Rümeysa
Forum Üyesi
- Katılım
- 22 Eyl 2022
- Mesajlar
- 1,349
- Puanları
- 0
'12 yılı bulabilir'
Uzmanlar da uyum sorunu yaşayan öğrencilerin durumuna dikkat çekiyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Oğuzkaan Koleji Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz, öğrencilerin okula uyum sürecinin geçen yıla göre daha iyi ancak pandemi öncesine göre biraz daha eksik olduğunu söyledi. Geçen yıl ilk ve ortaokul öğrencilerinin neredeyse yazmayı unuttuğuna değinen Yılmaz, bilim insanlarının pandeminin etkilerinin kaç yılda silinebileceğiyle ilgili yaptığı araştırmalara değinerek "Bazı araştırmalar bu etkinin bilincinin 12 yılı bulabileceğini belirtiyor. Dolayısıyla öğrencilerden hiçbir şey olmamış gibi yeni öğretim yılına başlamalarını beklemek haksızlık olur" dedi.
Sınıftaki öğrenci sayısının fazla olduğu, göçmen ve sığınmacı çocukların yer aldığı okullarda uyum sorununun daha fazla olabileceğinin altını çizen Yılmaz'ın okula uyum için çözüm önerileri şöyle: "Öğrencilerin biraz daha yakından izlenmesi ve gerektiğinde uyarılıp yönlendirilmesi ve velilerle yapılacak sıkı iş birliği okula uyumu hızlandıracaktır. Okul yöneticilerinin sağlayacağı okul iklimi ve disiplini de öğrencilerin okula motivasyonlarını artıracaktır."
'Akran zorbalığı arttı'
Öğrencilerin sınıf içi tutum ve davranışlarıyla ilgili rehberöğretmenlerin tespitleri ise şöyle:
Özlem Canatar Yiğit: Pandemi dönemi özdenetimini sağlayamayan öğrencilerin bilgisayarla iç içe oluşları bağımlılıklarını artırmış olup okula devamlılığı ve motivasyonlarını olumsuz yönde etkiledi. Öğrencilerin davranış ve tutumları okuldan okula farklılık gösterirken artık kademelerde debu farklılığı gözlemleyebiliyoruz. Örneğin 9. sınıfların okula karşı tutum ve davranışları daha isteksizken 12. sınıf öğrencileri gelecek kaygısıyla zamanı daha verimli geçirme çabası içerisindeler.
Teknoloji bağımlılığının duygusal zekâ üzerinde etkilerini biliyoruz. Duygusal zekânın gelişmesinde yaşantı ve deneyim önemli bir etmen. Bağımlı olan bireyler maalesef dış dünyadan kendilerini soyutlayarak daha bireysel bir yaşantı tercih etmekte. Öğrencilerin giderek bireyselleşmesi, birbirlerine karşı yabancılaşması, akran zorbalığının giderek artması okulda sağlıklı ilişki geliştirmelerine mâni olmakta.
Bu noktada ailelerin çocukların sosyal ihtiyaçlarına destek olması sorunun çözümünde etkili olabilir. Öğrencilerin sosyal kabulünü sağlamak, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere ağırlık vermek, dersleri olabildiğince güncel ve gündelik yaşamla ilişkilendirmek, güvenli, demokratik okul ve sınıf ortamı oluşturmak, otoriter olmak yerine öğrenci merkezli hareket etmek öğrencilerin derslere olan ilgisini artırabilir ve hayat boyu öğrenmelerine olanak sağlayabilir. Bağımlılık geliştirmiş çocuklar için uzman desteği mutlaka alınmalı.
'Evde kaldıklarında keyifli vakit geçirtmeyin'
Gözde Avşar (Klinik psikolog): İlkokul 1. sınıfta okula gelmek istememe genel olarak çok fazla gözlemlediğimiz bir durum. Çocuklar ebeveynlerinden ayrılmak istemiyorlar. Hâlâ okula gelmek istemeyen ve ağlayan öğrencilerimiz var. İlkokulda bir de öğrenciler, anaokuluna göre çok uzun saatokuldalar. Daha kurallı bir ortam veartık ders işleniyor. Evdeki konforundan vazgeçip bir anda ciddi bir disiplin içine girmek durumunda kalıyorlar.
Burada öğrencinin okula gitmek istememesinin sebebini anlamakta fayda var. Çünkü bazı çocuk okuldan korkuyor, bazısı annesinden ayrılmak istemiyor. Özellikle kardeş varsa anne kardeşiyle evde, o gönderilen çocuk konumunda oluyor. Zor bir deneyim. Çocuk eğer okula gitmek istemiyorsa velilere başlarda çok zorlamamalarını; biraz esnek olmalarını ancak çocuğun okula gelmediği günlerde çok eğlenmemesini öneriyorum. Çünkü çocuk okula gelmiyor, sinemaya gidiyor, ailesiyle harika bir gün geçirebiliyor. O çocuğu okula getirmek zorlaşıyor. Günlük rutininize devam edin, evde kalmanın da çok iyi bir alternatif olmadığını çocuğunuz fark etsin.
Devami...