Vay Canına
Forum Üyesi
Bir zamanlar, Asya'dan Anadolu'ya doğru akan Türk boyları, eski uygarlıkların mayaladığı bu topraklara Uzak Doğu'da oluşan o zengin kültürü büyük bir ustalıkla ve yol boyu, geçtikleri her ülkeden aldıkları malzemeyle zenginleştirerek taşımışlardı. "Açları doyurun, çıplakları giydirin, yıkılanları yapın, az halkı çok edin" gibi kutsal öğütlerle yola çıkan göç kafilelerinin yeni vatandaki görevleri kendilerine böylece bildirilmişti. Bu kültür hareketinde en önemli unsurlardan biri, mutfak kültürü ve bununla birlikte gelen temizlik anlayışı idi. Osmanlı’nın geçmişi ve devlet yapısını inceleyen yabancı bilim adamları, Osmanlı yaşantısının inceliklerinin öğrenilmesi ile başlamaları gerektiğini biz Türk toplumundan daha iyi benimsemişlerdir.
Osmanlılarda temizlik anlayışının önemini, 19. asır Türkiye sini çok iyi bilen İskoçyalı asilzade, İngiliz milletvekili H. Munro Butler Johnstone da, Türklerin temizliğine hayran olan Avrupalılardandır. Türkler isimli eserinde bu konuda şöyle demiştir: Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de. Gerçek şu ki, temizliğin dışında nezaket hiçbir şey ifade etmez. Her ne kadar temizlik dindarlığın diğer bir adıdır sözü Hıristiyanlar tarafından da söylense bile, onu uygulayanlar Osmanlılardır. Temizlik onlar için sadece sıhhat amacıyla uyulan bir şey değildir. Onu samimi olarak dinî görevlerinden biri sayarlar. Hıristiyanlar pislik bulaşmış bir şeyi temiz kabul etmezler; fakat bir Türk pisliğe hafif temas etmiş bir şeyin kirli olduğunu kabul eder. Temizlik konusundaki hassasiyetlerinin bir sebebi de abdesttir ki onu diğer milletlerden daha sık alırlar. Durulamak, temizliğin temelidir. Daha ötesi, Türklere göre evler de insanlar gibi tertemiz ve kirlenmemiş olarak tutulmalıdır. Her Türk evinin eşiğinin üstünde ısmarlama pirinç harflerle Pis hiç bir şey bu eşiklere değmesin yazılmaktadır. Bundan dolayıdır ki hiçbir moda veya özenti, Türkleri ayakkabılarını kapı dışında çıkarmaktan alıkoyamamıştır. Onun evi temizliğin mabedidir; Sözleriyle ifade etmiştir.
Osmanlılarda temizlik anlayışının önemini, 19. asır Türkiye sini çok iyi bilen İskoçyalı asilzade, İngiliz milletvekili H. Munro Butler Johnstone da, Türklerin temizliğine hayran olan Avrupalılardandır. Türkler isimli eserinde bu konuda şöyle demiştir: Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de. Gerçek şu ki, temizliğin dışında nezaket hiçbir şey ifade etmez. Her ne kadar temizlik dindarlığın diğer bir adıdır sözü Hıristiyanlar tarafından da söylense bile, onu uygulayanlar Osmanlılardır. Temizlik onlar için sadece sıhhat amacıyla uyulan bir şey değildir. Onu samimi olarak dinî görevlerinden biri sayarlar. Hıristiyanlar pislik bulaşmış bir şeyi temiz kabul etmezler; fakat bir Türk pisliğe hafif temas etmiş bir şeyin kirli olduğunu kabul eder. Temizlik konusundaki hassasiyetlerinin bir sebebi de abdesttir ki onu diğer milletlerden daha sık alırlar. Durulamak, temizliğin temelidir. Daha ötesi, Türklere göre evler de insanlar gibi tertemiz ve kirlenmemiş olarak tutulmalıdır. Her Türk evinin eşiğinin üstünde ısmarlama pirinç harflerle Pis hiç bir şey bu eşiklere değmesin yazılmaktadır. Bundan dolayıdır ki hiçbir moda veya özenti, Türkleri ayakkabılarını kapı dışında çıkarmaktan alıkoyamamıştır. Onun evi temizliğin mabedidir; Sözleriyle ifade etmiştir.
Moderatör tarafında düzenlendi: