Vay Canına
Forum Üyesi
Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından Doğu Anadolu ile Filistin ve diğer bölgelerin sosyal, siyâsî ve iktisadî hayâtını düzenlemek için kurulan teşkilât.
1878 Berlin andlaşmasıyla, Balkanlardan Türkleri attıklarına veya atmak üzere olduklarına inanan Rusya, İngiltere ve Fransa gibi emperyalist devletler, Şark mes’elesini Osmanlı Devleti’nin Asya topraklarına kaydırmışlardı. Nitekim Berlin andlaşmasına koydurdukları 61. madde ile Anadolu’da ermeniler lehine reformlar yapılmasını Bâb-ı âlî’ye kabul ettirmişlerdi. Artık Avrupalı devletler için Şark mes’elesi, hıristiyan ermenileri kurtarmak ve Doğu Anadolu’da bir ermenistan devleti kurmak anlamına geliyordu.
Bu sırada Osmanlı Devleti’nin başında bulunan İkinci Abdülhamîd Han; Şark mes’elesi adı altında, devletin sınırları içinde tahrik edilen her buhranın ve isyânın arkasından, Avrupalı devletler tarafından istenilen reformların, hıristiyan tebea için, önce muhtariyet sonra istiklâl; Osmanlı Devleti için de zayıflama ve parçalanma anlamına geldiğini, yaşanan târihî tecrübeler vasıtasıyla gayet iyi biliyordu. Bu yüzdendir ki, İkinci Abdülhamîd Han bütün gücüyle ve mahâretiyle Doğu Anadolu’yu kurtarmak, orada bir ermenistan devletinin kuruluşunu engellemek, Rum ve İngiliz emperyalizminin hareket kabiliyetini azaltmak için çalışmıştır. Bunun için tâkib ettiği politikanın esasları şunlardır:
1878 Berlin andlaşmasıyla, Balkanlardan Türkleri attıklarına veya atmak üzere olduklarına inanan Rusya, İngiltere ve Fransa gibi emperyalist devletler, Şark mes’elesini Osmanlı Devleti’nin Asya topraklarına kaydırmışlardı. Nitekim Berlin andlaşmasına koydurdukları 61. madde ile Anadolu’da ermeniler lehine reformlar yapılmasını Bâb-ı âlî’ye kabul ettirmişlerdi. Artık Avrupalı devletler için Şark mes’elesi, hıristiyan ermenileri kurtarmak ve Doğu Anadolu’da bir ermenistan devleti kurmak anlamına geliyordu.
Bu sırada Osmanlı Devleti’nin başında bulunan İkinci Abdülhamîd Han; Şark mes’elesi adı altında, devletin sınırları içinde tahrik edilen her buhranın ve isyânın arkasından, Avrupalı devletler tarafından istenilen reformların, hıristiyan tebea için, önce muhtariyet sonra istiklâl; Osmanlı Devleti için de zayıflama ve parçalanma anlamına geldiğini, yaşanan târihî tecrübeler vasıtasıyla gayet iyi biliyordu. Bu yüzdendir ki, İkinci Abdülhamîd Han bütün gücüyle ve mahâretiyle Doğu Anadolu’yu kurtarmak, orada bir ermenistan devletinin kuruluşunu engellemek, Rum ve İngiliz emperyalizminin hareket kabiliyetini azaltmak için çalışmıştır. Bunun için tâkib ettiği politikanın esasları şunlardır: