"Siz olsanız ne yazardınız?"

Beni, "Şenol Güneş düşmanı" ilan eden "bir kısım" okuyucuya asla saygısızlık etmek istemem, eleştirilerimi "düşmanlık" olarak algılayanlardan ise sadece şu soruya yanıt vermelerini rica edebilirim! Jackson Muleka’yı yedek kulübesinde oturtup yetenek yoksunu, "kolay golcü" Cenk Tosun’u doksan dakika sahada tutan, takımda ileriye oynayan sayılı elemanlardan birisi Alex Oxlade-Chamberlain’i çıkarıp özenle sorumluluktan kaçan, Salih Uçan’ı maçın bitimine kadar oyundan tutan teknik direktör için siz olsanız ne yazardınız? Kaçınılmazdı, er ya da geç Beşiktaş böyle bir yenilgi alacaktı, bunu defalarca dile getirdiğim için "Şenol Güneş düşmanı" oldum! Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali… Beşiktaş’ın Adana deplasmanında yaşadıkları için "hezimet" tanımlaması yanlış olur. Zira, 4-2’lik yenilgi, her takımın aldığı ve alabileceği skor... Vahim olanı, Beşiktaş’ın iki gol yediği karşılaşmanın ilk yarısında, değil kaleye şut çekememesi, organize tek atak dahi yapamamasının kabul edilebilir mazereti olamaz. Bunu eleştirmek de benim asli görevim. Siz isterseniz beni "düşmanlıkla" suçlamaya devam edebilirsiniz tabii ki! Hafta içinde "Bu sezon şampiyon olacağız" açıklamasını yapan başkan Ahmet Nur Çebi’ye de gelecek sıra elbette… "Beşiktaş, Adana Demirspor’a Adana’da 4-2 yenildi" son derece sıradan… Sıradanlığı bozan ise takımın tüm oyuncularındaki isteksizlik ve bir çoğunun sahada oynuyormuş gibi yapması! Daha önce defalarca tanıklık ettik ve gayet iyi biliyoruz ki sahadaki futbolcu topluluğu, istediği takdirde çok hatta mükemmele yakın oynayabilir ama bunu Adana’da yapmadılar ya da yapmak istemediler. Zaten sezon başından bu yana bir, iki kez iyi oynama istemlerini sahaya yansıttılar. Rakip Adana Demirspor’da tam 11 eksik var, Beşiktaş’ta ise 5… Adana Demispor’un kalesini, takımın üç numaralı file bekçisi Vedat Karakuş koruyor. Fırsat bu fırsat, Beşiktaş ileri uç elemanları uzaktan sert şutlarla şanslarını deneyecekler; kaleci deneyim yoksunu ya! Gülünç olanı, ev sahibi ekibin ilk iki golünü böyle bulması oldu hem de kalede Mert Günak varken. Mert Günok sakatlandı, yerini Ersin Destanoğlu aldı ama değişen bir şey olmadı. Beşiktaş’ta "Şu iyi oynadı" diyebileceğimiz tek isim yok ama kötü oynayanlar arasında bir yarış mevcuttu Adana’da... Cenk Tosun, Salih Uçan ve attığı gole karşın ayağındaki topların yüzde 85’ini rakibe kaptıran Vincent Aboubakar… Diğerleri de bu üçlüye ayak uydurdu ama neden? Avrupa kupası maçları bir yana, ligde altı hafta geride kaldı ama Şenol Güneş, Beşiktaş’ta takımın iskeletini henüz belirleyemedi. Sanıyorum bir de "rotasyon" tabir edilen sistemde bazı oyuncuları uzun süre yedek kulübesinde oturtarak ve de başarılı olanları oyundan alarak bazılarını küstürdü! Aklıma hep takılan başka bir ayrıntı daha mevcut! Suudi Arabistan'ın yolunu tutan Romain Saiss, Beşiktaş ile ilişiğini kestiği anda bir açıklama yapıp şunları söylemişti: “Beşiktaş'tan ayrıldıysam bunun kulüple, taraftarla ya da takım arkadaşlarımla hiçbir ilgisi yok. Tek sorun teknik direktör Şenol Güneş! O geldiğinden beri, kendi kendime ayrılmam gerektiğini söylememe neden olan olaylar birikti. Şenol Güneş gibi bir insana güvenemezdim!” Ya Beşiktaş forması giyen diğer oyuncalar da aynı görüşteyse? Başkan mı? O başlı başına bir olay! Ahmet Nur Çebi arada sırada Süleyman Seba’dan söz ediyor (Açıkçası karşı kaşıya geldiklerini bile sanmıyorum ya neyse) Ahmet Bey, Süleyman Seba’nın ağzından 16 yıllık başkanlık döneminde, takım açık farkla lider durumdayken dahi, “Bu sezon şampiyon olacağız” cümlesi çıkmamıştır. Süleyman Seba’nın adını telaffuz ederken dikkat edin lütfen. Gerekli bilgi için çekinmeden Metin Keçeli ya da Tahsin Akıncı’yı arayabilirsiniz! Asena ÖZKAN / T24