Sıcak bir yaz günü marketten aldığınız pet şişe içerisindeki soğuk suyu içerken iş yerinde düzenlenen neşeli bir doğum günü kutlamasında kesilen pastayı plastik tabak ve çatal ile yerken veya kirli kıyafetlerinizi yıkamak için market raflarındaki deterjan kutularına elimiz uzanırken aslında doğaya döndürülemez bir zarar vereceğimiz pek de aklımıza gelmez. Bunun en önemli sebebi, plastik diye adlandırılan malzemenin uzun yıllardır etkin bir şekilde dönüştürülebilir olduğunu varsayarak plastik üretim, tüketim ve atıklarının masum olduğuna inanmamızdır. Dayanıklı, hafif ve de en önemlisi ucuz maliyetli bir seçenek olarak piyasaya sürülen plastikler yıllar içerisinde gündelik hayatta kullandığımız birçok ürünün temel bileşeni haline gelmiştir. 1950 yılından bu yana dünyada 8 milyar ton plastik üretildiği tahmin edilmektedir. Özellikle 2000'li yıllardan sonra katlanarak artan plastik üretimine yönelik Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) yayımladığı istatistiklere göre günümüzde her yıl yaklaşık 400 milyon ton plastik üretilmeye devam etmekte ve bu plastiklerin birçoğu ne yazık ki geri dönüşüme dâhil edilememektedir. Plastiklerin küresel ölçekte yalnızca yüzde 9'unun geri dönüştürüldüğü, yüzde 12'sinin yakılmak suretiyle ortadan kaldırıldığı, geri kalanın ise atık haline gelerek doğaya karıştığı raporlanmıştır. Birçok araştırmaya göre plastik kirliliği meselesinin Asya kıtası merkezli olduğu ifade edilse de meselenin küresel bir tehdit olduğu uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilmektedir. Plastiğin hafif bir materyal olma özelliği sebebiyle plastik atıklar en hafif şiddetteki rüzgârlarda dahi ve de okyanus akıntılarıyla dünyanın her yerine yayılmakta ve sınır aşan bir çevre meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğada uzun süre yok olmadan kalan plastikler birçok canlının hayat sahası olan ekosistemlere büyük zararlar vermektedir. Plastik atıklar güneş, rüzgâr, ısı veya suya maruz kalarak parçalanmakta, mikroplastik ve nanoplastik adı verilen daha küçük parçalara dönüşmektedir. Diğer bir deyişle doğada takip edip yok edemediğimiz daha fazla sayıda plastik atık meydana gelmektedir. Plastik parçacıklar okyanusların en derinleri dahil olmak üzere dünyanın her yerine dağılarak vahşi hayvanların, bitkilerin, insanların ve hayatta kalmak için güvendiğimiz birbirine bağlı tüm ekosistemlerin sağlığını tehdit etmektedir. Adı üstünde mikro boyutta olan bu plastikler deniz canlılarının besin zincirine dâhil olmakta, deniz ekosistemlerindeki yaşam döngüsünde istenmeyen ancak her geçen gün bu döngüden çıkarılması imkânsız hale gelen bir parça haline gelmektedir. Okyanuslardaki plastik miktarının artmasıyla, birçok vahşi hayvan plastiği besin sanarak tüketmekte, deniz memelileri tarafından ise makro boyuttaki plastiklerin yutulması artmaktadır. Plastik parçalar ve parçacıklar, mide ve bağırsak duvarlarının delinmesi başta olmak üzere hayvanların sindirim sistemlerinde ölümcül fiziki yaralanmalara sebep olmaktadır. Deniz kaplumbağalarında gözlemlendiği gibi küçük miktarlarda plastik bile hayvanların ömrünü kısaltmakta, plastiğin yapısındaki tehlikeli kimyasallar zamanla bu hayvanların vücutlarında birikmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan raporda her yıl yüzbinlerce deniz canlısının ve deniz canlıları ile beslenen kuşların plastik atıklar sebebiyle hayatını kaybettiği ve plastik kirliliğinin bu hızla devam etmesi durumunda 2050 yılı itibarıyla deniz canlıları ile beslenen kuşların yüzde 99'unun vücudunda plastik atık bulunabileceği öngörülmektedir. Mevcut durumda ise mikroplastiklerin tüm kuşlar ve balıkların neredeyse yüzde 90'ının besin zincirine dâhil olduğu düşünülmektedir. Bu durum deniz ürünlerinin ve içme sularını tüketilmesiyle birlikte insanların da doğrudan ve dolaylı yoldan mikroplastiklere maruz kaldığı ve sağlıklarının tehlikeye girdiği gerçeği ile yüzleşmemiz gerektiğini göstermektedir. Kısa bir süre önce Viyana'daki bir üniversitede çalışan bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmada bir haftada kişi başı ortalama beş gram plastik parçacığın insan mide ve bağırsak sistemine girdiği bulunmuştur.