Vay Canına
Forum Üyesi
1- Arazinin mülk olarak verilip verilmediğine göre:
a) Mülk Tımarlar: Bu tür tımarlarda devlet, türlü hak ve resimleri toplama yetkisini tımar sahibine bütün hayâtı boyunca ve ölümünden sonra da mirasçıları tarafından tam bir mülk olarak tasarruf edilebilecek bir gelir hâlinde bırakmış bulunmaktadır. Bu gibi haklar vaktiyle devletten bir mülk olarak satın alınmış yahut fevkalâde durumlarda bir hizmete bağlı olmayarak bağışlanmış serbest mülkler olduğu hâlde zamanla devlet tarafından askerî hizmet şartı koyulmuştur. Mülk tımarların sahipleri sefere bizzat gitmek veya mükemmel silâhlanmış bir mikdâr asker (cebelü) göndermek mecburiyetindedirler. Bu gibi hizmetlerin yerine getirildiği müddetçe devlet mülk tımarlara el koymamıştır. Eğer bu tip tımar sahipleri sefere bizzat gelmezler veya yerlerine cebelü göndermezlerse, diğer tımarlar gibi dirlikleri ellerinden alınıp bir başkasına verilmez, sâdece tımarın bir yıllık gelirine devlet tarafından el konulurdu. Sahipleri ölünce de bu tip tımarlar bütünüyle erkek evlâda verilir, erkek evlâd olmadığı takdirde ise erkek veya kadın diğer mirasçılara intikâl ederdi. Onlar da hisseleri nisbetinde gönderilecek cebelülerin masraflarına iştirak ederlerdi. Bu gibi tımarlar, sahipleri tarafından sefere gitmek veya cebelü göndermek mükellefiyetiyle beraber, diğer mülkler gibi serbestçe alınıp satılabilir, aynı mükellefiyetle beraber olmak şartıyla vakfedilmeleri de mümkün olurdu.
a) Mülk Tımarlar: Bu tür tımarlarda devlet, türlü hak ve resimleri toplama yetkisini tımar sahibine bütün hayâtı boyunca ve ölümünden sonra da mirasçıları tarafından tam bir mülk olarak tasarruf edilebilecek bir gelir hâlinde bırakmış bulunmaktadır. Bu gibi haklar vaktiyle devletten bir mülk olarak satın alınmış yahut fevkalâde durumlarda bir hizmete bağlı olmayarak bağışlanmış serbest mülkler olduğu hâlde zamanla devlet tarafından askerî hizmet şartı koyulmuştur. Mülk tımarların sahipleri sefere bizzat gitmek veya mükemmel silâhlanmış bir mikdâr asker (cebelü) göndermek mecburiyetindedirler. Bu gibi hizmetlerin yerine getirildiği müddetçe devlet mülk tımarlara el koymamıştır. Eğer bu tip tımar sahipleri sefere bizzat gelmezler veya yerlerine cebelü göndermezlerse, diğer tımarlar gibi dirlikleri ellerinden alınıp bir başkasına verilmez, sâdece tımarın bir yıllık gelirine devlet tarafından el konulurdu. Sahipleri ölünce de bu tip tımarlar bütünüyle erkek evlâda verilir, erkek evlâd olmadığı takdirde ise erkek veya kadın diğer mirasçılara intikâl ederdi. Onlar da hisseleri nisbetinde gönderilecek cebelülerin masraflarına iştirak ederlerdi. Bu gibi tımarlar, sahipleri tarafından sefere gitmek veya cebelü göndermek mükellefiyetiyle beraber, diğer mülkler gibi serbestçe alınıp satılabilir, aynı mükellefiyetle beraber olmak şartıyla vakfedilmeleri de mümkün olurdu.