Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 13,922
- Puanları
- 0
Umut Öztürk:Beşiktaş, iç sahada Fenerbahçe’ye uzun süredir kaybetmiyordu. Özellikle yeni stadyuma geçtikten sonra ligde yanılmıyorsam yalnızca bir mağlubiyeti vardı. Rıza Çalımbay–İsmail Kartal dönemindeki maçta Fenerbahçe’nin 3-1’lik net bir galibiyeti gelmişti. Bu maç özelinde baktığımızda ise Beşiktaş’ın, son üç sezonda sık kullandığımız bir kalıpla söylemek gerekirse, yakın tarihinin en travmatik yenilgilerinden birini yaşadığını düşünüyorum.Bunun birkaç nedeni var. Fenerbahçe, kadro kalitesi ve sahaya yansıttığı hem defansif hem ofansif oyun bakımından Beşiktaş’tan üstün görünüyor. Maç Fenerbahçe’nin iyi başladığı, iki farklı üstünlüğü yakaladığı ve 2-0, 3-1 veya 3-0 gibi bir skorla tamamlansaydı; Beşiktaş’ın hiçbir dakikada üstünlük kuramadığı, varlık gösteremediği bir senaryoda bu kadar travmatik olmayabilirdi. Fakat Beşiktaş’ın planı çok iyi kurgulaması, bu planın sonucunda iki güzel gol bulması, kırmızı karta kadar rakibini tabiri caizse sahadan silmesi ve 11’e 11 devam etse farkı artıracağına dair emareler göstermesi; maçın Beşiktaş adına dramatikliğini, Fenerbahçe adına da epikliğini artırdı.Elbette Orkun Kökçü’nün kırmızı kartı belirleyici oldu. Ama bu mağlubiyeti yalnızca Orkun’a, hatta “X bir oyuncunun atılmasıyla rüzgâr tersine döndü” anlatısına indirgemek Beşiktaş’ın uzun vadede işine yaramaz. Şuna katılıyorum: Beşiktaş 10 kişi kalmasaydı—özellikle sahada presi organize eden, top dolaşımını sağlayan, takımın beyni konumundaki Orkun atılmasaydı—yüksek ihtimalle maçı 3 puanla bitirecekti. Yine de sahadan bir oyuncu eksilmek, iki farklı üstünlüğü koruyamayacağınız anlamına gelmez. İç sahada kırmızıdan sonra bu kadar geriye çekilmek, bence daha derin sorunlara işaret ediyor.Orkun’un kırmızısı amatörceydi. Bu, onun savunma zamanlamasındaki eksikliğinden mi, aşırı motivasyondan mı, profesyonel davranamamasından mı kaynaklandı; kesin konuşmak zor. Ben ikinci ihtimale daha yakınım: Yoğun duygular kontrolü kaybettirdi. Faydalı olmaya çalışırken takımın zararına sonuçlar doğdu. Ancak Beşiktaş’ın daha detaylı sorgulaması gereken bir diğer konu da Sergen Yalçın’ın oyun dışı kalması. Savunma hamlesinde zamanlama hatası yapıp kırmızı gören bir oyuncu ilk kez olmuyor; derbilerde her takımın başına gelebilir. İki farklı skor üstünlüğünü 10 kişiyle de doğru planla korumak mümkündür. Nitekim Beşiktaş ikinci yarıda bunu kısmen gösterdi. İlk yarıda 10 kişi kaldığı 10–15 dakikalık bölüm ise felaketti; takım sahada “başı kesik tavuk” gibi dolaştı ve Fenerbahçe zorlanmadan iki gol buldu (biri duran top). İkinci yarıda ise Salih ve Ndidi ile ceza sahası önü iyi savunuldu; Fenerbahçe’nin tehlikelerinin çoğu Beşiktaş hücuma çıkıp topu kaptırdıktan sonra geçişten geldi.Tedesco’nun Fenerbahçe’si övgü toplasa da ilk 20 dakikada Beşiktaş’ın presini kontrol edemediler, ikinci yarının yaklaşık 25 dakikasında da yerleşik hücumda çok olumlu aksiyon üretemediler. Buna karşın ilk yarıda Orkun atıldıktan sonra Beşiktaş merkezde hamleyi geç yaptı; Salih Uçan müdahalesi gecikti, Rafa Silva merkeze çekilmedi. Ndidi tek başına hem içe kat eden Kerem’i, hem Asensio’yu, hem de diğer kanadı desteklemek zorunda kaldı. Bu, büyük bir hataydı. Derbide gerekirse oyunu soğutursunuz; 10 dakika mükemmel yönetilmeliydi, Beşiktaş bunu korkunç değerlendirdi. Üstelik Salih oyunu tutma planlarında bir “savunmacı” çözüm değildir; topa daha çok sahip olduğunuz senaryolarda yönlendirici rolü öne çıkar.Özetle: Bu mağlubiyet yalnızca Orkun’un kırmızısıyla açıklanamaz. Kaptan, teknik direktör ve kadro planlayıcısının ortak sorumluluğu var. Beşiktaş maça harika başladı; o gece Dolmabahçe bayram yerine dönebilirdi. Sergen Yalçın’ın futbol aklına güveniyorum; uzun vadede Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışına yaklaştıracak oyunu oynatacağına dair umudum var. Ancak yorumculuk döneminde eleştirdiği kimi durumları kısa sürede bizzat yaşaması da ironik.Fenerbahçe maçında Beşiktaş beklediğimden daha agresif pres yaptı. Bu, ileri uçtaki oyuncunun çok geri gelmemesiyle bağlantılıydı; stoperlerle bire bir eşleşmeler görüldü. Beşiktaş, topa sahip olmada %30’larda kalsa da 11’e 11 düzende daha fazla şut çekip skor üstünlüğü yakaladı. Bu agresif şablon Tedesco’nun Fenerbahçe’sini ciddi biçimde bozdu; ancak takım boyunun uzun kalması, stoperlerin dengesizliği ve orta sahada boşluklar yine problem yarattı. Fenerbahçe özellikle Kerem’i hatlar arasında, Asensio ve İsmail’i merkezde rahat buluşturdu; Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra da burayı sıkıştıramadı. Sergen Yalçın’ın başlangıç planı mükemmeldi; 10 kişi kaldıktan sonraki plan ise bir o kadar zayıftı.Antalyaspor maçına gelirsek: Emre Belözoğlu sonrası göreve Erol Bulut geldi. Son üç maçta iki mağlubiyet ve son olarak Eyüpspor karşısında bir galibiyet aldılar. Beşiktaş cephesinde derbinin izleri sürüyor: Orkun Kökçü yok; kulübede teknik direktör de olmayacak. Emirhan Topçu sarı kart cezalısı, Rafa Silva sakat. Dolayısıyla seyir zevki düşük bir maç bekliyorum. Beşiktaş’ın eksikleri çok kritik; Cerny’nin durumu belirsiz. Antalyaspor taktik anlamda ligin en kötü takımı değil ama hücum şablonu ve seyir zevki açısından zayıf. Erol Bulut karakteri gereği daha savunmacı; 3’lü/5’li savunma beklenebilir. Beşiktaş’ın iş çözücü oyuncularında soru işaretleri varken, oyun kurucu ve skora yatkın bir stoperin olmaması maçı zorlaştırabilir. Beşiktaş yine 3 puana yakın taraf olsa da kolay olmayacaktır; bu sezon ilk kez bu kadar kapalı bir savunmaya karşı oynayacaklar.Antalyaspor 5-3-2 düzeninde, önde pres yapmıyor; uzun toplarla çıkmak istiyor. Rakibe birinci bölgede pas imkânı tanıyorlar; bek topu aldığında pres ve ikili sıkıştırma ile yeniden stopere yönlendirmeye çalışıyorlar; rakibi merkezden kurmaya zorluyorlar. Orta üçlünün dinamizmi en büyük güvenceleri. Bu yüzden Beşiktaş’ın merkezden üretmesi zor; kanatlar ve beklerin katkısıyla çoğalması gerekir. Özellikle beşli savunan takımların arka direkte adam paylaşımında sorun yaşaması, Beşiktaş için fırsat olabilir. Rıdvan ve Gökhan beklerinin hücum katılımı önemli.Kalede Ersin Destanoğlu’nu bekliyorum; fakat Beşiktaş’ın ara ya da yaz döneminde kaleci transferini gündemine alması gerektiğini düşünüyorum. Stoperde Gabriel Paulista’nın ailevi durumundan ötürü hazır olup olmayacağı belirsiz; Sol bekte Rıdvan devam edecektir. Orta sahada Ndidi’nin yanına Demir Ege’nin başlaması mantıklı; onun sürelerinin artması gerektiğini düşünüyorum. Sağ kanatta Cerny olursa tercih edilir, olmazsa Cengiz Ünder alternatifi öne çıkar; sol kanatta Rashica daha garanti görünüyor.Bu maç özelinde çift forvet (Tammy Abraham–El Bilal Touré) düşünülebilir. El Bilal’i yalnızca “geçiş oyuncusu” olarak görmek haksızlık; hareketliliği, bağlantıları ve ceza sahasında ortaya göre pozisyon alma becerisi set hücumunda da değerli. Çift forvet olmazsa klasik 4-2-3-1’de Cerny–Cengiz–Rashica hattı da mümkün. Antalyaspor’un savunma yerleşimindeki arka direk zafiyetleri, Beşiktaş’ın kenar ortalarıyla sonuç bulmasına imkân tanıyabilir.Duhuliye.comHABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..