Vay Canına
Forum Üyesi
Osmanlı Devleti’nin, geçimlerine ve hizmetlerine âid masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve me’murlara; muayyen bölgelerde kendi nâm ve hesaplarına tahsîl selâhiyeti ile birlikte tahsis etmiş olduğu vergi kaynaklarına verilen umûmi isim. Bu sistemde arazî, tımar verilen kimsenin mülkü değildir. Tımar sahibi (sâhib-i arz), arazîyi, reâyaya (vergi vermekle mükellef olan vatandaşa) işletmek üzere verir, mahsûlden ve reâyanın şahsından devletin alacağı vergileri toplar.
Tımar müessesesi (eski İslâm devletlerinde kullanılan ismiyle iktâ); sünnet, icmâ ve hulefâ-i râşidînin tatbîkatıyla sabittir. Nitekim Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, önce Selît’e (radıyallahü anh), hicretin yedinci yılında da Yemâmeli Mucâa’ya (radıyallahü anh) bir miktar arazi verip, şöyle bir belge yazdırdı: “Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu mektup Allah’ın Resulü tarafından Mucâa bin Mürre bin Sülmâ adına yazılmıştır. Ben sana iktâ yoluyla; Gurâbe, Sülmâ ve Rübel arazilerini verdim. Biri çıkıp delîl ile sana galip gelmek isterse bu senedi gösterirsin.” Hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer ve hazret-i Osman da halîfelikleri zamanında bu sahâbîye iktâlar vermişlerdir.
Tımar müessesesi (eski İslâm devletlerinde kullanılan ismiyle iktâ); sünnet, icmâ ve hulefâ-i râşidînin tatbîkatıyla sabittir. Nitekim Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, önce Selît’e (radıyallahü anh), hicretin yedinci yılında da Yemâmeli Mucâa’ya (radıyallahü anh) bir miktar arazi verip, şöyle bir belge yazdırdı: “Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu mektup Allah’ın Resulü tarafından Mucâa bin Mürre bin Sülmâ adına yazılmıştır. Ben sana iktâ yoluyla; Gurâbe, Sülmâ ve Rübel arazilerini verdim. Biri çıkıp delîl ile sana galip gelmek isterse bu senedi gösterirsin.” Hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer ve hazret-i Osman da halîfelikleri zamanında bu sahâbîye iktâlar vermişlerdir.