Rümeysa
Forum Üyesi
- Katılım
- 22 Eyl 2022
- Mesajlar
- 1,349
- Puanları
- 0
ŞİİRBAZ SULTANLAR(13)-KAN KOKULU OSMANLI (2)
Mustafa CEYLAN
-Kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve Âşık Paşazade, Fatih'in ağzından sorar: Neyçün bana kıydı tabibler? Bilerek mi kıydılar, bilmeyerek mi? Bu soru da sonsuza dek yanıtsız kalacak...
-Fatih'in ölümünden sonra oğlu II. Beyazıt ile kendisinden on bir yaş küçük olan kardeşi Cem arasındaki iktidar kavgası, tam bir anarşi ortamı içinde başlamıştı. II. Beyazıt otuz dört, Cem Sultan da yirmi üç yaşındaydı. Fatih ölünce, Karamani Mehmet Paşa, Amasya Valisi olan Beyazıt'a haber göndermiş, ama el altından Konya valisi olan Cem'e de, ağabeyinden daha önce gelivermesi için haber göndermişti.
Beyazıt'ı tutan Yeniçeriler, Cem'e uçurulan haberi öğrendiler ve hem Karamani'yi parçaladılar, hem de birçok konağı yağmaladılar. Sonunda II. Beyazıt hükümdar oldu ama Cem'le kavga bitmedi. Cem, Rodos şövalyelerine sığındı.
Şövalyeler bir yandan II. Beyazıt'la pazarlığa giriştiler, bir yandan da Osmanlı Sultanı'nın Rodos'u kuşatmasından korktuklarından Cem'i Fransa'ya götürdüler. II. Beyazıt, şövalyelere yılda kırk beş bin altın vermeyi kabul ederken, Fransa Kralı'yla da, ödeyeceği haracın hesabını yapmaya başladı. O sırada Mısır'daki annesiyle karısı da kendisini kurtarmak için yine Rodos şövalyelerine boyna para veriyorlar, Şövalyeler, Cem'i bazen tekrar Rodos'a getiriyor, bazen tekrar Fransa'ya götürüyorlardı.
Cem'in oradan oraya tutsak olarak dolaştırılması yedi yıl sürdü. Sonunda Fransa Kralı ve şövalyeler, Papa ile anlaştılar. Cem, Papa'ya teslim edildi. Beyazıt'ın yılda ödediği kırk bin altından artık Papa da pay alıyordu. Kardeşinden kesinkes kurtulmak azminde olan Beyazıt, Cem'in öldürülmesi karşılığı üç yüz bin altın ödeyeceğini bildirdi. Bunu öğrenen Fransa Kralı VIII Charles İtalya seferi sırasında Cem'i o tarihteki Papa'dan aldı. Ve tam o günlerde Cem, yüzü gözü şişerek öldü. Tarih 22 Şubat 1495. Söylentilere göre Papa Alexandre Borgia, Cem'i zehirledikten sonra teslim etmişti. Cem öldüğünde otuz dört yaşındaydı.
Beyazıt, kardeşi Cem'in öldürülmesi için Papa'ya üç yüz bin altın ödemişti.
Fatih Sultan Mehmet, -belki çok garip görünecek ama- sağlığında Beyazıt'la, Cem'in birer oğlunu yani kendi öz torunlarından ikisini yanında rehin tutuyordu.
Beyazıt yahut Cem, kazara Fatih'e baş kaldırırlarsa, Fatih de onların oğullarını, yani kendi öz torunlarını öldürecekti... Bize İstanbul'u armağan eden Sultan II. Mehmet'in, kendi çocukları arasında kurduğu iktidar denklemi böyleydi.
-Beyazıt'ın oğlunun adı Korkut, Cem'in oğlunun adı da Oğuz Han'dı. II. Beyazıt tahta çıktıktan sonra, Edirne'de bir ziyafet vermiş ve ziyafete Fatih'in eski veziriazamlarından Gedik Ahmet Paşa'yı da davet etmişti. Gedik Ahmet Paşa, Cem yanlısıydı ve Cem'in oğlu Oğuz Han'ı bir süre koruyup kollamıştı.
II. Beyazıt, ziyafet sırasında Gedik Ahmet Paşa'ya "ölüm" işareti olan kara kaftan armağan etti ve yemeğin sonunda da kendisini cellâtlara boğdurttu. Sonra da İstanbul muhafızı İskender Paşa'ya şu fermanı gönderdi: "Kulum İskender! Biti sana vasıl olduğu gibi bilesin ki Gedik'i tepeledim; gereklidir ki sen de Cem'in oğluna mecal vermeyip boğdurasın ki gayet mühimdir..."
İskender Paşa boğdurttu Cem'in oğlu Oğuz Han'ı. Tarih 1483. Yani Cem'in ölümünden on iki yıl önce...
Cem'in diğer oğlu Murat, Mısır'da ailesinden ayrılarak Rodos'a gelmiş ve orada kalarak Katolik olmuştur. Rodos, Kanuni Sultan Süleyman zamanında zapt edilince, ele geçen Murat İle oğulları öldürülüp, iki kızıyla zevcesi İstanbul'a yollanmıştır. Cem'in üçüncü oğlu Ali hakkında bir bilgimiz yoktur. Yalnız bunun bir kızı olduğunu biliyoruz."
-Fatih'in yerine yirmi dokuz yaşında hükümdar olan Sultan Beyazıt-i Velî, otuz yıllık iktidarı sonunda bir hayli yorulmuş ve ruhsal çöküntülere düşmüştü. Sekiz oğlu olmuş, kendisi altmış yaşına geldiğinde, bunların sadece üçü hayatta kalmıştı: Ahmet, Korkut ve Selim... ; Kendisi sağlığında iktidarı bırakmayacağına dair küçük oğlu Selim'e söz vermiş olduğu halde bir gün o sözü yok sayıp "...Muaccelen Ahmet Han'ı getürün ve mülkü sahibine vîrem, tahtı vârisine teslim kılam" diye bir ferman buyurmuştu"
Selim, babasının fermanını haber aldı ve kendisine verilmiş olan sözün çiğnendiğini görerek, kırk bin kişilik bir kuvvetle Çorlu'da babasının kuvvetlerinin bulunduğu "Karıştıran" ovasına geldi. Sözde babasını ziyaret ederek elini öpmeye gelmişti.
Şehzade Ahmet'in padişah olmasını isteyenler, II. Beyazıt'ı Selim'e karşı kışkırtmak için, padişahın içinde bulunduğu saltanat arabasının perdelerini açtılar ve: Elinizi öpmeye gelen oğlunuzun kuvvetini görün; tertipli ve silahlı askerlerle oğul, babayı böyle mi ziyaret eder, dediler. Sonuçta, II. Beyazıt'la oğlu Selim arasında savaş başladı. Selim'in kuvvetleri bozuldu. Selim de kaçtı.
Artık Ahmet'in hükümdarlığı kesinleşmiş gibiydi. Padişah olmak için kalktı, İstanbul yakınlarına geldi. Ne var ki Ahmet'in İstanbul'a girmek için babasından izin istediği akşam, üç bin yeniçeri "Ahmet'i istemezük" diye ayaklandı.
Veziriazam Hersekzade Ahmet Paşa'nın, ikinci vezir Koca Mustafa Paşa'nın, Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa'nın, Kazaskerlerden Müeyyedzade Abdurahman ve Nişancı Tacizade Cafer Çelebi'lerin evlerini yağma ettiler. Veziriazam, korkudan saklandı ve hemen azledildi.
Ahmet de Anadolu'ya geri döndü ve yeğeni şehzade Mehmet'in vali olduğu Konya'yı kuşattı. Yeniçeriler, Selim'in padişah olmasında diretiyordu. Sultan II. Beyazıt, çaresiz Selim'i İstanbul'a davet etti.
-Selim kalkıp geldi İstanbul'a, ama babasıyla sarayda değil, açık havada at üstünde konuşmayı kabul etti. Saraya girerse tuzağa düşürülmekten korkuyordu. Baba oğul konuştular. II. Beyazıt, "Asker neredeyse ben oradayım" diyerek, tahtı oğlu Yavuz Selim'e ister istemez terk etti. II. Beyazıt, Yavuz'a tahtı bırakırken ufak bir ricada bulunmuştu: "Sana karşı koymadıkları sürece kardeşlerini öldürme". Yavuz: Hı... hı... demişti. Eski padişahın artık tek isteği yılda iki milyon akçe maaşla, Dimetoka'ya gitmekti.
İsteği kabul edildi ve görkemli bir heyetle yola çıkarıldı. Yeni padişah Yavuz Selim de, babasını uğurladı. Ama II. Beyazıt, daha Dimetoka'ya varmadan Çorlu civarında ansızın ölüverdi. Çünkü Yavuz, babasını hem tahttan indirmiş, hem de zehirletmişti. Böylece I. Beyazıt'tan sonra zorla tahttan indirilmiş ikinci padişah da II. Beyazıt oluyordu. I. Beyazıt'ı Ankara Savaşı'nda Timur devirmişti. II. Beyazıt'ı da oğlu Yavuz Selim devirmiş oldu. Tarih, Nisan 1512.
Yavuz Selim de onca siyasal cinayete rağmen ancak sekiz yıl kalabildi iktidarda.
Yavuz, şehzade boğdurmaya önce ölmüş ağabeylerinin çocuklarından başladı. Bursa'ya geldi... Ve... İlk olarak merhum ağabeyi Şehinşah'ın oğlu Mehmet'i boğdurdu. Sonra merhum ağabeyi Mahmut'un oğulları Musa, Emin ve Orhan'ı boğdurdu. Sonra merhum ağabeyi Alemşah'ın oğlu Osman'ı boğdurdu. Sonra da sıra hayattaki iki ağabeyine geldi, Korkut'la, Ahmet'e...
Gerçi şehzade Korkut (Fatih'in rehin tuttuğu torunu): Benim vicdanımda mülk ve devlete cidden rağbet yoktur, muradım bir köşede huzur edip devam-ı devletiniz duasına muvazebettir, diyordu ama...
Yavuz da yaş tahtaya basmak istemiyordu. Tuttu önde gelen kişilerin ağzından şehzade Korkut'a "başkaldırmayı öneren" kışkırtıcı mektuplar yazdı...
Korkut da bu oyuna düştü ve gerekirse saltanata sahip çıkabileceğini açığa vurdu. VAY... Demek hâlâ hırsı vardı şehzade Korkut'un... Yavuz, Bursa'dan kalkıp doğru Manisa'ya şehzade Korkut'un sarayını kuşatmaya gitti.
Korkut haber aldı Yavuz'un geldiğini. Yükte hafif pahada ağır ne varsa toparlayıp, sakalını da beyaza boyayarak sarayının arka kapısından tüydü. Üç hafta kadar mağaralarda saklandı. Bir köylü saklandığı yeri ihbar etti. Yavuz'un adamları yakaladılar Korkut'u. Bursa'ya getirilirken de bir gece Emet kasabasında uyuduğu sırada, Kapıcıbaşı Sinan Ağa tarafından kementle boğuldu. Cesedi Bursa'da Orhan Gazi türbesine gömüldü.
Şehzade Korkut'un oğlu, Yavuz Selim'in yanında rehin duruyordu. Yavuz onu da boğdurdu. Sıra geldi Yavuz'un ikinci ağabeyi şehzade Ahmet'e... Yavuz önce şehzade Ahmet'le gizli gizli mektuplaşan veziriazam Koca Mustafa Paşa'yı Bursa'da boğdurdu.
Sonra şehzade Korkut'a uyguladığı yöntemi, şehzade Ahmet'e de uyguladı. Devlet adamlarının ağzından kendisine şu mealde mektuplar yazdı: "Şehzadelerin ve veziriazam Koca Mustafa Paşa'nın katlinden çok muzdarip ve zor durumdayız. Ordunuzla Bursa'ya gelirseniz, size hemen İltihak edeceğiz..."
Şehzade Ahmet inandı bu mektuplara... Ve Bursa'yı kuşatmak için yola çıktı.
Yenişehir Ovası'nda ordular karşılaştı. Şehzade Ahmet, yazılan mektupların uydurma olduğunu anlamıştı ama iş işten geçmişti. Savaşı sürdürmek zorunda kaldı. Ordusu bozuldu, kendisi de attan düşerek yakalandı.
Padişah olan küçük kardeşi Yavuz Selim'in karşısına getirdiler şehzade Ahmet'i. Hayatının bağışlanmasını rica etti Yavuz'dan... Sultan Selim kulak asmadı bu ricaya ve şehzade Ahmet'i hemen boğdurttu. Ahmet'i de, Korkut'u boğmuş olan Kapıcıbaşı Sinan Ağa boğdu kementle...
Şehzade Ahmet'in oğullarına gelince: Süleyman ile Aleaddin, Kahire'ye kaçıp orada vebadan öldüler. Murat, Şah İsmail'in yanına kaçtı, orada öldü. On beş yaşındaki Kasım da Memluk Sultanı Gavri'nin yanına kaçtı.
Yavuz Selim, Mısır'ı zapte gidince... Kasım, kölelerinin ihbarı üstüne Yavuz'un adamları tarafından yakalandı ve zindana kondu.
O sırada Sultan Selim Şam'daydı. Kasım'ın yakalandığını kendisine bildirme olanağı yoktu. Üstelik Kasım'ın her an kaçırılması da söz konusuydu...
Yavuz Selim'in adamları, düşündüler, taşındılar, şehzade Ahmet'in oğlu şehzade Kasım'ı öldürmeye karar verdiler ve kendisini boğduktan sonra, başını keserek bir çekmece içinde Yavuz Selim'e götürdüler...
Şehzade Ahmet'in Osman adındaki oğlunun ne olduğu ise pek bilinmiyor.
-------------Devam Edecek-----------------
Padişahlar ile alakalı forum
Mustafa CEYLAN
-Kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve Âşık Paşazade, Fatih'in ağzından sorar: Neyçün bana kıydı tabibler? Bilerek mi kıydılar, bilmeyerek mi? Bu soru da sonsuza dek yanıtsız kalacak...
-Fatih'in ölümünden sonra oğlu II. Beyazıt ile kendisinden on bir yaş küçük olan kardeşi Cem arasındaki iktidar kavgası, tam bir anarşi ortamı içinde başlamıştı. II. Beyazıt otuz dört, Cem Sultan da yirmi üç yaşındaydı. Fatih ölünce, Karamani Mehmet Paşa, Amasya Valisi olan Beyazıt'a haber göndermiş, ama el altından Konya valisi olan Cem'e de, ağabeyinden daha önce gelivermesi için haber göndermişti.
Beyazıt'ı tutan Yeniçeriler, Cem'e uçurulan haberi öğrendiler ve hem Karamani'yi parçaladılar, hem de birçok konağı yağmaladılar. Sonunda II. Beyazıt hükümdar oldu ama Cem'le kavga bitmedi. Cem, Rodos şövalyelerine sığındı.
Şövalyeler bir yandan II. Beyazıt'la pazarlığa giriştiler, bir yandan da Osmanlı Sultanı'nın Rodos'u kuşatmasından korktuklarından Cem'i Fransa'ya götürdüler. II. Beyazıt, şövalyelere yılda kırk beş bin altın vermeyi kabul ederken, Fransa Kralı'yla da, ödeyeceği haracın hesabını yapmaya başladı. O sırada Mısır'daki annesiyle karısı da kendisini kurtarmak için yine Rodos şövalyelerine boyna para veriyorlar, Şövalyeler, Cem'i bazen tekrar Rodos'a getiriyor, bazen tekrar Fransa'ya götürüyorlardı.
Cem'in oradan oraya tutsak olarak dolaştırılması yedi yıl sürdü. Sonunda Fransa Kralı ve şövalyeler, Papa ile anlaştılar. Cem, Papa'ya teslim edildi. Beyazıt'ın yılda ödediği kırk bin altından artık Papa da pay alıyordu. Kardeşinden kesinkes kurtulmak azminde olan Beyazıt, Cem'in öldürülmesi karşılığı üç yüz bin altın ödeyeceğini bildirdi. Bunu öğrenen Fransa Kralı VIII Charles İtalya seferi sırasında Cem'i o tarihteki Papa'dan aldı. Ve tam o günlerde Cem, yüzü gözü şişerek öldü. Tarih 22 Şubat 1495. Söylentilere göre Papa Alexandre Borgia, Cem'i zehirledikten sonra teslim etmişti. Cem öldüğünde otuz dört yaşındaydı.
Beyazıt, kardeşi Cem'in öldürülmesi için Papa'ya üç yüz bin altın ödemişti.
Fatih Sultan Mehmet, -belki çok garip görünecek ama- sağlığında Beyazıt'la, Cem'in birer oğlunu yani kendi öz torunlarından ikisini yanında rehin tutuyordu.
Beyazıt yahut Cem, kazara Fatih'e baş kaldırırlarsa, Fatih de onların oğullarını, yani kendi öz torunlarını öldürecekti... Bize İstanbul'u armağan eden Sultan II. Mehmet'in, kendi çocukları arasında kurduğu iktidar denklemi böyleydi.
-Beyazıt'ın oğlunun adı Korkut, Cem'in oğlunun adı da Oğuz Han'dı. II. Beyazıt tahta çıktıktan sonra, Edirne'de bir ziyafet vermiş ve ziyafete Fatih'in eski veziriazamlarından Gedik Ahmet Paşa'yı da davet etmişti. Gedik Ahmet Paşa, Cem yanlısıydı ve Cem'in oğlu Oğuz Han'ı bir süre koruyup kollamıştı.
II. Beyazıt, ziyafet sırasında Gedik Ahmet Paşa'ya "ölüm" işareti olan kara kaftan armağan etti ve yemeğin sonunda da kendisini cellâtlara boğdurttu. Sonra da İstanbul muhafızı İskender Paşa'ya şu fermanı gönderdi: "Kulum İskender! Biti sana vasıl olduğu gibi bilesin ki Gedik'i tepeledim; gereklidir ki sen de Cem'in oğluna mecal vermeyip boğdurasın ki gayet mühimdir..."
İskender Paşa boğdurttu Cem'in oğlu Oğuz Han'ı. Tarih 1483. Yani Cem'in ölümünden on iki yıl önce...
Cem'in diğer oğlu Murat, Mısır'da ailesinden ayrılarak Rodos'a gelmiş ve orada kalarak Katolik olmuştur. Rodos, Kanuni Sultan Süleyman zamanında zapt edilince, ele geçen Murat İle oğulları öldürülüp, iki kızıyla zevcesi İstanbul'a yollanmıştır. Cem'in üçüncü oğlu Ali hakkında bir bilgimiz yoktur. Yalnız bunun bir kızı olduğunu biliyoruz."
-Fatih'in yerine yirmi dokuz yaşında hükümdar olan Sultan Beyazıt-i Velî, otuz yıllık iktidarı sonunda bir hayli yorulmuş ve ruhsal çöküntülere düşmüştü. Sekiz oğlu olmuş, kendisi altmış yaşına geldiğinde, bunların sadece üçü hayatta kalmıştı: Ahmet, Korkut ve Selim... ; Kendisi sağlığında iktidarı bırakmayacağına dair küçük oğlu Selim'e söz vermiş olduğu halde bir gün o sözü yok sayıp "...Muaccelen Ahmet Han'ı getürün ve mülkü sahibine vîrem, tahtı vârisine teslim kılam" diye bir ferman buyurmuştu"
Selim, babasının fermanını haber aldı ve kendisine verilmiş olan sözün çiğnendiğini görerek, kırk bin kişilik bir kuvvetle Çorlu'da babasının kuvvetlerinin bulunduğu "Karıştıran" ovasına geldi. Sözde babasını ziyaret ederek elini öpmeye gelmişti.
Şehzade Ahmet'in padişah olmasını isteyenler, II. Beyazıt'ı Selim'e karşı kışkırtmak için, padişahın içinde bulunduğu saltanat arabasının perdelerini açtılar ve: Elinizi öpmeye gelen oğlunuzun kuvvetini görün; tertipli ve silahlı askerlerle oğul, babayı böyle mi ziyaret eder, dediler. Sonuçta, II. Beyazıt'la oğlu Selim arasında savaş başladı. Selim'in kuvvetleri bozuldu. Selim de kaçtı.
Artık Ahmet'in hükümdarlığı kesinleşmiş gibiydi. Padişah olmak için kalktı, İstanbul yakınlarına geldi. Ne var ki Ahmet'in İstanbul'a girmek için babasından izin istediği akşam, üç bin yeniçeri "Ahmet'i istemezük" diye ayaklandı.
Veziriazam Hersekzade Ahmet Paşa'nın, ikinci vezir Koca Mustafa Paşa'nın, Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa'nın, Kazaskerlerden Müeyyedzade Abdurahman ve Nişancı Tacizade Cafer Çelebi'lerin evlerini yağma ettiler. Veziriazam, korkudan saklandı ve hemen azledildi.
Ahmet de Anadolu'ya geri döndü ve yeğeni şehzade Mehmet'in vali olduğu Konya'yı kuşattı. Yeniçeriler, Selim'in padişah olmasında diretiyordu. Sultan II. Beyazıt, çaresiz Selim'i İstanbul'a davet etti.
-Selim kalkıp geldi İstanbul'a, ama babasıyla sarayda değil, açık havada at üstünde konuşmayı kabul etti. Saraya girerse tuzağa düşürülmekten korkuyordu. Baba oğul konuştular. II. Beyazıt, "Asker neredeyse ben oradayım" diyerek, tahtı oğlu Yavuz Selim'e ister istemez terk etti. II. Beyazıt, Yavuz'a tahtı bırakırken ufak bir ricada bulunmuştu: "Sana karşı koymadıkları sürece kardeşlerini öldürme". Yavuz: Hı... hı... demişti. Eski padişahın artık tek isteği yılda iki milyon akçe maaşla, Dimetoka'ya gitmekti.
İsteği kabul edildi ve görkemli bir heyetle yola çıkarıldı. Yeni padişah Yavuz Selim de, babasını uğurladı. Ama II. Beyazıt, daha Dimetoka'ya varmadan Çorlu civarında ansızın ölüverdi. Çünkü Yavuz, babasını hem tahttan indirmiş, hem de zehirletmişti. Böylece I. Beyazıt'tan sonra zorla tahttan indirilmiş ikinci padişah da II. Beyazıt oluyordu. I. Beyazıt'ı Ankara Savaşı'nda Timur devirmişti. II. Beyazıt'ı da oğlu Yavuz Selim devirmiş oldu. Tarih, Nisan 1512.
Yavuz Selim de onca siyasal cinayete rağmen ancak sekiz yıl kalabildi iktidarda.
Yavuz, şehzade boğdurmaya önce ölmüş ağabeylerinin çocuklarından başladı. Bursa'ya geldi... Ve... İlk olarak merhum ağabeyi Şehinşah'ın oğlu Mehmet'i boğdurdu. Sonra merhum ağabeyi Mahmut'un oğulları Musa, Emin ve Orhan'ı boğdurdu. Sonra merhum ağabeyi Alemşah'ın oğlu Osman'ı boğdurdu. Sonra da sıra hayattaki iki ağabeyine geldi, Korkut'la, Ahmet'e...
Gerçi şehzade Korkut (Fatih'in rehin tuttuğu torunu): Benim vicdanımda mülk ve devlete cidden rağbet yoktur, muradım bir köşede huzur edip devam-ı devletiniz duasına muvazebettir, diyordu ama...
Yavuz da yaş tahtaya basmak istemiyordu. Tuttu önde gelen kişilerin ağzından şehzade Korkut'a "başkaldırmayı öneren" kışkırtıcı mektuplar yazdı...
Korkut da bu oyuna düştü ve gerekirse saltanata sahip çıkabileceğini açığa vurdu. VAY... Demek hâlâ hırsı vardı şehzade Korkut'un... Yavuz, Bursa'dan kalkıp doğru Manisa'ya şehzade Korkut'un sarayını kuşatmaya gitti.
Korkut haber aldı Yavuz'un geldiğini. Yükte hafif pahada ağır ne varsa toparlayıp, sakalını da beyaza boyayarak sarayının arka kapısından tüydü. Üç hafta kadar mağaralarda saklandı. Bir köylü saklandığı yeri ihbar etti. Yavuz'un adamları yakaladılar Korkut'u. Bursa'ya getirilirken de bir gece Emet kasabasında uyuduğu sırada, Kapıcıbaşı Sinan Ağa tarafından kementle boğuldu. Cesedi Bursa'da Orhan Gazi türbesine gömüldü.
Şehzade Korkut'un oğlu, Yavuz Selim'in yanında rehin duruyordu. Yavuz onu da boğdurdu. Sıra geldi Yavuz'un ikinci ağabeyi şehzade Ahmet'e... Yavuz önce şehzade Ahmet'le gizli gizli mektuplaşan veziriazam Koca Mustafa Paşa'yı Bursa'da boğdurdu.
Sonra şehzade Korkut'a uyguladığı yöntemi, şehzade Ahmet'e de uyguladı. Devlet adamlarının ağzından kendisine şu mealde mektuplar yazdı: "Şehzadelerin ve veziriazam Koca Mustafa Paşa'nın katlinden çok muzdarip ve zor durumdayız. Ordunuzla Bursa'ya gelirseniz, size hemen İltihak edeceğiz..."
Şehzade Ahmet inandı bu mektuplara... Ve Bursa'yı kuşatmak için yola çıktı.
Yenişehir Ovası'nda ordular karşılaştı. Şehzade Ahmet, yazılan mektupların uydurma olduğunu anlamıştı ama iş işten geçmişti. Savaşı sürdürmek zorunda kaldı. Ordusu bozuldu, kendisi de attan düşerek yakalandı.
Padişah olan küçük kardeşi Yavuz Selim'in karşısına getirdiler şehzade Ahmet'i. Hayatının bağışlanmasını rica etti Yavuz'dan... Sultan Selim kulak asmadı bu ricaya ve şehzade Ahmet'i hemen boğdurttu. Ahmet'i de, Korkut'u boğmuş olan Kapıcıbaşı Sinan Ağa boğdu kementle...
Şehzade Ahmet'in oğullarına gelince: Süleyman ile Aleaddin, Kahire'ye kaçıp orada vebadan öldüler. Murat, Şah İsmail'in yanına kaçtı, orada öldü. On beş yaşındaki Kasım da Memluk Sultanı Gavri'nin yanına kaçtı.
Yavuz Selim, Mısır'ı zapte gidince... Kasım, kölelerinin ihbarı üstüne Yavuz'un adamları tarafından yakalandı ve zindana kondu.
O sırada Sultan Selim Şam'daydı. Kasım'ın yakalandığını kendisine bildirme olanağı yoktu. Üstelik Kasım'ın her an kaçırılması da söz konusuydu...
Yavuz Selim'in adamları, düşündüler, taşındılar, şehzade Ahmet'in oğlu şehzade Kasım'ı öldürmeye karar verdiler ve kendisini boğduktan sonra, başını keserek bir çekmece içinde Yavuz Selim'e götürdüler...
Şehzade Ahmet'in Osman adındaki oğlunun ne olduğu ise pek bilinmiyor.
-------------Devam Edecek-----------------
Padişahlar ile alakalı forum