Aslında her yazıda tek konu yazmak konusunda kararlı ve tutarlı sayılırım ama dün gördüğüm bazı olaylar beni bu kararlılığımdan vaz geçirdi. Yine de yazacağım konuların tek bir konu gibi algılanması elbette mümkün.
DENETLENEN-DENETLEYEN AYNI
Öncelikle asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlerin ardından yaşanan yetersizliklerin bu asrın felaketi ibaresi nedeniyle ilk günler için biraz hoş görüldüğünü belirtmek de yanlış olmaz. Bu aksaklıklardan birisi de GSM operatörlerinin depremin ilk günlerin de yetersiz kalması ve bölgedeki iletişimin sekteye uğraması idi. Her ne kadar Bilgi teknolojileri ve İletişim Başkanlığı konu hakkında soruşturma açmış olsa da dün yaşanan sel felaketi sonrasında gördük ki bu soruşturma da çok etkili olmamış.
GSM operatörleri dün yaşanan sel felaketinden sonra yeniden çöktü. Oysa devletin ilgili kurumu da bu şirketlere soruşturma başlattığı için çok daha dikkatli ve hazırlıklı olmaları beklenirdi elbette. Ancak işte bu GSM şirketlerinden birisi olan ve Türkiye'de ki ilgili alt yapıların sorumlusu olan Türk Telekom şirketinin Yönetim Kurulu başkanının aynı zaman da Ulaştırma Bakanlığı Bakan yardımcısı olması ve soruşturmayı yapacak BTK'nın da eski başkanı olması soruşturmanın selameti açısından dikkate değer bir durum.
Zaten BTK'nın bağlı bulunduğu Bakan Yardımcısı da aynı isim. Ankara'da kurumların bağlı bulundukları bakan yardımcıları tarafından yönetildiğine dair bir kanaat de oldukça güçlü. Bütün bunlar yan yana düşünülünce her afette skandallara imza atan GSM şirketlerinin nasıl olup da denetleneceği soru işaretleri yaratmıyor değil. Düşünsenize denetlemeyi yapacak şirketin bağlı bulunduğu kişi denetlenecek şirketin yönetim kurulu başkanı.
AFAD DİKKATLİ OLUN DEMİŞ, KİME?
Adıyaman ve Urfa'da deprem sonrası sel felaketi yaşanırken AFAD dan uyarı geldi, uyarı medyaya şöyle yansıdı: " AFAD'dan yapılan yazılı açıklamada, dün ve bugün Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri için SMS ve sosyal medya aracılığıyla iletilen "turuncu yağış" uyarısının devam ettiği belirtildi. Açıklamada, yağışların Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep, Kilis ve Kahramanmaraş çevrelerinde yarına kadar çok kuvvetli ve yer yer şiddetli olması beklendiği kaydedildi. Sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı ve yağış anında kuvvetli rüzgâr gibi olumsuzluklara karşı dikkatli olunması istendi"
AFAD deprem bölgesindeki insanları uyardı yani dikkat edin dedi. 40 gün önce çok ciddi bir deprem yaşamış yakınlarını kaybetmiş psikolojileri çökmüş, evlerine giremeyen, çadırlarda veya konteyner kentlerde yaşayan insanlara AFAD dikkatli olun dedi yani.
Elbette bunu ne zaman dediği de çok önemli mesela bu haber Urfa ve Adıyaman sular altındayken yansıdı. Haberden anlıyoruz ki bu uyarılar daha öncesinde de SMS ve sosyal medya aracılığı ile daha önce de paylaşılmış. Ne kadar önce onu tam bilmiyoruz ama bir önceki konuda bahsettiğimiz GSM operatörleri ile paylaşmak biraz zor olmuş olabilir.
Diyelim ki sorunsuz şekilde uyarılar herkese ulaştı. Peki AFAD bu uyarıyı yaparak dikkatli olmasını istediği halkın nasıl bir tedbir almasını bekliyordu acaba diye sormadan da edemiyoruz. Yine de halk bazı tedbirler almış, çadırların etrafına hendekler kazmışlar, su alabilecek yerleri kapatmak için uğraşmışlar. Ama Urfa ve Adıyaman için bunların hiçbir anlamı yoktu tabi başka şeyler yapmak gerekiyordu. Halkın yapamayacağı şeyler. Neyse neticede AFAD uyarmış tedbir alın demiş, ama kime demiş anlamadım açıkçası
DEVLETİN VALİSİ Mİ?
Bir de bölgeden gelen ilk istifa haberi var. Günlerdir parti gözetmeden mesuliyet sahiplerinden birilerinin istifa etmesini bekleyen bir kalabalık vardı. Bu istifa haberini duyunca o kalabalıktan bazıları nihayet bir kişi sorumluluk aldı ve istifa etti diye düşündüler. Ama haberin ayrıntısına bakınca muhtemelen kendilerini daha kötü hissettiler. En azından ben öyle hissettim.
Depremde en büyük hasarı alan iki şehirden biri olan Hatay'ın valisi istifa etmişti ama istifa sebebi hissettiği mesuliyet değil, Milletvekili aday dayı olmak idi. İstifa metninde Sivas'tan aday adayı olacağını ama seçilirse bir Hatay Milletvekili gibi de çalışacağını söylüyordu Sayın Vali. Yıkılmış bir şehrin yönetiminden mesuliyet hissi ile değil Millet vekili olmak amacıyla giderken Sivas milletvekili olursa Hatay'a da hizmet edeceğini söylüyordu. Demek ki Hatay'ın ihtiyaç duyduğu ekstra hizmetin farkında kendisi. Vali olarak yapamayacağı şeyler var demek ki, onları vekil olarak yapacak diye mi düşünmemiz gerekiyor acaba
Diyelim ki öyle ama böyle fazlasıyla iyi niyetli bir düşünce bile insanın kötü hissetmesini engellemiyor. Belki istifa ve aday adaylığı açıklamasını Devletin valiliğinin resmi hesabından ve resmî sitesinden yapmasa farklı düşünebilirdik ama ona da müsaade edilmedi. Parti devleti mantığının uç bir örneğine daha şahit olarak bir kez daha hayal kırıklığına uğradık ne yazık ki.
DENETLENEN-DENETLEYEN AYNI
Öncelikle asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlerin ardından yaşanan yetersizliklerin bu asrın felaketi ibaresi nedeniyle ilk günler için biraz hoş görüldüğünü belirtmek de yanlış olmaz. Bu aksaklıklardan birisi de GSM operatörlerinin depremin ilk günlerin de yetersiz kalması ve bölgedeki iletişimin sekteye uğraması idi. Her ne kadar Bilgi teknolojileri ve İletişim Başkanlığı konu hakkında soruşturma açmış olsa da dün yaşanan sel felaketi sonrasında gördük ki bu soruşturma da çok etkili olmamış.
GSM operatörleri dün yaşanan sel felaketinden sonra yeniden çöktü. Oysa devletin ilgili kurumu da bu şirketlere soruşturma başlattığı için çok daha dikkatli ve hazırlıklı olmaları beklenirdi elbette. Ancak işte bu GSM şirketlerinden birisi olan ve Türkiye'de ki ilgili alt yapıların sorumlusu olan Türk Telekom şirketinin Yönetim Kurulu başkanının aynı zaman da Ulaştırma Bakanlığı Bakan yardımcısı olması ve soruşturmayı yapacak BTK'nın da eski başkanı olması soruşturmanın selameti açısından dikkate değer bir durum.
Zaten BTK'nın bağlı bulunduğu Bakan Yardımcısı da aynı isim. Ankara'da kurumların bağlı bulundukları bakan yardımcıları tarafından yönetildiğine dair bir kanaat de oldukça güçlü. Bütün bunlar yan yana düşünülünce her afette skandallara imza atan GSM şirketlerinin nasıl olup da denetleneceği soru işaretleri yaratmıyor değil. Düşünsenize denetlemeyi yapacak şirketin bağlı bulunduğu kişi denetlenecek şirketin yönetim kurulu başkanı.
AFAD DİKKATLİ OLUN DEMİŞ, KİME?
Adıyaman ve Urfa'da deprem sonrası sel felaketi yaşanırken AFAD dan uyarı geldi, uyarı medyaya şöyle yansıdı: " AFAD'dan yapılan yazılı açıklamada, dün ve bugün Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri için SMS ve sosyal medya aracılığıyla iletilen "turuncu yağış" uyarısının devam ettiği belirtildi. Açıklamada, yağışların Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep, Kilis ve Kahramanmaraş çevrelerinde yarına kadar çok kuvvetli ve yer yer şiddetli olması beklendiği kaydedildi. Sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı ve yağış anında kuvvetli rüzgâr gibi olumsuzluklara karşı dikkatli olunması istendi"
AFAD deprem bölgesindeki insanları uyardı yani dikkat edin dedi. 40 gün önce çok ciddi bir deprem yaşamış yakınlarını kaybetmiş psikolojileri çökmüş, evlerine giremeyen, çadırlarda veya konteyner kentlerde yaşayan insanlara AFAD dikkatli olun dedi yani.
Elbette bunu ne zaman dediği de çok önemli mesela bu haber Urfa ve Adıyaman sular altındayken yansıdı. Haberden anlıyoruz ki bu uyarılar daha öncesinde de SMS ve sosyal medya aracılığı ile daha önce de paylaşılmış. Ne kadar önce onu tam bilmiyoruz ama bir önceki konuda bahsettiğimiz GSM operatörleri ile paylaşmak biraz zor olmuş olabilir.
Diyelim ki sorunsuz şekilde uyarılar herkese ulaştı. Peki AFAD bu uyarıyı yaparak dikkatli olmasını istediği halkın nasıl bir tedbir almasını bekliyordu acaba diye sormadan da edemiyoruz. Yine de halk bazı tedbirler almış, çadırların etrafına hendekler kazmışlar, su alabilecek yerleri kapatmak için uğraşmışlar. Ama Urfa ve Adıyaman için bunların hiçbir anlamı yoktu tabi başka şeyler yapmak gerekiyordu. Halkın yapamayacağı şeyler. Neyse neticede AFAD uyarmış tedbir alın demiş, ama kime demiş anlamadım açıkçası
DEVLETİN VALİSİ Mİ?
Bir de bölgeden gelen ilk istifa haberi var. Günlerdir parti gözetmeden mesuliyet sahiplerinden birilerinin istifa etmesini bekleyen bir kalabalık vardı. Bu istifa haberini duyunca o kalabalıktan bazıları nihayet bir kişi sorumluluk aldı ve istifa etti diye düşündüler. Ama haberin ayrıntısına bakınca muhtemelen kendilerini daha kötü hissettiler. En azından ben öyle hissettim.
Depremde en büyük hasarı alan iki şehirden biri olan Hatay'ın valisi istifa etmişti ama istifa sebebi hissettiği mesuliyet değil, Milletvekili aday dayı olmak idi. İstifa metninde Sivas'tan aday adayı olacağını ama seçilirse bir Hatay Milletvekili gibi de çalışacağını söylüyordu Sayın Vali. Yıkılmış bir şehrin yönetiminden mesuliyet hissi ile değil Millet vekili olmak amacıyla giderken Sivas milletvekili olursa Hatay'a da hizmet edeceğini söylüyordu. Demek ki Hatay'ın ihtiyaç duyduğu ekstra hizmetin farkında kendisi. Vali olarak yapamayacağı şeyler var demek ki, onları vekil olarak yapacak diye mi düşünmemiz gerekiyor acaba
Diyelim ki öyle ama böyle fazlasıyla iyi niyetli bir düşünce bile insanın kötü hissetmesini engellemiyor. Belki istifa ve aday adaylığı açıklamasını Devletin valiliğinin resmi hesabından ve resmî sitesinden yapmasa farklı düşünebilirdik ama ona da müsaade edilmedi. Parti devleti mantığının uç bir örneğine daha şahit olarak bir kez daha hayal kırıklığına uğradık ne yazık ki.