Vay Canına
Forum Üyesi
Bursa, ediplerimizce “ruhaniyetli şehir” olarak da isimlendirilir. Bunun sebebi, bir mezar başında veya eski bir han bahçesinde kendinizle baş başa kalabildiğinizde hissettiğiniz mânevî esintiler olabileceği gibi, asırlık câmi ve minarelerin gölgesinde mâzinin tılsımlı imbiğinden sızan mânâ damlacıklarını yudumlama da olabilir. Câmiler, çınlayan kubbeler, aşkla bükülen kemerler, çınarlar, şadırvanlar, şakırdayan sular, ihtişamlı hayatların son durağı türbeler, kendi dillerince bizlere bir şeyler anlatır. Bunlarla süslenen Bursa, sâkinlerine belki de daha fazlasını veriyordur. Osmanlı hikâyesinin ilk sayfaları, Bursa'da yazıldığı gibi, millî kültürümüzün berrak sayfalarının inşasında en güçlü kalem darbeleri de, Osmanlı döneminde Bursa, İstanbul ve Edirne gibi şehirlerde vurulmuştur.
Modernitenin ruhsuz mekânlarının sıkıcılığına karşı Bursa'nın tarihî Muradiye semti, bir huzur iklimi, bir hava alma adacığı vazifesi gören türbeler manzûmesidir. Taşlı bir yoldan girilen bu sâkin mekân, ziyaretçilerini bir yanda küçük mezar taşları, diğer yanda güller ordusuyla karşılar. Dikkatli bir bakışla türbelerin birbirinden farklı olduğu ve herhangi bir mimarî zorlamanın katı usûllerine saplanılmadan inşa edildiği hemen fark edilir.
Modernitenin ruhsuz mekânlarının sıkıcılığına karşı Bursa'nın tarihî Muradiye semti, bir huzur iklimi, bir hava alma adacığı vazifesi gören türbeler manzûmesidir. Taşlı bir yoldan girilen bu sâkin mekân, ziyaretçilerini bir yanda küçük mezar taşları, diğer yanda güller ordusuyla karşılar. Dikkatli bir bakışla türbelerin birbirinden farklı olduğu ve herhangi bir mimarî zorlamanın katı usûllerine saplanılmadan inşa edildiği hemen fark edilir.