alphatm
Forum Üyesi
ederek ihya olmalı, O'nun saadet asrını her şeyiyle zamanımıza taşımalıyız. İnsanlar içinde tebessümlü bir yüzle, huzurlu, mutmain bir duruşla bulunamayan; gece teheccüd seccadesine de gözlerinden inciler saçamaz.
Ümmetin fesâdının zirvede olduğu şu yerde ve şu zamanda, unutulan bir sünneti ihyâ ederek olsun, şehit sevâbına ulaşalım: Çevremizdeki tüm Müslümanlara karşı neşeli, şakacı olalım. Tebessümümüz, gülen yüzümüz, huzur kaynağını bulduğumuzun ilânı, saadeti bu asra taşımanın yansıması olsun. Dilin şikâyeti, suratın asıklığı, daha çok küfrün/nankörlüğün göstergesi, stres ve ruhî bunalımlar da kalpteki nifak hastalığının belirtisi olabilir; gülen yüzün çoğunlukla şükrün ifadesi olduğu gibi. Dilimizle sunamadığımız mesajı, hiç değilse yüzümüzle verelim. Yüzümüz davet etsin huzura ve cennete öncelikle. Yüzümüze bakan bize hayran olsun, bize benzemeye, bizim gibi olmaya çalışsın. Önce yüzümüz, sonra sözümüz nefret ettirici değil, müjdeleyici olsun!
Haydi, ne duruyorsunuz, siz de değiştirin şu şikâyetçi / nankör kimliğinizi. İçiniz ağlasa bile gülsün yüzünüz, sevindirin / güldürün birbirinizi. Haydi, ne duruyorsunuz, çocuğunuzun veya kardeşinizin başını okşasanıza. Eşinize latif latifeler yapsanıza, kalbini incittiğiniz dava kardeşinize kefaret olarak, kalp tâmiri cinsinden 61 kez sevginizi göstersenize. Bir Müslüman yüzüne bakmanın cennete bakmakla eş olduğunu yüzünüzle haykırsanıza. Yanınızdaki kardeşinizle, arkadaşlarınızla kucaklaşsanıza. Tanıdığınız ve tanımadığınız tüm Müslümanlara selâmı bayraklaştırsanız, tebessümle hediyeleşseniz ya...
Hâlâ ne duruyorsunuz? Kıyamet gelmeden namazdakine benzer kıyam için gerekli donanım olarak, öncelikle içimizdeki devrimin dışımıza yansıması kabilinden tebessümü Gül Devrinin mirası ve simgesi olarak insanlara sunsanız ya... "El-hamdü lillâh!" ve "Ya Rab, sana şükürler olsun!" ifadelerini, Kitabınızın başından kendi başınıza kopyalayıp yüzünüze de yazsanıza... Gül Peygamber gibi etrafınıza güller, gülücükler dağıtsanıza! Gül Peygamber gibi... Gönlümüzü güldüren Peygamber gibi... Özünde, sözünde ve yüzünde güller açan Peygamber gibi...
Ümmetin fesâdının zirvede olduğu şu yerde ve şu zamanda, unutulan bir sünneti ihyâ ederek olsun, şehit sevâbına ulaşalım: Çevremizdeki tüm Müslümanlara karşı neşeli, şakacı olalım. Tebessümümüz, gülen yüzümüz, huzur kaynağını bulduğumuzun ilânı, saadeti bu asra taşımanın yansıması olsun. Dilin şikâyeti, suratın asıklığı, daha çok küfrün/nankörlüğün göstergesi, stres ve ruhî bunalımlar da kalpteki nifak hastalığının belirtisi olabilir; gülen yüzün çoğunlukla şükrün ifadesi olduğu gibi. Dilimizle sunamadığımız mesajı, hiç değilse yüzümüzle verelim. Yüzümüz davet etsin huzura ve cennete öncelikle. Yüzümüze bakan bize hayran olsun, bize benzemeye, bizim gibi olmaya çalışsın. Önce yüzümüz, sonra sözümüz nefret ettirici değil, müjdeleyici olsun!
Haydi, ne duruyorsunuz, siz de değiştirin şu şikâyetçi / nankör kimliğinizi. İçiniz ağlasa bile gülsün yüzünüz, sevindirin / güldürün birbirinizi. Haydi, ne duruyorsunuz, çocuğunuzun veya kardeşinizin başını okşasanıza. Eşinize latif latifeler yapsanıza, kalbini incittiğiniz dava kardeşinize kefaret olarak, kalp tâmiri cinsinden 61 kez sevginizi göstersenize. Bir Müslüman yüzüne bakmanın cennete bakmakla eş olduğunu yüzünüzle haykırsanıza. Yanınızdaki kardeşinizle, arkadaşlarınızla kucaklaşsanıza. Tanıdığınız ve tanımadığınız tüm Müslümanlara selâmı bayraklaştırsanız, tebessümle hediyeleşseniz ya...
Hâlâ ne duruyorsunuz? Kıyamet gelmeden namazdakine benzer kıyam için gerekli donanım olarak, öncelikle içimizdeki devrimin dışımıza yansıması kabilinden tebessümü Gül Devrinin mirası ve simgesi olarak insanlara sunsanız ya... "El-hamdü lillâh!" ve "Ya Rab, sana şükürler olsun!" ifadelerini, Kitabınızın başından kendi başınıza kopyalayıp yüzünüze de yazsanıza... Gül Peygamber gibi etrafınıza güller, gülücükler dağıtsanıza! Gül Peygamber gibi... Gönlümüzü güldüren Peygamber gibi... Özünde, sözünde ve yüzünde güller açan Peygamber gibi...