Sanofi Aşılar İş Birimi Türkiye, İran ve Levant Genel Müdürü Karine Labaky:
Bize öncelikle Sanofi'nin Aşılar İş Birimi'nden ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Söze son derece önemli gördüğüm, gerçekleştirmek için çaba gösterdiğimiz var oluş amacımızı söyleyerek başlamak istiyorum: Bizim Sanofi Aşılar Birimi olarak hedefimiz hiç kimsenin aşıyla korunabilir hastalıklardan zarar görmediği bir dünyada yaşayabilmek. Çalışmalarımızın motivasyon kaynağı, güvenli ve etkili aşılar üreterek insanları bulaşıcı hastalıklardan korumak. Bu adanmışlığın sonucu olarak her yıl dünyanın dört bir yanındaki insanlara bir milyar dozdan fazla aşı sağlıyoruz. Bununla birlikte, sağlıklı bir gelecek için mevcut aşılarımızı iyileştirirken aşılamanın faydasını yeni oluşan bulaşıcı hastalıkları da kapsayacak şekilde genişletmeye çalışıyoruz. Sanofi Aşılar İş Birimi'nin dünya genelindeki aşı portföyü çocuk felci, kolera, dang humması, boğmaca, Japon ensefaliti, difteri, sarı humma, tifo, mevsimsel grip, hemophilus influenza tip b, hepatit A ve B, meningokok enfeksiyonları, tetanos ve kuduz gibi çeşitli bulaşıcı hastalıklara karşı koruma sağlıyor. Türkiye'de ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz? Türkiye'de faaliyete başladığımız günden bu yana, toplumu ve sağlık mesleği mensuplarını bilgilendirmeye çalışan ve tıbbi etikten ödün vermeyen bir felsefenin savunucusu olduk. Geride bıraktığımız yıllar boyunca, odağımız her zaman sağlıklı bir gelecek için insanların ihtiyaçlarına cevap verecek çalışmaları sürdürmek oldu. Aşı ile önlenebilir hastalıklara karşı her zaman mücadele ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Bununla birlikte Sanofi'nin Türkiye'de yerel aşı üretimine yatırım yapan ve bu alandaki ilk teknoloji transferini üstlenen şirket olduğunu da belirterek bundan gurur duyduğumuzu eklemek isterim. Birgi Mefar iş birliğiyle, Sanofi'nin ulusal aşı takviminde yer alan aşıları Türkiye'de üretmek üzere gerçekleştirdiği bu teknoloji transferi sayesinde bugüne kadar*toplam 77 milyon doz aşı üretildi ve 30 milyon çocuk Türkiye'de üretilen bu aşılarla hastalıklara karşı korundu.
Bugün aşılanma konusunda hangi konular gündeminizde ön sırada? Halk sağlığı açısından en önemli konulardan biri olan aşının kabul edilebilirliğinin artırılması, halk sağlığının korunması ve olası salgın hastalıkların önlenmesi için büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda ülkemizde başarıyla uygulanan ulusal aşılama programı sayesinde birçok hastalığın kontrol altına alındığını veya tamamen ortadan kaldırıldığını mutlulukla görmekteyiz. Diğer yandan, çocukluk döneminde aşılanma oranlarının yüksek olduğu bir ülkede, gebelik döneminde bağışıklanmanın yaygınlaştırılması ve aşılanma oranının artırılması çok önemli bir konu. Gebe aşılaması, bulaşıcı hastalıklara duyarlılığın arttığı hamilelik döneminde hem anneyi hem fetüsü hem de doğumdan sonra yenidoğanı korumak için en etkili yöntem. Anne hamileyken aşı yapıldığında, annelerde aşıya özgü bir bağışıklık cevabı sağlanıyor, aşıya özgü antikorların plasenta ve anne sütü yoluyla transferi gerçekleşiyor ve bu sayede yaşamın ilk aylarında bebeği hedeflenen patojenlerden doğrudan koruyabiliyor. Yeni doğanlar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyonlara ve ölüme karşı artan bir duyarlılığa sahip. Her yıl, beş yaş altı çocuk ölümlerinin yüzde 47'si maalesef yenidoğanlardan gerçekleşmekte. Annenin aşılanması, savunmasızlık döneminde anneyi, gelişmekte olan fetüsü ve yenidoğanı enfeksiyonlardan koruma potansiyeline sahip. Bu nedenle son 10 yılda artan sayıda ülke, ulusal aşılama programlarına hamile kadınlar için de aşıları dahil etti. Bu halk sağlığı açısından önemli bir adım. Sanofi Aşı Birimi olarak hiç kimsenin aşıyla korunabilir hastalıklardan zarar görmediği bir dünya hedefiyle çalışıyoruz ve bu manada hassas bir dönem yaşayan gebelerin ve bebeklerinin korunması gerçekten çok önemli.
Sanofi Aşılar İş Birimi Türkiye, İran ve Levant Medikal Direktörü Dr. Özde Tırna:
Bugünlerde deprem bölgesinde yaşayan kişilerin salgın hastalıklar konusunda daha kırılgan olduğu konusunda haberler görüyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Evet, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve hepimizi derinden etkileyen deprem felaketinin etkileri maalesef devam ediyor. Afetlerden sonra genellikle çadır veya konteyner kentler, kamu binaları, sosyal tesisler gibi alanlarda enfeksiyon riski artıyor. Özelikle de deprem bölgesindeki gebeler bu dönemde bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski taşıyorlar. Uzmanlar özellikle gebelik zaten hassas bir dönem olduğunu, buna travma ve yaralanmalar, stres, sağlıksız barınma koşulları gibi olumsuz etkiler de eklendiğinde bulaşıcı hastalık riskinin artabileceğine dikkat çekiyor. Böyle durumlarda sağlıklı içme ve kullanma suyu ile uygun gıdaya erişimin sağlanması gibi etkenlerin yanı sıra aşılar da, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıkları önlemek için son derece önem kazanıyor. Bu nedenle bölgedeki hamile kişilerin aşılanma konusunda öncelikli olduğunu söylemek mümkün. Peki hamileler için hangi aşılar önerilmekte ve genel olarak neden gerekli? Son on yılda, ulusal aşılama programlarına hamile kadınlar için aşıları dahil eden ülke sayısı artıyor. Gebelikte tetanos içeren aşılarla aşılama, çoğu düşük ve orta gelirli ülkede yıllardır tavsiye ediliyor ve hamile kadınlar için boğmaca ve grip aşılama programları, son zamanlarda bazı yüksek gelirli ve düşük ile orta gelirli ülkelerde öneriliyor. Şu anda dünyada 50'den fazla ülkede rutin olarak uygulanan 3'lü karma yetişkin tip tetanos, difteri, boğmaca (Tdap) aşısı bu enfeksiyonlara karşı hem anne hem de bebekte bağışıklık sağlamakta. Örneğin, dünya çapında birçok ülke bebekleri hastalıktan korumak için hamile kadınlara boğmaca aşısı uyguluyor. Boğmaca, küçük bebeklerde ciddi hastalıklara neden olabilen oldukça bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı. Ve yapılan araştırmalar, yenidoğan bebekleri aşı programları başlayana kadar boğmacadan korumada Tdap gebelik aşısının etkinliğini gözler önüne seriyor.
Gebe kadınlarda aşı alımını etkileyen ana faktörlerin aşı hakkında farkındalık, hastalık şiddeti ve duyarlılığı, aşının yararları, gebelikte yan etkiler ve zarar verme riski, daha önce aşılanma öyküsü ve sağlık profesyonellerinin ve sağlık otoritelerinin tavsiyesi olduğu bulundu. Örneğin, Fransa Sağlık Bakanlığı hamile kadınlar için Tdap aşısını Nisan ayında uygulamaya koydu ve o zamandan itibaren Fransa'da aşılanma oranlarında yüzde 12'lik bir artış yaşandı. Özellikle sağlık otoritesi önerisi ve aşıların resmi olarak önerilmesi gebe aşılama oranları üzerinde en büyük olumlu etkiye sahip.
Referanslar: 1. WHO Fact sheets/Newborn Mortality.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
2. Centers for Disease Control and Prevention. Pertussis. In: Hamborsky J, Kroger A, Wolfe S, eds. Epidemiology and Prevention of Vaccine-Preventable Diseases. Washington, DC: Public Health Foundation; 2015:261-278. 3. Munoz FM, Jamieson DJ. Maternal Immunization. Obstet Gynecol. 2019;133(4):739-753.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.