Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 10,676
- Puanları
- 0
Yaşam, insan zihninin ürünü olan sayılarla doğru kavrandığında elbette hayli kolaylaşır lakin sayılar her zaman en uygun olanı götürmez insanı. Bu durumu en somut olarak futbolda gözlemleriz. Örneğin bir takım topu ayağında sayısal olarak daha çok tuttuğunda kuşkusuz ki avantajlıdır. Ne var ki bu avantajın kazanca dönüşmesi için ‘daha çok şut’, ‘daha çok orta’, ‘topla daha çok oynama’ gibi sayılar yetmeyebilir! Tıpkı dün akşam Beşiktaş’ın oyununda olduğu gibi. Bu tür oynama biçimlerinin gerçek sorunu ‘örgütlü oyun’u inşa edememek oluyor. Evet, etkin görünüyorlar ama bu etkin görünüm kendi yaptıklarından çok rakibin yapamadıklarıyla doğrudan ilgili. Pendikspor kendini rakibine göre ‘güçsüz’ algıladığı için ‘kontra atak’ oyununa evrilip üstüne bir de hücumda yüksek yüzdeli oynayınca maç sayıları yüksek Beşiktaş’ın hiç de ummadığı bir yere gitti. Evet, iki gol de kaleci Mert Günok’un kapalı direğinden oldu ama ya taç atışı sonrası gelen üçüncüsü?.. O da artık Beşiktaş’ın zihinsel dağınıklığından diyelim. Bu öyle bir dağınıklık ki, Fernando Santos’a bile ‘faul itirazı’ yaptırdı! Bu maç elbette Fernando Santos’a değil, o Rize’de tribündeyken yarattığı varsayılan etkiyle galibiyeti ona bağlayan ‘futbol ileri gelenleri’ne yazmalı ama kim yazacak değil mi? Beşiktaş oyunu çeşitli başlıklarda sayı olarak Pendik’ten fazlaydı ama örgütlü hücum ya da savunmada daha iyi olan takım değildi! Takımın durumunu anlatan belki en çarpıcı veri 66’da oyundan çıkarılan Beşiktaş’ın genç oyuncusu Semih Kılıçsoy’un karşısındaki Pendik savunmacısı Erdem Özgenç’ti. Hücumcu 18, savunmacı ise 39 yaşında. Bu Semih’in yapamadığını ya da Erdem’in yaptığını değil, Beşiktaş’ın kolektifinin düşüklüğü ile Pendik’in bu maçtaki kolektif bütünlüğünü gösteriyordu. Ve dikkat çekici son bir soru notu... Yeni transfer Jonas Svensson’un oyuna girememiş olması acaba ‘futbolun patronu’ konusunda bir soru işaretine neden olmuş mudur? Cem Dizdar | Fanatik