Mesela Akşener'in masadan kalkmasına neden olan dokunulmayacak 400 kişilik listeye ne oldu örneğin?
Ya da büyük şehir belediyelerini AKP'ye devretme planları yapan Akşener kimden izin aldı da bu muhteşem planından vaz geçti acaba.
5'li çete ile görüşüp Akşener'i masadan kalkmaya ikna eden Koray Aydın fikir mi değiştirdi.
Akşener'i masadan kalkması için ikna eden küresel güçler ve Cumhur ittifakı "tamam ya, neyse boş ver" mi dediler acaba.
Ya da Akşener kendisi ve partisi için yaptığı akla hayale gelmeyecek taleplerinden neden birden vazgeçmiş olabilir ki
Bu ve benzeri birçok ihanet ithamlarını neredeyse 72 saat boyunca bir kısım medyada ve oradan alıntılarla sosyal medyada üst üste gördük. Aynı saatler boyunca çok eğlenip çekirdek çitleyerek vaziyeti seyreden diğer medya da "Vaayy Akşener'e nasıl davranıyorlar ne büyük haksızlık ediyorlar" diyerek timsah göz yaşları döküyordu.
72 saatin sonunda millet ittifakı yeniden 6'lı hale gelince roller de bir kez daha değişti.
Akşener'e hain etiketini kolaylıkla yapıştıranlar bu sefer, "Mecbur kaldı, tarih olacağını fark etti, tabanın baskısına direnemedi geri döndü" subliminal mesajları eşliğinde mutluluk ve zafer çığlıkları atıp, sağ durunun sesi galip geldi noktasına evrildiler.
Akşener'e masadan ayrıldığında uğradığı haksızlıklar için sahip çıkan diğer bir kısım medya ise birdenbire Akşener'in dönüşünü ABD ye ve terör örgütlerine bağladılar.
Bütün bunlar da bize gösterdi ki Türkiye'de siyaset in vasatını oluşturan asıl etken Türkiye'de yaşayan insanlar, o insanların fikirlerinin oluşmasına neden olan kanaat önderleri.
Oysa o 3 günü sakinlikle değerlendiren Millet ittifakı paydaşlarının bir kısmı sayesinde yani bu hengamenin içinde aklıselim davranmayı başaran ve bir çözüm yolu bulmaya çalışan kurmaylar sayesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk dakikalarda söylediği gibi "Taşlar yerine oturdu"
Akşener hiçbir şekilde pazarlık noktasında kendi adına bir şey almadı. Seçmenin vitrinine muhalif ruh halinde olan hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir birliktelik çıkarmayı başardı. Kılıçdaroğlu' yerine İmamoğlu'nu ya da Yavaş'ı tercih ettiğini söyleyen seçmende, Kılıçdaroğlu'nu zaten destekleyecek olan seçmen için de ortak bir gönül rahatlığı oluşturulmuş oldu.
Aradan geçen 72 saatte masanın dışındaki aktörler dahi masaya destek açıklamalarında bulundular. Son haliyle Millet ittifakı kendi potansiyeli açısından oluşabilecek en büyük güce kavuşarak bir mutabakat metni ile sonuca vardı.
Anlaşmanın sağlandığı ilk saatlerde dahi güya Millet ittifakını destekleyenler arasında ulaşılan bu son uzlaşının kabul edilmemesi gerektiğini söyleyenler oldu. Ancak önceliği bu sistemin değişmesi olan belki de dünya tarihinde görülmemiş bir ideolojik ve sosyolojik birliktelik konusunda kararlı olan siyasiler bu sefer medyanın ve hatta toplumun bir kısmının bile önünde tavır sergilediler.
Şimdi Millet ittifakı için gerçek gündeme dönme vakti, deprem ve ekonomi konuları şu 3-4 günde biraz gündemden düşmüştü çünkü. Elbette bu gerçek gündeme ek olarak arada bir, peki Cumhur ittifakının adayı kim diye de sormayı ihmal etmezler sanırım
Ya da büyük şehir belediyelerini AKP'ye devretme planları yapan Akşener kimden izin aldı da bu muhteşem planından vaz geçti acaba.
5'li çete ile görüşüp Akşener'i masadan kalkmaya ikna eden Koray Aydın fikir mi değiştirdi.
Akşener'i masadan kalkması için ikna eden küresel güçler ve Cumhur ittifakı "tamam ya, neyse boş ver" mi dediler acaba.
Ya da Akşener kendisi ve partisi için yaptığı akla hayale gelmeyecek taleplerinden neden birden vazgeçmiş olabilir ki
Bu ve benzeri birçok ihanet ithamlarını neredeyse 72 saat boyunca bir kısım medyada ve oradan alıntılarla sosyal medyada üst üste gördük. Aynı saatler boyunca çok eğlenip çekirdek çitleyerek vaziyeti seyreden diğer medya da "Vaayy Akşener'e nasıl davranıyorlar ne büyük haksızlık ediyorlar" diyerek timsah göz yaşları döküyordu.
72 saatin sonunda millet ittifakı yeniden 6'lı hale gelince roller de bir kez daha değişti.
Akşener'e hain etiketini kolaylıkla yapıştıranlar bu sefer, "Mecbur kaldı, tarih olacağını fark etti, tabanın baskısına direnemedi geri döndü" subliminal mesajları eşliğinde mutluluk ve zafer çığlıkları atıp, sağ durunun sesi galip geldi noktasına evrildiler.
Akşener'e masadan ayrıldığında uğradığı haksızlıklar için sahip çıkan diğer bir kısım medya ise birdenbire Akşener'in dönüşünü ABD ye ve terör örgütlerine bağladılar.
Bütün bunlar da bize gösterdi ki Türkiye'de siyaset in vasatını oluşturan asıl etken Türkiye'de yaşayan insanlar, o insanların fikirlerinin oluşmasına neden olan kanaat önderleri.
Oysa o 3 günü sakinlikle değerlendiren Millet ittifakı paydaşlarının bir kısmı sayesinde yani bu hengamenin içinde aklıselim davranmayı başaran ve bir çözüm yolu bulmaya çalışan kurmaylar sayesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk dakikalarda söylediği gibi "Taşlar yerine oturdu"
Akşener hiçbir şekilde pazarlık noktasında kendi adına bir şey almadı. Seçmenin vitrinine muhalif ruh halinde olan hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir birliktelik çıkarmayı başardı. Kılıçdaroğlu' yerine İmamoğlu'nu ya da Yavaş'ı tercih ettiğini söyleyen seçmende, Kılıçdaroğlu'nu zaten destekleyecek olan seçmen için de ortak bir gönül rahatlığı oluşturulmuş oldu.
Aradan geçen 72 saatte masanın dışındaki aktörler dahi masaya destek açıklamalarında bulundular. Son haliyle Millet ittifakı kendi potansiyeli açısından oluşabilecek en büyük güce kavuşarak bir mutabakat metni ile sonuca vardı.
Anlaşmanın sağlandığı ilk saatlerde dahi güya Millet ittifakını destekleyenler arasında ulaşılan bu son uzlaşının kabul edilmemesi gerektiğini söyleyenler oldu. Ancak önceliği bu sistemin değişmesi olan belki de dünya tarihinde görülmemiş bir ideolojik ve sosyolojik birliktelik konusunda kararlı olan siyasiler bu sefer medyanın ve hatta toplumun bir kısmının bile önünde tavır sergilediler.
Şimdi Millet ittifakı için gerçek gündeme dönme vakti, deprem ve ekonomi konuları şu 3-4 günde biraz gündemden düşmüştü çünkü. Elbette bu gerçek gündeme ek olarak arada bir, peki Cumhur ittifakının adayı kim diye de sormayı ihmal etmezler sanırım