Katar'da yapılan dünya kupası öncesinde Arjantin'in şampiyon olacağına dair çok ciddi tahminler vardı. Enteresan bir şekilde iki Güney Amerika devi Arjantin ve Brezilya dan birinin finale çıkması da neredeyse kesindi.
Karşı taraftan da Portekiz ya da Fransa gelecekti. Fas ve Hırvatistan tahminleri biraz bozdu ama nihayetinde beklenenler den birinin olmasını engelleyemediler.
Tahminler daha çok Messi-Ronaldo finalini işaret ediyordu elbette. Ama Portekiz'in hocası zaten bu ihtimali pek istemiyor gibiydi ve Ronaldo'yu yedek bekletme konusunda ısrarcı davrandı.
Neticede Neymar-Messi-Ronaldo-Mbappe dörtlüsünden ikisi finali gördü. Zaten bu dörtlüden 3'ü de Paris Saint Germain'in oyuncusu idi. Yani biraz sonra yazacaklarım ışığında en feda edilebilir olan Ronaldo idi.
Final sonrası ise Messi'nin kupayı alırken giydiği yerel kıyafet çok tartışıldı. Stadyumda düzenlenen kupa seremonisinde Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve FIFA Başkanı Infantino, Messi'ye yöresel bir kıyafet olan 'besht' giydirdi. Dünya bu kıyafetle kupayı kaldıran Messi'yi konuştu. Arjantin kupayı almış ama Arjantin'in şu an en büyük markası olan Messi Arjantin formasının üzerine Katar'ın milli kıyafetini giyerek kupayı kaldırmıştı.
Masum gibi görünen bir olay olsa da çok önemli bir mesajdı ve aslında masum olmasa da normaldi.
Dün akşam Katar'da sahaya çıkan iki takımın en önemli oyuncuları, en büyük markaları olan iki futbolcu aslında zaten Katar birlikte Katar için oynayan iki futbolcu idi çünkü.
Batıyı paraya boğarak yok etmeyi planlayan Katar bu iki futbolcunun oynadığı finalin her anlamda ev sahibi idi.
Yani finalin Katar'da oynanıyor olmasından çok daha derin bir şeydi yaşanan.
Ne demek istediğimi kısaca anlatayım:
Katar spor yatırımları (QSI), 2010 yılında Fransa'nın Paris Saint-Germain kulübüne ait hisselerin %70'ini satın aldı. QSI, Haziran 2012'de de kalan %30'luk hisseyi bir Amerikan yatırım şirketinden almak için tam 100 milyon euro ödedi ve kulübün tek sahibi oldu. Bu satın almalar sonucu Katar'ın Fransa genelinde yaptığı en büyük yatırım da PSG olarak kayıtlara geçti. Bu arada Al-Jazeera de Fransa ligi naklen maç yayınlarının bir kısmı ve Fransa'da oynanacak Şampiyonlar Ligi maçlarının yayın haklarına 121 milyon euro para ödedi. "Bunda ne var?" diyenler için hemen belirtelim; Al-Jazeera Sport Yönetim Kurulu Başkanı, QSI Yönetim Kurulu Başkanı ve Paris Saint-Germain CEO'su aynı kişi idi.
Neticede Dünya futbolu için en pazarlanabilir final Messi-Ronaldo finali olsa da Katar için bence ilk tercih edilecek final yaşandı ve Messi-Mbappe finali oynandı. Olmazsa Neymar-Mbappe finali de fena olmazdı.
Bu üçlüden hangisi finali kazansa da Katar Şeyhi ona 'Besht' giydirecekti. Herhangi bir şekilde bu üçlü den birinin itiraz etmesi de mümkün değildi. Yukarıda da dediğim gibi Katar, BAE gibi bir zamanların Osmanlı kasabaları, 1960'lara kadar İngiliz sömürgesi olarak hayatlarını sürdüren körfezin petrol zenginleri batıyı paraya boğarak yok etmeyi kafalarına koymuşlar bir kere. Aklıma takılan tek soru İngilizler o petrol yataklarından savaşmadan neden vaz geçip bütün Batı'yı neden bu duruma düşürdüler sorusu.
Karşı taraftan da Portekiz ya da Fransa gelecekti. Fas ve Hırvatistan tahminleri biraz bozdu ama nihayetinde beklenenler den birinin olmasını engelleyemediler.
Tahminler daha çok Messi-Ronaldo finalini işaret ediyordu elbette. Ama Portekiz'in hocası zaten bu ihtimali pek istemiyor gibiydi ve Ronaldo'yu yedek bekletme konusunda ısrarcı davrandı.
Neticede Neymar-Messi-Ronaldo-Mbappe dörtlüsünden ikisi finali gördü. Zaten bu dörtlüden 3'ü de Paris Saint Germain'in oyuncusu idi. Yani biraz sonra yazacaklarım ışığında en feda edilebilir olan Ronaldo idi.
Final sonrası ise Messi'nin kupayı alırken giydiği yerel kıyafet çok tartışıldı. Stadyumda düzenlenen kupa seremonisinde Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve FIFA Başkanı Infantino, Messi'ye yöresel bir kıyafet olan 'besht' giydirdi. Dünya bu kıyafetle kupayı kaldıran Messi'yi konuştu. Arjantin kupayı almış ama Arjantin'in şu an en büyük markası olan Messi Arjantin formasının üzerine Katar'ın milli kıyafetini giyerek kupayı kaldırmıştı.
Masum gibi görünen bir olay olsa da çok önemli bir mesajdı ve aslında masum olmasa da normaldi.
Dün akşam Katar'da sahaya çıkan iki takımın en önemli oyuncuları, en büyük markaları olan iki futbolcu aslında zaten Katar birlikte Katar için oynayan iki futbolcu idi çünkü.
Batıyı paraya boğarak yok etmeyi planlayan Katar bu iki futbolcunun oynadığı finalin her anlamda ev sahibi idi.
Yani finalin Katar'da oynanıyor olmasından çok daha derin bir şeydi yaşanan.
Ne demek istediğimi kısaca anlatayım:
Katar spor yatırımları (QSI), 2010 yılında Fransa'nın Paris Saint-Germain kulübüne ait hisselerin %70'ini satın aldı. QSI, Haziran 2012'de de kalan %30'luk hisseyi bir Amerikan yatırım şirketinden almak için tam 100 milyon euro ödedi ve kulübün tek sahibi oldu. Bu satın almalar sonucu Katar'ın Fransa genelinde yaptığı en büyük yatırım da PSG olarak kayıtlara geçti. Bu arada Al-Jazeera de Fransa ligi naklen maç yayınlarının bir kısmı ve Fransa'da oynanacak Şampiyonlar Ligi maçlarının yayın haklarına 121 milyon euro para ödedi. "Bunda ne var?" diyenler için hemen belirtelim; Al-Jazeera Sport Yönetim Kurulu Başkanı, QSI Yönetim Kurulu Başkanı ve Paris Saint-Germain CEO'su aynı kişi idi.
Neticede Dünya futbolu için en pazarlanabilir final Messi-Ronaldo finali olsa da Katar için bence ilk tercih edilecek final yaşandı ve Messi-Mbappe finali oynandı. Olmazsa Neymar-Mbappe finali de fena olmazdı.
Bu üçlüden hangisi finali kazansa da Katar Şeyhi ona 'Besht' giydirecekti. Herhangi bir şekilde bu üçlü den birinin itiraz etmesi de mümkün değildi. Yukarıda da dediğim gibi Katar, BAE gibi bir zamanların Osmanlı kasabaları, 1960'lara kadar İngiliz sömürgesi olarak hayatlarını sürdüren körfezin petrol zenginleri batıyı paraya boğarak yok etmeyi kafalarına koymuşlar bir kere. Aklıma takılan tek soru İngilizler o petrol yataklarından savaşmadan neden vaz geçip bütün Batı'yı neden bu duruma düşürdüler sorusu.