Yusuf surette güzel, öz de güzeldir. Güzel bir insandır Yusuf. Güzelin seveni çok olduğu gibi, kıskananı da çok olur. Önce kardeşleri kıskanır Yusuf’u. Tutarlar bir kuyuya atarlar O’nu. Güzelliğin dostu da çoktur , düşmanı da. Yusuf’u kuyudan çıkaran tacirler, Mısır’a götürüp köle olarak satarlar O’nu.Yusuf’u satın alan Mısır Aziz’i Potifar’dır. Çocukları olmadığı için evlatlık olarak yanına alır Yusuf’u. Güzelin imtihanı büyük olur. Aziz’in karısı Züleyha, gün geçtikçe serpilip güzelleşen Yusuf’a, tutkuyla bağlanıp aşık olur.
Züleyha’ nın Hz. Yusuf’a karşı duyduğu aşk tanımsızdır. Bütün servet ve güzelliğini aşkı uğruna feda eder.. Kocasına, ailesine tüm Mısır halkına karşı durmuştur bu aşk.. Derler ki yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığı vardır, ancak hiçbir şey gözünde değildir..Bugün Yusuf’u gördüm diyen, ondan haber veren herkese dağıtmış mücevherlerini. Aşkın ağır tutkusuyla karşılaştığı herkesi Yusuf,Yusuf diye çağırır olmuş.
Güzelin dedikodusu çok olur. Züleyha’nın Yusuf’a aşkı Mısır kadınları arasında dedikodu konusu olur. Züleyha kölesine aşık olmuş diye konuşulur. Konuşulanlardan haberdar olan Züleyha, Mısır’ın ileri gelen bütün kadınlarını saraya davet eder. Ziyafet düzenleyerek önlerine meyve koyar ve onları soymaları için ellerine bıçak verir. Kadınlar meyveleri yemeye başlayacakları sırada, Yusuf’a seslenerek, ortaya çıkmasını ister. Karşılarına çıkan Yusuf’u gören kadınlar, güzelliği karşısında öyle büyülenmişler ki Bıçakla ellerindeki meyveleri soyacakları yerde parmaklarını kesmişler de farkına bile varmamışlar. Bu güzelliğe kapılmamak mümkün mü?, diyerek hak vermişler Züleyha’ya. İşte sizin gördüğünüz bu güzellik, benim Aşkımdır! diye haykırmış Züleyha.
Bir gün Züleyha, tahtırevanıyla sokaktan geçiyordu. Hizmetçileri eşliğinde geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor ve Züleyha’ya yol açıyorlardı. Zengin ve güçlüydü, çok ta güzeldi.
Birden delinin biri, askerleri, atları ve arabaları aşarak Züleyha’ nın tahtırevanının önünde dikiliverdi. Yürüyüş durdu. Züleyha tül perdeyi aralayarak bu duraklamanın nedenini anlamak istedi. Delinin aradığı fırsat buydu. Gözlerini kaldırarak Züleyha’nın yüzüne bakmaya başladı ; “Züleyha… dedi, sevindir beni!”
Züleyha, askerlerine meczubun sevindirilmesi için işaret etti. Hizmetçiler para dolu kadife bir keseyi uzattılar deliye. Ancak meczub oralı bile olmadı. Tekrar inler gibi konuştu ; “Züleyha… dedi, Sevindir beni, bana gülümse! Başka bir şey istemem. Bana gülümsemen yeter!”
Züleyha bu sesi bir yerlerden hatırlıyordu. Dikkatlice baktı delinin yüzüne. Aşkını reddettiği, bir zamanların ordu kumandanı olan adamdı bu. Usulca gülümsedi Züleyha. İstediğini almıştı meczup; bir tebessüm, bir gülümseme. Züleyha’nın gülümsemesi.. Başını önüne eğdi Meczub.. Sessiz ve sakin, geldiği gibi çekiliverdi.
O günden sonra Mısır’ın lisanına ;sadaka vermek; anlamına gelen yeni bir deyim yerleşti: Züleyha’nın gülümsemesi…. O günden beri bilinir ki: Gülümsemek sadakadır…
Aşk, tutku ve hırsa dönüşünce, vesvese karıştı Züleyha’ nın aşkına. Kadınlığını kullanmaya karar verdi. En güzel kıyafetlerini giydi. Bütün hizmetçilerini saraydan uzaklaştırdı. Emretti, Yusuf odasına geldi. Yusuf Züleyha’nın odasına girdi,başı önde,gözleri yerde. Allah şahitti; Züleyha ne kadar ateşse,Yusuf ta o kadar iffetti. Arkasından kapıları kilitledi Züleyha. Alelacele putlarının üzerine örtüler attı. Baş başa kaldıklarında aşkını ilan etti Yusuf’a. Seni istiyorum dedi.Bu teklif karşısında çarpıldı Yusuf.
Züleyha’nın baştan çıkaran güzelliği karşısında ,istememeyi istedi Yusuf, Rabbinden. İlahi bir işaretle, iffet aşka galip geldi o an. Züleyha’nın odası kardeşlerinin attığı kuyu gibi geldi Yusuf’a. Sen putlarını örttün ama benim Rabbim her şeyi görür. Ben Allah’tan korkarım dedi. Efendime ihanet edemem diyerek kapıya yöneldi. Allah’tan korktu ,Allah’a kaçtı Yusuf. Züleyha’nın yüreğinde yangın, gözlerinde hasret acısı. Züleyha koştu Yusuf’un peşinden .Yakaladı sırtından.Yusuf’un eli kapıda. Züleyha’nın elinde Yusuf’un yırtılan gömleği. Dün babası Yakub’un kollarına bırakılmıştı yırtık gömleği, kurt kaptı diye, şimdi tutkunun kollarında paramparça Yusuf’un gömleği.
Kilitli kapı açıldı birden. Kapıda Züleyha’nın eşi Aziz. Şaşkınlık, hüzün,kırgınlık… Neler oluyor burada,dedi Aziz. Aşk iftiraya dönüştü birden. Züleyha dedi ki; Yusuf saldırdı bana. Aziz yırtılan gömlekten çok, edep ve terbiyesinden anladı Yusuf’un suçsuzluğunu . Ancak Mısır Azizi’nin ülkede ki şeref ve onuru düşünülerek, Yusuf zindana gönderilir.
Bir zamanlar güzelliğinin bedelini kuyuya atılmakla ödeyen Yusuf, şimdi de zindana atılmıştır suçsuz yere. Züleyha,Yusuf zindanda kaldığı süre içinde o kadar acı çekti ki, gençliğini ve güzelliğini yitirdi. O da aşkın ve tutkunun bedelini bu şekilde ödüyordu.
Yûsuf senelerce hapiste kaldı. Züleyha’da vicdanında hapsetti kendini. Gözyaşı ve tevbe ile temizledi günahını. Yusuf zindanda hükümdarın şerbetçisi ve aşçısı ile tanıştı. Onların gördükleri rüyaların yorumunu yaptı. Birisinin, kurtulup efendisinin hizmetine devam edeceğini, diğerinin ise öldüreceğini söyledi. Sonunda dediği çıktı. Hz. Yûsuf, kurtulana, kendisini efendisinin yanında anmasını istedi.
Hükümdar bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi.Şerbetçisinden Hz. Yûsuf’un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı.
Hz. Yûsuf, önce suçsuz yere zindana atıldığının ilanını istedi hükümdardan. Olayı öğrenen Hükümdar Züleyha’yı dikti Yusuf’un karşısına. Züleyha’nın eşi Aziz ölmüştü. Tam on iki yıl sonra karşı karşıya gelmişlerdi yine. Züleyha hem aşkını hem de suçunu itiraf etti.
Yusuf Hükümdarın bu ihsanı üzere rüyanın yorumunu yaptı. Yedi sene bolluk olacağını, pesinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeneğini söyledi.Yusuf’un erdem ve tecrübesini fark eden hükümdar O’nu maliye bakanlığına getirdi. Sonra Züleyha ile evlendirdi.
Züleyha aşkına ermeden önce Rabbine ermişti. Öyle ki Yusuf’una erince dua etti, gençliği ve güzelliği geri verildi. Hikaye edilir ki ;Yusuf ile Züleyha baş başa kaldıklarında çoğu kere secde ve ibadette idi artık Züleyha…
Züleyha’ nın Hz. Yusuf’a karşı duyduğu aşk tanımsızdır. Bütün servet ve güzelliğini aşkı uğruna feda eder.. Kocasına, ailesine tüm Mısır halkına karşı durmuştur bu aşk.. Derler ki yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığı vardır, ancak hiçbir şey gözünde değildir..Bugün Yusuf’u gördüm diyen, ondan haber veren herkese dağıtmış mücevherlerini. Aşkın ağır tutkusuyla karşılaştığı herkesi Yusuf,Yusuf diye çağırır olmuş.
Güzelin dedikodusu çok olur. Züleyha’nın Yusuf’a aşkı Mısır kadınları arasında dedikodu konusu olur. Züleyha kölesine aşık olmuş diye konuşulur. Konuşulanlardan haberdar olan Züleyha, Mısır’ın ileri gelen bütün kadınlarını saraya davet eder. Ziyafet düzenleyerek önlerine meyve koyar ve onları soymaları için ellerine bıçak verir. Kadınlar meyveleri yemeye başlayacakları sırada, Yusuf’a seslenerek, ortaya çıkmasını ister. Karşılarına çıkan Yusuf’u gören kadınlar, güzelliği karşısında öyle büyülenmişler ki Bıçakla ellerindeki meyveleri soyacakları yerde parmaklarını kesmişler de farkına bile varmamışlar. Bu güzelliğe kapılmamak mümkün mü?, diyerek hak vermişler Züleyha’ya. İşte sizin gördüğünüz bu güzellik, benim Aşkımdır! diye haykırmış Züleyha.
Bir gün Züleyha, tahtırevanıyla sokaktan geçiyordu. Hizmetçileri eşliğinde geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor ve Züleyha’ya yol açıyorlardı. Zengin ve güçlüydü, çok ta güzeldi.
Birden delinin biri, askerleri, atları ve arabaları aşarak Züleyha’ nın tahtırevanının önünde dikiliverdi. Yürüyüş durdu. Züleyha tül perdeyi aralayarak bu duraklamanın nedenini anlamak istedi. Delinin aradığı fırsat buydu. Gözlerini kaldırarak Züleyha’nın yüzüne bakmaya başladı ; “Züleyha… dedi, sevindir beni!”
Züleyha, askerlerine meczubun sevindirilmesi için işaret etti. Hizmetçiler para dolu kadife bir keseyi uzattılar deliye. Ancak meczub oralı bile olmadı. Tekrar inler gibi konuştu ; “Züleyha… dedi, Sevindir beni, bana gülümse! Başka bir şey istemem. Bana gülümsemen yeter!”
Züleyha bu sesi bir yerlerden hatırlıyordu. Dikkatlice baktı delinin yüzüne. Aşkını reddettiği, bir zamanların ordu kumandanı olan adamdı bu. Usulca gülümsedi Züleyha. İstediğini almıştı meczup; bir tebessüm, bir gülümseme. Züleyha’nın gülümsemesi.. Başını önüne eğdi Meczub.. Sessiz ve sakin, geldiği gibi çekiliverdi.
O günden sonra Mısır’ın lisanına ;sadaka vermek; anlamına gelen yeni bir deyim yerleşti: Züleyha’nın gülümsemesi…. O günden beri bilinir ki: Gülümsemek sadakadır…
Aşk, tutku ve hırsa dönüşünce, vesvese karıştı Züleyha’ nın aşkına. Kadınlığını kullanmaya karar verdi. En güzel kıyafetlerini giydi. Bütün hizmetçilerini saraydan uzaklaştırdı. Emretti, Yusuf odasına geldi. Yusuf Züleyha’nın odasına girdi,başı önde,gözleri yerde. Allah şahitti; Züleyha ne kadar ateşse,Yusuf ta o kadar iffetti. Arkasından kapıları kilitledi Züleyha. Alelacele putlarının üzerine örtüler attı. Baş başa kaldıklarında aşkını ilan etti Yusuf’a. Seni istiyorum dedi.Bu teklif karşısında çarpıldı Yusuf.
Züleyha’nın baştan çıkaran güzelliği karşısında ,istememeyi istedi Yusuf, Rabbinden. İlahi bir işaretle, iffet aşka galip geldi o an. Züleyha’nın odası kardeşlerinin attığı kuyu gibi geldi Yusuf’a. Sen putlarını örttün ama benim Rabbim her şeyi görür. Ben Allah’tan korkarım dedi. Efendime ihanet edemem diyerek kapıya yöneldi. Allah’tan korktu ,Allah’a kaçtı Yusuf. Züleyha’nın yüreğinde yangın, gözlerinde hasret acısı. Züleyha koştu Yusuf’un peşinden .Yakaladı sırtından.Yusuf’un eli kapıda. Züleyha’nın elinde Yusuf’un yırtılan gömleği. Dün babası Yakub’un kollarına bırakılmıştı yırtık gömleği, kurt kaptı diye, şimdi tutkunun kollarında paramparça Yusuf’un gömleği.
Kilitli kapı açıldı birden. Kapıda Züleyha’nın eşi Aziz. Şaşkınlık, hüzün,kırgınlık… Neler oluyor burada,dedi Aziz. Aşk iftiraya dönüştü birden. Züleyha dedi ki; Yusuf saldırdı bana. Aziz yırtılan gömlekten çok, edep ve terbiyesinden anladı Yusuf’un suçsuzluğunu . Ancak Mısır Azizi’nin ülkede ki şeref ve onuru düşünülerek, Yusuf zindana gönderilir.
Bir zamanlar güzelliğinin bedelini kuyuya atılmakla ödeyen Yusuf, şimdi de zindana atılmıştır suçsuz yere. Züleyha,Yusuf zindanda kaldığı süre içinde o kadar acı çekti ki, gençliğini ve güzelliğini yitirdi. O da aşkın ve tutkunun bedelini bu şekilde ödüyordu.
Yûsuf senelerce hapiste kaldı. Züleyha’da vicdanında hapsetti kendini. Gözyaşı ve tevbe ile temizledi günahını. Yusuf zindanda hükümdarın şerbetçisi ve aşçısı ile tanıştı. Onların gördükleri rüyaların yorumunu yaptı. Birisinin, kurtulup efendisinin hizmetine devam edeceğini, diğerinin ise öldüreceğini söyledi. Sonunda dediği çıktı. Hz. Yûsuf, kurtulana, kendisini efendisinin yanında anmasını istedi.
Hükümdar bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi.Şerbetçisinden Hz. Yûsuf’un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı.
Hz. Yûsuf, önce suçsuz yere zindana atıldığının ilanını istedi hükümdardan. Olayı öğrenen Hükümdar Züleyha’yı dikti Yusuf’un karşısına. Züleyha’nın eşi Aziz ölmüştü. Tam on iki yıl sonra karşı karşıya gelmişlerdi yine. Züleyha hem aşkını hem de suçunu itiraf etti.
Yusuf Hükümdarın bu ihsanı üzere rüyanın yorumunu yaptı. Yedi sene bolluk olacağını, pesinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeneğini söyledi.Yusuf’un erdem ve tecrübesini fark eden hükümdar O’nu maliye bakanlığına getirdi. Sonra Züleyha ile evlendirdi.
Züleyha aşkına ermeden önce Rabbine ermişti. Öyle ki Yusuf’una erince dua etti, gençliği ve güzelliği geri verildi. Hikaye edilir ki ;Yusuf ile Züleyha baş başa kaldıklarında çoğu kere secde ve ibadette idi artık Züleyha…