Milliyet yazarı Şansal Büyüka'nın derbi yazısı
Türk'ün geleneğidir... İkramı ev sahibi yapar... Tam tersi oldu... Aslantepe'ye misafir giden Beşiktaş daha birinci dakikada ev sahibi Galatasaray'a iki büyük ikram yaptı...
Beşiktaş'ta ilk ikram; iki stoper Tayyip Talha ile Saiss'in büyük hatasından, ikinci ikram ise savunmadan topu çıkartmaya çalışırken kaptıran Cenk'ten geldi... Galatasaray "misafire ayıp olmasın" demiş olmalı ki, iki pozisyonu da kullanamadı...
Galatasaray iki ikramı geri çevirdikten sonra tamamen kendi üretimi bir golle öne geçti... Rashica'nın arka direğe kaldırdığı, Barış Alper'in sıkıntılı pozizyonda olmasına rağmen kafayla indirdiği top, İcardi'nin ayağından değil, adeta kalçasından ateşlediği vuruşla S 400 füzesi gibi Beşiktaş ağlarına takıldı... Bu vuruş, bu kalite İcardi'nin Galatasaray'a gelişinin ilanıydı...
Aslında golün başlangıcında Rashica ve Barış Alper'in inkar edilemez katkıları, Okan Hoca'nın doğru bir onbirle sahaya çıktığını çok açık biçimde ortaya koydu...
Şenol Hoca çok haklı bir tercihle Dele Alli gibi nispeten yumuşak bir oyuncuyu kenarda tutarak orta sahayı daha sert bir yapıya kavuşturmak istedi... Ancak bu alanda Gedson öne çıkarken, Josef ve Salih beklenenin çok gerisinde ve ağır kaldılar...
Galatasaray'ın etkili olduğu dakikalarda, Mertens'in iki metreden vuruşunu sol eliyle mucize gibi çıkaran kaleci Mert, hemen ardından Barış Alper'in mutlak gol pozisyonunu bu defa sol ayağıyla önledi... Bitmedi, Mertens'in ağlara doğru yönelen topunu "ahtapot" gibi uzayarak çıkaran Mert kendine şans tanıyan hocası Şenol Güneş'in tercihini boşa çıkartmadı...
İlk yarı bittiğinde İcardi'nin golüyle İtalya liginden, Cenk Tosun'un golüyle İngiltere Premier Lig'inden esintiler Aslantepe'yi doldurdu... Ancak bu yarının tartışmasız tek adamı vardı; Beşiktaş kalecisi Mert Günok...
Galatasaray ikinci yarıda Beşiktaş'ı resmen teslim aldı... Oyun üstünlüğü, atak üstünlüğü, futbol zenginliği, kalite farkı, iştah,istek, sınırsız bir kazanma arzusu hepsi Galatasaray'a aitti...
Bu kadar etkili Galatasaray'da şaşırdığım şu oldu; İcardi üç topla buluştu, iki gol attı, bir vuruşu direkte patladı... O zaman İcardi ile topun daha fazla buluşması, daha fazla harman olması gerekmiyor mu?
Bu arada; Barış'ın formayı kapması Kerem'e yaramış... Oyuna girdikten sonra öne oyunu, çabuk oyunu, takım oyunu ve direkte patlayan vuruşu bize izlemeye doyamadığımız Kerem 'den ilk işaretleri verdi...
Beşiktaş yenik oynadığı dakikalarda bile hücuma pek çıkamadı... Ancak son 20 dakikada Muleka'nın cılız şutu, Cenk'in Muslera'nın dokunuşu ile dışarı attığı pas - şut karışımı vuruşu ve Weghorst'un mutlak pozisyonda topu dışarı yolladığı pozisyonlarda gole yaklaştı... Ancak her Galatasaray atağı, Beşiktaş savunmasında yeni bir tehlike yarattı... Direkten dönen iki Galatasaray şutu, farklı yenilgiyi önlemesi adına Beşiktaş'ın şansıydı...
Galatasaray'da maç boyu kötü oynayan yoktu... Beşiktaş'ta kaleci Mert ile Gedson Fernandes dışında iyi oynayan yoktu... Mertens ile İcardi, Galatasaray'a gelmişlerdi ama henüz kalitelerini, kariyerlerini getirmemişlerdi... Mertens ile İcardi, Beşiktaş maçıyla birlikte kalitelerini, kariyerlerini Galatasaray'a ve Türkiye'ye getirdiler... Bakmayın ara - sıra kriterlerin şaşırdığına... Genellikle kalite her zaman kazanır ...
Şansal BÜYÜKA / Milliyet
Türk'ün geleneğidir... İkramı ev sahibi yapar... Tam tersi oldu... Aslantepe'ye misafir giden Beşiktaş daha birinci dakikada ev sahibi Galatasaray'a iki büyük ikram yaptı...
Beşiktaş'ta ilk ikram; iki stoper Tayyip Talha ile Saiss'in büyük hatasından, ikinci ikram ise savunmadan topu çıkartmaya çalışırken kaptıran Cenk'ten geldi... Galatasaray "misafire ayıp olmasın" demiş olmalı ki, iki pozisyonu da kullanamadı...
Galatasaray iki ikramı geri çevirdikten sonra tamamen kendi üretimi bir golle öne geçti... Rashica'nın arka direğe kaldırdığı, Barış Alper'in sıkıntılı pozizyonda olmasına rağmen kafayla indirdiği top, İcardi'nin ayağından değil, adeta kalçasından ateşlediği vuruşla S 400 füzesi gibi Beşiktaş ağlarına takıldı... Bu vuruş, bu kalite İcardi'nin Galatasaray'a gelişinin ilanıydı...
Aslında golün başlangıcında Rashica ve Barış Alper'in inkar edilemez katkıları, Okan Hoca'nın doğru bir onbirle sahaya çıktığını çok açık biçimde ortaya koydu...
Şenol Hoca çok haklı bir tercihle Dele Alli gibi nispeten yumuşak bir oyuncuyu kenarda tutarak orta sahayı daha sert bir yapıya kavuşturmak istedi... Ancak bu alanda Gedson öne çıkarken, Josef ve Salih beklenenin çok gerisinde ve ağır kaldılar...
Galatasaray'ın etkili olduğu dakikalarda, Mertens'in iki metreden vuruşunu sol eliyle mucize gibi çıkaran kaleci Mert, hemen ardından Barış Alper'in mutlak gol pozisyonunu bu defa sol ayağıyla önledi... Bitmedi, Mertens'in ağlara doğru yönelen topunu "ahtapot" gibi uzayarak çıkaran Mert kendine şans tanıyan hocası Şenol Güneş'in tercihini boşa çıkartmadı...
İlk yarı bittiğinde İcardi'nin golüyle İtalya liginden, Cenk Tosun'un golüyle İngiltere Premier Lig'inden esintiler Aslantepe'yi doldurdu... Ancak bu yarının tartışmasız tek adamı vardı; Beşiktaş kalecisi Mert Günok...
Galatasaray ikinci yarıda Beşiktaş'ı resmen teslim aldı... Oyun üstünlüğü, atak üstünlüğü, futbol zenginliği, kalite farkı, iştah,istek, sınırsız bir kazanma arzusu hepsi Galatasaray'a aitti...
Bu kadar etkili Galatasaray'da şaşırdığım şu oldu; İcardi üç topla buluştu, iki gol attı, bir vuruşu direkte patladı... O zaman İcardi ile topun daha fazla buluşması, daha fazla harman olması gerekmiyor mu?
Bu arada; Barış'ın formayı kapması Kerem'e yaramış... Oyuna girdikten sonra öne oyunu, çabuk oyunu, takım oyunu ve direkte patlayan vuruşu bize izlemeye doyamadığımız Kerem 'den ilk işaretleri verdi...
Beşiktaş yenik oynadığı dakikalarda bile hücuma pek çıkamadı... Ancak son 20 dakikada Muleka'nın cılız şutu, Cenk'in Muslera'nın dokunuşu ile dışarı attığı pas - şut karışımı vuruşu ve Weghorst'un mutlak pozisyonda topu dışarı yolladığı pozisyonlarda gole yaklaştı... Ancak her Galatasaray atağı, Beşiktaş savunmasında yeni bir tehlike yarattı... Direkten dönen iki Galatasaray şutu, farklı yenilgiyi önlemesi adına Beşiktaş'ın şansıydı...
Galatasaray'da maç boyu kötü oynayan yoktu... Beşiktaş'ta kaleci Mert ile Gedson Fernandes dışında iyi oynayan yoktu... Mertens ile İcardi, Galatasaray'a gelmişlerdi ama henüz kalitelerini, kariyerlerini getirmemişlerdi... Mertens ile İcardi, Beşiktaş maçıyla birlikte kalitelerini, kariyerlerini Galatasaray'a ve Türkiye'ye getirdiler... Bakmayın ara - sıra kriterlerin şaşırdığına... Genellikle kalite her zaman kazanır ...
Şansal BÜYÜKA / Milliyet