Onedio yazarlarından Aysu Melis Bağlan'ın Beşiktaş - Trabzonspor maçı yazısı...
Maç öncesi stada doğru ilerlerken sözleşmesel meseleler aklımdan geçiyor tabii.
Abdullah Avcı, herkesin istediği, beklediği kadar Beşiktaşlı olmadı örneğin.
Ee, kulüp yönetimi sözleşmeden uzaksa, resmen okumuyorsa; gün geliyor yasal hakkını kullanıyor bir kimseler.
Aynı mesele Del Bosque sözleşme tazminatında da gündeme gelmişti. "O kadar heyecanlandık ki, uyuşmazlıkların CAS'ta çözüleceğine dair maddeyi okumadık" amatörlüğü, Beşiktaş yönetimi için kalıtsal diyebilirim şahsen.
Bartın maden faciasının kazadan öte olduğunu düşünen taraftarın düşünmekte özgür olmadığını zikrettiği dakikalar da bir kara hüzün bulutu olarak çökerken üzerimize bir yasal hakkı kullanmak ile Beşiktaşlı olmak arasındaki ince çizgide gidip geliyor düşünceler...
Beşiktaş kadrosu tamamlandığında Valerien Ismael anons ediliyor haliyle. O sırada tribünden bir ses, "je t'aime hocam"! Gülüyor herkes bu sosyal içerikli sevgiye!
Hakemin etrafını sarmanın bir profesyonel koreografi olduğunu düşünürken ben...
Trabzonspor 10. dakikada ilk kez Beşiktaş kalesinin önünden geçmişti ki gol oldu.
Dakika 19'da Beşiktaş tribünleri "Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir." sözünün tezahürüydü adeta.
...ve Cenk Tosun kenarda ısınmaya başladığı an herkesin işini gücünü bırakıp alkışlamasını sıradanlaştırmak istemiyorum.
Gol de kanıta ihtiyacı olan varsa yazıldı zaten.
Dakika 23'te fırsatın değerlendirilemediği bir gol pozisyonu Uğurcan'ın yanından geçti, gitti...
Hazır şut olmuşken, 26. dakikada Salih'i andık.. Bu Salih daha ne yapsın?
Trabzonspor tarafından kendi kalelerine hasretle kavuşan top, Beşiktaş'a hediye edildi. Tribünler için bu ilahi adaletti.
Dakika 33'ü gösterdiğinde riskli boşluklar bir hamleyle daha Beşiktaş kalesinde Ersin'in eldivenlerini yokladı.
Birinin Valerien Ismael ve Beşiktaş 11'ine "gol atınca maçın bitmediğini" anlatması gerekmiyor mu? derken net bir gol daha 35. dakikada geldi bile!
Peki, 38. dakikadaki elle oynama ne olacak? Hakem hataları, tahkime elverişli ihtilaflar değil. Oyunu hakem yönetiyor, tamam. Çıplak gözle bile görünce insanın itiraz edesi geliyor.
Dakika 45'e dayanmış, ortalık boşluktan ibaretken Beşiktaş taraftarı için, ben de düşünüyorum -boşluktan-!
Dele Alli, sahip olmakla övündüğümüz bir mücevher olarak kalacak mı? Yoksa artık bu mücevheri kullanmaya başlayacak mıyız? Kaynaklar kullanılmaya elverişli ortama sahip değilse neden alıyoruz? Bedava mı sanıyoruz? Para verip alıyoruz.
İkinci yarı başında bilin bakalım ne olmamıştı? Oyuncu değişikliği! Dele Alli'nin ikinci yarıya ilk 11'de çıkmasının taraftarı hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim.
61. dakika Beşiktaş tribünleri için de "oyuncu değişikliği çağrı zamanı" olarak literatüre geçsin, oy verenler?
Ben düşünürken 65. dakikada yine değişiklik çağrısı tribünden dile geldi. Hoca değişiklik yapmayı unutuyor mu acaba, ne dersiniz?
Valerien Ismael'in oyuncu değişiksizliği Abdullah Avcı'nın teknik direktörlüğü kazancını beslemekten başka neye yaradı?
Valerien Ismael ile Beşiktaş derbi kazanamaz.
Taraftara sabır ve bilgelik, yönetime ve teknik direktöre istifa hakkını kullanma ehliyeti dilerim.
Taraftar Hukuku Notu:
Sırf sen bir kulübe sevdalısın diye, sırf taraftarsın diye üzerine su şişesi yağdırdığın rakip takım kalecisi, tepki gösterdi diye annesine küfür edemezsin sevgili Beşiktaşlı kardeşim.
Ayıp. Yeter.
Bu tavırların kulübe para cezası olarak fatura edildiğini zaten biliyorsunuz. Yönetimin sahip çıkmadığı, sadece koltuğu bırakmadığı için "bırakmam seni" dediği bir ortamda durum bu.
Müsabaka sonunda tribün kavgası da yaşandı. Vodafone Park'ta Trabzonsporlu olduğunu saklamayan localar var mı? Var.
Bir sonraki maçta hiçbir küfürlü tezahürata katılmamama rağmen cezalı olmamız da an meselesi. Zira tüm kişisel bilgilerimizi verdiğimiz sistem, 6222 bakımından bizi ayırabilecek durumda değil.
Maç öncesi stada doğru ilerlerken sözleşmesel meseleler aklımdan geçiyor tabii.
Abdullah Avcı, herkesin istediği, beklediği kadar Beşiktaşlı olmadı örneğin.
Ee, kulüp yönetimi sözleşmeden uzaksa, resmen okumuyorsa; gün geliyor yasal hakkını kullanıyor bir kimseler.
Aynı mesele Del Bosque sözleşme tazminatında da gündeme gelmişti. "O kadar heyecanlandık ki, uyuşmazlıkların CAS'ta çözüleceğine dair maddeyi okumadık" amatörlüğü, Beşiktaş yönetimi için kalıtsal diyebilirim şahsen.
Bartın maden faciasının kazadan öte olduğunu düşünen taraftarın düşünmekte özgür olmadığını zikrettiği dakikalar da bir kara hüzün bulutu olarak çökerken üzerimize bir yasal hakkı kullanmak ile Beşiktaşlı olmak arasındaki ince çizgide gidip geliyor düşünceler...
Beşiktaş kadrosu tamamlandığında Valerien Ismael anons ediliyor haliyle. O sırada tribünden bir ses, "je t'aime hocam"! Gülüyor herkes bu sosyal içerikli sevgiye!
Hakemin etrafını sarmanın bir profesyonel koreografi olduğunu düşünürken ben...
Trabzonspor 10. dakikada ilk kez Beşiktaş kalesinin önünden geçmişti ki gol oldu.
Dakika 19'da Beşiktaş tribünleri "Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir." sözünün tezahürüydü adeta.
...ve Cenk Tosun kenarda ısınmaya başladığı an herkesin işini gücünü bırakıp alkışlamasını sıradanlaştırmak istemiyorum.
Gol de kanıta ihtiyacı olan varsa yazıldı zaten.
Dakika 23'te fırsatın değerlendirilemediği bir gol pozisyonu Uğurcan'ın yanından geçti, gitti...
Hazır şut olmuşken, 26. dakikada Salih'i andık.. Bu Salih daha ne yapsın?
Trabzonspor tarafından kendi kalelerine hasretle kavuşan top, Beşiktaş'a hediye edildi. Tribünler için bu ilahi adaletti.
Dakika 33'ü gösterdiğinde riskli boşluklar bir hamleyle daha Beşiktaş kalesinde Ersin'in eldivenlerini yokladı.
Birinin Valerien Ismael ve Beşiktaş 11'ine "gol atınca maçın bitmediğini" anlatması gerekmiyor mu? derken net bir gol daha 35. dakikada geldi bile!
Peki, 38. dakikadaki elle oynama ne olacak? Hakem hataları, tahkime elverişli ihtilaflar değil. Oyunu hakem yönetiyor, tamam. Çıplak gözle bile görünce insanın itiraz edesi geliyor.
Dakika 45'e dayanmış, ortalık boşluktan ibaretken Beşiktaş taraftarı için, ben de düşünüyorum -boşluktan-!
Dele Alli, sahip olmakla övündüğümüz bir mücevher olarak kalacak mı? Yoksa artık bu mücevheri kullanmaya başlayacak mıyız? Kaynaklar kullanılmaya elverişli ortama sahip değilse neden alıyoruz? Bedava mı sanıyoruz? Para verip alıyoruz.
İkinci yarı başında bilin bakalım ne olmamıştı? Oyuncu değişikliği! Dele Alli'nin ikinci yarıya ilk 11'de çıkmasının taraftarı hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim.
61. dakika Beşiktaş tribünleri için de "oyuncu değişikliği çağrı zamanı" olarak literatüre geçsin, oy verenler?
Ben düşünürken 65. dakikada yine değişiklik çağrısı tribünden dile geldi. Hoca değişiklik yapmayı unutuyor mu acaba, ne dersiniz?
Valerien Ismael'in oyuncu değişiksizliği Abdullah Avcı'nın teknik direktörlüğü kazancını beslemekten başka neye yaradı?
Valerien Ismael ile Beşiktaş derbi kazanamaz.
Taraftara sabır ve bilgelik, yönetime ve teknik direktöre istifa hakkını kullanma ehliyeti dilerim.
Taraftar Hukuku Notu:
Sırf sen bir kulübe sevdalısın diye, sırf taraftarsın diye üzerine su şişesi yağdırdığın rakip takım kalecisi, tepki gösterdi diye annesine küfür edemezsin sevgili Beşiktaşlı kardeşim.
Ayıp. Yeter.
Bu tavırların kulübe para cezası olarak fatura edildiğini zaten biliyorsunuz. Yönetimin sahip çıkmadığı, sadece koltuğu bırakmadığı için "bırakmam seni" dediği bir ortamda durum bu.
Müsabaka sonunda tribün kavgası da yaşandı. Vodafone Park'ta Trabzonsporlu olduğunu saklamayan localar var mı? Var.
Bir sonraki maçta hiçbir küfürlü tezahürata katılmamama rağmen cezalı olmamız da an meselesi. Zira tüm kişisel bilgilerimizi verdiğimiz sistem, 6222 bakımından bizi ayırabilecek durumda değil.