Metehan90
Forum Üyesi
Pelin otu, mide ve karaciğeri kuvvetlendirir
Bileşikgillerin alt grubuna ait olan Artemisiagillerin (Pelinotugiller) takriben 360 türü mevcuttur ve dört ana gruba ayrılır. Bunları; Abrotanumgiller (kara Pelingiler), Absinthiumgiller (Acı Pelin otugiller), Dracunculusgiller (Ekstragongiller) ve Seriphidiumgiller diye dörde ayırmak mümkündür. Artemisiagillerden olan Acı pelin, Kara Pelin, Ekstragon, Horasan otu, Sıma otu ve Adi pelin otu aynı familyadan olmalarına rağmen farklı kullanma alanlarına sahip olduklarından ve farklı bileşikleri içerdiklerinden ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Latince Absinthium hoşa gitmeyen anlamına gelir, çok acı olması nedeni ile, çok acı olmasına rağmen az miktarda içilirse kendine has hoş bir tadı vardır. Vatanı Türkiye ve Balkanlar olup buradan Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Türkistan'a kadar geniş bir alana yayılmıştır. Amerikanın keşfinden sonra Kuzey ve Güney Amerika da yetiştirilmiş ve yabanileşmiştir. Tarihte ilk defa Mısırlıların M.Ö 1600 yılında kullandıkları ve sonra Romalıların ve sonrada İbn-i Sinanın detaylı incelemesi ve tedavi olmuş Avrupalı tıp adamları da genellikle İbn-i Sina dan istifade etmişleridir.
ZİHNİ VE KONSANTRASYONU GELİŞTİREN FORMÜL
Birleşimi; pelin otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz.
a) Eterik yağ türevleri % 0,2-1,5 arasında olup; 1) Monoterpenler (-)-Thujon (?-Thujon) ( )- Izothujon (ß-Thujon), Thujylalkol, Pinen, Cadinen, Phellandren, Sabinol, Asetilester, Izovaleryester ve Palmitylester. 2) Sesquiterpenler; ?- Bisabololi- ß- Carcumen, Artemisin, Pelinlacfon, Sanfonin ve Pseudosantonin Pelin otunun yetiştiği ülkeye ve iklime göre bazen ana madde Thujon yerine C-Epoxyocimen (İtalya), trans-Sabinylasetat (Fransa) ve Chrysanthenyasetat (Fransa) içerir.
b) Acı maddeler % 0,15-0,5 arasında olup en önemlileri Sesquiterpenlacton türevleri; Absinthin % 0,25, Artabsin % 0,1 ve az miktarda Matricin, Hydroxypelenolit, Ketopelenolit A ve B, Absintholit, Artanolit, Arabsin ve Anabsinthin içerir. Anabsinthin şayet sağlıklı kurutulmazsa absinthin'in dönüşümünden oluşur ve Matricin ise Chamazulene dönüşerek Pelin yağı veya tentürüne mavimsi renk verebilir, fakat genellikle yeşilimsi veya sarımsı kahve renktelidir.
c) Flavonitler; Rutin, Kompferol ve Quercetinglikozitler ve ayrıca Lipofil (yağ parçalayıcı) Flavon Artemisitin (3,3, 4, 5, 6, 7- Hexamethoxyflvon) içerir.
d) Steroler; Stigmasterol, ß- Sitosterol
e) Ayrıca; Potasyumnitrat, Mangan, Tanin % 5-7, Reçine, Malikasit, Kehribar asit, C ve B2 Vitamini içerir.
Araştırmalar; insanlar ve fareler üzerinde yapılan araştırmalarda pelin otu çayı, tentürü veya natürel ilacının bütün sindirim sistemine et ettiği ve mide, karaciğer pankreas ve bağırsak salgılarını artırdığını tespit etmişlerdir.
J. Baumann ve ekibi 1975 yılında karaciğer rahatsızlığı olan 15 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmışlardır. Pelin propatları (pelin ilaçları); Damla, çay, tentür v.b alan hastaların onikiparmak bağırsaklarından numunelerde, hastaların normalden çok fazla salgı ürettikleri tespit edilmiştir. Artan salgıların birleşiminde; ?- Amylozlar, Lipazlar, Bilirabin ve Kolesterdun fazlaca olduğu görülmüştür. (H.H.B.4.362) buradan da karaciğer ve pankreası güçlendirdiği anlaşılır.
Tesir Şekli; İştah açıcı, sindirimi, kolaylaştırıcı, bezeleri uyarıcı, şişkinliği önleyici, safrayı artırıcı, mide ve karaciğeri kuvvetlendirici, tonik (vücudu kuvvetlendirici), parazitleri önleyici (bağırsak kurtları), iltihapları önleyicidir.
Kullanılması;
a) Araştırmalara göre mide, karaciğer, pankreas ve onikiparmak bağırsak salgılarını artırıcı özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir ve bu özellikleri nedeni ile iştahsızlık, hazımsızlık, tıkanma ve şişkinlik gibi sindirim rahatsızlıklarına karşı kullanılır.
b) Komisyon E 05.12.1984 tarihli, 228nolu Monografi bildirisinde Pelin otunun başta; İştahsızlık, Hazımsızlık ve safra yolları rahatsızlıklarına karşı kullanılmasını tavsiye etmektedir.
c) Homeopatide; Sara, Kramplar, Çırpınmalar, Misteri, Kabalık, iştahsızlık, zayıflık, Verem, Mide bağırsak üşütmesi, Basur, Ekzema, Kansızlık, Kaşıntı v.b rahatsızlıklara karşı kullanılır.
d) Halk Arasında da başta mide ve safra rahatsızlıklarından; yanma, ekşime, şişkinlik, gastrit, mide krampları, safra iltihaplanması, safra kaslarının zafiyeti ve Safra taşı gibi rahatsızlıklarla, mide üşütmesi, mide asidi yetmezliği (hipoasiditet), Mide asidi fazlalığı (Hiperasiditet); kansızlık, deniz tutması, Ağız kokusu, Ateş, bağırsak kurtları, yağlanma (şişmanlık) sara tentürü, karaciğer zafiyetine karşı kullanılır. E. Schneider hormon üreten bezelere etki ettiği ve uyardığını böylece vücudun bulaşıcı hastalıklara (Enfeksiyona) karşı direnç kazandığını, siyatik, Gut, Romatizma, Yağlanma ve şeker hastalığına karşı vücudun direncinin arttığını ifade etmektedir.
e) Psikolojik rahatsızlıklardan; sara hastalığına karşı etkilidir ayrıca, çırpınma, kekeleme, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşıda etkilidir.
Açıklama;
1) Günümüzde modern yaşam sonucu, sinirsel veya yanlış beslenme nedeni ile insanlar aşırı oranda siyah çay, kahve, Alkol, nikotin, tatlı ve kimyasal ilaç (aspirin) almakta. Hızlı, çabuk, çiğnemeden yemek yemekte ve de stres, üzüntü, sıkıntı, sinirlilik, telaş gibi psikolojik durumlarda buna eklenince midede önce ekşime, yanma, aşırı asitlenme (hiperasiditet), şişkinlik ve kramplar gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar ve zamanında tedbir alınmaz ise Gastrit (mide mukazasının iltihaplanması) meydana çıkar. Doktorlar asidi azaltmak için çeşitli Natronlu (karbonat) kimyasal ilaçlar vermekteler. Natron (sodyum, hidrojen, karbonat) alındığı sürece asidinötürleştirir. Kimyasal ilaç almayı bıraktığınızda, mide aynı şekilde fazla asit üretmeye devam eder oysa bitkisel ilaçlar rahatsızlığı tamamen iyileştirir. Tabi ki beslenme şeklini değiştirmek gerekir ve yavaş yavaş yemek yenmeli yani yeterince zaman ayrılmalı, çok çiğnenmeli, yemekten önce salata ve meyve yenmeli ve de mümkün oldukça yemek esnasında pozitif sohbetler yapılmalı stresten uzak durulmalıdır. Bazı uzmanlar pelin otu için mide asidini artırdığını bazıları azalttığını bazıları da dengelediğini ifade etmektedirler. Mide asidini artırdığı yapılan araştırmalarla belgelenmiştir, fakat azalttığına yani fazla mide asidini normalleştirdiğine dair iddialarda mevcuttur. Bu da bitkinin sadece safraya değil aynı zamanda hormonlarını düzenleyen bezelere etki etmesi ile açıklanabilir.
2) Dr. E. Scheider Pelin otunun bezelere özelliklede böbrek üstü beze-lerine etki ettiğini ve böylece vücudun kan dolaşımının düzeldiğini, Romatizma, Gut, Metabolizma bozukluğu, şeker hastalığı, yağlanma (şişmanlık), Ödem ve enfeksiyona (bulaşıcı hastalıklar) kaşı vücudun daha etkili bir direnç kazandığını ifade etmektedir.
3) Sürekli tatlı yiyenlerin ağız tadı bozulur ve tatlı olan yiyeceklerde dahi tat bulmazlar, belli bir süre acı yiyenler ise yeniden tat alma dokularını uyarırlar ve yediklerinden haz alırlar.
Çay; Pelin otundan 12 Kahve kaşığı (diğer şifalı bitkilerde genellikle 2 kahve kaşığı) demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek, 5-10dakika demlenmesi beklenir ve de süzülerek içilir. Bu çay sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra içilirse hazmetmede etkili olur. Aç karnına içilirse mideye ağrı gelebilir. Pelin otu çok acı olduğundan günde bir defa demlemek ve onu o gün az az içmek gerekir. Pelin otu, çentiyan kökü, Kantaron otu, acıyonca ve kara pelin otu gibi acı şifalı bitkilerin çayını içerken şeker kullanmamak daha uygundur. Pelin otu çayını 3 hafta içtikten sonra 2-3 hafta ara vermek gerekir, aksi halde birleşimindeki eterik yağ türevi Thujon zehirlenmelere neden olabilir.
Ekstresi; Pelin otu alkol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak pelin ekstresi elde edilir ve aynı tentür gibi kullanılır.
Yan Tesirleri; Tarife uyularak çayı içilmeli ve 3 haftadan fazla içilmemeli, hamileler asla içmemelidir. Şayet aşırı dozajda veya uzun süre alınırsa öncelikle bağımlılık yapar, merkez sinir sistemine, beyne, böbreklere zarar verebilir, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma ve kramplara neden olabilir.
Bileşikgillerin alt grubuna ait olan Artemisiagillerin (Pelinotugiller) takriben 360 türü mevcuttur ve dört ana gruba ayrılır. Bunları; Abrotanumgiller (kara Pelingiler), Absinthiumgiller (Acı Pelin otugiller), Dracunculusgiller (Ekstragongiller) ve Seriphidiumgiller diye dörde ayırmak mümkündür. Artemisiagillerden olan Acı pelin, Kara Pelin, Ekstragon, Horasan otu, Sıma otu ve Adi pelin otu aynı familyadan olmalarına rağmen farklı kullanma alanlarına sahip olduklarından ve farklı bileşikleri içerdiklerinden ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Latince Absinthium hoşa gitmeyen anlamına gelir, çok acı olması nedeni ile, çok acı olmasına rağmen az miktarda içilirse kendine has hoş bir tadı vardır. Vatanı Türkiye ve Balkanlar olup buradan Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Türkistan'a kadar geniş bir alana yayılmıştır. Amerikanın keşfinden sonra Kuzey ve Güney Amerika da yetiştirilmiş ve yabanileşmiştir. Tarihte ilk defa Mısırlıların M.Ö 1600 yılında kullandıkları ve sonra Romalıların ve sonrada İbn-i Sinanın detaylı incelemesi ve tedavi olmuş Avrupalı tıp adamları da genellikle İbn-i Sina dan istifade etmişleridir.
ZİHNİ VE KONSANTRASYONU GELİŞTİREN FORMÜL
Birleşimi; pelin otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz.
a) Eterik yağ türevleri % 0,2-1,5 arasında olup; 1) Monoterpenler (-)-Thujon (?-Thujon) ( )- Izothujon (ß-Thujon), Thujylalkol, Pinen, Cadinen, Phellandren, Sabinol, Asetilester, Izovaleryester ve Palmitylester. 2) Sesquiterpenler; ?- Bisabololi- ß- Carcumen, Artemisin, Pelinlacfon, Sanfonin ve Pseudosantonin Pelin otunun yetiştiği ülkeye ve iklime göre bazen ana madde Thujon yerine C-Epoxyocimen (İtalya), trans-Sabinylasetat (Fransa) ve Chrysanthenyasetat (Fransa) içerir.
b) Acı maddeler % 0,15-0,5 arasında olup en önemlileri Sesquiterpenlacton türevleri; Absinthin % 0,25, Artabsin % 0,1 ve az miktarda Matricin, Hydroxypelenolit, Ketopelenolit A ve B, Absintholit, Artanolit, Arabsin ve Anabsinthin içerir. Anabsinthin şayet sağlıklı kurutulmazsa absinthin'in dönüşümünden oluşur ve Matricin ise Chamazulene dönüşerek Pelin yağı veya tentürüne mavimsi renk verebilir, fakat genellikle yeşilimsi veya sarımsı kahve renktelidir.
c) Flavonitler; Rutin, Kompferol ve Quercetinglikozitler ve ayrıca Lipofil (yağ parçalayıcı) Flavon Artemisitin (3,3, 4, 5, 6, 7- Hexamethoxyflvon) içerir.
d) Steroler; Stigmasterol, ß- Sitosterol
e) Ayrıca; Potasyumnitrat, Mangan, Tanin % 5-7, Reçine, Malikasit, Kehribar asit, C ve B2 Vitamini içerir.
Araştırmalar; insanlar ve fareler üzerinde yapılan araştırmalarda pelin otu çayı, tentürü veya natürel ilacının bütün sindirim sistemine et ettiği ve mide, karaciğer pankreas ve bağırsak salgılarını artırdığını tespit etmişlerdir.
J. Baumann ve ekibi 1975 yılında karaciğer rahatsızlığı olan 15 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmışlardır. Pelin propatları (pelin ilaçları); Damla, çay, tentür v.b alan hastaların onikiparmak bağırsaklarından numunelerde, hastaların normalden çok fazla salgı ürettikleri tespit edilmiştir. Artan salgıların birleşiminde; ?- Amylozlar, Lipazlar, Bilirabin ve Kolesterdun fazlaca olduğu görülmüştür. (H.H.B.4.362) buradan da karaciğer ve pankreası güçlendirdiği anlaşılır.
Tesir Şekli; İştah açıcı, sindirimi, kolaylaştırıcı, bezeleri uyarıcı, şişkinliği önleyici, safrayı artırıcı, mide ve karaciğeri kuvvetlendirici, tonik (vücudu kuvvetlendirici), parazitleri önleyici (bağırsak kurtları), iltihapları önleyicidir.
Kullanılması;
a) Araştırmalara göre mide, karaciğer, pankreas ve onikiparmak bağırsak salgılarını artırıcı özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir ve bu özellikleri nedeni ile iştahsızlık, hazımsızlık, tıkanma ve şişkinlik gibi sindirim rahatsızlıklarına karşı kullanılır.
b) Komisyon E 05.12.1984 tarihli, 228nolu Monografi bildirisinde Pelin otunun başta; İştahsızlık, Hazımsızlık ve safra yolları rahatsızlıklarına karşı kullanılmasını tavsiye etmektedir.
c) Homeopatide; Sara, Kramplar, Çırpınmalar, Misteri, Kabalık, iştahsızlık, zayıflık, Verem, Mide bağırsak üşütmesi, Basur, Ekzema, Kansızlık, Kaşıntı v.b rahatsızlıklara karşı kullanılır.
d) Halk Arasında da başta mide ve safra rahatsızlıklarından; yanma, ekşime, şişkinlik, gastrit, mide krampları, safra iltihaplanması, safra kaslarının zafiyeti ve Safra taşı gibi rahatsızlıklarla, mide üşütmesi, mide asidi yetmezliği (hipoasiditet), Mide asidi fazlalığı (Hiperasiditet); kansızlık, deniz tutması, Ağız kokusu, Ateş, bağırsak kurtları, yağlanma (şişmanlık) sara tentürü, karaciğer zafiyetine karşı kullanılır. E. Schneider hormon üreten bezelere etki ettiği ve uyardığını böylece vücudun bulaşıcı hastalıklara (Enfeksiyona) karşı direnç kazandığını, siyatik, Gut, Romatizma, Yağlanma ve şeker hastalığına karşı vücudun direncinin arttığını ifade etmektedir.
e) Psikolojik rahatsızlıklardan; sara hastalığına karşı etkilidir ayrıca, çırpınma, kekeleme, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşıda etkilidir.
Açıklama;
1) Günümüzde modern yaşam sonucu, sinirsel veya yanlış beslenme nedeni ile insanlar aşırı oranda siyah çay, kahve, Alkol, nikotin, tatlı ve kimyasal ilaç (aspirin) almakta. Hızlı, çabuk, çiğnemeden yemek yemekte ve de stres, üzüntü, sıkıntı, sinirlilik, telaş gibi psikolojik durumlarda buna eklenince midede önce ekşime, yanma, aşırı asitlenme (hiperasiditet), şişkinlik ve kramplar gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar ve zamanında tedbir alınmaz ise Gastrit (mide mukazasının iltihaplanması) meydana çıkar. Doktorlar asidi azaltmak için çeşitli Natronlu (karbonat) kimyasal ilaçlar vermekteler. Natron (sodyum, hidrojen, karbonat) alındığı sürece asidinötürleştirir. Kimyasal ilaç almayı bıraktığınızda, mide aynı şekilde fazla asit üretmeye devam eder oysa bitkisel ilaçlar rahatsızlığı tamamen iyileştirir. Tabi ki beslenme şeklini değiştirmek gerekir ve yavaş yavaş yemek yenmeli yani yeterince zaman ayrılmalı, çok çiğnenmeli, yemekten önce salata ve meyve yenmeli ve de mümkün oldukça yemek esnasında pozitif sohbetler yapılmalı stresten uzak durulmalıdır. Bazı uzmanlar pelin otu için mide asidini artırdığını bazıları azalttığını bazıları da dengelediğini ifade etmektedirler. Mide asidini artırdığı yapılan araştırmalarla belgelenmiştir, fakat azalttığına yani fazla mide asidini normalleştirdiğine dair iddialarda mevcuttur. Bu da bitkinin sadece safraya değil aynı zamanda hormonlarını düzenleyen bezelere etki etmesi ile açıklanabilir.
2) Dr. E. Scheider Pelin otunun bezelere özelliklede böbrek üstü beze-lerine etki ettiğini ve böylece vücudun kan dolaşımının düzeldiğini, Romatizma, Gut, Metabolizma bozukluğu, şeker hastalığı, yağlanma (şişmanlık), Ödem ve enfeksiyona (bulaşıcı hastalıklar) kaşı vücudun daha etkili bir direnç kazandığını ifade etmektedir.
3) Sürekli tatlı yiyenlerin ağız tadı bozulur ve tatlı olan yiyeceklerde dahi tat bulmazlar, belli bir süre acı yiyenler ise yeniden tat alma dokularını uyarırlar ve yediklerinden haz alırlar.
Çay; Pelin otundan 12 Kahve kaşığı (diğer şifalı bitkilerde genellikle 2 kahve kaşığı) demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek, 5-10dakika demlenmesi beklenir ve de süzülerek içilir. Bu çay sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra içilirse hazmetmede etkili olur. Aç karnına içilirse mideye ağrı gelebilir. Pelin otu çok acı olduğundan günde bir defa demlemek ve onu o gün az az içmek gerekir. Pelin otu, çentiyan kökü, Kantaron otu, acıyonca ve kara pelin otu gibi acı şifalı bitkilerin çayını içerken şeker kullanmamak daha uygundur. Pelin otu çayını 3 hafta içtikten sonra 2-3 hafta ara vermek gerekir, aksi halde birleşimindeki eterik yağ türevi Thujon zehirlenmelere neden olabilir.
Ekstresi; Pelin otu alkol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak pelin ekstresi elde edilir ve aynı tentür gibi kullanılır.
Yan Tesirleri; Tarife uyularak çayı içilmeli ve 3 haftadan fazla içilmemeli, hamileler asla içmemelidir. Şayet aşırı dozajda veya uzun süre alınırsa öncelikle bağımlılık yapar, merkez sinir sistemine, beyne, böbreklere zarar verebilir, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma ve kramplara neden olabilir.