EYT de çıktı hayırlı olsun, asgari ücret artışının ardından çizdiğim tablodan rahatsız olan ücretlilerden sonra da EYT mağdurlarını kızdırayım dedim bugün.
AKP iktidarı 20 yılı son 6 aya sığdırmaya kararlı görünüyor. 20 yıl boyunca denemediği üretim ekonomisine geçişi işler kötü gidince güya faiz artırarak geçmeyi denemişti ya sonrasında artarak devam eden bütçe açığını görmezden gelerek seçim ekonomisi uygulamaya başladı.
Ekonomideki durumu 'Aslında durum tam istediğimiz gibi, böyle olmasını biz planlamıştık, gördüğünüz gibi bolluk içindeyiz' şeklinde izah ederek seçime girmeyi planlayan iktidar bu yolda gözünü karartmış görünüyor.
2019 da Erdoğan'ın EYT bizi batırır açıklamalarını yazmıştım. O gün batıracak olan EYT'nin bugünün şartlarında batırmıyor olması mümkün mü peki? Bugün ekonomi 2019 dan daha mı iyi. Hepimiz olmadığını bilsek de işte hükümetin sorun yok biz her şeyi bilerek yapıyoruz algısı oluşturma gayretinin bir parçası gibi görünüyor bu EYT kararı da.
İşin bir başka boyutu da aslında şu, emekliler olarak aldığımız ücretlerden şikayetçiyiz milletçe, ama inatla emekli olmak istiyoruz. Mevcut emekli maaşlarıyla emekli maaşıyla yaşayabilecek kişi sayısı 2 buçuk milyonun 5yüzbini falandır. Özel bazı durumlar nedeniyle emekli olmak isteyen de bir 5yüzbin kişi olsun. En az geri kalan 1buçuk milyon kişi emekli olup çalışmaya devam etmek niyetindekiler. Bu da gayet normal, çalışan olarak geçinemeyen insanlar için bu bir ek gelir gibi algılanıyor.
Konut hamlesi, kadro hamleleri gibi, borçların silinmesi gibi üst üste hamlelerle hükümet enflasyonla mücadele etmek yerine yalancı bir refah yaşatmayı tercih ediyor şu anda. Umarım ben yanılırım ama bu gidişat "seçimden sonrası tufan" anlayışı gibi görünüyor. Mevcut hükümet seçimi bütün bunlara rağmen kaybederse söz aslına evrilir ve "Benden sonrası tufan" şekline dönüşür.
Zaten aslında emekli maaşları ve asgari ücrette son birkaç seferde uygulanan politika ile sağlanan artışların şekli de gözlerden kaçtı. Artık asgari ücret çalışan kesim için vasati(ortalama) ücret haline dönüştü. Memurlar da asgari ücrete gittikçe yaklaştı. Asgari yani en düşük ücret şeklinde tanımlanan ücret emekli maaşlarının da oldukça üstünde yer alıyor. Emekli maaşlarında yapılan düzenlemelerle de ortalama emekli maaşı en düşük emekli maaşına oldukça yaklaşıyor. Pirim gün sayısının kıymeti de gittikçe azalıyor. Çalışan kesim en altta eşitlenmeye doğru hızla ilerliyor.
Doğal olarak bununla ilgili de gittikçe artan şikayetler bu günlerde yükseliyor. TUİK üzerinden halkı ikna etmeyen enflasyon rakamları geliyor. Bu rakamlar halkı tam olarak ikna etmediği halde bile oldukça yüksek. Ancak hissedilen rakamlarla TÜİK rakamları arasındaki fark memur ve emeklilerin maaşlarında hissedebilecekleri artışlar olmasını da engelliyor. Üzerine bir de baz etkisi ile yaşanacak resmi enflasyon rakamlarındaki görece düşüş bu kesim için endişe kaynağı oluyor.
Hükümet ise son yirmi yılı 6 aya sığdırma planları çerçevesinde bu kesimin taleplerini de görmezden gelemeyecek gibi duruyor. Görmezden gelirse asgari ücret rakamlarının artışı ya da EYT'nin çözülmesi gibi hamleler arzu edilen etkiyi yaratmayacak. Bu anlamda yapılacaklara rağmen eğer seçim zamanına kadar enflasyonda ciddi ve gerçekten bir indirim yaşanmaz ise yapılanların etkisi yine de yeterince olmayacak. Aldığı her zammın kısa sürede eridiğini görmeye devam eden bir halkın ikna olması kolay değil neticede.
Önceki seçimlerde seçim ekonomisi uygulayan seleflerini her fırsatta eleştiren AKP Hükümeti şu an bütün seleflerini geride bırakma yolunda ilerliyor. İşin enteresan tarafı iktidara geleli bir iki sene olmuş gibi davranıyor. Hatta verdiği vaatlere bakınca şu an muhalefette olduğunu da düşünmek bile mümkün. Her fırsatta 20 yıldır tek başına tarihin en güçlü hükümeti olarak iş başında olduğunu ve bu 20 yılda 8-10 farklı prensiplerle ülkeyi yönetmeye devam ettiği gerçeğini atlayarak 20 yıl öncesine atıfta bulunan AKP hükümeti o günlere bu günlerden getirdiği eleştirilerin ortasına düşmüş gibi görünüyor.
Verilmesi göze alınan cari açığa rağmen yaşanan yalancı baharı talep edenlerin arasında kısa bir süre sonra iktidara geleceğini düşünen muhalefetin olmasını da anlamakta güçlük çektiğimi belirtmek isterim. Dediğim gibi umarım feci şekilde yanılıyorum dur.
AKP iktidarı 20 yılı son 6 aya sığdırmaya kararlı görünüyor. 20 yıl boyunca denemediği üretim ekonomisine geçişi işler kötü gidince güya faiz artırarak geçmeyi denemişti ya sonrasında artarak devam eden bütçe açığını görmezden gelerek seçim ekonomisi uygulamaya başladı.
Ekonomideki durumu 'Aslında durum tam istediğimiz gibi, böyle olmasını biz planlamıştık, gördüğünüz gibi bolluk içindeyiz' şeklinde izah ederek seçime girmeyi planlayan iktidar bu yolda gözünü karartmış görünüyor.
2019 da Erdoğan'ın EYT bizi batırır açıklamalarını yazmıştım. O gün batıracak olan EYT'nin bugünün şartlarında batırmıyor olması mümkün mü peki? Bugün ekonomi 2019 dan daha mı iyi. Hepimiz olmadığını bilsek de işte hükümetin sorun yok biz her şeyi bilerek yapıyoruz algısı oluşturma gayretinin bir parçası gibi görünüyor bu EYT kararı da.
İşin bir başka boyutu da aslında şu, emekliler olarak aldığımız ücretlerden şikayetçiyiz milletçe, ama inatla emekli olmak istiyoruz. Mevcut emekli maaşlarıyla emekli maaşıyla yaşayabilecek kişi sayısı 2 buçuk milyonun 5yüzbini falandır. Özel bazı durumlar nedeniyle emekli olmak isteyen de bir 5yüzbin kişi olsun. En az geri kalan 1buçuk milyon kişi emekli olup çalışmaya devam etmek niyetindekiler. Bu da gayet normal, çalışan olarak geçinemeyen insanlar için bu bir ek gelir gibi algılanıyor.
Konut hamlesi, kadro hamleleri gibi, borçların silinmesi gibi üst üste hamlelerle hükümet enflasyonla mücadele etmek yerine yalancı bir refah yaşatmayı tercih ediyor şu anda. Umarım ben yanılırım ama bu gidişat "seçimden sonrası tufan" anlayışı gibi görünüyor. Mevcut hükümet seçimi bütün bunlara rağmen kaybederse söz aslına evrilir ve "Benden sonrası tufan" şekline dönüşür.
Zaten aslında emekli maaşları ve asgari ücrette son birkaç seferde uygulanan politika ile sağlanan artışların şekli de gözlerden kaçtı. Artık asgari ücret çalışan kesim için vasati(ortalama) ücret haline dönüştü. Memurlar da asgari ücrete gittikçe yaklaştı. Asgari yani en düşük ücret şeklinde tanımlanan ücret emekli maaşlarının da oldukça üstünde yer alıyor. Emekli maaşlarında yapılan düzenlemelerle de ortalama emekli maaşı en düşük emekli maaşına oldukça yaklaşıyor. Pirim gün sayısının kıymeti de gittikçe azalıyor. Çalışan kesim en altta eşitlenmeye doğru hızla ilerliyor.
Doğal olarak bununla ilgili de gittikçe artan şikayetler bu günlerde yükseliyor. TUİK üzerinden halkı ikna etmeyen enflasyon rakamları geliyor. Bu rakamlar halkı tam olarak ikna etmediği halde bile oldukça yüksek. Ancak hissedilen rakamlarla TÜİK rakamları arasındaki fark memur ve emeklilerin maaşlarında hissedebilecekleri artışlar olmasını da engelliyor. Üzerine bir de baz etkisi ile yaşanacak resmi enflasyon rakamlarındaki görece düşüş bu kesim için endişe kaynağı oluyor.
Hükümet ise son yirmi yılı 6 aya sığdırma planları çerçevesinde bu kesimin taleplerini de görmezden gelemeyecek gibi duruyor. Görmezden gelirse asgari ücret rakamlarının artışı ya da EYT'nin çözülmesi gibi hamleler arzu edilen etkiyi yaratmayacak. Bu anlamda yapılacaklara rağmen eğer seçim zamanına kadar enflasyonda ciddi ve gerçekten bir indirim yaşanmaz ise yapılanların etkisi yine de yeterince olmayacak. Aldığı her zammın kısa sürede eridiğini görmeye devam eden bir halkın ikna olması kolay değil neticede.
Önceki seçimlerde seçim ekonomisi uygulayan seleflerini her fırsatta eleştiren AKP Hükümeti şu an bütün seleflerini geride bırakma yolunda ilerliyor. İşin enteresan tarafı iktidara geleli bir iki sene olmuş gibi davranıyor. Hatta verdiği vaatlere bakınca şu an muhalefette olduğunu da düşünmek bile mümkün. Her fırsatta 20 yıldır tek başına tarihin en güçlü hükümeti olarak iş başında olduğunu ve bu 20 yılda 8-10 farklı prensiplerle ülkeyi yönetmeye devam ettiği gerçeğini atlayarak 20 yıl öncesine atıfta bulunan AKP hükümeti o günlere bu günlerden getirdiği eleştirilerin ortasına düşmüş gibi görünüyor.
Verilmesi göze alınan cari açığa rağmen yaşanan yalancı baharı talep edenlerin arasında kısa bir süre sonra iktidara geleceğini düşünen muhalefetin olmasını da anlamakta güçlük çektiğimi belirtmek isterim. Dediğim gibi umarım feci şekilde yanılıyorum dur.