Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 11,499
- Puanları
- 0
Kimse kusura bakmasın, camia olarak çok ucuzladık.Öncelikle hocası, kaç haftadır “Bu benim kadrom değil, banane banane” diye ağlıyor. Takımı; 10 kişilik Başak’ı son dakika balı ile, Kocaeli maçını biraz hakem biraz dua ile, hazırlık maçında da Kayseri’yi yendi. 10 kişilik Galatasaray’a kişiliksizce, Alanya ve Göztepe’ye de ezikçe oynadı. Ve bu arkadaşın bahanesi “Bu benim takımım değil.”Ole’nin gönderildiği Lausanne maçının üzerine kaç transfer gelmiş biliyor musunuz? Ülkede hafıza üç günlük olduğu için hatırlatayım: Cerny, Cengiz, Bilal, Djalo, Jota, Gökhan, Rıdvan — tam yedi oyuncu. Bizim hoca sadece Gökhan ile Cengiz’i “Biz aldırdık” diyerek kendini temize atıyor ama bu tam anlamıyla ucuz siyasettir. Ben yemem, bana yediremez ama yiyecek çok adam bulunur.Sergen Yalçın’ı ben kırk senedir seyrederim — yanlış okumadınız, kırk senedir. Benim çıplak gözle seyrettiğim en büyük futbolculardan biridir. 2020-21 yılında aldığı şampiyonluk çok değerlidir; sadece taktik, teknik açıdan değil, o zamanın (bence her zaman böyle de neyse) pısırık yönetimine rağmen çıkıp çatır çatır konuşmuş, rakiplere hem saha içinde hem de saha dışında tek başına meydan okumuştur. Buraya kadar her şey süper… ama dedim ya, buraya kadar.O seneden sonra tribünlere çok bilmiş seyirciler alınmaya başlandı, rakipler — özellikle de bir tanesi — tüm yeraltı hücrelerini harekete geçirdi. En önemlisi, gelişmelere karşı teknik direktör olarak spor adamlığında manevi olarak değerli ve kaliteli olunması gereken bölüme gelindi. Bu son söylediğim özelliklerin Sergen hocada bulunduğunu düşünmeyenlerdenim.Evet, oyuncu üzerinde vurdumduymazlığı, kafaya takmamazlığı, rahatlığı, kendine güveni, hatta özel hayatı bir hayranlık uyandırıyor olabilir ama bunlar bir spor adamı, bir lider olması için ne yazık ki yeterli özellikler değil bana göre. Artık N’Sakala, Welinton’lar yok; rakipler de kazma kürek değil. Artık küçük bütçelerin 13-14 kişilik takımlarının değil, okyanusların kaptanı olmak gerekir ki o biraz büyük gelir.Şimdi hocanın yapması gereken iki şey var: Ya iyi bir yardımcı alacak yanına — futbolu bilen, onu geliştirebilen, yeni taktikler, teknikler öğretebilen ve bu elindeki bence gayet yeterli kadroyu bir oyun düzenine çok kısa zamanda sokacak (öyle Sergen hocanın masallarındaki gibi “uzun yol” falan değil) bir anlayış getirecek. Ya da en kolayı, daha önce yaptığı gibi “Abilerim, ablalarım; ben bu işi yapamıyorum, beceremiyorum, beni affedin” diyecek.Ben ikincisini yapmasını tercih ederim ama keşke birincisini yapabilse.Önemle tekrar edeyim: Hoca ne yaparsa yapsın, yaşı aklı kemale ermiş Beşiktaşlılar yemez. Ucuz siyaset yapmasın.Dedik ya, ucuzluk camiada yer etti. Benim de içinde maalesef bulunduğum taraftar da bitmiş. İçindeyim diyorum ama artık benim jenerasyonum emekli. Bizler o tribünlerde misafiriz; bugün varız, yarın yokuz. Ama o tribünler hep orada.Yekten söyleyeyim: Böyle tribün, böyle tribüncülük olmaz. Dakika 79, 1-0 öndeyiz. Abraham çıkıyor, yeni açıktan “yuhhhh” sesleri yükseliyor. Hem de 10 kişi, 20 kişi değil ha; 1000 kişi sesi. O anda içime bir his düştü: “Bu taraftar bugün puan kaybetmeyi hak ediyor” diye. Otuz saniye sonra golü yedik, iki dakika sonra da ikincisini…Be kardeşim, bu taraftarlık falan değil. Taraftarlık bu kadar ucuz değil. Hadi eski İnönü’ye yaşınız yetmedi, hadi ananız babanız ya da bizim gibi bir-iki jenerasyon büyükleriniz sizi yetiştiremedi. De yahu, hiç mi deplasmana gitmediniz? Rakibin stadyumunda nasıl tek yumruk olunur, oyuncun sahaya pislese bile nasıl alkış tutulur, hiç mi görmediniz? Orada ne isen, kendi stadında da o olmalısın.Yahu hiç mi utanmıyorsun Jurasek’i son dakikada ceza sahasında hata yaparken yuhalıyorsun? O namuslu çocuk herkesten fazla depar atıp Jota’nın ağzının içine kesiyor topu, görmüyorsun, riyakârlık yapıyorsun.Bir arkadaşımın lafıdır, katılmazdım ama artık yüzde yüz destekçisiyim: Yönetim bir yuhalama daha olursa tüm kombineleri iptal edeceğini ve bilet de satmayacağını duyurmalı. Ve gerçekten de bunu yapmalı, yoksa bu taraftardan olmayacak. Neymiş, taraftar haklıymış, para veriyormuş… Verme, gelme maça arkadaşım. O stadyum senin yuhalayarak içini boşalttığın yer değil. Gel, gırtlağın yırtılıncaya kadar bağır; sonuç hoşuna gitmiyorsa gelme bir daha. Öyle yap protestonu, öyle cezalandır kulübü.Son ucuz ise yönetim. Başından sonuna — ki bence bir elin parmakları kadar sayısı var, bakmayın “yönetim kurulu” falan dendiğine — ucuzluk abidesi.Transfer beceriksizliklerini ya da zamanlama hatalarını geçiyorum. Allahları var, çok büyük bir mali yükü sırtladılar ve devam da ediyorlar. Bunun yanında, ilk geldiklerinde gittikleri Sergen Yalçın’ın o günkü kadroyu beğenmeyip (asıl sebep bence bu) özel hayatındaki sorunları neden gösterip onlara kapıyı göstermesi bence bir onur kırıcı davranıştır.Maşallah, bunların onuru o kadar sağlammış ki kırılmamış, gittiler bir daha kapısına. Alın size Sergen hocanız: Ne scout’unuzun getirdiği oyuncuyu beğeniyor ne de kadronuzu.Getirdiğiniz hocanızın “oyuncu” dediği Kayseri’den 31 yaşındaki sağ bek ile Fenerbahçe’nin üçüncü sağ açığı. Hocanız ne kadarsa, siz de o kadar oluyorsunuz. Ya da siz ne kadarsanız, seçtiğiniz hoca o kadar oluyor.Hadi onu geçelim… Ya bu yayıncı kuruluş muhabbeti? Yahu çok komik oluyorsunuz. Ucuz siyasetin Allah’ını yapıyorsunuz. Galatasaray’ın stadında hakem ve yayıncı tecavüzüne uğramışsınız, 15 gün geçmiş, tek kelime edememişsiniz. Şimdi ikinci kanaldan yayınlanıyor diye laf ediyorsunuz. Size ne? İstediği yerden yayınlar.Ki bence de doğru yayın. Adamlar puan olarak senin üzerinde ve bir kural doğrultusunda maçları birinci kanaldan yayınlanıyor. Camia olarak buraya mı takılmalıyız? Rakibimiz beIN Sports mu yoksa daha büyük abiler mi?Sen “Aman yapacağım projelerime zeval gelmesin, onların spor politikası olan takıma laf etmeyeyim, onların TV kanalına dokunmayayım” dersen yönetici değil, atanmışsındır.Neyse, yazı çok uzadı, konu dağılıyor, farklı yerlere gidiyor. Bitirdim yazıyı. İyi pazarlar.Bülent Bilirgen / duhuliye.comHABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..