Birbirini kovalayan peşi sıra etkinlikler ve her bir etkinlikte, yeniden sosyalleşmiş mi, yoksa hâlâ yerimizde sayıyor muyuz acaba sorusunu teyit edebilme imkânı bulduğumuz bir dizi serüven.
Temeli, “Yapay Zekâ” ve “Sürdürülebilirlik” üzerine şekillendirilen, içlerinde belki cımbızla aldığımız, gerçek ve farklı deneyimleri düşünebilme fırsatını usumuza sunan bu şimdilik gerçek üstülük üzerine elbette daha çok konuşulacak ve her zaman, her yerde olduğu gibi ülkemizde de bunun kaymağını bilse de bilmese de birileri yiyecek.
Netice itibari ile bilinmeyeni, sunmak sunana kazandırır. Çünkü kimsenin doğru dürüst bir fikri yoktur ya da var olan üzerinde doğru teyit alabileceği bir alan.
Bu etkinlikler ve zirvelerde kafamda yer edenlerden birisi “Silikon Vadisi”
Şimdi en başta belirtmiş olduğum birbirini kovalayan peşi sıra etkinlikler zincirinde, bu kadar yoğun İstanbul trafiğinde Metro istasyonlarında, bir türlü yürümeyen ve hep bir çalışma bankosu merdiven başına konan alanların hangisinin eşiğinden atlamaya başlayacağız acaba?
Silikon Vadisini anlatan ve Amerika’dan gelen Profesör, Uzay nasıl bir yer biliyor musunuz? Sizi oradan bıraksam, düşersiniz, sözünü espri olarak anlamlandırıp, ortaokul 2.sınıf fen bilgisi dersindeki öğrendiklerimi sorgulamıyorum bile.
Kaldı ki bundan yıllar önce liselere gidip Bilimsel çalışmalarını izlediğim özel ve devlet okullarında gördüklerim gerçekten gençlerimizin çok daha ileride olduğu ve onlara bana kalırsa yeterince ihtiyaç duydukları, gelişmelerine yardımcı olabilecek argümanları veremeyişimizdeki eksiklik.
Çocuklarımız henüz ilkokul çağında yarış içine sokmaktan daha öncelikli işlerimiz var. Ve belki de bunun üzerine geçmiş eğitim sistemlerimizin tasarlanışındaki gibi derin şurâ yapabilecek, yürütebilecek gerçek Eğitim uzmanlarına ihtiyaç var.
Çünkü vizyon bununla belirleniyor ve çağ bununla yakalanıyor.
Kimseden eksik değiliz, kimse yarış halinde de değiliz. Aklını kullanan kazanır.
Çağ çok bambaşka yerlere evrilmekte. TV’yi açmak için regilatör görmüş bir nesile IP vs artık boş. Artık Havalimanlarında checkin işlemlerinde uzun kuyrukları delen elektronik yani yapay zekâ destekli yardımcı fonksiyonlar var.
Bu yapay zekanın ne şekilde kullanılacağı ve bunu ne derece sürdürebilir kılacağımız işte tamamen belirlenecek olan eğitim, buna bağlı diğer organları gerekli yasaların oluşturulmasını kapsamakta.
Zirveler elbette önemli ama yerimizden kalkmadan ev ya da iki kahve arası, arkadaş sohbetlerini geçemeyen bilgiler ile ne kadar sürdürülebilirlik ve de vizyon?
“İstikbal göklerdedir” diyen bir kurucu liderimizi anlayamamışız ki! Dediği yıldan başlasak bugün ne Asya ülkelerinin üstünlüğü ne de diğerleri kalırdı.
İşte kütüphanesindeki kitabı okumayı bilmeyen, gider başka kitapları alır, ilgilenir. Bilginin doğruluğun tartışıldığı ortamda da artık nasibinize ne çıkarsa.
Enseyi kararmıyoruz tabii. Türk halkının özgünlüğü bunu da halledecek inancı ile ümit ve umutla bakmaya ve çalışmaya devam ediyoruz.
Benim yazı yazarken, yazdığım yazının hatasını bana edit ederek düzelten yapay zekâ işi büyütmüş durumda, bir neresinden tutacağız daha henüz günlük bankacılık işlemlerinde bunu anlayamadığı ya da güvenemediği için kullanamayanlar var.
Salgın döneminde 65 yaş üstünü hastalığı yayıyorlar diye yaftalanan ve evde kalsınlar, çıkmasınlar anlayışı ile zaten erken yaşta verimliliği “emekli” titri ile hayattan uzaklaştırılmış insancıklarımız ile kim ilgilenecek mesela?
Banka şubelerinde güvenlik memurunun yardımcı olması da yasak artık.
Geçtiğimiz günlerde Eczacıbaşı ev sahipliğinde gerçekleşen “Avrupa Birliği Yapay Zekâ Tüzüğü ve Türkiye’de Etkisi” konu başlığı ile GS Üniversitesinin son derece nitelikli öğretim üyelerini dinledim ve sizleri de bu konuda bilgilendirmek istedim ki takip ediniz.
Kimdir bunlar; Prof.Dr. Eylem Aksoy Retomaz- Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Anabilim Dalı Başkanı.
Yine aynı üniversiteden Dr.Öğr.Üyesi OsmanGazi GüçlüTürk, Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Öğretim Üyesi.
Kendileri açılış konuşmasını Prof.Dr.Altan Çakır’ın yaptığı (AITR Eş Genel Başkanı)
Hukuktan, doğrudan yaşamımıza, telif haklarına kadar en ince ayrıntılarını bir söyleşide aktaramayacakları için temel başlıklar halinde değerlendirdikleri güzel bir etkinlik gerçekleştirdiler. Önerdikleri kitaplar dâhil olmak üzere elbette kendilerini bu zirvelerde de görmek isterim şahsen.
Her bilgiye aç insan ve ülkesinin ilerlemesini, geleceğin bir önceki kuşaktan daha iyi yaşaması için böyle değerli insanlara her zaman ihtiyacı var. Bunlar çoğaltılmalı.
O zaman yürümeyen merdivenlere, giderek artan kalabalığa, verilen yol parasına, harcanan zamana değer!
EMEL SEÇEN
Temeli, “Yapay Zekâ” ve “Sürdürülebilirlik” üzerine şekillendirilen, içlerinde belki cımbızla aldığımız, gerçek ve farklı deneyimleri düşünebilme fırsatını usumuza sunan bu şimdilik gerçek üstülük üzerine elbette daha çok konuşulacak ve her zaman, her yerde olduğu gibi ülkemizde de bunun kaymağını bilse de bilmese de birileri yiyecek.
Netice itibari ile bilinmeyeni, sunmak sunana kazandırır. Çünkü kimsenin doğru dürüst bir fikri yoktur ya da var olan üzerinde doğru teyit alabileceği bir alan.
Bu etkinlikler ve zirvelerde kafamda yer edenlerden birisi “Silikon Vadisi”
Şimdi en başta belirtmiş olduğum birbirini kovalayan peşi sıra etkinlikler zincirinde, bu kadar yoğun İstanbul trafiğinde Metro istasyonlarında, bir türlü yürümeyen ve hep bir çalışma bankosu merdiven başına konan alanların hangisinin eşiğinden atlamaya başlayacağız acaba?
Silikon Vadisini anlatan ve Amerika’dan gelen Profesör, Uzay nasıl bir yer biliyor musunuz? Sizi oradan bıraksam, düşersiniz, sözünü espri olarak anlamlandırıp, ortaokul 2.sınıf fen bilgisi dersindeki öğrendiklerimi sorgulamıyorum bile.
Kaldı ki bundan yıllar önce liselere gidip Bilimsel çalışmalarını izlediğim özel ve devlet okullarında gördüklerim gerçekten gençlerimizin çok daha ileride olduğu ve onlara bana kalırsa yeterince ihtiyaç duydukları, gelişmelerine yardımcı olabilecek argümanları veremeyişimizdeki eksiklik.
Çocuklarımız henüz ilkokul çağında yarış içine sokmaktan daha öncelikli işlerimiz var. Ve belki de bunun üzerine geçmiş eğitim sistemlerimizin tasarlanışındaki gibi derin şurâ yapabilecek, yürütebilecek gerçek Eğitim uzmanlarına ihtiyaç var.
Çünkü vizyon bununla belirleniyor ve çağ bununla yakalanıyor.
Kimseden eksik değiliz, kimse yarış halinde de değiliz. Aklını kullanan kazanır.
Çağ çok bambaşka yerlere evrilmekte. TV’yi açmak için regilatör görmüş bir nesile IP vs artık boş. Artık Havalimanlarında checkin işlemlerinde uzun kuyrukları delen elektronik yani yapay zekâ destekli yardımcı fonksiyonlar var.
Bu yapay zekanın ne şekilde kullanılacağı ve bunu ne derece sürdürebilir kılacağımız işte tamamen belirlenecek olan eğitim, buna bağlı diğer organları gerekli yasaların oluşturulmasını kapsamakta.
Zirveler elbette önemli ama yerimizden kalkmadan ev ya da iki kahve arası, arkadaş sohbetlerini geçemeyen bilgiler ile ne kadar sürdürülebilirlik ve de vizyon?
“İstikbal göklerdedir” diyen bir kurucu liderimizi anlayamamışız ki! Dediği yıldan başlasak bugün ne Asya ülkelerinin üstünlüğü ne de diğerleri kalırdı.
İşte kütüphanesindeki kitabı okumayı bilmeyen, gider başka kitapları alır, ilgilenir. Bilginin doğruluğun tartışıldığı ortamda da artık nasibinize ne çıkarsa.
Enseyi kararmıyoruz tabii. Türk halkının özgünlüğü bunu da halledecek inancı ile ümit ve umutla bakmaya ve çalışmaya devam ediyoruz.
Benim yazı yazarken, yazdığım yazının hatasını bana edit ederek düzelten yapay zekâ işi büyütmüş durumda, bir neresinden tutacağız daha henüz günlük bankacılık işlemlerinde bunu anlayamadığı ya da güvenemediği için kullanamayanlar var.
Salgın döneminde 65 yaş üstünü hastalığı yayıyorlar diye yaftalanan ve evde kalsınlar, çıkmasınlar anlayışı ile zaten erken yaşta verimliliği “emekli” titri ile hayattan uzaklaştırılmış insancıklarımız ile kim ilgilenecek mesela?
Banka şubelerinde güvenlik memurunun yardımcı olması da yasak artık.
Geçtiğimiz günlerde Eczacıbaşı ev sahipliğinde gerçekleşen “Avrupa Birliği Yapay Zekâ Tüzüğü ve Türkiye’de Etkisi” konu başlığı ile GS Üniversitesinin son derece nitelikli öğretim üyelerini dinledim ve sizleri de bu konuda bilgilendirmek istedim ki takip ediniz.
Kimdir bunlar; Prof.Dr. Eylem Aksoy Retomaz- Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Anabilim Dalı Başkanı.
Yine aynı üniversiteden Dr.Öğr.Üyesi OsmanGazi GüçlüTürk, Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Öğretim Üyesi.
Kendileri açılış konuşmasını Prof.Dr.Altan Çakır’ın yaptığı (AITR Eş Genel Başkanı)
Hukuktan, doğrudan yaşamımıza, telif haklarına kadar en ince ayrıntılarını bir söyleşide aktaramayacakları için temel başlıklar halinde değerlendirdikleri güzel bir etkinlik gerçekleştirdiler. Önerdikleri kitaplar dâhil olmak üzere elbette kendilerini bu zirvelerde de görmek isterim şahsen.
Her bilgiye aç insan ve ülkesinin ilerlemesini, geleceğin bir önceki kuşaktan daha iyi yaşaması için böyle değerli insanlara her zaman ihtiyacı var. Bunlar çoğaltılmalı.
O zaman yürümeyen merdivenlere, giderek artan kalabalığa, verilen yol parasına, harcanan zamana değer!
EMEL SEÇEN
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.