Fotomaç yazarı Turgay Demir'in köşe yazısı
Futbol denen güzel oyunda neden bu kadar başarısız oluyoruz, bunu anlamak için dört büyük kulübün son birkaç yılda yaptığı yönetimsel hatalara bakmak yeterli.
Beşiktaş'la başlayalım...
Öz evlat Sergen Yalçın'la, pandemiye ve maddi sıkıntılara rağmen çifte kupalı muhteşem sezonun ardından yaşananları şöyle bir hatırlayalım.
Öncelikle lig biter bitmez imza atması gereken Sergen Yalçın olayı nasıl bir krize dönüştü onu hatırlamalıyız...
Sonrası malum, hocanın motivasyonu bozuldu, yönetimle bağları koptu, lig ve Avrupa'da hüsran yaşandı hoca gitti, Önder Karaveli geldi, o da tutmayınca Fransa'dan bir başka Önder Karaveli bulundu. Manzara ortada.
Doğru yönetmek şart Tam tersini düşünelim.
Çifte kupa gelmiş, rakipler hoca ararken Beşiktaş o işi ilk günden halletmiş olsa ve o heyecanla, (Şampiyonlar Ligi'nden gelecek geliri de düşünerek) doğru bir kadro yapılanması yapmış olsa ikinci şampiyonluk ve Avrupa'da en azından gruptan çıkmak işten bile değildi. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince bunların hiçbiri olmadı.
Trabzonspor'a bakalım
Yıllar sonra yaşanan şampiyonluk heyecanı doğru yönetilse ve Şampiyonlar Ligi'ne yönelik yatırım yapılsa Kopenhag gibi sıradan bir takıma elenmez, santrforunu da bu rakibine kaptırmaz muhtemelen şu anda ligde lider, Avrupa'da da gidebileceği kadar gider, durumda olurdu!
Kariyerli teknik adam Gelelim Galatasaray'a... Burak Elmas'ın göreve gelmeden daha, taraftarın gazıyla Fatih Terim'e takımı teslim edişi ve altı ay sonra pişman olup Torrent'i getirmesi ve ardından Torrent'le birlikte kendisinin de gitmesi v.s. Sonra... Daha tecrübeli bir başkan yani Dursun Özbek geliyor ve başlıyor transfer yapmaya. Mertens, İcardi,
Torreira gibi kariyerleri sağlam ama heyecanları azalmış oyuncuları topluyor. Böyle oyuncuları motive edebilmek için ya çok kariyerli bir hocanız olacak ya da o tecrübeli isimleri doğal olarak motive edebilecek Şampiyonlar Ligi gibi bir kulvarda olmanız gerekir.
Galatasaray'da ikisi de yok! Sonra...
Sonrası malum, onca transfere rağmen, transfer tahtası bile kapalı olan Kayserispor'a yenilince soluğu TFF'de alıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde olmayacak bir şey bu! Sahadaki manzarayı saha dışı baskılarla düzeltmeye çalışmaktır bu... Yıllardır büyüklerin yaptığı da tam olarak bu dur zaten. Olgu kötüyse Algı peşine düşmek.
Oyuncu değeri arttı
Gelin Fenerbahçe'ye (Bu sezon hariç) manzara aynı. Kemal Ademi, Frey, Samatta, Berisha, Rossi, Slimani, Valencia, Allahyar derken gerçek bir golcü bulamayan Ali Koç yönetimi teknik adam konusunda da kah alt yapıdan hoca getirdi, kah İsmail Kartal'a başvurdu ve attığı her adımda plansız hareket ettiğini cümle aleme gösterdi. Bu sezon biraz farklı dediğim bu, en azından tartışılmayacak bir teknik adam getirildi ve farkındaysanız hem başarı geldi hem de neredeyse tüm oyuncuların değerleri arttı.
Uyanmamız lazım
Uzatmayalım, kulüplerimiz asla iyi yönetilmiyorlar. Kimi zaman taraftara teslim oluyorlar kimi zaman yöneticilerin yanındaki üçbeş eyyamcıya... Sonuç ortada, dünya sıralamasında da, Avrupa sıralamasında da diplerdeyiz.
Bu ülkede alt yapılardan önce, yönetici yetiştirecek akademiler kurmalıyız. Bunun başka yolu yok.
Aksi halde Avrupa'nın bir parçası olduğumuz halde futbol anlamında fersah fersah gerisinde kalmamız kaçınılmazdır. Artık uyanmalıyız, tüm kulüpler batmadan!
Turgay DEMİR / Fotomaç
Futbol denen güzel oyunda neden bu kadar başarısız oluyoruz, bunu anlamak için dört büyük kulübün son birkaç yılda yaptığı yönetimsel hatalara bakmak yeterli.
Beşiktaş'la başlayalım...
Öz evlat Sergen Yalçın'la, pandemiye ve maddi sıkıntılara rağmen çifte kupalı muhteşem sezonun ardından yaşananları şöyle bir hatırlayalım.
Öncelikle lig biter bitmez imza atması gereken Sergen Yalçın olayı nasıl bir krize dönüştü onu hatırlamalıyız...
Sonrası malum, hocanın motivasyonu bozuldu, yönetimle bağları koptu, lig ve Avrupa'da hüsran yaşandı hoca gitti, Önder Karaveli geldi, o da tutmayınca Fransa'dan bir başka Önder Karaveli bulundu. Manzara ortada.
Doğru yönetmek şart Tam tersini düşünelim.
Çifte kupa gelmiş, rakipler hoca ararken Beşiktaş o işi ilk günden halletmiş olsa ve o heyecanla, (Şampiyonlar Ligi'nden gelecek geliri de düşünerek) doğru bir kadro yapılanması yapmış olsa ikinci şampiyonluk ve Avrupa'da en azından gruptan çıkmak işten bile değildi. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince bunların hiçbiri olmadı.
Trabzonspor'a bakalım
Yıllar sonra yaşanan şampiyonluk heyecanı doğru yönetilse ve Şampiyonlar Ligi'ne yönelik yatırım yapılsa Kopenhag gibi sıradan bir takıma elenmez, santrforunu da bu rakibine kaptırmaz muhtemelen şu anda ligde lider, Avrupa'da da gidebileceği kadar gider, durumda olurdu!
Kariyerli teknik adam Gelelim Galatasaray'a... Burak Elmas'ın göreve gelmeden daha, taraftarın gazıyla Fatih Terim'e takımı teslim edişi ve altı ay sonra pişman olup Torrent'i getirmesi ve ardından Torrent'le birlikte kendisinin de gitmesi v.s. Sonra... Daha tecrübeli bir başkan yani Dursun Özbek geliyor ve başlıyor transfer yapmaya. Mertens, İcardi,
Torreira gibi kariyerleri sağlam ama heyecanları azalmış oyuncuları topluyor. Böyle oyuncuları motive edebilmek için ya çok kariyerli bir hocanız olacak ya da o tecrübeli isimleri doğal olarak motive edebilecek Şampiyonlar Ligi gibi bir kulvarda olmanız gerekir.
Galatasaray'da ikisi de yok! Sonra...
Sonrası malum, onca transfere rağmen, transfer tahtası bile kapalı olan Kayserispor'a yenilince soluğu TFF'de alıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde olmayacak bir şey bu! Sahadaki manzarayı saha dışı baskılarla düzeltmeye çalışmaktır bu... Yıllardır büyüklerin yaptığı da tam olarak bu dur zaten. Olgu kötüyse Algı peşine düşmek.
Oyuncu değeri arttı
Gelin Fenerbahçe'ye (Bu sezon hariç) manzara aynı. Kemal Ademi, Frey, Samatta, Berisha, Rossi, Slimani, Valencia, Allahyar derken gerçek bir golcü bulamayan Ali Koç yönetimi teknik adam konusunda da kah alt yapıdan hoca getirdi, kah İsmail Kartal'a başvurdu ve attığı her adımda plansız hareket ettiğini cümle aleme gösterdi. Bu sezon biraz farklı dediğim bu, en azından tartışılmayacak bir teknik adam getirildi ve farkındaysanız hem başarı geldi hem de neredeyse tüm oyuncuların değerleri arttı.
Uyanmamız lazım
Uzatmayalım, kulüplerimiz asla iyi yönetilmiyorlar. Kimi zaman taraftara teslim oluyorlar kimi zaman yöneticilerin yanındaki üçbeş eyyamcıya... Sonuç ortada, dünya sıralamasında da, Avrupa sıralamasında da diplerdeyiz.
Bu ülkede alt yapılardan önce, yönetici yetiştirecek akademiler kurmalıyız. Bunun başka yolu yok.
Aksi halde Avrupa'nın bir parçası olduğumuz halde futbol anlamında fersah fersah gerisinde kalmamız kaçınılmazdır. Artık uyanmalıyız, tüm kulüpler batmadan!
Turgay DEMİR / Fotomaç