Yuvayı dişi kuş yapar, kim ne derse desin bu çok doğru bir atasözüdür. Bunca kabul gördüğü için de bugülere kadar ulaşmayı başarmıştır. Sebebini biraz düşünürsek eğer, dişi kuşların daha sabırlı olduklarını görürüz. Çünkü beylerin günboyu başka insanlara yaşadığı olumsuzluklar sabırlarını aç kurtlar gibi yiyip bitirmiştir. Gün akşama kavuşunca, yorgun argın ve bir o kadar baruç fışısı halinde evlerine düşerler. Yada bu bir perde belki de, kimbilir belki sabretmekten yoruluyorlardır, sabrı alışkanlık haline getiremedikleri için. Ama gayreti elden bırakmayın lütfen, iyi alışkanlıklar başlangıçta insanı yorar ama sonra tatlı ir huzur sizi kuşatır.
Dişi kuşlar yani hanımlar, uyumludurlar aynı zamanda. Eşlerinin ve ailelerinin saadeti için her fedakarlığı göze alır, eşlerinin hoşnud olmadığı alışkanlıklarını terk ediverirler. Bu çok büyük, hatta alkışlanacak bir marifet. Zira ahlakı değiştirmek meşakkatli bir uğraş. Oysa ömür boyu bir parmak tiryakiliğinden, yani sigaradan vazgeçemeyen beyler tanıyoruz. Alışkanlıklarınız unutmayınız, hayatınızı ve saadetinizi örseliyorsa hemen terkedilmelidir. Bu kararı alabilmek bir meziyetttir. Eşleriniz ortak bir hayatı paylaşmaya karar verdiklerinde, sizi meziyetleriniz için tercih ettiler, kaşınızın karası, saçınızın beyazı için değil.
Hanımlar yeniliklere açıktır. Sırf eşi öyle istiyor diye, saçının şeklini değiştirir, kıyafet seçiminde eşinin arzularına uymayı tercih eder. Eşinin gönlü hoş olsun diye eski tabirle, dantela dokumayı öğrenen hanımlar tanıyoruz. Bazıları yorulmaktan hoşlanmasa bile eşiyle birlikte olmak gayesiyle, sabahın köründe kalkıp uzun yürüyüşlere çıkarlar. Kilo sorunu olanlar, hayat arkadaşlarının hatırı kırılmasın diye yemden içmeden kesilir, spor salonlarının, diyet merkezlerinin kapısını aşındırır. Gayretlerini, ayakta alkışlamak gerekir. Acaba, şikayet eden eşleri olmadığı için mi her geçen ay depolanan vücut yağları nedeniyle yeni bir kıyafet almak zorunda kalıyor kimi beyefendiler, yoksa bazı istekler yeterince takdir edilmiyor, hanımların gösterdikleri özen eşleri tarafından görmezden mi geliniyor. Evlilik, tek taraflı yaşanmaz, her iki taraf da birbirlerinin isteklerine ve beğenilerine riayet etmelidir. Aksini düşünmek bile istemiyoruz, doğrusu.
Hanımlar öğrenmekten bir an geri durmazlar. Çünkü onların gözünde eşleri, çok bilgili, çok akıllı, her konu hakkında bilgi sahibi, bilgi sahibi olduğu her konuya hakim, eğitimli, kültürlü birer ideal beyefendidir. Öyledir de. Bu sebeple hanımlar onlara, yani eşlerinin kültür seviyesine yetişebilmek için gayret göstermelidir. Hiç ilgisi yoksa bile, siyaseti takip etmeye başlarlar, artık nerdeyse sıradan bir zevk haline gelen futbol hakkında bile sanki ilk defa görüyormuş gibi bir meraka kapılırlar, bilinçli olarak tabi. Teknolojiyi yanlızca çamaşır makinesi, buzdolabı, cep telefonu gibi ev eşyalarında gören hanımlar, yalnızca sevgili eşleriyle daha fazla ve nitelikli zaman geçirebilmek için, bu sahaya da el atarlar.
Ne hikmetse, dekorasyon, çocuk eğtimi, aile iletişimi, eşlerin hakları, sınırları, sorumlulukları gibi konularla, sırf hanımıyla ortak bir meşgale edinmek, konuşacak mevzuları artırmak gibi endişelerle kitap karıştıran, kendini geliştirmeye çalışan beylerin sayısı parmakla sayılacak kadar.
Misaller artabilir, bu konuşma akşama kadar uzayabilir. Sözü kısa kesmek gerekirse, evet evlilik kutsaldır, onu ayakta tutmak eşlerin görevidir. Kıymetli hazinelerin saklandığı saraylar gece gündüz, yüzlerce görevli tarafından muhafaza ediliyorsa. Evlilik gibi çook önemli bir cevher, Bir tarafın sınırlı çabası ve gayretine teslim edilir mi? Bu durumda diğer nöbetçi nasıl rahat edebilir? Gerekli tedbirler hem hanımlar hem de değerli beyler tarafından alınmalı ki her iki taraf derin muhabbeti, zahmetsiz bir ömrü paylaşabilsinler.
Sağlık Vakfı