Gazeteci Kenan Başaran Beşiktaş gündemini duhuliye.com için özel değerlendirdi.
Kenan Başaran şunları aktardı:
Wout Weghorts'un veda hareketi bir emrivaki oldu. Hem Beşiktaş armasını gösterip hem kalp işareti yapmak kulübe karşı büyük bir sevgi besliyor demek. Ama sevgi şunu da gerektirir: Önce teknik heyet ve yönetimle görüşüp el sıkışması gerekiyordu.
Biz Beşiktaş yönetiminin resmi açıklamalarını baz almak zorundayız. Buna göre de Weghorst, herhangi bir resmi teklif olmadan kendi vedasını gerçekleştiriyor.
O taraftara veda ederken menajeri ise yaptığı açıklamalarda bunu yalanlıyordu.
Ortada ilk dakikadan itibaren büyük bir belirsizlik var.
Burada öncelikle Hollandalı futbolcunun tutumu eleştirilmeli.
Diğer yandan Dünya Kupası'nda sükse yapmış ve Manchester United gibi bir devin de talip olduğu Wout Weghorst'u elde tutmak da çok zor. Giderse, bu noktada ben yönetime laf söyleyemem. Burada eğer oyuncunun geri çağrılma maddesi varsa eleştiririm. Yok, Beşiktaş kiralık olarak kadrosuna kattığı Weghorst'un transferinde söz sahibiyse ve buradan bir bonservis bedeli de kazanacaksa, bu çok da kötü bir durum değil.
Bonservisine sahip Burnley'nin onu devre arası çağırma hakkı varsa asıl bu sorundur. Çünkü şampiyonluk hedefiyle yola çıkan bir Beşiktaş, geri çağrılma maddesiyle santrfor alamaz.
Diğer türlü; yani para karşılığında oyuncunun takımdan ayrılması çok eleştirilemez. Hele de oyuncu da gitmeyi kafasına koymuşsa, bu ilişkiyi kerhen sürdürmenin kimseye bir faydası olmaz.
Konya ve Kayseri deplasmanlarında alınacak sonuçlar da senaryoyu değiştirebilir.
Vincent Aboubakar'ın ayrılık öyküsü de bu noktada akla geliyor. Bildiğimiz kadarıyla Beşiktaş, "kazan kazan" sözleşmesi yapmıştı. "Sakatlığı var oynayamaz" denilerek eleştirilen Aboubakar, golleri sıralayınca herkes ağız değiştirdi. Sonra da yapılan sözleşme övüldü. Ama Kamerunlu 29. maçta stop etti. Çünkü 30. maça çıksa sözleşme otomatikman 1 yıl uzayacaktı.
Sakatlık gerekçesiyle takımı yalnız bırakan Aboubakar'ın gerekçesine ne Sergen Yalçın ne de yardımcısı Murat Şahin inandı. Verdikleri röportajlarda bunu açıkça da dile getirdi. O zaman Beşiktaş, Aboubakar'ı aforoz etse, takımda onunla çok iyi ilişkileri olan diğer Fransızca konuşanların da performansı düşebilirdi. Yönetim ve teknik heyet bu noktada kızılcık şerbeti içmeyi yeğledi. Büyük bir kriz daha büyük yaralar vermemesi açısında bu şekilde yönetildi.
Tekrar Weghorst'a dönmek gerekirse... Öncelikle Weghorst'u tercihine bakmalı. Gitmeyi kafasına koyduysa bu suya karşı durmanın manası yok. Şenol Güneş, Cenk Tosun-Muleka ikilisini bir yeni golcü transferiyle destekleyerek, yürüyebilir. Bu ayrılık olursa Muleka açısında olumlu olur. Böylece orijinal yerinde oynama olanağı bulur ve bence skor sorunu da yaşatmaz. Ligin başında attığı goller, onun ideal yerinde oynadığında ne yapacağını gösterdi zaten.
Duhuliye.com / ÖZEL RÖPORTAJ
Kenan Başaran şunları aktardı:
Wout Weghorts'un veda hareketi bir emrivaki oldu. Hem Beşiktaş armasını gösterip hem kalp işareti yapmak kulübe karşı büyük bir sevgi besliyor demek. Ama sevgi şunu da gerektirir: Önce teknik heyet ve yönetimle görüşüp el sıkışması gerekiyordu.
Biz Beşiktaş yönetiminin resmi açıklamalarını baz almak zorundayız. Buna göre de Weghorst, herhangi bir resmi teklif olmadan kendi vedasını gerçekleştiriyor.
O taraftara veda ederken menajeri ise yaptığı açıklamalarda bunu yalanlıyordu.
Ortada ilk dakikadan itibaren büyük bir belirsizlik var.
Burada öncelikle Hollandalı futbolcunun tutumu eleştirilmeli.
Diğer yandan Dünya Kupası'nda sükse yapmış ve Manchester United gibi bir devin de talip olduğu Wout Weghorst'u elde tutmak da çok zor. Giderse, bu noktada ben yönetime laf söyleyemem. Burada eğer oyuncunun geri çağrılma maddesi varsa eleştiririm. Yok, Beşiktaş kiralık olarak kadrosuna kattığı Weghorst'un transferinde söz sahibiyse ve buradan bir bonservis bedeli de kazanacaksa, bu çok da kötü bir durum değil.
Bonservisine sahip Burnley'nin onu devre arası çağırma hakkı varsa asıl bu sorundur. Çünkü şampiyonluk hedefiyle yola çıkan bir Beşiktaş, geri çağrılma maddesiyle santrfor alamaz.
Diğer türlü; yani para karşılığında oyuncunun takımdan ayrılması çok eleştirilemez. Hele de oyuncu da gitmeyi kafasına koymuşsa, bu ilişkiyi kerhen sürdürmenin kimseye bir faydası olmaz.
Konya ve Kayseri deplasmanlarında alınacak sonuçlar da senaryoyu değiştirebilir.
Vincent Aboubakar'ın ayrılık öyküsü de bu noktada akla geliyor. Bildiğimiz kadarıyla Beşiktaş, "kazan kazan" sözleşmesi yapmıştı. "Sakatlığı var oynayamaz" denilerek eleştirilen Aboubakar, golleri sıralayınca herkes ağız değiştirdi. Sonra da yapılan sözleşme övüldü. Ama Kamerunlu 29. maçta stop etti. Çünkü 30. maça çıksa sözleşme otomatikman 1 yıl uzayacaktı.
Sakatlık gerekçesiyle takımı yalnız bırakan Aboubakar'ın gerekçesine ne Sergen Yalçın ne de yardımcısı Murat Şahin inandı. Verdikleri röportajlarda bunu açıkça da dile getirdi. O zaman Beşiktaş, Aboubakar'ı aforoz etse, takımda onunla çok iyi ilişkileri olan diğer Fransızca konuşanların da performansı düşebilirdi. Yönetim ve teknik heyet bu noktada kızılcık şerbeti içmeyi yeğledi. Büyük bir kriz daha büyük yaralar vermemesi açısında bu şekilde yönetildi.
Tekrar Weghorst'a dönmek gerekirse... Öncelikle Weghorst'u tercihine bakmalı. Gitmeyi kafasına koyduysa bu suya karşı durmanın manası yok. Şenol Güneş, Cenk Tosun-Muleka ikilisini bir yeni golcü transferiyle destekleyerek, yürüyebilir. Bu ayrılık olursa Muleka açısında olumlu olur. Böylece orijinal yerinde oynama olanağı bulur ve bence skor sorunu da yaşatmaz. Ligin başında attığı goller, onun ideal yerinde oynadığında ne yapacağını gösterdi zaten.
Duhuliye.com / ÖZEL RÖPORTAJ