Fanatik yazarı Cem Dizdar'ın köşe yazısı
Beşiktaş'ta ortada bir değişim yok. Bu bağlamda da ortada ''normal'' sayılabilecek bir durum da yok. Ülkede yıllardır yapılan yanlışların benzerini Beşiktaş'ta da görüyoruz, hepsi bu. Transferci yaklaşımlar yerine öğretici/yetiştirici süreçleri inşa etmedikçe bu ve benzeri durumlar da kaçınılmaz kabul ediliyor. Yani tipik, ''kaderci'' yaklaşım. Sanılıyor ki, bir kulübü yönetmenin futbol denen bu oyunu oynamanın başka yolu.Bırakın gideceği konuşulan isimleri, örneğin Rachid Ghezzal ya da Josef de Souza'dan geleceğe dair ne tür fayda sağladı Beşiktaş? Sergen Yalçın dönemindeki şampiyonluk mu? Peki ya o sezon da dahil oluşan kayıplar? Hangisi daha büyük acaba? Beşiktaş da dahil bu ülkede bu oyunu hem takımlar hem de makro düzeyde sil baştan yeniden kurmak gerek. Anlayış, dil ve davranış değişikliğine taşıyacak politikalar oluşturulmaz ve biz bunlara sahip çıkmaz isek bunca yıldır tekrarlananların daha kötü kopyalarını izlemeye mahkum kalırız.Fazlası mümkün değil denebilirŞenol Güneş ve Beşiktaş'ın performansını değerlendirebilmek için ligin genel halini göz önüne almak gerek. Lig çok cılız. Haliyle bireysel performanslara dayalı oyunlarla alınan sonuçlar analizi yanlış verilerle yapmaya da neden oluyor. Güneş'in etkisinden çok takım kurgusu ve bu sezon yönetim tercihleri belirledi Beşiktaş'ın rotasını. Birkaç maça bakarak teknik adam değişikliğine gittiler ancak manzara umulduğu gibi değişmedi. Yine, yenebileceklerini yendiler ama belirgin bir oyun gücünden söz edilemez. ''Bu kadroyla bundan fazlası mümkün değil'' denebilir belki lakin yine de bu bir türlü oynanamayan oyunu açıklamaya yetmez...Avrupa'da başarı hayal...Kulübün hedefi, elbette ligi bitirebileceği en üst sırada bitirmek. Bu hedef de üçüncülük gibi duruyor ki, bu zaten Beşiktaş için olağan bir seviye. Daha önemlisi gelecek sezonlar için her alandaki yapılanmaya odaklanıp gelecekteki beklentinin yolunu kısaltmak olmalı. Örneğin, ''Avrupa'da başarı'' türü beklentiler doğru yapılanma olmadan ham hayali aşamaz...Başarısız değiller ama...Şu an ligin üçüncüsü durumundaki takımın yönetimine ''başarısız'' denilemez fakat şu var ki, Beşiktaş geleceği belirlenmiş bir takım gibi de durmuyor. Oysa ki ''iyi yönetim'', skordan ve ligdeki yerinden bağımsız olarak gelecek planı olan, buna uygun hareket eden tarzlar için kullanılan bir tanımdır. Yapamadıklarını bahane bulmaksızın öz eleştiriye tabi tutan yönetim tarzıyla karşı karşıya değiliz. Skor açısından ''başarısız'' değil belki ama ''başarılı'' da hiç değil Beşiktaş Yönetimi!..Cem DİZDAR / Fanatik
Beşiktaş'ta ortada bir değişim yok. Bu bağlamda da ortada ''normal'' sayılabilecek bir durum da yok. Ülkede yıllardır yapılan yanlışların benzerini Beşiktaş'ta da görüyoruz, hepsi bu. Transferci yaklaşımlar yerine öğretici/yetiştirici süreçleri inşa etmedikçe bu ve benzeri durumlar da kaçınılmaz kabul ediliyor. Yani tipik, ''kaderci'' yaklaşım. Sanılıyor ki, bir kulübü yönetmenin futbol denen bu oyunu oynamanın başka yolu.Bırakın gideceği konuşulan isimleri, örneğin Rachid Ghezzal ya da Josef de Souza'dan geleceğe dair ne tür fayda sağladı Beşiktaş? Sergen Yalçın dönemindeki şampiyonluk mu? Peki ya o sezon da dahil oluşan kayıplar? Hangisi daha büyük acaba? Beşiktaş da dahil bu ülkede bu oyunu hem takımlar hem de makro düzeyde sil baştan yeniden kurmak gerek. Anlayış, dil ve davranış değişikliğine taşıyacak politikalar oluşturulmaz ve biz bunlara sahip çıkmaz isek bunca yıldır tekrarlananların daha kötü kopyalarını izlemeye mahkum kalırız.Fazlası mümkün değil denebilirŞenol Güneş ve Beşiktaş'ın performansını değerlendirebilmek için ligin genel halini göz önüne almak gerek. Lig çok cılız. Haliyle bireysel performanslara dayalı oyunlarla alınan sonuçlar analizi yanlış verilerle yapmaya da neden oluyor. Güneş'in etkisinden çok takım kurgusu ve bu sezon yönetim tercihleri belirledi Beşiktaş'ın rotasını. Birkaç maça bakarak teknik adam değişikliğine gittiler ancak manzara umulduğu gibi değişmedi. Yine, yenebileceklerini yendiler ama belirgin bir oyun gücünden söz edilemez. ''Bu kadroyla bundan fazlası mümkün değil'' denebilir belki lakin yine de bu bir türlü oynanamayan oyunu açıklamaya yetmez...Avrupa'da başarı hayal...Kulübün hedefi, elbette ligi bitirebileceği en üst sırada bitirmek. Bu hedef de üçüncülük gibi duruyor ki, bu zaten Beşiktaş için olağan bir seviye. Daha önemlisi gelecek sezonlar için her alandaki yapılanmaya odaklanıp gelecekteki beklentinin yolunu kısaltmak olmalı. Örneğin, ''Avrupa'da başarı'' türü beklentiler doğru yapılanma olmadan ham hayali aşamaz...Başarısız değiller ama...Şu an ligin üçüncüsü durumundaki takımın yönetimine ''başarısız'' denilemez fakat şu var ki, Beşiktaş geleceği belirlenmiş bir takım gibi de durmuyor. Oysa ki ''iyi yönetim'', skordan ve ligdeki yerinden bağımsız olarak gelecek planı olan, buna uygun hareket eden tarzlar için kullanılan bir tanımdır. Yapamadıklarını bahane bulmaksızın öz eleştiriye tabi tutan yönetim tarzıyla karşı karşıya değiliz. Skor açısından ''başarısız'' değil belki ama ''başarılı'' da hiç değil Beşiktaş Yönetimi!..Cem DİZDAR / Fanatik