmalar yaparak oluşturduğu bu imgeyi, hayat içinde küçük eylemlerle destekliyor.
Bu imgelerin hiç birinden hayatındaki adamın tabi ki haberi yok. O sadece sende bir güzellik, bir ışık var son zamanlarda diyip duruyor. Çok neşelisin,çok keyiflisin seni böyle görmek beni çok mutlu ediyor dedikçe adam, kız ufaktan da olsa yaa bu adamı imgemin içine bile koymuyorum diyerek suçluluk duysa da, en hayırlısını diledim ve istiyorum, bunun arkasındayım diyerek kendini onaylıyor.
Daha sonra sevgilisiyle Cumartesi akşamı yemek yiyecekler. Ayda bir kere bunu yapıyorlar. Farklı mekanlar farklı yemekler deniyorlar. O gün de evde misafirler, koşturmaca var. Kızımız imgesini her şeyi unutmuş durumda. Adam dışarıda onun işleri var. Yoğun koşturmacalı bir gün sonunda neyse hazırlanıyorlar. Adam diyor ki, çok güzel harika bir yer buldum. Bayılacaksın, manzara, yemekler muhteşemmiş. Ona göre şık olalım. Kızda, o zaman uğurlu, sevdiğim mavi elbisemi giyeyim diyor.
Yemeğe gittikleri yer daha önce gittikleri,bildikleri bir mekan. Kız, kandırdın beni ama seviyorum burayı şahane düşünmüşsün diyor. Çok kalabalık olduğu için mekanın ortalarında bir masaya oturuyorlar. Güle oynaya yemeklerini yiyip, dans ediyorlar. Eğleniyorlar. Garson geliyor,çok özür dileyerek masanızı biliyorsunuz saatli rezerve etmiştik, almamız gerekiyor,size başka bir masa ayarladık bilgini veriyor. Yemekler yenip bittiği için, tamam sorun yok diyorlar ve gece devam ediyor. Garson önde, bunlar arkada , boğaz manzaralı, güllerle donatılmış bir masa, şampanya ve kızımızın en sevdiği pasta masada.
Adam arkadan kıza sarılıyor, boynundan öpüyor, tıpkı imgesinde olduğu gibi elinde tek taş kutusu alttan tutmuş vaziyette, kadına uzatıyor ve bu kadar geç kaldığım için özür dilerim, benimle evlenir misin? diyor. Kızımız neredeyse heyecandan, mutluluktan bayılacak, sarhoşluktan mı, imgem gerçekleştiği için mi, evleniyorum diye mi bilemiyorum ama gerçekten bayılacak gibi hissettim. Bunun en büyük etkisi yüzüğü uzattığında, kol düğmesinin yonca olmasıydı. Yüzükten daha çok kol düğmelerine odaklandım diye bana kahkahalarla anlatması ise muhteşemdi.
Peki gelelim soruya. Kızımızın da merak ettiği soru adama gelsin.
Ne zaman buna karar verdin? Uzun zamandır mı düşünüyordun? Ne oldu, kararını ne değiştirdi? diye merakla sormuş.Aslında esas merakı İmgenin sonucu muydu yoksa bu plan var mıydı da imgelemeye başladı? bu yüzden heyecanla her ayrıntıyı bilmek istemiş.
Adam, hiç aklımda yoktu biliyorsun, konuşuyorduk ama yok diyordum. Son zamanlarda sana baktığımda senin hep hayatımda olmanı istedim. Aile olmak istedim. Bu sabah Kapalıçarşı'ya gitmiştim. Babamın çok eski bir dostu beni gördü. Neredesin, ne yapıyorsun gel bir kahve içelim diye davet etti. Ben de kıramadım girdim içeri. Öyle tatlı, öyle güzel konuşuyordu ki sohbet sohbeti açtı bana hayatında kimse yok mu? diye sordu. Ben seni,hayatımızı anlattım. Adam dedi ki, hayatındaki kişiyi bulmuşsun o kadar mutlu ve yüzünde gülerek bu hanım kızımızı anlatıyorsun ki evlenmek için neyi bekliyorsun? Ben sana şimdi buradan güzel bir yüzük vereyim. Bu işi bitir, bu yonca kol düğmesi de benim sana hediyem olsun demiş.
İşte bende bunu hemen bu gece yapmak istedim. Korkularım, endişelerim var mı var ama seninle bunların üstesinden geliriz, biliyorum. Ben bize inanıyorum, niye bu kadar beklediğimi evlenmemek üzerine niye bu kadar odaklandığımı bilmiyorum, şimdi bir an evvel evlenmek aile olmak, çocuklarımızın olması için çok heyecanlıyım diye eklemiş.
Kız da aslında anne ve babasıyla biraz zor bir aile hayatı yaşadığı için evlilikten deli gibi korkan ama bunu hep bastıran taraf olarak, yaşadıkları bu ilişkide aslında kendi korkusunu adamın dillendirdiğini, ona aynalık yaptığını şimdi çok daha iyi anlamış oldu. Kızımız yaşadığı korkusunun üzerine yarattığı imge ve yaptığı seçimlerle çıktı. Aslında yaşadığı ilişkide de mutlu olabileceğini gördü. İmge o yüzden daha da güçlendi.
Sonuçta baktığınızda, kızın yaptığı bırakabilme gücü muhteşem. Hayatında çok sevdiği insanı, hayaline dahil etmeden, çok sevse de ben bu adamla evleneceğim diye tutturmadan, her şeyden özgürleşip kendi için seçtiği hayaline odaklanarak, adamı özgür iradesiyle baş başa bırakması, kızımızı kendi hayaliyle buluşturdu.
Kendi korkusunun üzerine çıkması, ona sevinç veren bir hayalin içinde yükselmesi ayrı bir güzellik ve armağan getirdi ikisine de.
Birbirlerine yansıttıkları korkular bitti. Şimdi daha da birbirlerine bağlı olarak, daha büyük bir sevginin içindeler. Yeni yılda evleniyorlar. Mutluluklar dilerim.
İşte bu hikayemiz tutturma, yapışma, kandırma olmadan herkesin kendi seçimleriyle hayallerini gerçekleştirme rüyası.
Kızın sorduğu gibi ben imge yaptığım için mi oldu yoksa o bunu düşünüyordu da ben imgelemeye mi başladım demişti. Sanırım cevap ortada.
Bir imge her şeyi değiştirebilir. Her şeyin üzerine sizi çıkarabilir.
Duygularınızı, yaşam şeklinizi, arzularınızı, dileklerinizi, inançlarınızı,korkularınızı her şeyi değiştirip iyileştirebilirsiniz. Yapamayacağınızı inandığınız her şeyi imge dünyasında yaratıp hayatınıza çekebilirsiniz.
Bu sadece evlilik için değil, iş dünyası, para, maneviyat, ilişkiler, iletişim her şey için kullanabilirsiniz.
Kızımız ve sevgili nişanlısı ve daha bir çok insan bunları kullanıyor ve hayatlarında mucizeler yaratıyor, hayallerini gerçekleştiriyor. Elimde yaşanmış o kadar çok güzel hikaye var ki hangisini anlatsam ben de bilemiyorum.
Artık sizlerde ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Şimdi en sevdiğim, umutları yeşerten, sevgide birleştiren, iyi dileklerde buluşturan muhteşem Aralık ayına hepimiz hoş geldik. Sağlıkla, keyifle, kutlamalarla yaşansın.
İnanç ve umut yoldaşınız olsun, yollarınız hep ışıkla parlasın.
Mucize ve armağanlarla dolu bir ay olsun hepimize.
Işık ve sevgiyle kalın.
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan misali bir hayat yaşıyoruz deniliyor. Bakalım neymiş?
Şimdi size yaşanmış gerçek bir hikaye anlatacağım.
Eylül ortasında imgeleme başlığı altında bir yazı yazmıştım. Okuyanlar hatırlar, okumadıysanız 15 Eylül deki bu yazımı okuyun. İmgeleme benim için muhteşem bir yaratım mekanizmasıdır. Orada sadece sen varsın, duyguların, hislerin, yaşamak istediklerin, hayallerin, inancın, umudun her şey dahil hepsi sana ait. Yapamazsın, başaramazsın diyenler yok. Sen ve hayalinin içine yerleşmek var.
Şimdi size dünya tatlısı bir danışanımın hikayesiyle geldim. Hani benim hikayemi yazacaktın diye her seansta soruyor. 1 Aralık bugün,yılın son ayı, tamamlanma, yenilenme, yeniden başlama zamanı. Belki size de bu ay ışık olur, yol olur, örnek olur diye yeni bir başlangıç için, umut olsun istedim.
Bu şahane kızımız iki buçuk yıldır çok mutlu olduğu bir adamla birlikte. Birbirlerini çok seviyorlar. Aynı evi paylaşıyorlar. Çok eğleniyorlar, gayet keyifli bir hayatları var.Kızımız evlenmek istiyor. Adam ilk başlarda evliliğe karşı, evlilik istemediğini, hatta evliliğin ilişkinin güzelliğini bozduğunu, böyle her şeyin çok daha iyi gittiğini, arkadaş toplantılarında da dillendirerek bir şekilde kızımıza bazen açık ve net bir şekilde, bazen de dolaylı yollardan söylüyor. Kızımızda hep buna katılıyor aslında. Beraber yaşamak çok daha iyi diyor. Bu konuyla ilgili aralarında çok sorun yok gibi.
Gel zaman, git zaman bir şeyler değişmeye başlıyor.Adama bakıyor, yeğenleriyle, arkadaşlarının çocuklarıyla harika oyunlar oynayan, eğlenen, kendisine muhteşem davranan bir adam var karşısında. İçinden hep geçirdiği düşünce, nasıl da harika bir baba olur, nasıl da harika bir eş olur duygusu onun aklını iyice karıştırmaya başlıyor. Çünkü şu anda birlikte yaşasalar da çocuk sahibi olmak için ailelerinin tek şartı var o da evlilik. Anne olmak istediğinin farkına vardıkça, ister hormonlar diyin isterseniz arzu ve istek diyin, isterseniz ailenin şartı gereği yaşamak diyin evlilik düşüncesi aklına giriyor. Sonra bunu sevgilisiyle paylaştığında, 'bilmiyorum, evet ama, işte.. diye başlayan cümleler içinde ben de eğer bir gün evleneceksem seninle evli olmak isterim, bunu seninle denemek isterim ama şimdi değil' cevabı alıp duruyor. Böyle bir 7-8 ay daha geçiyor. Sonra yaz tatilleri, geziler, iş hayatları,koşturmacalar derken konu askıya alınmış bir şekilde, biraz üstü örtülerek, biraz unutularak yaşanıyor.
Bir gün kızımız yazmış olduğum imgeleme yazısını okuduğunda 'ben bunu evlilik için yapayım, ne kaybederim bakarsın olur' diye düşünüp o gece sevgilisi maça gitmişken, oturup tamamen kendisi için bir evlilik imgelemeye başlıyor.
Ama burada bir kural var. Onun farkında. İmgesinin içine hayatındaki bu adamı yerleştirmiyor. Çünkü bu özgür iradeye müdahale olur. O mutlu olacağı, kendini iyi hissedeceği, eğlenceli keyif veren bir evlilik yaşamak istiyor. Kalbi bu adam dese de onu hayalinin içine dahil etmiyor. Uygun ve hayırlıysa bu adam olur. Değilse ben, beni mutlu eden, mutlu ettiğim bir ailem olmasını, anne olmayı hayatımdaki adama baba olma mutluluğunu yaşatmayı, birlikte eğlenmeyi çok istiyorum diyor.
Yaptığı imgeleme sadece şu. Üzerinde her zaman severek giydiği uçuk mavi şahane bir elbise var, boğazda yemekteler, masada güller, şampanya, boğaz manzarası, fonda çalan en sevdiği onu en mutlu eden müzik... Bütün görsel, duyusal, tatsal, işitsel, dokunsal olan her şeyi bu imgenin içinde yaşıyor.
Sonrasında sadece bir erkek elini , kutu içinde tek taş olan yüzükle evlilik teklif edildiğini görüyor, yaşıyor, gerçek anlamda evlilik teklif edilmiş hissiyle bu sahneyi canlandırıyor. (burada özellikle sevgilimin eli olmasın diye kutuyu alttan tutan bir adam kolu gördüm diye ekliyor) Sevgilisinde asla olmayan yonca bir kol düğmesini ceketinin kolundan çıkan gömlek manşetinde görüyor. Ailesini sevinç içinde, heyecanla arıyor, ben evleniyorum hazırlıklar başlasın, önümüzdeki hafta beni istemeye gelecekler haberini verirken şampanyalar patlıyor, müziğin sesi yükseliyor.
Bu imge nasıl oluştu, bütün bu ayrıntılar nasıl oldu, nasıl girdim bu kadar içine ben de bilmiyorum. sanırım sadece küçük bir adım atmak böyle bir şeymiş diye oturduğu yerden kalkıyor. O heyecan ve mutluluk, o sevinç, doğru bir imgenin içinde olduğumu yaşattı bana. Bunun beni bu kadar mutlu edeceğini bilmezdim diye bana anlatmıştı. Her gece bu imgeyi yapıyor ve sabah elinde yüzük varmış gibi hissederek uyanıyor. Bu arada bir kaç gün gelinlik modelleri bakıyor, düğünüm olsa nerede olur diye araştırmalar yaparak oluşturduğu bu imgeyi, hayat içinde küçük eylemlerle destekliyor.
Bu imgelerin hiç birinden hayatındaki adamın tabi ki haberi yok. O sadece sende bir güzellik, bir ışık var son zamanlarda diyip duruyor. Çok neşelisin,çok keyiflisin seni böyle görmek beni çok mutlu ediyor dedikçe adam, kız ufaktan da olsa yaa bu adamı imgemin içine bile koymuyorum diyerek suçluluk duysa da, en hayırlısını diledim ve istiyorum, bunun arkasındayım diyerek kendini onaylıyor.
Daha sonra sevgilisiyle Cumartesi akşamı yemek yiyecekler. Ayda bir kere bunu yapıyorlar. Farklı mekanlar farklı yemekler deniyorlar. O gün de evde misafirler, koşturmaca var. Kızımız imgesini her şeyi unutmuş durumda. Adam dışarıda onun işleri var. Yoğun koşturmacalı bir gün sonunda neyse hazırlanıyorlar. Adam diyor ki, çok güzel harika bir yer buldum. Bayılacaksın, manzara, yemekler muhteşemmiş. Ona göre şık olalım. Kızda, o zaman uğurlu, sevdiğim mavi elbisemi giyeyim diyor.
Yemeğe gittikleri yer daha önce gittikleri,bildikleri bir mekan. Kız, kandırdın beni ama seviyorum burayı şahane düşünmüşsün diyor. Çok kalabalık olduğu için mekanın ortalarında bir masaya oturuyorlar. Güle oynaya yemeklerini yiyip, dans ediyorlar. Eğleniyorlar. Garson geliyor,çok özür dileyerek masanızı biliyorsunuz saatli rezerve etmiştik, almamız gerekiyor,size başka bir masa ayarladık bilgini veriyor. Yemekler yenip bittiği için, tamam sorun yok diyorlar ve gece devam ediyor. Garson önde, bunlar arkada , boğaz manzaralı, güllerle donatılmış bir masa, şampanya ve kızımızın en sevdiği pasta masada.
Adam arkadan kıza sarılıyor, boynundan öpüyor, tıpkı imgesinde olduğu gibi elinde tek taş kutusu alttan tutmuş vaziyette, kadına uzatıyor ve bu kadar geç kaldığım için özür dilerim, benimle evlenir misin? diyor. Kızımız neredeyse heyecandan, mutluluktan bayılacak, sarhoşluktan mı, imgem gerçekleştiği için mi, evleniyorum diye mi bilemiyorum ama gerçekten bayılacak gibi hissettim. Bunun en büyük etkisi yüzüğü uzattığında, kol düğmesinin yonca olmasıydı. Yüzükten daha çok kol düğmelerine odaklandım diye bana kahkahalarla anlatması ise muhteşemdi.
Peki gelelim soruya. Kızımızın da merak ettiği soru adama gelsin.
Ne zaman buna karar verdin? Uzun zamandır mı düşünüyordun? Ne oldu, kararını ne değiştirdi? diye merakla sormuş.Aslında esas merakı İmgenin sonucu muydu yoksa bu plan var mıydı da imgelemeye başladı? bu yüzden heyecanla her ayrıntıyı bilmek istemiş.
Adam, hiç aklımda yoktu biliyorsun, konuşuyorduk ama yok diyordum. Son zamanlarda sana baktığımda senin hep hayatımda olmanı istedim. Aile olmak istedim. Bu sabah Kapalıçarşı'ya gitmiştim. Babamın çok eski bir dostu beni gördü. Neredesin, ne yapıyorsun gel bir kahve içelim diye davet etti. Ben de kıramadım girdim içeri. Öyle tatlı, öyle güzel konuşuyordu ki sohbet sohbeti açtı bana hayatında kimse yok mu? diye sordu. Ben seni,hayatımızı anlattım. Adam dedi ki, hayatındaki kişiyi bulmuşsun o kadar mutlu ve yüzünde gülerek bu hanım kızımızı anlatıyorsun ki evlenmek için neyi bekliyorsun? Ben sana şimdi buradan güzel bir yüzük vereyim. Bu işi bitir, bu yonca kol düğmesi de benim sana hediyem olsun demiş.
İşte bende bunu hemen bu gece yapmak istedim. Korkularım, endişelerim var mı var ama seninle bunların üstesinden geliriz, biliyorum. Ben bize inanıyorum, niye bu kadar beklediğimi evlenmemek üzerine niye bu kadar odaklandığımı bilmiyorum, şimdi bir an evvel evlenmek aile olmak, çocuklarımızın olması için çok heyecanlıyım diye eklemiş.
Kız da aslında anne ve babasıyla biraz zor bir aile hayatı yaşadığı için evlilikten deli gibi korkan ama bunu hep bastıran taraf olarak, yaşadıkları bu ilişkide aslında kendi korkusunu adamın dillendirdiğini, ona aynalık yaptığını şimdi çok daha iyi anlamış oldu. Kızımız yaşadığı korkusunun üzerine yarattığı imge ve yaptığı seçimlerle çıktı. Aslında yaşadığı ilişkide de mutlu olabileceğini gördü. İmge o yüzden daha da güçlendi.
Sonuçta baktığınızda, kızın yaptığı bırakabilme gücü muhteşem. Hayatında çok sevdiği insanı, hayaline dahil etmeden, çok sevse de ben bu adamla evleneceğim diye tutturmadan, her şeyden özgürleşip kendi için seçtiği hayaline odaklanarak, adamı özgür iradesiyle baş başa bırakması, kızımızı kendi hayaliyle buluşturdu.
Kendi korkusunun üzerine çıkması, ona sevinç veren bir hayalin içinde yükselmesi ayrı bir güzellik ve armağan getirdi ikisine de.
Birbirlerine yansıttıkları korkular bitti. Şimdi daha da birbirlerine bağlı olarak, daha büyük bir sevginin içindeler. Yeni yılda evleniyorlar. Mutluluklar dilerim.
İşte bu hikayemiz tutturma, yapışma, kandırma olmadan herkesin kendi seçimleriyle hayallerini gerçekleştirme rüyası.
Kızın sorduğu gibi ben imge yaptığım için mi oldu yoksa o bunu düşünüyordu da ben imgelemeye mi başladım demişti. Sanırım cevap ortada.
Bir imge her şeyi değiştirebilir. Her şeyin üzerine sizi çıkarabilir.
Duygularınızı, yaşam şeklinizi, arzularınızı, dileklerinizi, inançlarınızı,korkularınızı her şeyi değiştirip iyileştirebilirsiniz. Yapamayacağınızı inandığınız her şeyi imge dünyasında yaratıp hayatınıza çekebilirsiniz.
Bu sadece evlilik için değil, iş dünyası, para, maneviyat, ilişkiler, iletişim her şey için kullanabilirsiniz.
Kızımız ve sevgili nişanlısı ve daha bir çok insan bunları kullanıyor ve hayatlarında mucizeler yaratıyor, hayallerini gerçekleştiriyor. Elimde yaşanmış o kadar çok güzel hikaye var ki hangisini anlatsam ben de bilemiyorum.
Artık sizlerde ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Şimdi en sevdiğim, umutları yeşerten, sevgide birleştiren, iyi dileklerde buluşturan muhteşem Aralık ayına hepimiz hoş geldik. Sağlıkla, keyifle, kutlamalarla yaşansın.
İnanç ve umut yoldaşınız olsun, yollarınız hep ışıkla parlasın.
Mucize ve armağanlarla dolu bir ay olsun hepimize.
Işık ve sevgiyle kalın.