Cumhurbaşkanı Erdoğan,*7. Anadolu Medya Ödülleri Programı'nda konuştu. Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk'ın, şirketin kendisinden önce sansür uyguladığı yönündeki iddialarını hatırlatan Erdoğan, "Ne uluslararası medya organları ne de insan hakları kuruluşları bu skandallar karşısında hiçbir tepki göstermiyor" diye konuştu.
*haberi!*Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe'de düzenlenen Anadolu Medya Ödül Töreni'nde kürsüdeydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter'ın yeni CEO'su Elon Musk'ın, şirketi satın almadan önce Twitter'ın devlet kurumlarıyla işbirliği içinde gözetim ve sansür uyguladığı iddialarını hatırlattı.
O iddialar üzerinden uluslararası kuruluşlara sert eleştiriler yönelten Erdoğan, "Ağızlarını her açtıklarında Türkiye'yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyorlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle; "Türkiye'nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Yerel medyanın halkın doğru bilgilendirilmesinde oynadığı kritik role son yıllarda defalarca şahit olduk. Özgür, tarafsız, halka karşı kendini sorumlu hisseden bir medyanın demokrasiler açısından taşıdığı önemi hepimiz biliyoruz.*Türk demokrasisinin üzerinden vesayetin gölgesini kaldırmaya dönük her hamlemizde yerel medyamızın desteğini bizzat gördük, tecrübe ettik. Lafa gelince özgür basından dem vuranların darbecilere alkış tuttuğu bir dönemde sizler cesaretle demokrasimize sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıklarının temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz. Gerçeğin peşinden koşmak, yerel ve küresel güç odaklarına tetikçilik yapmalarına rağmen mücadelemizi yürüttük, duruşumuzu hiçbir zaman bozmadık, yalan ve iftiraya asla teslim olmadık. İtibar suikastları karşısında geri adım atmadık. Haysiyet fukaralarının tehditlerine boyun eğmedik. Karşımızdakiler ne yaparsa yapsın biz daima hakkın ve hakikatin hatırını üstte tuttuk.
"TÜRKİYE SON 20 YILDA BASIN HÜRRİYETİNDE SEVİYE ATLADI" Türkiye'nin yaşadığı tüm bu olumsuzluklara rağmen son 20 yılda demokrasiyle birlikte basın ahlakı ve hürriyetinde de bir seviye atladı. Ülkemizin basın yayın tarihini bilen ve elini vicdanına koyup objektif bir muhasebe yapan herkes medyamızın bugün daha bağımsız, daha çoğulcu, daha zengin bir yapıya sahip olduğunu kabul edecektir. Gerçekten de 2023'ün Türkiye'sinde basın 90'lara, 80'lere, 70'lere göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde daha çok itibar kazanmıştır. Hangi cenahta yer alırsa alsın basın yayın kuruşları asli görevlerini hakkıyla yerine getirebilme selahiyetine bizim dönemimizde kavuşmuştur. Terörü övmediği, şiddete teşvik etmediği, dezenformasyon yapmadığı müddetçe herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanların siparişleri üzerine hazırlanan sözde raporlar bu gerçeği değiştirmeyecektir. Bunların ne bizim ne milletimizin nazarında hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Türkiye ile ilgili demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin söz konusu kendileri ve çıkarları olunca nasıl faşizanca davrandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Devletin gizli belgelerini çarşaf çarşaf yayınlayan Fetoculara, gazeteci diye sahip çıkanlar, çok daha basit meseleler için basın yayın organlarının kapısına kilit vurmaktan çekinmediler.
"DERTLERİ BASIN ÖZGÜRLÜÐÜ DEÐİL, DEMOKRASİ ASLA DEÐİL" Esnafımızın malını, mülkünü yağmalayan vandalları kahramanlaştıranlar, benzer hadiseler Paris'te ve Washington'da yaşandığında eylemcileri hemen terörist ilan ettiler. Fransız sokaklarını ateşe veren sarı yeleklilere 'demokrasi havarisi', Amerikan Kongresi'ni silahla basanlara 'özgürlük savaşçısı' diyen hiçbir uluslararası medya organı görmedik, duymadık. Aynı çifte standarda son günlerde el değiştiren bir sosyal medya şirketiyle ilgili süreçte de şahitlik ediyoruz. Herhalde neresi olduğunu anladınız? Güya özgürlükten ve kişi mahremiyetinden asla taviz vermeyen bu sosyal medya platformunun kimlerle iş tuttuğu, perde arkasından neler servis ettiği, haz etmediği kişiler ve fikirler hakkında nasıl sansür uyguladığı tek tek ortaya çıkıyor ancak ne uluslararası medya organları ne de insan hakları kuruluşları bu skandallar karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Ağızlarını her açtıklarında Türkiye'yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyorlar. Milyarlarca insanın iletişim hakkını gasbedenler hiçbir şey olmamış gibi demokrasi ve özgürlüklerden dem vurmaya devam ediyor. Sadece bu örnekler bile ülkemizi eleştirenlerin ne kadar bozuk ve kirli bir sicile sahip olduklarını ispat etmeye yeterlidir. Bunların hiçbirinin derdi basın özgürlüğü değildir, insan hakları değildir, demokrasi asla değildir. Bunların tek derdi kendi çarpık düzenlerini ayakta tutmak, Türkiye gibi tekerlerine çomak sokan ülkelerin önünü her türlü aracı, yalanı, iftirayı kullanarak kesmektir ama artık Türkiye'nin önünü kesemeyeceksiniz. Onlar eski Türkiye'de kaldı. Şimdi yeni Türkiye var, yeni Türkiye Yüzyılı var. Geçen aylarda Mecliste kabul edilerek yürürlüğe giren ve kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen hukuki düzenlemenin gerisinde de bu gayevar."