Baştan söyleyeyim de yazı bir miktar ironi içerir.
Film ismi gibi oldu değil mi? Zaten film gibi bir 24 saat idi. Memleketçe tam hissedilen enflasyonun ne demek olduğunu anlamaya çalışıyorduk ki, SSK emeklilerine yapılan ek zam ile en düşük emekli maaşında bir önceki açıklamaya göre değişen bir şey olmayacağı müjdesini aldık. Tam o müjde üzerine sokaklarda kutlama yapıyorduk ki bu sefer de İsveç’in artık “PKK’nın Avrupa’daki mağarası” olmadığını fark ettik.
Aslında bunları fark ettiğimizde bir miktar olsun şaşırmış olmamız gerekiyordu ama elbette bahsi geçen olayların çok basit bir açıklaması vardı: “Büyüklerimizin bir bildiği vardır”. Her ne kadar şeytan bize Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011 yılında söylediği “Bu ülke dün dündür bugün bugündür siyasetinden çok çekti. Kim ne veriyorsa 5 fazlasını veriyorum siyasetinden çok çekti” cümlelerini hatırlatıyorsa da, biz bunun şeytanın marifeti olduğunu hemen fart ettik.
TÜİK gerçekten hissedilen enflasyon diye bir şey söyledi mi söylemedi mi diye merak ederken herhangi bir yalanlama-açıklama gelmedi. Demek ki literatürde böyle de bir şey varmış dedik. Koskoca Devletin kurumu hissedilen hava sıcaklığı gibi yeni kavram uydurmuş olacak değildi ya. Yine de benim gibi kafası karışıkların aklına hissedilen enflasyon varsa hissedilmeyen enflasyon da olmalı gibi bir manasız soru takıldı elbette. Bu durumda bizim maaşlarımızın artış oranına etkili olan enflasyonu zaten hissetmiyor olmamız mümkün mü, eğer mümkünse neden maaşlarımıza zam alıyoruz ki. Ya da hissettiğimiz enflasyon nasıl açıklanandan farklı oluyor, romantik milletiz de o sebeple mi acaba? Neyse tam bunları çözememişken ikinci salvo geldi.
SGK ve Bağ- kur emeklileri de artık yüzde 49.5 zam alacak dedi Bakan Bey ama elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, şeklindeki vecizeyi de ekleyerek. Hep beraber sokaklarda konu ile ilgili kutlamalar yapmaya hazırlanıyorduk ki emekli maaşları konusunda asıl sıkıntıyı yaşayan en düşük emekli maaşını alan kesimin çok geniş bir bölümünün maaşlarının yine 10bin lira olarak kalacağını öğrendik. Biraz üzerindekilerin de 300-500 lira bir kazanım sağladıklarını hevesimiz kursağımızda kalmıştı. Kutlamalar ertelendi tabi ama umutlar bitmedi elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlerden önce vereceği talimatlardan umut kesmek olmazdı. Her ne kadar bir önceki seçimden önce asgari emekli maaşı verdikleri talimatla alınan zammın aslında zam olmadığını şimdilerde daha iyi anlıyor olsak da elbette bunlar bizi şüpheye de düşürmemeli idi.
Bu karışık duygular içinde iken asıl müjde koptu geldi ekranlara “İsveç artık PKK’nın Avrupa’daki mağarası olmama kararını açıkladı” Tamam belki haber bu cümlelerle verilmedi ama başka bir açıklaması da yoktu. Elbette hainler yine boş durmadı mesela İYİ Parti ile TİP aynı şekilde oy vererek nasıl bir kamplaşmanın içinde yer aldıklarını ispatladılar bir kez daha. Elbette yanlarında Demokrat Parti ve Saadet partisinin de olmasına şaşırmadık ama Cumhur ittifakı içinde yer alarak beka meselesindeki hassasiyetlerine defalarca şahit olduğumuz Yeniden Refah ve Hüda-Par’a biraz şaşırdık tabi. HDP ise kaldığı bir ikilemin kararını veremeyerek çekimser kaldı ki o durum beklenendi.
Karara onay vermeyenler itiraz edenler elbette bir sürü bahane buldular iddialarına efendim neymiş karşılığında alacaklarımızı almış mıyız; devletin bu tip kazanımlarından haberdar olmalarının da beka meselesi olacağından haberleri yok sanki ne yani İsveç’in dilediği özürlerden, PKK ya karşı alacağı tedbirlerden, bir daha asla polis korumasında Kur’an-ı Kerim yaktırmamak için çıkardığı yasadan haberdar olmayı mı bekliyorlardı ki. Her ne kadar son olaylardan bu kararları anlamak pek mümkün olmasa da elbette hükümetimiz bu kadar sert konuştuktan sonra öylesine onay vermiş olamazlardı. Demek ki bundan sonra bir daha öyle şeylerin olmayacağının garantisini kesin olarak aldılar.
İşin bir de ABD tarafı var elbette. Mesela
Her ne kadar yoğun bir 24 saat olduysa da daha dolmadan bir de önümüzdeki seçimler için partilerin açıkladıkları ve açıklayacakları belediye başkan adayları var gündemimizde böyle olunca da hiçbir şeyi yeterli detayla konuşma şansımız olmuyor ama problem yok, elbette büyüklerimizin bir bildiği vardır
Film ismi gibi oldu değil mi? Zaten film gibi bir 24 saat idi. Memleketçe tam hissedilen enflasyonun ne demek olduğunu anlamaya çalışıyorduk ki, SSK emeklilerine yapılan ek zam ile en düşük emekli maaşında bir önceki açıklamaya göre değişen bir şey olmayacağı müjdesini aldık. Tam o müjde üzerine sokaklarda kutlama yapıyorduk ki bu sefer de İsveç’in artık “PKK’nın Avrupa’daki mağarası” olmadığını fark ettik.
Aslında bunları fark ettiğimizde bir miktar olsun şaşırmış olmamız gerekiyordu ama elbette bahsi geçen olayların çok basit bir açıklaması vardı: “Büyüklerimizin bir bildiği vardır”. Her ne kadar şeytan bize Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011 yılında söylediği “Bu ülke dün dündür bugün bugündür siyasetinden çok çekti. Kim ne veriyorsa 5 fazlasını veriyorum siyasetinden çok çekti” cümlelerini hatırlatıyorsa da, biz bunun şeytanın marifeti olduğunu hemen fart ettik.
TÜİK gerçekten hissedilen enflasyon diye bir şey söyledi mi söylemedi mi diye merak ederken herhangi bir yalanlama-açıklama gelmedi. Demek ki literatürde böyle de bir şey varmış dedik. Koskoca Devletin kurumu hissedilen hava sıcaklığı gibi yeni kavram uydurmuş olacak değildi ya. Yine de benim gibi kafası karışıkların aklına hissedilen enflasyon varsa hissedilmeyen enflasyon da olmalı gibi bir manasız soru takıldı elbette. Bu durumda bizim maaşlarımızın artış oranına etkili olan enflasyonu zaten hissetmiyor olmamız mümkün mü, eğer mümkünse neden maaşlarımıza zam alıyoruz ki. Ya da hissettiğimiz enflasyon nasıl açıklanandan farklı oluyor, romantik milletiz de o sebeple mi acaba? Neyse tam bunları çözememişken ikinci salvo geldi.
SGK ve Bağ- kur emeklileri de artık yüzde 49.5 zam alacak dedi Bakan Bey ama elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, şeklindeki vecizeyi de ekleyerek. Hep beraber sokaklarda konu ile ilgili kutlamalar yapmaya hazırlanıyorduk ki emekli maaşları konusunda asıl sıkıntıyı yaşayan en düşük emekli maaşını alan kesimin çok geniş bir bölümünün maaşlarının yine 10bin lira olarak kalacağını öğrendik. Biraz üzerindekilerin de 300-500 lira bir kazanım sağladıklarını hevesimiz kursağımızda kalmıştı. Kutlamalar ertelendi tabi ama umutlar bitmedi elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlerden önce vereceği talimatlardan umut kesmek olmazdı. Her ne kadar bir önceki seçimden önce asgari emekli maaşı verdikleri talimatla alınan zammın aslında zam olmadığını şimdilerde daha iyi anlıyor olsak da elbette bunlar bizi şüpheye de düşürmemeli idi.
Bu karışık duygular içinde iken asıl müjde koptu geldi ekranlara “İsveç artık PKK’nın Avrupa’daki mağarası olmama kararını açıkladı” Tamam belki haber bu cümlelerle verilmedi ama başka bir açıklaması da yoktu. Elbette hainler yine boş durmadı mesela İYİ Parti ile TİP aynı şekilde oy vererek nasıl bir kamplaşmanın içinde yer aldıklarını ispatladılar bir kez daha. Elbette yanlarında Demokrat Parti ve Saadet partisinin de olmasına şaşırmadık ama Cumhur ittifakı içinde yer alarak beka meselesindeki hassasiyetlerine defalarca şahit olduğumuz Yeniden Refah ve Hüda-Par’a biraz şaşırdık tabi. HDP ise kaldığı bir ikilemin kararını veremeyerek çekimser kaldı ki o durum beklenendi.
Karara onay vermeyenler itiraz edenler elbette bir sürü bahane buldular iddialarına efendim neymiş karşılığında alacaklarımızı almış mıyız; devletin bu tip kazanımlarından haberdar olmalarının da beka meselesi olacağından haberleri yok sanki ne yani İsveç’in dilediği özürlerden, PKK ya karşı alacağı tedbirlerden, bir daha asla polis korumasında Kur’an-ı Kerim yaktırmamak için çıkardığı yasadan haberdar olmayı mı bekliyorlardı ki. Her ne kadar son olaylardan bu kararları anlamak pek mümkün olmasa da elbette hükümetimiz bu kadar sert konuştuktan sonra öylesine onay vermiş olamazlardı. Demek ki bundan sonra bir daha öyle şeylerin olmayacağının garantisini kesin olarak aldılar.
İşin bir de ABD tarafı var elbette. Mesela
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
İŞİD’le mücadele adı altında Irak ve Suriye’deki örgütlere yaptığı yardımların 2024 de 398 milyon dolar civarına düştüğünü görmezden gelmek elde edilen diplomatik başarıyı gözden kaçırmamıza sebep olacaktır. Zira daha önceki iki senenin bütçelerinde bu rakamlar 400 milyon doların üzerinde idi. Her ne kadar parasını verdiğimiz f 35leri alamıyorsak da ileri de bir gün artık f 16 ları alacağımızla ilgili de şüphemiz yok. Sadece biraz sabırlı olmak lazım elbette.Her ne kadar yoğun bir 24 saat olduysa da daha dolmadan bir de önümüzdeki seçimler için partilerin açıkladıkları ve açıklayacakları belediye başkan adayları var gündemimizde böyle olunca da hiçbir şeyi yeterli detayla konuşma şansımız olmuyor ama problem yok, elbette büyüklerimizin bir bildiği vardır
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.