Pandemide Covid-19 aşısı olmadığı için haftada 2 kere PCR testi yaptırmadığı gerekçesiyle tazminatsız olarak işten çıkarılan işçinin firmaya açtığı tazminat davasını kabul edildi. Mahkeme, çalışanın davranışını Anayasa'ya uygun buldu.
İstanbul'da özel bir firmada çalışan Kazım Uzun, pandemi sürecinde Covid-19 aşısı olmayı kabul etmezken iş yerinin PCR Testi Zorunluluğu Genelgesi kapsamında haftada 2 kez istediği PCR testini de yaptırmadı. Firma, yaptığı yazılı savunmasının ardından Uzun'un iş sözleşmesini 26 Ağustos 2021'de "derhal fesih" yoluyla iptal etti. Bunun üzerine Uzun'un, avukatı aracılığıyla alacaklarının faiziyle geri ödenmesi talebiyle iş yerine açtığı dava, İstanbul 11. İş Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın 14 Haziran 2022'de görülen karar duruşmasında, Uzun haklı bulundu. Mahkeme kararında, teşhis işlemi sayılan Covid-19 hastalığına bağlı PCR testinin Anayasa'nın 17. maddesinde belirtilen "vücut bütünlüğünü ihlal eden bir tıbbi müdahale" olduğunu belirtilerek, testi yaptırmanın kişinin kendi rızasına kaldığı, yine bunun tıbbi zorunluluk olacağına yönelik herhangi bir rapor ve belge olmadığı kaydedildi. Anayasa'nın 13. maddesinde belirtildiği gibi temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği, oysa PCR testinin zorunluluğuna dair bir kanun olmadığı ifade edilen kararda, söz konusu genelgeyle ise işverenin işçilerden PCR testi istenebileceği yönünde yalnızca tavsiyede bulunabileceği anlatıldı. Kararda, tıbbi müdahale niteliğindeki Covid-19 hastalığına ilişkin PCR testinin Anayasa'ya göre "kişinin vücut bütünlüğüne müdahale" anlamı taşıdığı belirtilerek, somut olayda davacının vücut bütünlüğünü koruma amacıyla rızası olmaksızın PCR testi yaptırmadığı, bu gerekçelerle de işten çıkarılması haklı nedene dayanmadığı için kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığını vurgulandı. Mahkeme, davacının PCR testi yaptırmaması karşısında yapılan feshin haklı nedene dayanmayacağını belirterek, firmanın 21 bin lira tazminat ödemesine hükmetti.
İSTİNAF, YEREL MAHKEMENİN KARARINI HUKUKA UYGUN BULDU İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi dosya üzerinden yaptığı incelemesinde, yerel mahkemenin verdiği kararı hukuka uygun bularak tarafların istinaf başvurularını esastan reddetti. Davaya ilişkin AA muhabirine konuşan Uzun'un avukatı Tüketiciler Birliği Hukuk Komisyonu Başkanı Mehmet Emre Sert, pandemide Covid-19 aşısı olmadığı ve PCR testi yaptırmadığı gerekçesiyle iş akdi feshedilen müvekkilinin işten çıkarılmasının haksız olduğuna karar verildiğini hatırlattı. Karar üzerine firmanın davayı istinafa taşıdığını belirten Sert, "İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yerinde olduğuna hükmetti. Böylece yerel mahkemenin kararı kesinleşti. Bu karar emsal niteliği taşıyor." ifadelerini kullandı. Sert, yerel mahkeme kararın gerekçesinde Anayasa'nın 13. ve 17'inci maddesi çerçevesinde bir değerlendirme yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Mahkeme, Anayasa'nın 13'üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği, işverenin genelgeye dayanarak aşı ve PCR testi yaptırması yönünde işçiyi zorlayamayacağı yönünde gerekçe sunmuştur. Diğer taraftan Anayasa'nın 17'inci maddesinde ise kanunda yazılı haller ve tıbbi zorunluluklar dışında kişinin vücut bütününe dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle müvekkilin PCR testi yaptırmaması karşısında mahkeme müvekkili haklı bulmuş ve kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesine karar vermiştir. Bu karar İstinaf Mahkemesi kararıyla kesinleşmiştir."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.