Yeni, adı üstünde tüm gerçekleşmemiş, gerçekleşmesi ihtimaller dâhilinde zamana bağlı süreç, içerisinde ümit edilenlerin saklı olduğu bir amfora gibi.
Yaşam içerisinde, tüm bu ihtimallerin sükûtu hayal olması, atlanabilir bir durum. Bazıları katlanmayı tercih edebiliyor. Ve esasında her bitiş, yeni bir başlangıç.Yani ölümde, bir doğum. Ete, kemiğe bürünmüş insan, tek son taşınmazı olan toprak ile kavuşunca; doğanın hükmünde olan tüm diğer varlıklar ile de yüzleşmiş oluyor. Öyle börtü, böcek, akrep, çiyan ne varsa. Yaşarken gördüğümüzde, korku içinde avaz avaz haykırdığımız ne varsa.
Mesele öldükten sonra onlarla baş başa kalmak değil, çünkü hiç bir şey hissetmiyorsun. Mesele, yaşarken ki; olanlara sebep olanlar ile hep dediğimiz -mış,-muş gibi yapanlar.
Bir daha dünyaya gelmek ister misin, sorusuna herkes genelde gelmek istiyor; yapamadıkları, kavuşamadıkları ve her yeni yıl da "ümit" edilenlere, belki hâlâ kavuşabilme düşü. Düş bitmiyor, çünkü insanoğlu doymak bilmiyor.
Bu yaşımda öğrenecekmişim, ben katiyetle bir daha dünyaya gelmek istemiyorum. Çünkü hepsi yetti! Özgür irademi kullanarak, bir daha haksızlıklara tek başıma kafa patlatmak için ödün vermek istemiyorum. Kadın şiddetine ses çıkarılmayışını gözlemlemek istemiyorum. Sanatı, sanat yapan öğelerden bir haber, sadece koltuklarının derdinde "aydın" kimliğinin arkasından tel tel çözülmüş, niteliksizler çuvalını yeniden görmek istemiyorum. Sol deyip, solun ucundan kıyısından geçmeyenler bir daha ileri için çabalamak istemiyorum. Tacizci, hırsız, yolsuz, uğursuz talanını, bir daha deneyimlemek, bunun için seyredenleri görmek istemiyorum. Söz verip, sözünde durmayan adam korkuluklarını istemiyorum. Sevgi adı altında, gerçeklerin ötesinde bir dünya kuran ve kendi kişisel hırs, düşünce, durumlarına bağlı olarak; kendinden başkasının duygusuna önem vermeyip, dinleme, anlama, yorum yapabilme imkânı bilmeyenler ile bir daha dünyada cebelleşmek istemiyorum. İnat, ederek karşısında ki varlığa, sözde değer verdiğini ifade edip, sonrada sanki hiç yokmuş, hiç var olmamışsın gibi davrananlar ile bir daha duygu terminali yaşamak istemiyorum. Bu ömür fazlası ile yetti!
Belki bir gerçek zeytin ağacının gölgesi. Yoksa...
Buram buram, sahtelik. Buram buram çıkar, menfâât. Buram buram yapmacıklık ve yalan.
Çark döne dursun. O yüzden yeni yıldan ümitliyim, mutluyum, çünkü daha az ve öz olabilmenin dayanılmaz hafifliğini hissediyorum. Eksildikçe gerçek olanlar, net olarak bataklıkta adeta bir nilüfer çiçeği gibi parlıyor.
Yaratılmış her varlığı sevip, saygı duyduk.
Çünkü babadan böyle gördük ama iyi insan olmanın bedelini çok ağır ödeyenler, eksilmeyi hatta Atatürk gibi yalnız ama her işini kendi başarabilmiş olmanın haklı gururunu, elbette hep kendi başlarına yaşarlar. Birkaç gerçek dost belki varsa.
Özdemir Asaf'ın sözünü çok severim.
"Sevmekten yana hiç borçlu çıkmadım"
Evet, sevgi o kadar muazzam bir şeydir ki ama ihtiyacınız olduğu anda olmayan zaten hiç olmamıştır.
Teşekkürler, 2022, kendi adıma güzel zamanlar, güzel deneyimler, güzel hatırlanacak bir yıl geçiyor. Son günler ve yaşadığım, bu kadar arkadan oyunlara, bu kadar kirletilmiş dünyanın her şeyine rağmen yeni bir yılı coşku ile karşılamanın heyecanındayım.
İyi ki hayattayım, iyi ki gerçekten seven dostlarım var.
Hepsinden öte herkesin kendi biricikliği gibi iyi ki ben varım!
Samimiyetin, doğallığın günden güne, neredeyse ilân vererek aranacak duruma geldiği şu yalan dünyanın her zaman dilimi, geriye baktıkça hep yeniden bestelenmiş, bir Neşet Ertaş türküsü gibi.
Herkese gönlünden geçtiği gibi bir yıl dilerim.
Yaşam içerisinde, tüm bu ihtimallerin sükûtu hayal olması, atlanabilir bir durum. Bazıları katlanmayı tercih edebiliyor. Ve esasında her bitiş, yeni bir başlangıç.Yani ölümde, bir doğum. Ete, kemiğe bürünmüş insan, tek son taşınmazı olan toprak ile kavuşunca; doğanın hükmünde olan tüm diğer varlıklar ile de yüzleşmiş oluyor. Öyle börtü, böcek, akrep, çiyan ne varsa. Yaşarken gördüğümüzde, korku içinde avaz avaz haykırdığımız ne varsa.
Mesele öldükten sonra onlarla baş başa kalmak değil, çünkü hiç bir şey hissetmiyorsun. Mesele, yaşarken ki; olanlara sebep olanlar ile hep dediğimiz -mış,-muş gibi yapanlar.
Bir daha dünyaya gelmek ister misin, sorusuna herkes genelde gelmek istiyor; yapamadıkları, kavuşamadıkları ve her yeni yıl da "ümit" edilenlere, belki hâlâ kavuşabilme düşü. Düş bitmiyor, çünkü insanoğlu doymak bilmiyor.
Bu yaşımda öğrenecekmişim, ben katiyetle bir daha dünyaya gelmek istemiyorum. Çünkü hepsi yetti! Özgür irademi kullanarak, bir daha haksızlıklara tek başıma kafa patlatmak için ödün vermek istemiyorum. Kadın şiddetine ses çıkarılmayışını gözlemlemek istemiyorum. Sanatı, sanat yapan öğelerden bir haber, sadece koltuklarının derdinde "aydın" kimliğinin arkasından tel tel çözülmüş, niteliksizler çuvalını yeniden görmek istemiyorum. Sol deyip, solun ucundan kıyısından geçmeyenler bir daha ileri için çabalamak istemiyorum. Tacizci, hırsız, yolsuz, uğursuz talanını, bir daha deneyimlemek, bunun için seyredenleri görmek istemiyorum. Söz verip, sözünde durmayan adam korkuluklarını istemiyorum. Sevgi adı altında, gerçeklerin ötesinde bir dünya kuran ve kendi kişisel hırs, düşünce, durumlarına bağlı olarak; kendinden başkasının duygusuna önem vermeyip, dinleme, anlama, yorum yapabilme imkânı bilmeyenler ile bir daha dünyada cebelleşmek istemiyorum. İnat, ederek karşısında ki varlığa, sözde değer verdiğini ifade edip, sonrada sanki hiç yokmuş, hiç var olmamışsın gibi davrananlar ile bir daha duygu terminali yaşamak istemiyorum. Bu ömür fazlası ile yetti!
Belki bir gerçek zeytin ağacının gölgesi. Yoksa...
Buram buram, sahtelik. Buram buram çıkar, menfâât. Buram buram yapmacıklık ve yalan.
Çark döne dursun. O yüzden yeni yıldan ümitliyim, mutluyum, çünkü daha az ve öz olabilmenin dayanılmaz hafifliğini hissediyorum. Eksildikçe gerçek olanlar, net olarak bataklıkta adeta bir nilüfer çiçeği gibi parlıyor.
Yaratılmış her varlığı sevip, saygı duyduk.
Çünkü babadan böyle gördük ama iyi insan olmanın bedelini çok ağır ödeyenler, eksilmeyi hatta Atatürk gibi yalnız ama her işini kendi başarabilmiş olmanın haklı gururunu, elbette hep kendi başlarına yaşarlar. Birkaç gerçek dost belki varsa.
Özdemir Asaf'ın sözünü çok severim.
"Sevmekten yana hiç borçlu çıkmadım"
Evet, sevgi o kadar muazzam bir şeydir ki ama ihtiyacınız olduğu anda olmayan zaten hiç olmamıştır.
Teşekkürler, 2022, kendi adıma güzel zamanlar, güzel deneyimler, güzel hatırlanacak bir yıl geçiyor. Son günler ve yaşadığım, bu kadar arkadan oyunlara, bu kadar kirletilmiş dünyanın her şeyine rağmen yeni bir yılı coşku ile karşılamanın heyecanındayım.
İyi ki hayattayım, iyi ki gerçekten seven dostlarım var.
Hepsinden öte herkesin kendi biricikliği gibi iyi ki ben varım!
Samimiyetin, doğallığın günden güne, neredeyse ilân vererek aranacak duruma geldiği şu yalan dünyanın her zaman dilimi, geriye baktıkça hep yeniden bestelenmiş, bir Neşet Ertaş türküsü gibi.
Herkese gönlünden geçtiği gibi bir yıl dilerim.