Su bulanıksa denize girer misiniz?
Okurken herkes elbette hayır, diyecektir ama olguda ne yaptığınız önemlidir. Bu karakteri gösterir, ağacın kökünü, yaşamın tam da gerçek özünü.
Herkes mütemadiyen çirkinlikten, haksızlıktan, ötekileştirmeden, ortamın bulanık suyundan değil de müsilaja dönüş halinden, -den'lerden, dan'lardan epeyce bahsediyorda...
Sözüm o olguya gelince ani bir fren basılıveriyor işte. Bunun arkasında ister aidiyet, ister başka gerçekler olsun.
Yaşam, doğru bildiğini savunmak kadar hayatında içselleştirip, gerçekten yapabildiğindir.
Bazı duruşlar örnektir.
Duruşun kalitesi, ağırlığı, çapı tıpkı usta bir heykelin ileri yüzyıllara taşınacak kaidesi kadar sağlamdır.
İçi doldurulmamış sözler kadar içi doldurulmuş sözler de elbette gerçekliğini, o gerçeklik içinde dürüstlüğünü, kendi itibarını arar.
Minimize baktığımızda kişiler, toplumlar, dünya.
Yaptığımız her eylem aslında neyi var etmek istiyorsak onun açık göstergesidir.
İşte bu yüzden şikâyet etmek yerine çalışmayı ve başarabilmeyi, dürüstlüğü, akıl ve bilimi, gerçekliği her dem örnek sunmuştur. Sunmuş oldukları o kadar gerçektir ki dünya dahi örnek alabilmiştir. Bu ülkenin kurucu liderini.
İnsan aynalama yapar. Örnekler bizde popüler kültürün egemen kıldığı, var olma savaşında çoğunluk ortaya sunulanı alan, uygulayan ve sunan olarak yansır. Kendi fikrin, vizyonun ve de onu toparlayan aklın olmayınca genelden öteye gidemezsin.
İyi, güzel ve doğru olanı yaptığında peşinden gelebilenlerin sayısı; yaşamın, toplumun, toplum ahlakının tüm şikâyet ve gerçekleme arzularına rağmen var olandan başkası değildir, olmayacaktır da.
Bireylerin frene basmaları, kirlenen ne varsa orada basmak olması gerektiği yerde sürekli kendinden ve toplumu, toplum yapan gerçeklerden oluyorsa.
Yani yontulması gerekenler değil de hep taşın bir yönü ise geriye, siyah ve beyaz arasında sadece gri bile olmayan, işte herkesin şikâyet ede durup, farklı hiçbir şey yapmadığı gerçeğinden başkası olmayacaktır.
Ay hep vardır ve gündüz de hep güneş doğar. Ama ikisi birlikte günü, yaşamı, hayatı oluştururlar.
Dürüstlükten, cesaretten, aydınlıktan yana olanlara selam olsun.
Okurken herkes elbette hayır, diyecektir ama olguda ne yaptığınız önemlidir. Bu karakteri gösterir, ağacın kökünü, yaşamın tam da gerçek özünü.
Herkes mütemadiyen çirkinlikten, haksızlıktan, ötekileştirmeden, ortamın bulanık suyundan değil de müsilaja dönüş halinden, -den'lerden, dan'lardan epeyce bahsediyorda...
Sözüm o olguya gelince ani bir fren basılıveriyor işte. Bunun arkasında ister aidiyet, ister başka gerçekler olsun.
Yaşam, doğru bildiğini savunmak kadar hayatında içselleştirip, gerçekten yapabildiğindir.
Bazı duruşlar örnektir.
Duruşun kalitesi, ağırlığı, çapı tıpkı usta bir heykelin ileri yüzyıllara taşınacak kaidesi kadar sağlamdır.
İçi doldurulmamış sözler kadar içi doldurulmuş sözler de elbette gerçekliğini, o gerçeklik içinde dürüstlüğünü, kendi itibarını arar.
Minimize baktığımızda kişiler, toplumlar, dünya.
Yaptığımız her eylem aslında neyi var etmek istiyorsak onun açık göstergesidir.
İşte bu yüzden şikâyet etmek yerine çalışmayı ve başarabilmeyi, dürüstlüğü, akıl ve bilimi, gerçekliği her dem örnek sunmuştur. Sunmuş oldukları o kadar gerçektir ki dünya dahi örnek alabilmiştir. Bu ülkenin kurucu liderini.
İnsan aynalama yapar. Örnekler bizde popüler kültürün egemen kıldığı, var olma savaşında çoğunluk ortaya sunulanı alan, uygulayan ve sunan olarak yansır. Kendi fikrin, vizyonun ve de onu toparlayan aklın olmayınca genelden öteye gidemezsin.
İyi, güzel ve doğru olanı yaptığında peşinden gelebilenlerin sayısı; yaşamın, toplumun, toplum ahlakının tüm şikâyet ve gerçekleme arzularına rağmen var olandan başkası değildir, olmayacaktır da.
Bireylerin frene basmaları, kirlenen ne varsa orada basmak olması gerektiği yerde sürekli kendinden ve toplumu, toplum yapan gerçeklerden oluyorsa.
Yani yontulması gerekenler değil de hep taşın bir yönü ise geriye, siyah ve beyaz arasında sadece gri bile olmayan, işte herkesin şikâyet ede durup, farklı hiçbir şey yapmadığı gerçeğinden başkası olmayacaktır.
Ay hep vardır ve gündüz de hep güneş doğar. Ama ikisi birlikte günü, yaşamı, hayatı oluştururlar.
Dürüstlükten, cesaretten, aydınlıktan yana olanlara selam olsun.