Yeniçeri ocaklarında, askerlere yemek dağıtılırken mutfak meydancısı elinde tuttuğu, üzeri ayet ve dualar yazılı kallavi koca kepçe ile evvela yağlı yemekleri ve pilavı dağıtır, sonra da aynı yağlı kepçeyi hoşaflara daldırır dağıtırmış. Hal böyle olunca, sofralara gelen hoşaf bakracının üstünde, bir parmak kalınlığında yağ tabakası yüzermiş. Bu durumu gören Yeniçeri ağalarından akıllı birisi meydancıya emir vererek "Kepçeyi yağlı yemeklere batırmadan evvel temiz iken hoşafları dağıt, sonra yemek tevziatına geç..." böylece hoşafta yağlanma olmaz, askerler temiz bir hoşaf içer demiş. Demiş amma, bu seferde sofralara giden hoşaf bakraçlarının üzerinde yağ tabakasını göremeyen Yeniçeriler bilir bilmez hemen isyan bayrağını çekmişler: - "Hakkımızı yiyorlar, istihkakımızdan çalıyorlar, zira hoşafın yağını bile kestiler, yağlı hoşaf isterük..." diye bağırıp kazan kaldırmışlar..
işte bu isyan narası zamanla dilimize hoşafın yağı kesildi diyerek dilimizde kullanılan bir deyim haline gelmiştir.
İnsanlar varolan bol miktardaki gelirlerinde, yada avantalarında azalma olduğu zaman, durumu anlatmak için;"hoşafın yağı kesildi" deyimini kullanırlar.Hikâyedeki anlamından farklı olarak bir durum karşısında söyleyecek bir söz bulamamak,karşılık verememek, ikna olmak, razı olmak mânâlarında da kullanılır.
işte bu isyan narası zamanla dilimize hoşafın yağı kesildi diyerek dilimizde kullanılan bir deyim haline gelmiştir.
İnsanlar varolan bol miktardaki gelirlerinde, yada avantalarında azalma olduğu zaman, durumu anlatmak için;"hoşafın yağı kesildi" deyimini kullanırlar.Hikâyedeki anlamından farklı olarak bir durum karşısında söyleyecek bir söz bulamamak,karşılık verememek, ikna olmak, razı olmak mânâlarında da kullanılır.