Ulusal kültür, eğitim, ve deneyim ile teknoloji üretimi, aktarımı ve kullanımı arasında bazı ilişkiler olduğunu ortaya koyan çok sayıda bilimsel görüş var. Özellikle informal kültür-gayri-resmi kültürler dediğimiz kültürlerde, insan ilişkileri belirli bir norm içinde yürümez, daha doğrusu formal değildir. Kişiler arasındaki ilişkilerde sınırlar,sorumluluk ve görevlerin nerede bitip, nerede başladığı kalın çizgilerle ayrılmamıştır. Ciddiyet ile laubalilik, sorumluluk ile sorumsuzluk,zaman kavramına uymak ile uymamak arasında hep yorum farkları ortaya çıkar. Çünkü bunları belirleyecek kurallar toplumun tüm katmanlarında tanımlanmamış, eğitime yerleşmemiş, yerleşmiş ise de "ıyı ile kötü, ahlak ile ahlaksızlık, etik ile etiksizlik, kanunlara uygunluk ile uygunsuzluk" arasındaki resim biraz karmaşık hale getirilmiştir zaman içerisinde. Bunda ülkeyi yöneten siyasilerin olduğu kadar, bu siyasilerin atadıkları, göreve getirdikleri ve topluma ve yeni nesillere örnek olması gereken kişi veya kişilerin eğitimleri, deneyimleri,dünyaya bakışları, görev sorumlulukları ve etik değerleri çok önem taşır. Onların kişisel davranışları, kanunlar ve yönetmeliklerin belirli bir eğilime göre yorumlanması daha büyük bir rol oynar. Bilinçli olarak yozlaştırılan kültürel değerler ve bozulan eğitim kamu görevlilerinin yeni teknolojilerden haberdar olmasını önler,sınırlar.
Çoğu bürokratin bilgi ve becerisi zaten bu yeni teknolojileri anlamaktan ve kullanabilmekten çok uzaktadır. Teknoloji ithal edilse bile ya tam kullanılmaz veya kötüye kulllanılır, amacı dışında birer araç haline getirilir. Bir tür bir ülkede kültürel değerler belirli politik veya ekonomik kazanımlar için bilinçli olarak bozulunca, toplumda sürekliliği sağlamak ve toplumun büyük yıkımlara uğramasını önlemek için gerek kamu görevlerinde, gerekse özel kurum ve kuruluşlarda "görev yapan ile savsaklayan, görevi yapmayan ile yapan" arasındaki sınırı yasalar ile daha belirgin hale getirmek, görev yapmamayı, görev savsaklamayı bir suç halie getirecek yeni yasal önlemler alınmalıdır.
Eğer siyasi iktidarlar bu konuda da görevlerini tam yapmazlarsa toplumların özellikle informal toplumların büyük felaketlerle karşılaşmasını önlemek çok zordur. Bugün Türkiyede yaşanan olgu budur. Kanunsuz duzenlemeler, imar aflari,parelel devlet kurumları, hep alacakaranlıkta, yasal boşluklarda, ahlak ile ahlaksızlık sınırları arasındaki gri renkli boşlukta siyasi çıkar, siyasi güç ve rant ile avanta sağlamaya çalışan siyasi ikbal sahiplerinin ve bir zamanlar aynı yolda beraber yürüdükleri kişi ve kuruluşların ortak ürünüdür.
Formal (Resmi) kültürler
Formal kültürlü toplumlarda ise gerek kamu yaşamında, gerekse özel kesimde herşey, roller, sınırlar, görevler, hep tanımlanmış, yetki ve sorumluluklar boşluğa yer bırakmadan, kötüye kullanmaya ve toplumun çöküşüne mani olacak şekilde oluşturulur, yasalar uygulanır, uygulamayanlar suçlu duruma düşerler. Göreve getirilenler, eski deyim ile "mukteşebatları"yani kazanımları ile atanırlar. Bu atamalarda siyasi yandaşlık, çıkar ortaklığı, belirli bir siyasi yalakalık "political cronyism" , yakınlara iltimaş gibi uygulamalar pek kolay olmaz, çünkü bu tür atamalarda kamuya bilgi vermek, başvuruların bilgi ve belgelerini kamuya açıklamak zorunluğu vardır. Bu yüzden bu toplumlardaki dalgalanmalar, çalkantılar daha sınırlıdır, büyük siyasi çalkalanmalar olmaz, toplum çaresizlikten bunalmaz, büyük yıkımlar önlenir, önlenemeyenler ise belirli kurallar ve yöntemlerle çözüme bağlanır. Burada özellikle kamu görevlilerinin bilgilerinin artırılması teşvik edilir, teknoloji eğitimine büyük önem verilir. Gerekirse herkes yeni eğitimler almak zorunda bırakılırlar. Yeni gelişmelerden haberdar olmaları bir zorunluluk haline getirilir.
Çoğu bürokratin bilgi ve becerisi zaten bu yeni teknolojileri anlamaktan ve kullanabilmekten çok uzaktadır. Teknoloji ithal edilse bile ya tam kullanılmaz veya kötüye kulllanılır, amacı dışında birer araç haline getirilir. Bir tür bir ülkede kültürel değerler belirli politik veya ekonomik kazanımlar için bilinçli olarak bozulunca, toplumda sürekliliği sağlamak ve toplumun büyük yıkımlara uğramasını önlemek için gerek kamu görevlerinde, gerekse özel kurum ve kuruluşlarda "görev yapan ile savsaklayan, görevi yapmayan ile yapan" arasındaki sınırı yasalar ile daha belirgin hale getirmek, görev yapmamayı, görev savsaklamayı bir suç halie getirecek yeni yasal önlemler alınmalıdır.
Eğer siyasi iktidarlar bu konuda da görevlerini tam yapmazlarsa toplumların özellikle informal toplumların büyük felaketlerle karşılaşmasını önlemek çok zordur. Bugün Türkiyede yaşanan olgu budur. Kanunsuz duzenlemeler, imar aflari,parelel devlet kurumları, hep alacakaranlıkta, yasal boşluklarda, ahlak ile ahlaksızlık sınırları arasındaki gri renkli boşlukta siyasi çıkar, siyasi güç ve rant ile avanta sağlamaya çalışan siyasi ikbal sahiplerinin ve bir zamanlar aynı yolda beraber yürüdükleri kişi ve kuruluşların ortak ürünüdür.
Formal (Resmi) kültürler
Formal kültürlü toplumlarda ise gerek kamu yaşamında, gerekse özel kesimde herşey, roller, sınırlar, görevler, hep tanımlanmış, yetki ve sorumluluklar boşluğa yer bırakmadan, kötüye kullanmaya ve toplumun çöküşüne mani olacak şekilde oluşturulur, yasalar uygulanır, uygulamayanlar suçlu duruma düşerler. Göreve getirilenler, eski deyim ile "mukteşebatları"yani kazanımları ile atanırlar. Bu atamalarda siyasi yandaşlık, çıkar ortaklığı, belirli bir siyasi yalakalık "political cronyism" , yakınlara iltimaş gibi uygulamalar pek kolay olmaz, çünkü bu tür atamalarda kamuya bilgi vermek, başvuruların bilgi ve belgelerini kamuya açıklamak zorunluğu vardır. Bu yüzden bu toplumlardaki dalgalanmalar, çalkantılar daha sınırlıdır, büyük siyasi çalkalanmalar olmaz, toplum çaresizlikten bunalmaz, büyük yıkımlar önlenir, önlenemeyenler ise belirli kurallar ve yöntemlerle çözüme bağlanır. Burada özellikle kamu görevlilerinin bilgilerinin artırılması teşvik edilir, teknoloji eğitimine büyük önem verilir. Gerekirse herkes yeni eğitimler almak zorunda bırakılırlar. Yeni gelişmelerden haberdar olmaları bir zorunluluk haline getirilir.