Bu kış ya soyulacağız ya da siyasete soyunacağız. Arası yok. Her sabah güne başlarken "bugün ne zam yapalım size" edasıyla uyandırılmak pek hoş olmasa gerek. Zam listesi kabardıkça kabardı ve ortada çözüm üreten yok. Zam tellalları var ve artık bu işin çözümünü konuşalım derim.
Zammın gerekçesi maliyetler. Bu doğru. Ama hangi maliyetler? Yakıt maliyeti mi? O zaman yakıt değiştirirsin, verimlilik uygularsın. İşletme maliyeti mi? O zaman pahalı işletme modelini bırakırsın ve kamulaştırırsın... Kredi maliyeti mi? Bankadan faizle borç alıp özelleşmeden alınan şirketin maliyetini halk ödeyecek, öyle mi? Ama tek maliyet bu değil. Mesela özelleşen dağıtım şirketleri neden bolca zam alıyor? O zaman demek ki ortada bir sermaye transferi var. Ama daha da ötesi, bu zamlarda devletin "maliyetleri" de var. Kimse konuşmuyor.
2022 VERGİ ZAMLARI!
2021 yılında devlet halktan 1,2 trilyon lira
2021'de halktan araba ve yakıtın ÖTV ve MTV'si olarak 116 milyar TL toplanmış. KDV hariç çok iyi para. Buna şimdi zam gelecek ve 2022'de bu miktar 13 milyar TL artarak 129 milyar TL'ye çıkacak. Böylece yapılan zamla beraber artan vergi miktarı ile vergilere gizli zam yapılmış olacak.
Şimdi neden bütün belediyelerin toplu taşıma yerine asfalt derdine düştüğünü anladınız mı? Halk, devlet tarafından soyulsun diye daha çok otomobile mahkûm edilmeye çalışılıyor. Karayolları Genel Müdürlüğü sadece geçen yıl 97 kilometrekarelik bir alanı asfaltlamış ki, devletin bu gelirleri artsın. Bu kadar alan Salda Gölü'nün iki katı. Bir o kadarını belediyeler asfaltladı. Burada amaç halkı soymak. Yoksa bu paralar toplu taşımaya ayrılsa sorun çözülecek.
Zamma dönelim. Devlet her şeye zam yapmaya çalışıyor, zammın altyapısını hazırlıyor. Bunu yaparken de halkı bölerek yapıyor. Mesela odun ve kömüre eylül sonu zammı yaptı. Önden onların zamanını aldı ki kışlık kömür için alışverişe giden herkesin cebine ortak olsun. Ekimde pek doğalgaz yakılmayacağı için onun zammını sonraya bıraktı. Ama petrolde feci zam yaptı. Rafine çıkış fiyatı 2 TL'ye yakın benzin, vergilerle süslenince 8 TL'nin çok üstüne çıktı.
ZAM FIRSATÇILARI
Elektrik şirketleri zam fırsatçılığı yapıyor. Dağıtım şirketleri zam fırsatçılığı yapıyor. Zam bekleyenler kervanında taksiciler sırada. Halk otobüsçüleri ve dolmuşcular sırada. Ama daha kötüsü, belediyeler de sırada. Hepsi zammın altyapısını hazırlamak için ellerinden geleni yapıyor bile.
Geçen hafta elektriğe yüzde 45 zam isteyen üretim şirketlerini konuşmuştuk. EPGİS Başkanı düzenleme yapılmadığı taktirde, benzinin 11 lira olabileceğini duyurarak başka bir telden çaldı. Ama en kötüsü belediyeler. Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimlerden sonra 2,5 TL olan otobüs biletini 3,25'e çıkarmıştı. Şimdi 'maliyete direniyoruz' diyerek 5 TL'yi telaffuz ediyor. Eğer bu gerçekleşirse 3 yıl olmadan toplu taşımaya yüzde 100 zam yaparak halka son darbe vurulacak.
3 BÜYÜKŞEHİR 5,6 MİLYAR TL ASFALT HARCAMASI!
Bu yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi 1,4 milyar TL'yi asfalt dökmek için harcadı. Daha çok asfalt, halktan daha çok vergi toplamak demek, bunu herkes biliyor. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi şu an AKP'ye deli gibi çalışıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi ise sadece bu yıl 1,6 milyar TL harcayarak iktidara gelir sağlıyor. İşi o kadar ileri götürdüler ki, sadece son 2 yılda 7 milyon ton asfalt döktü. Bu asfaltın Gökçek'e yakınlığı ile bilinen şirketlerden alındığını herkes biliyor. Dolayısıyla Ankara, İzmir'den farklı olarak fazladan eski belediye başkanına yakın şirketlere çalışıyor. İstanbul Büyükşehir'in de 2,6 milyar TL ayırdığını düşünürsek, 5,6 milyar TL'lik asfalt parasının iktidar daha çok zam yapsın, daha çok vergi toplasın, daha çok halkı soysun diye harcandığını söyleyebiliriz.
ÜCRETSİZ ULAŞIM PLANI İLE ENERJİ FATURALARI DÜŞECEK
Belediyeler böyle iktidara çalışmak yerine üç bacaklı bir ulaşım programı başlatabilir.
Birinci olarak, yayalaştırma yapılabilir. Böylece kısa mesafede ulaşımı kolaylaştırabilir, insanların 15-20 dakikada işleri halledebilecekleri yerel alanlar yaratabilir. Bir de bunun için bir şeridi trafikten alıp yaya kaldırımı ve bisiklet için, şerit şeklinde bölüştürebilirse kentin trafik yükünü azaltabilir.
İkinci olarak, toplu taşıma güçlendirilebilir. Şu an için toplu taşıma altyapısı çok zayıf ve belediyeler cebinden para harcamıyor bile. İyi bir planlama, verimli bir ulaşım ve devamında artan otobüs filo ile kentler rahatlayacak, Düşünsenize Ankara Büyükşehir Belediyesi üç kuruşluk ulaşım planını hâlâ yapmıyor ki ona para gitmesin. İyi bir plan, iyi bir ulaşım altyapısı demek ama buna bile kaynak ayırmıyor.
Üçüncü olarak, ulaşım ucuzlatılmalı ve hatta ücretsiz hale gelmeli. Ulaşım altyapısı güçlendirilmiş, toplu taşıma filosu geliştirilmiş bir kentte araba kullanımı zorunlu olmaktan çıkacak, ucuzladığında da cazip hale gelecektir.
Tabii ki şimdi akla sorular gelecektir. En başta kaynak sorunu, para meselesi önemli bir konu. Ancak para o işin en kolayı. Çok basit bir hesap yapalım. Ankara Büyükşehir Belediyesi asfalta 1,6 milyar TL ayırırken yeni otobüs alımına ne kadar ayırıyor? Sıfır TL. Doğru duydunuz. Yeni alacağı 300 araç için bütçeden para çıkmadı ve faizli kredi aldı. Yaklaşık 60 milyon euroluk kredi alıp bunu geri ödeyecek. Ama bunun 2,5 katından fazlasını asfalta gömebiliyor. Bu para ile 800 otobüsü peşin olarak alabiliyor. Belediye şimdi asfalt dökmek yerine ona ayrılan paranın yarısına 400 otobüsü alırken, kalan parayı ulaşım için gerekli işletme giderlerine ayırabilir. Aradaki kalan az farkı da biz öderiz. Yeter ki belediye halkı bir kere olsun düşünsün. Yani sorun para değil, 'halkı mı düşündükleri, vergileri mi düşündükleri' asıl tartışma.
TÜRKİYE'DE OLMAZ!
Dünyada çok örnekleri var ama "Türkiye'de olmaz" fikri de çok yaygın gelen tepkilerden biri. Vedat Dalokay ücretsiz toplu taşımayı ilk politikleştiren kişi idi, birincisi bu. Murat Karayalçın yoksul semtlerde belli saatlerde toplu taşımaya ücretsiz yapan ilk kişi idi, bu iki. Ovacık ise geçen dönem toplu taşımayı ücretsiz yapmıştı, bu da üç!
Ayrıca ilk yayalaştırma projesi Vedat Dalokay'ın "Sakarya Bira Parkı" projesi olup, son yayalaştırma projesi ise bu yıl Kütahya (MHP), Bilecik (CHP), Kocaeli (AKP) ve İstanbul (CHP) olarak örnek verilebilir.
Bir de bugün metrobüs diye dışarıdan ithal ettiğimiz fikrin kökeni 70'lerin sosyal belediyeciliğin olup, Ankara ve İstanbul'da kullanılan "tahsisli yol" yöntemidir. Yani Türkiye'de olur ve hatta çok eskiden olmuşken şimdi olmaması için hiçbir neden yoktur.
Ortada bir zam rüzgâr var ve siyaset ya zam derdinde, ya da zam tellallığı yapıyor. Sadece ulaşım üstünden yapılan yayalaştırma, güçlendirilmiş ve ücretsizleştirilmiş toplu taşıma politikaları ile (i) yoksulların önemli bir harcama kalemi azalacak, (ii) ortalama gelirlileri soyan otomobilist, KDV'ci, ÖTV'ci ve MTV'ci baskılardan kurtulunacak, (iii) 13 milyar TL fazla vergi zammı alaşağı edilecek (iv) 5,6 milyar TL'den fazla boşa giden asfalt harcaması bir müteahhide değil halka yarayacak (v) kentlerin kirli havası temizlenecek (vi) yollarda çocuklar ip atlayabilecek ve (vii) iklim ve doğa dostu bir dönüşüm yaşanacak.
Belediyelerimiz iktidar kazansın, zamlardan da kazansın diye asfalt döksünler. Doğa ve toplum kazansın diyenler ise ücretsiz ulaşım ve yayalaştırma uygulasınlar.
Zammın gerekçesi maliyetler. Bu doğru. Ama hangi maliyetler? Yakıt maliyeti mi? O zaman yakıt değiştirirsin, verimlilik uygularsın. İşletme maliyeti mi? O zaman pahalı işletme modelini bırakırsın ve kamulaştırırsın... Kredi maliyeti mi? Bankadan faizle borç alıp özelleşmeden alınan şirketin maliyetini halk ödeyecek, öyle mi? Ama tek maliyet bu değil. Mesela özelleşen dağıtım şirketleri neden bolca zam alıyor? O zaman demek ki ortada bir sermaye transferi var. Ama daha da ötesi, bu zamlarda devletin "maliyetleri" de var. Kimse konuşmuyor.
2022 VERGİ ZAMLARI!
2021 yılında devlet halktan 1,2 trilyon lira
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. Şimdi bunu 1,43 trilyon liraya çıkartacak. Karşılığında bir şey vermeyecek. 2019'da Türkiye 41 milyar dolardan fazla yakıt ithal etmişti. Şimdiki kur ile yaklaşık 400 milyar TL demek bu. Ama bunun vergisi, MTV'si, ÖTV'si, KDV'si filan eklenince rakam ikiye ve belki üçe katlanıyor. Bunun içinden sadece petrolü çekip alalım ve soygunu tekrar hesaplayalım.2021'de halktan araba ve yakıtın ÖTV ve MTV'si olarak 116 milyar TL toplanmış. KDV hariç çok iyi para. Buna şimdi zam gelecek ve 2022'de bu miktar 13 milyar TL artarak 129 milyar TL'ye çıkacak. Böylece yapılan zamla beraber artan vergi miktarı ile vergilere gizli zam yapılmış olacak.
Şimdi neden bütün belediyelerin toplu taşıma yerine asfalt derdine düştüğünü anladınız mı? Halk, devlet tarafından soyulsun diye daha çok otomobile mahkûm edilmeye çalışılıyor. Karayolları Genel Müdürlüğü sadece geçen yıl 97 kilometrekarelik bir alanı asfaltlamış ki, devletin bu gelirleri artsın. Bu kadar alan Salda Gölü'nün iki katı. Bir o kadarını belediyeler asfaltladı. Burada amaç halkı soymak. Yoksa bu paralar toplu taşımaya ayrılsa sorun çözülecek.
Zamma dönelim. Devlet her şeye zam yapmaya çalışıyor, zammın altyapısını hazırlıyor. Bunu yaparken de halkı bölerek yapıyor. Mesela odun ve kömüre eylül sonu zammı yaptı. Önden onların zamanını aldı ki kışlık kömür için alışverişe giden herkesin cebine ortak olsun. Ekimde pek doğalgaz yakılmayacağı için onun zammını sonraya bıraktı. Ama petrolde feci zam yaptı. Rafine çıkış fiyatı 2 TL'ye yakın benzin, vergilerle süslenince 8 TL'nin çok üstüne çıktı.
ZAM FIRSATÇILARI
Elektrik şirketleri zam fırsatçılığı yapıyor. Dağıtım şirketleri zam fırsatçılığı yapıyor. Zam bekleyenler kervanında taksiciler sırada. Halk otobüsçüleri ve dolmuşcular sırada. Ama daha kötüsü, belediyeler de sırada. Hepsi zammın altyapısını hazırlamak için ellerinden geleni yapıyor bile.
Geçen hafta elektriğe yüzde 45 zam isteyen üretim şirketlerini konuşmuştuk. EPGİS Başkanı düzenleme yapılmadığı taktirde, benzinin 11 lira olabileceğini duyurarak başka bir telden çaldı. Ama en kötüsü belediyeler. Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimlerden sonra 2,5 TL olan otobüs biletini 3,25'e çıkarmıştı. Şimdi 'maliyete direniyoruz' diyerek 5 TL'yi telaffuz ediyor. Eğer bu gerçekleşirse 3 yıl olmadan toplu taşımaya yüzde 100 zam yaparak halka son darbe vurulacak.
3 BÜYÜKŞEHİR 5,6 MİLYAR TL ASFALT HARCAMASI!
Bu yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi 1,4 milyar TL'yi asfalt dökmek için harcadı. Daha çok asfalt, halktan daha çok vergi toplamak demek, bunu herkes biliyor. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi şu an AKP'ye deli gibi çalışıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi ise sadece bu yıl 1,6 milyar TL harcayarak iktidara gelir sağlıyor. İşi o kadar ileri götürdüler ki, sadece son 2 yılda 7 milyon ton asfalt döktü. Bu asfaltın Gökçek'e yakınlığı ile bilinen şirketlerden alındığını herkes biliyor. Dolayısıyla Ankara, İzmir'den farklı olarak fazladan eski belediye başkanına yakın şirketlere çalışıyor. İstanbul Büyükşehir'in de 2,6 milyar TL ayırdığını düşünürsek, 5,6 milyar TL'lik asfalt parasının iktidar daha çok zam yapsın, daha çok vergi toplasın, daha çok halkı soysun diye harcandığını söyleyebiliriz.
ÜCRETSİZ ULAŞIM PLANI İLE ENERJİ FATURALARI DÜŞECEK
Belediyeler böyle iktidara çalışmak yerine üç bacaklı bir ulaşım programı başlatabilir.
Birinci olarak, yayalaştırma yapılabilir. Böylece kısa mesafede ulaşımı kolaylaştırabilir, insanların 15-20 dakikada işleri halledebilecekleri yerel alanlar yaratabilir. Bir de bunun için bir şeridi trafikten alıp yaya kaldırımı ve bisiklet için, şerit şeklinde bölüştürebilirse kentin trafik yükünü azaltabilir.
İkinci olarak, toplu taşıma güçlendirilebilir. Şu an için toplu taşıma altyapısı çok zayıf ve belediyeler cebinden para harcamıyor bile. İyi bir planlama, verimli bir ulaşım ve devamında artan otobüs filo ile kentler rahatlayacak, Düşünsenize Ankara Büyükşehir Belediyesi üç kuruşluk ulaşım planını hâlâ yapmıyor ki ona para gitmesin. İyi bir plan, iyi bir ulaşım altyapısı demek ama buna bile kaynak ayırmıyor.
Üçüncü olarak, ulaşım ucuzlatılmalı ve hatta ücretsiz hale gelmeli. Ulaşım altyapısı güçlendirilmiş, toplu taşıma filosu geliştirilmiş bir kentte araba kullanımı zorunlu olmaktan çıkacak, ucuzladığında da cazip hale gelecektir.
Tabii ki şimdi akla sorular gelecektir. En başta kaynak sorunu, para meselesi önemli bir konu. Ancak para o işin en kolayı. Çok basit bir hesap yapalım. Ankara Büyükşehir Belediyesi asfalta 1,6 milyar TL ayırırken yeni otobüs alımına ne kadar ayırıyor? Sıfır TL. Doğru duydunuz. Yeni alacağı 300 araç için bütçeden para çıkmadı ve faizli kredi aldı. Yaklaşık 60 milyon euroluk kredi alıp bunu geri ödeyecek. Ama bunun 2,5 katından fazlasını asfalta gömebiliyor. Bu para ile 800 otobüsü peşin olarak alabiliyor. Belediye şimdi asfalt dökmek yerine ona ayrılan paranın yarısına 400 otobüsü alırken, kalan parayı ulaşım için gerekli işletme giderlerine ayırabilir. Aradaki kalan az farkı da biz öderiz. Yeter ki belediye halkı bir kere olsun düşünsün. Yani sorun para değil, 'halkı mı düşündükleri, vergileri mi düşündükleri' asıl tartışma.
TÜRKİYE'DE OLMAZ!
Dünyada çok örnekleri var ama "Türkiye'de olmaz" fikri de çok yaygın gelen tepkilerden biri. Vedat Dalokay ücretsiz toplu taşımayı ilk politikleştiren kişi idi, birincisi bu. Murat Karayalçın yoksul semtlerde belli saatlerde toplu taşımaya ücretsiz yapan ilk kişi idi, bu iki. Ovacık ise geçen dönem toplu taşımayı ücretsiz yapmıştı, bu da üç!
Ayrıca ilk yayalaştırma projesi Vedat Dalokay'ın "Sakarya Bira Parkı" projesi olup, son yayalaştırma projesi ise bu yıl Kütahya (MHP), Bilecik (CHP), Kocaeli (AKP) ve İstanbul (CHP) olarak örnek verilebilir.
Bir de bugün metrobüs diye dışarıdan ithal ettiğimiz fikrin kökeni 70'lerin sosyal belediyeciliğin olup, Ankara ve İstanbul'da kullanılan "tahsisli yol" yöntemidir. Yani Türkiye'de olur ve hatta çok eskiden olmuşken şimdi olmaması için hiçbir neden yoktur.
Ortada bir zam rüzgâr var ve siyaset ya zam derdinde, ya da zam tellallığı yapıyor. Sadece ulaşım üstünden yapılan yayalaştırma, güçlendirilmiş ve ücretsizleştirilmiş toplu taşıma politikaları ile (i) yoksulların önemli bir harcama kalemi azalacak, (ii) ortalama gelirlileri soyan otomobilist, KDV'ci, ÖTV'ci ve MTV'ci baskılardan kurtulunacak, (iii) 13 milyar TL fazla vergi zammı alaşağı edilecek (iv) 5,6 milyar TL'den fazla boşa giden asfalt harcaması bir müteahhide değil halka yarayacak (v) kentlerin kirli havası temizlenecek (vi) yollarda çocuklar ip atlayabilecek ve (vii) iklim ve doğa dostu bir dönüşüm yaşanacak.
Belediyelerimiz iktidar kazansın, zamlardan da kazansın diye asfalt döksünler. Doğa ve toplum kazansın diyenler ise ücretsiz ulaşım ve yayalaştırma uygulasınlar.