Cumhuriyet yazarı Gülengül Altınsay'ın köşe yazısı
Ara transfer dönemine giriyoruz ya futbolumuzda bir hareketlilik ki sormayın. Aslında bu hareketliliği biz saha içinde bekliyoruz ama hareketlilik hep saha dışında oluyor nedense. Çünkü futbolun düzelmesi için tek çaremiz yine bol bol transfer yapmak.
Aslında onu da doğru dürüst beceremiyoruz. Yapılan transferler uzun vadeli bir takım yapmak yerine hep günü kurtarmaya, taraftarı oyalamaya yönelik. Beşiktaş, Weghorst'un gitmesiyle yeni bir santrfor arıyor. Oysa elinde Cenk ve Muleka var. Asıl eksik ise Atiba gibi 6, 8, 10 numara oynayabilecek çok yönlü orta saha oyuncusunun olmaması. Böyle 1 değil 2 futbolcu gerek Kartal'a.
GENÇLER GİDİYOR
Son yıllarda bir başka sorunumuz da genç futbolcuların Türkiye'de kalmak istememeleri, yurtdışına kaçmaları. Efendim neden gidiyorlarmış, neden gelişmelerini burada yapmıyorlarmış. Gelişecek ortam olsa bu eleştiriler doğru olabilir. Ama yok.
Şu bir gerçek ki artık bizim ülkemizde futbol baştan sona köhnemiş. Hakemi tutarsız, sinik, teknik direktörü demode. Antrenman teknikleri bile 30 yıl öncesinden kalma. Bu ortamda fırsatını bulanın kaçması çok doğal. Üstelik uyanık menajerler gencin gelişim sürecinin değil Avro'ların peşinde koşarken.
Yabancı futbolcular da bizi bir basamak olarak kullanıyor. Icardi, Batshuayi, Dele Alli de forma girdikleri takdirde tıpkı Weghorst gibi bir teklif geldiğinde gitmeyecekler mi sanıyorsunuz? Yerli ya da yabancı olsun, erken belirlediğiniz oyuncularla ve çağdaş bir hocayla uzun vadede sabırla bir takım inşa etmekten başka çareniz yok.
SİYAH-BEYAZ HAREKETLER
Peki her şeyin başı TFF ve kurumlarına ne demeli? Mesela TFF'den Hamit Altıntop son açıklamasında "VAR kayıtlarının açıklanmasıyla mahremiyetimize müsaade ettik. Ne kadar şeffaf, ciddi ve gayret içinde olduğumuzun altını çizmek için bunu yaptık. Bu bir istisnadır" diyor.
Kendi içinde bile çelişkili bir açıklama bu. Yani sadece iki maç için mi şeffaf olmaya karar vermişler. Şeffaflık istisna olarak mı kalacak?
Zaten TFF Başkanı Büyükekşi de VAR kayıtları açıklanan bu iki pozisyon için "Siyah-beyaz kadar açık" ifadesi kullanmıştı. Bu da bir itiraf. Hakem N'Koudou'nun hareketine "Şiddetli değil" demiş. Bu nasıl akla kara kadar net oluyor. Nedense forma rengine göre başkanın algısı değişiyor.
Siyah-beyaz pozisyonları arıyorsunuz mesela ilk aklıma gelen Beşiktaş'ın Antalya, Ankaragücü, Adana Demirspor maçlarına da bir baksanız derim. Anlaşılan adalet, eşitlik, şeffaflık falan istisna bu ülkede. Kendini kurtarmak ve adamına göre muamele esas.
Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet
Ara transfer dönemine giriyoruz ya futbolumuzda bir hareketlilik ki sormayın. Aslında bu hareketliliği biz saha içinde bekliyoruz ama hareketlilik hep saha dışında oluyor nedense. Çünkü futbolun düzelmesi için tek çaremiz yine bol bol transfer yapmak.
Aslında onu da doğru dürüst beceremiyoruz. Yapılan transferler uzun vadeli bir takım yapmak yerine hep günü kurtarmaya, taraftarı oyalamaya yönelik. Beşiktaş, Weghorst'un gitmesiyle yeni bir santrfor arıyor. Oysa elinde Cenk ve Muleka var. Asıl eksik ise Atiba gibi 6, 8, 10 numara oynayabilecek çok yönlü orta saha oyuncusunun olmaması. Böyle 1 değil 2 futbolcu gerek Kartal'a.
GENÇLER GİDİYOR
Son yıllarda bir başka sorunumuz da genç futbolcuların Türkiye'de kalmak istememeleri, yurtdışına kaçmaları. Efendim neden gidiyorlarmış, neden gelişmelerini burada yapmıyorlarmış. Gelişecek ortam olsa bu eleştiriler doğru olabilir. Ama yok.
Şu bir gerçek ki artık bizim ülkemizde futbol baştan sona köhnemiş. Hakemi tutarsız, sinik, teknik direktörü demode. Antrenman teknikleri bile 30 yıl öncesinden kalma. Bu ortamda fırsatını bulanın kaçması çok doğal. Üstelik uyanık menajerler gencin gelişim sürecinin değil Avro'ların peşinde koşarken.
Yabancı futbolcular da bizi bir basamak olarak kullanıyor. Icardi, Batshuayi, Dele Alli de forma girdikleri takdirde tıpkı Weghorst gibi bir teklif geldiğinde gitmeyecekler mi sanıyorsunuz? Yerli ya da yabancı olsun, erken belirlediğiniz oyuncularla ve çağdaş bir hocayla uzun vadede sabırla bir takım inşa etmekten başka çareniz yok.
SİYAH-BEYAZ HAREKETLER
Peki her şeyin başı TFF ve kurumlarına ne demeli? Mesela TFF'den Hamit Altıntop son açıklamasında "VAR kayıtlarının açıklanmasıyla mahremiyetimize müsaade ettik. Ne kadar şeffaf, ciddi ve gayret içinde olduğumuzun altını çizmek için bunu yaptık. Bu bir istisnadır" diyor.
Kendi içinde bile çelişkili bir açıklama bu. Yani sadece iki maç için mi şeffaf olmaya karar vermişler. Şeffaflık istisna olarak mı kalacak?
Zaten TFF Başkanı Büyükekşi de VAR kayıtları açıklanan bu iki pozisyon için "Siyah-beyaz kadar açık" ifadesi kullanmıştı. Bu da bir itiraf. Hakem N'Koudou'nun hareketine "Şiddetli değil" demiş. Bu nasıl akla kara kadar net oluyor. Nedense forma rengine göre başkanın algısı değişiyor.
Siyah-beyaz pozisyonları arıyorsunuz mesela ilk aklıma gelen Beşiktaş'ın Antalya, Ankaragücü, Adana Demirspor maçlarına da bir baksanız derim. Anlaşılan adalet, eşitlik, şeffaflık falan istisna bu ülkede. Kendini kurtarmak ve adamına göre muamele esas.
Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet