Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık.* Kanserli doku, önce yakın çevresine sonra, memeye yakın lenf bezlerine yayılıyor. Zamanında tanı konulup tedavi edilmeyen hastalarda kanser diğer organlara yayılarak tedavisi olanaksız evreye geçiyor.
Meme kanseri kadınlarda görülen kanserlerin %33'ünü oluşturmaktadır. Tüm kanser hastalarının ise %20'sini tehdit etmektedir. Günümüzde her 8 kadından 1'i hayatı boyunca meme kanseriyle karşı karşıya kalma riskiyle yaşamaktadır.
Meme kanseri, meme dokusu içinde süt kanalları içerisinde oluşan kanser hücreleridir. Meme kanserlerinin yüzde 80'i invaziv duktal karsinomdur. Invaziv duktal karsinom, meme kanserinin süt kanallarında ortaya çıktığını gösterir. Meme kanserinin yüzde 20'si de invaziv lobüler karsinomdur. Bu türde ise meme kanseri süt kanallarında değil, süt bezlerinde gelişir.
Meme kanserine neden olan hücrelerin çoğalması ve büyümesi oldukça zaman alır. Ancak çoğaldıktan sonra hücreler lenf ve kan yoluyla vücudun diğer organlarına yayılabilir. Meme kanserinde en önemlisi kanserin kan ve lenf yolu ile diğer organlara yayılmadan tanının konmasıdır. Bu aşamada konulan bir tanı ile tedavi oranı çok yüksektir. Bu nedenle meme kanserinde erken teşhis çok önemlidir.
MEME KANSERİ NEDEN OLUR?
Bilimsel araştırmalar kadınlarda meme kanseri gelişiminde rol oynayan belirli risk faktörlerinin tanımlanmasını sağlamıştır. Bu risk faktörlerine maruz kalan kişilerde, toplumun geri kalanındaki bireylere göre daha yüksek oranda meme kanseri gelişimi görüldüğü tespit edilmiştir. Bu risk faktörleri aşağıdaki gibi özetlenebilir: Aile Öyküsü:*Meme kanserlerinin önemli bir kısmı genetik alt yapı ile ilişkilidir. Bu bakımdan özellikle birinci derece akrabalarda meme kanseri öyküsü olan kişilerin, topluma göre meme kanseri olma riski daha yüksektir. Aynı şekilde tek memede kanser gelişme öyküsü olan bir kişide, diğer memede de kanser gelişme riski daha yüksektir.
Yaş:*Kadınlarda 55 yaş ve sonrasında meme kanseri gelişme ihtimali artar.
Cinsiyet:*Kadınlarda erkeklere göre meme kanseri gelişme riski 2 kat daha fazladır.
Adet Görme Yaşı:*Meme dokusu genel olarak östrojen ve progesteron gibi kadın eşey hormonlarına duyarlı bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bahsedilen hormonlara maruziyet süresinin arttığı durumlarda dokularda çoğalma yanıtı da artacağından, meme kanseri riski de artar. Erken yaşta adet gören kadınlarda kan östrojen ve progesteron düzeyi erken yaşta yükselmeye başladığından, meme kanseri gelişme riski yükselir.
Menopoz Yaşı:*Adet görme yaşına benzer şekilde, daha geç yaşta menopoza uğrayan bir kadında, kandaki östrojen ve progesteron hormon düzeyi daha geç yaşta azalmaya başlayacağından, meme dokusunun hormonlara maruz kalma süresi artar. Dolayısıyla meme kanseri riski de artmış olur.
Gebelik:*Hamilelikle birlikte kadınlardaki hormon sistemi yeniden düzenlenir. Gebelik durumunda progesteron hormonunun hakimiyeti ortaya çıkacağından, kadın üreme sistemiyle birlikte, meme dokusu da farklı bir gelişim sürecine uğrar. Bu bakımdan, hiç gebe kalmayan kadınlarda veya ileri yaşta( 30 yaş sonrası) gebe kalan kadınlarda, toplumun geri kalanına göre daha yüksek meme kanseri riski tespit edilmiştir.
Hormon Tedavisi Alma:*Menopoz sonrasında ortaya çıkan sıcak basması, kemik erimesi gibi problemlerin tedavisinde kullanılan uzamış hormon replasman tedavisi östrojen ve progesteron içerdiğinden, meme kanseri gelişimi açısından risk faktörüdür.
Sigara ve Alkol Alışkanlığı:*Sigara ve alkol kullanımı pek çok kanser türünde olduğu gibi, meme kanseri gelişimi açısından da önemli birer risk faktörüdür.
Yoğun Meme Dokusuna Sahip Olma:*Meme dokusunun büyük ve yoğun içerikli olması, hem erken teşhis için gereken muayenede kitlenin algılanmasında hem de mamografi gibi yöntemler tarafından kitlenin tespit edilmesini zorlaştırabildiği için meme kanserinin ilerlemesi açısından risk faktörü kabul edilebilir.
Radyasyon:*Göğüs bölgesinde uygulanan veya kişinin bu bölgeye maruz kaldığı radyasyon öyküsü meme kanseri gelişiminde etkili olabilir
-Kadın olmak,
-50-70 yaş arasında ve menopoz sonrası dönemde olmak,
-Ailesinde (anne veya baba tarafında) meme kanserine yakalanmış akrabaları olmak, (Akrabalık derecesi ne kadar yakın ve meme kanserli akraba sayısı ne kadar fazlaysa risk o kadar yükselir)
-Daha önce meme kanserine yakalanmış olmak,
-Adet başlama yaşının erken, menopoz yaşının geç olması,
-Hiç doğum yapmamış olmak,
-İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapmak,
-Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak,
-Uzun süreli hormon tedavisi almak,
-Modern şehir yaşamı ortamında yaşamak,
-Sigara ve tütün ürünleri kullanmak,
-Şişmanlık; özellikle menopoz sonrası fazla kilo almak ve doymuş -yağlardan zengin gıdaları fazla miktarda tüketmek,
-Fiziksel aktivite azlığı
MEME KANSERİ EVRELERİ NELERDİR?
Meme kanseri çok sık karşılaşılan ve hızlı ilerleyebilen bir kanser olmasına rağmen erken evrede tanı aldığında son derece etkin tedavi edilebilir ve oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Kanserin ilk evresinde memedeki tümörlü dokunun çapı 2 santimetreden küçüktür ve koltuk altı bölgesinde lenf bezi büyümesi görülmez.
Evre 1 olarak adlandırılan bu dönemde tanı alıp tedavi edilen kişilerde 5 yıl sonrası sağ kalım oranı %98'dir. Kitle çapının 2 santimetreden büyük olduğu dönem, evre 2 olarak adlandırılır ve bu evrede lenf bezlerinde büyüme görülebilir ya da görülmeyebilir.
Evre 3 olarak tanımlanan dönemde ise tümörlü dokunun çapı 5 santimetreyi aşmış, koltuk altında lenf büyümesi belirgin hale gelmiş durumdadır. Bu evrede tanı alan meme kanseri hastalarında tedavi sonrası 5 yıllık süreçte sağkalım oranı yarı yarıya azalır ve %50,6 gibi bir oranda başarı elde edilir. Meme kanseri ile mücadele kapsamında erken tanı kritik önem taşıdığı için kanser evreleri hakkında bilgi sahibi olmak, düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yaparak kitleyi en erken evrede saptamak, doğru zamanda hekim muayenesine ve mamografi çekimi gibi ileri görüntüleme tekniklerine başvurmak son derece önemlidir.
Meme kanseri klinik evresine bağlı olarak farklı semptom veya bulgulara yol açabilir. Erken evredeki meme kanserlerinde hastalarda herhangi bir şikâyet olmayabilir. Bu dönemde memedeki kitle elle hissedilmeyecek kadar küçük olup ancak belirli radyolojik testler ile görüntülenebilir. Bunun yanında aşağıdaki semptom ve bulgular meme kanseri açısından uyarıcı niteliktedir: -Memede kitle; özellikle oldukça sert, hareketsiz, düzensiz sınırlı,*genellikle ağrısız
-Memede ağrı
-Meme cildinde kızarıklık, hassasiyet
-Meme ucundan akıntı; şeffaf yada kanlı akıntı gelmesi
-Meme ucu cildinin soyulması, kuruması, kabuklanması veya egzama benzeri döküntü olması
-Meme şeklinde veya boyutunda açıklanamayacak şekilde bozulma veya değişim
-Meme ucunun içe dönmesi
-Koltuk altında şişlik veya kitle hissedilmesi (elegelen lenf bezleri)
Memenin ergenlikten sonra tüm kadınlar tarafından aralıklı muayene edilmesi erken tanı açısından son derece önemlidir. Meme dokusunun dört ayrı kadrandan elle muayene edilmesi bu bakımdan yararlıdır.
Meme dokusunda hissedilen her kitle kanser anlamına gelmez. Memede çeşitli nedenlerle ortaya çıkan kistler, fibrokistik değişiklikler veya iyi huylu tümörleri de kitle olarak algılanabilir. Bununla birlikte kanser açısından ayrımının yapılabilmesi için bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.