Fanatik yazarı Cem Dizdar'ın köşe yazısı
Topla oynama konusunda Galler fazla ısrarcı etmeyince - isteseler yapabilir miydiler o da ayrı konu ya - top milli takım oyuncularında kaldı. Lakin oyunu ele almak mümkün olamadı! Çünkü... Düzeni kuracak Hakan Çalhanoğlu'na bir türlü bağlanamadılar. Bunda elbette rakibin kurgusu etkiliydi ancak başta Cengiz, Kerem, Orkun ve Barış Alper'in sahada bir türlü yer bulamaması da aynı oranda sorundu.Örneğin, şampiyon takımın oyuncusu Kerem neredeyse her pozisyonda topu ya yanlış aldı ya ona yanlış temas etti. Görülüyordu ki, bu maç ''düzen/organizasyon oyunu''ndan çok çoğu zaman olduğu yine ''bireysel beceri''yle kazanılacaktı. Rakibin 10 oyuncuyla kalması işleri iyice zorlaştırdı. Geride birbirlerine iyice yapıştılar. Beri yandan Kuntz, bir gün önce rakibin ''duran top'' tehlikesine dikkat çekmişti. Gelin görün ki, ilk devre kritik bölgelerde iki üç gereksiz faulle rakibi heveslendirenler yine milli takım oyuncularıydı!..Hırvatistan malum...İkinci devre topu sahada, özellikle Arda Güler oyuna girdikten sonra enine gezdirme konusunda daha titiz ve dikkatli olunca ''topla oynama istatistiği'' de anlam kazanmaya başladı. Kaçan penaltı, elle oynama nedeniyle iptal edilen gol çabası ve nihayet Umut Nayir golü... Ardından hakim olunan oyunda Arda Güler golü ve maçın bitişi... Bir önceki maçında kendi sahasında 4 golle mağlup olan Galler'i geçerek önemli bir eşiği aştı milli takım.Şimdi... Hırvatistan malum. Ancak sanki durduk yere Ermenistan denkleme dahil oldu. Yine de yolun yarısından fazlasını geçtik gibi. Ve görülen o ki, ülkenin yarısından çok fazlası hoşnut olmasa da bir süre daha Stefan Kuntz'a katlanacak futbol kamuoyu!Cem DİZDAR / Fanatik
Topla oynama konusunda Galler fazla ısrarcı etmeyince - isteseler yapabilir miydiler o da ayrı konu ya - top milli takım oyuncularında kaldı. Lakin oyunu ele almak mümkün olamadı! Çünkü... Düzeni kuracak Hakan Çalhanoğlu'na bir türlü bağlanamadılar. Bunda elbette rakibin kurgusu etkiliydi ancak başta Cengiz, Kerem, Orkun ve Barış Alper'in sahada bir türlü yer bulamaması da aynı oranda sorundu.Örneğin, şampiyon takımın oyuncusu Kerem neredeyse her pozisyonda topu ya yanlış aldı ya ona yanlış temas etti. Görülüyordu ki, bu maç ''düzen/organizasyon oyunu''ndan çok çoğu zaman olduğu yine ''bireysel beceri''yle kazanılacaktı. Rakibin 10 oyuncuyla kalması işleri iyice zorlaştırdı. Geride birbirlerine iyice yapıştılar. Beri yandan Kuntz, bir gün önce rakibin ''duran top'' tehlikesine dikkat çekmişti. Gelin görün ki, ilk devre kritik bölgelerde iki üç gereksiz faulle rakibi heveslendirenler yine milli takım oyuncularıydı!..Hırvatistan malum...İkinci devre topu sahada, özellikle Arda Güler oyuna girdikten sonra enine gezdirme konusunda daha titiz ve dikkatli olunca ''topla oynama istatistiği'' de anlam kazanmaya başladı. Kaçan penaltı, elle oynama nedeniyle iptal edilen gol çabası ve nihayet Umut Nayir golü... Ardından hakim olunan oyunda Arda Güler golü ve maçın bitişi... Bir önceki maçında kendi sahasında 4 golle mağlup olan Galler'i geçerek önemli bir eşiği aştı milli takım.Şimdi... Hırvatistan malum. Ancak sanki durduk yere Ermenistan denkleme dahil oldu. Yine de yolun yarısından fazlasını geçtik gibi. Ve görülen o ki, ülkenin yarısından çok fazlası hoşnut olmasa da bir süre daha Stefan Kuntz'a katlanacak futbol kamuoyu!Cem DİZDAR / Fanatik