Taksim'de yaşanan olay sonrasında haberleşme olanaklarımız kısıtlandığı için hepimiz dikkatimizi "sorumlu makamlar"a çevirdik. Taksim'de neler oluyordu? Bu felaket neden önlememişti? Nasıl yaşanmıştı? Kimlerin marifetiydi?
Bombacı Ahlam (Arapçada -rüyalar- anlamına geliyormuş!) kısa süre içinde tespit edilmiş ve başarılı bir operasyonla bir kaç saat içinde yakalanmıştı, bunu teslim etmek gerekirdi ama sonrası? Sonrasında bildiğiniz gelişmeler yaşandı, art arda pek çok resmi açıklama yapıldı, "teröre karşı işbirliği" istendi, "ölenlerin kanı yerde kalmayacak" denildi vs. Peki aslında bize neler söylendi? Emniyet'in açıklamasında, dikkatimi çeken şu oldu, Suriyeli bombacının kimliği 1200 kamera izlenerek, 46 kişinin itirafları dinlenerek ve 21 adrese yapılan baskınlarla belirlenmiş, PKK, PYD, YPG ile ilişkisi olabilirmiş. Emniyetin hakkını teslim ettik etmesine, operasyonun başarısını da...
Şunu söyler misiniz? Sayılarının sadece son 10 yılda 10 milyonu bulduğu belirten "düzensiz göçmen"lerle ilgili ne yaptınız? Sabıka kayıtları var mıdır yok mudur? Suça bulaşmış olabilirler mi? Bunları araştırabildiniz mi? Bunları sormak bütün vatandaşların hakkı değil mi?
Oysa, bu soruları ortaya attığınız anda "ırkçılık yaftası"nı alnınıza yapıştırıveriyorlar.
Oysa ülkede cinayetlerin, mafya suikastlerinin ardı arkası kesilmiyor. Acaba bütün bu yaşananlarda kevgire dönmüş sınır kapılarının bir payı yok mudur dersiniz?
Taksimde yaşanan korkunç olaydan bir gün sonra toplanan "Altılı Masa"dan da bir açıklama geldi, "Türkiye'yi terör saldırılarıyla dizayn etmek isteyenlere karşı kararlı duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz, terörü, terör örgütlerini ve terörden medet umanları lanetliyoruz" denildi. Bu açıklamanın zamanlaması ise Reuters haber ajansına bir yetkilinin " Taksim'de yaşanan olayda İŞİD parmağı olabileceğini gözardı etmiyoruz" sözleriyle denk düştü.
Altılı masanın "eski AKP'li" ortakları dikkate alındığında "bu açıklamalara inanalım mı?" Sorusu aklımdan geçti, o sırada Açık Radyo'da gazeteci Ali Bilge'nin bu olayla ilgili konuşmasını dinliyordum, Bilge orada söylediklerini daha sonra sosyal hesabından da paylaştı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na sesleniyordu:
"SAYIN DAVUTOÐLU sizden 2 ricam var.
1- İstiklal caddesinde yaşanan katliamı lütfen analiz eder misiniz?
2- 2015 Haziran ve Kasım seçimleri arasında olan biteni de bi- zahmet açıklar mısınız?
Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu görevde bulunduğu, 2015 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki döneme ilişkin; "Olan bitenler açıklanırsa birileri sokağa çıkamaz" demişti. 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım2015 tarihleri arasında yaşananlar Türkiye siyasi tarihinin en ilginç, karanlık ve sırlarla dolu dönemidir. 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar olan süreçte şunlar yaşandı:
11 Temmuz: KCK, ateşkesi sonlandırdı.17 Temmuz: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı'nı tanımadığını söyledi. 20 Temmuz: Suruç'ta IŞİD'li canlı bomba, kendisini patlattı. 33 kişi hayatını kaybetti. 22 Temmuz: Ceylanpınar'da iki polis, evlerinde uyurken öldürüldü. 23 Temmuz: IŞİD, Kilis'te sınırdan ateş açtı bir astsubay öldü. Diyarbakır'da bir polisi PKK tarafından öldürüldü. 24 Temmuz: TSK uçakları IŞİD hedeflerini ve Kandil'deki PKK kamplarını bombaladı. Polis de Türkiye genelinde IŞİD, PKK ve DHKP-C operasyonu yaptı. 11 Ağustos: Erdoğan, çözüm sürecinin kaldırıldığını açıkladı. 20 Ağustos: Lice'de 4 asker öldürüldü. Bir gün sonra Siirt'te yola döşenen patlayıcılar askeri aracın geçişi sırasında patlatıldı, 8 asker hayatını kaybetti. 22 Ağustos: Şırnak'ta karakola düzenlenen saldırıda Yüzbaşı Ali Alkan hayatını kaybetti. Askerin ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan hükümetin savaş politikasına isyan etti."
Gerçekten ben de bu soruların yanıtlarını yıllarca AKP yönetimlerinde ciddi sorumluluklar almış bu isimlerden, yani hem Davutoğlu'ndan hem de Ali Babacan'dan dinlemek isterim.
Bilmem siz ne dersiniz?
Türkiye'de yaşananları dikkate aldığımızda "her şey kontrolümüz altında" diyen yetkililere ya da "işler kötü gidiyor ama biz bu işe çare bulacağız" diyen muhalefete inanalım mı?
Bombacı Ahlam (Arapçada -rüyalar- anlamına geliyormuş!) kısa süre içinde tespit edilmiş ve başarılı bir operasyonla bir kaç saat içinde yakalanmıştı, bunu teslim etmek gerekirdi ama sonrası? Sonrasında bildiğiniz gelişmeler yaşandı, art arda pek çok resmi açıklama yapıldı, "teröre karşı işbirliği" istendi, "ölenlerin kanı yerde kalmayacak" denildi vs. Peki aslında bize neler söylendi? Emniyet'in açıklamasında, dikkatimi çeken şu oldu, Suriyeli bombacının kimliği 1200 kamera izlenerek, 46 kişinin itirafları dinlenerek ve 21 adrese yapılan baskınlarla belirlenmiş, PKK, PYD, YPG ile ilişkisi olabilirmiş. Emniyetin hakkını teslim ettik etmesine, operasyonun başarısını da...
Şunu söyler misiniz? Sayılarının sadece son 10 yılda 10 milyonu bulduğu belirten "düzensiz göçmen"lerle ilgili ne yaptınız? Sabıka kayıtları var mıdır yok mudur? Suça bulaşmış olabilirler mi? Bunları araştırabildiniz mi? Bunları sormak bütün vatandaşların hakkı değil mi?
Oysa, bu soruları ortaya attığınız anda "ırkçılık yaftası"nı alnınıza yapıştırıveriyorlar.
Oysa ülkede cinayetlerin, mafya suikastlerinin ardı arkası kesilmiyor. Acaba bütün bu yaşananlarda kevgire dönmüş sınır kapılarının bir payı yok mudur dersiniz?
Taksimde yaşanan korkunç olaydan bir gün sonra toplanan "Altılı Masa"dan da bir açıklama geldi, "Türkiye'yi terör saldırılarıyla dizayn etmek isteyenlere karşı kararlı duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz, terörü, terör örgütlerini ve terörden medet umanları lanetliyoruz" denildi. Bu açıklamanın zamanlaması ise Reuters haber ajansına bir yetkilinin " Taksim'de yaşanan olayda İŞİD parmağı olabileceğini gözardı etmiyoruz" sözleriyle denk düştü.
Altılı masanın "eski AKP'li" ortakları dikkate alındığında "bu açıklamalara inanalım mı?" Sorusu aklımdan geçti, o sırada Açık Radyo'da gazeteci Ali Bilge'nin bu olayla ilgili konuşmasını dinliyordum, Bilge orada söylediklerini daha sonra sosyal hesabından da paylaştı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na sesleniyordu:
"SAYIN DAVUTOÐLU sizden 2 ricam var.
1- İstiklal caddesinde yaşanan katliamı lütfen analiz eder misiniz?
2- 2015 Haziran ve Kasım seçimleri arasında olan biteni de bi- zahmet açıklar mısınız?
Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu görevde bulunduğu, 2015 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki döneme ilişkin; "Olan bitenler açıklanırsa birileri sokağa çıkamaz" demişti. 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım2015 tarihleri arasında yaşananlar Türkiye siyasi tarihinin en ilginç, karanlık ve sırlarla dolu dönemidir. 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar olan süreçte şunlar yaşandı:
11 Temmuz: KCK, ateşkesi sonlandırdı.17 Temmuz: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı'nı tanımadığını söyledi. 20 Temmuz: Suruç'ta IŞİD'li canlı bomba, kendisini patlattı. 33 kişi hayatını kaybetti. 22 Temmuz: Ceylanpınar'da iki polis, evlerinde uyurken öldürüldü. 23 Temmuz: IŞİD, Kilis'te sınırdan ateş açtı bir astsubay öldü. Diyarbakır'da bir polisi PKK tarafından öldürüldü. 24 Temmuz: TSK uçakları IŞİD hedeflerini ve Kandil'deki PKK kamplarını bombaladı. Polis de Türkiye genelinde IŞİD, PKK ve DHKP-C operasyonu yaptı. 11 Ağustos: Erdoğan, çözüm sürecinin kaldırıldığını açıkladı. 20 Ağustos: Lice'de 4 asker öldürüldü. Bir gün sonra Siirt'te yola döşenen patlayıcılar askeri aracın geçişi sırasında patlatıldı, 8 asker hayatını kaybetti. 22 Ağustos: Şırnak'ta karakola düzenlenen saldırıda Yüzbaşı Ali Alkan hayatını kaybetti. Askerin ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan hükümetin savaş politikasına isyan etti."
Gerçekten ben de bu soruların yanıtlarını yıllarca AKP yönetimlerinde ciddi sorumluluklar almış bu isimlerden, yani hem Davutoğlu'ndan hem de Ali Babacan'dan dinlemek isterim.
Bilmem siz ne dersiniz?
Türkiye'de yaşananları dikkate aldığımızda "her şey kontrolümüz altında" diyen yetkililere ya da "işler kötü gidiyor ama biz bu işe çare bulacağız" diyen muhalefete inanalım mı?