Başlığa bakıp, bu ne demek, diye sorduğunuzu düşünerek cevaplayayım. MAGA İngilizce “Make America Great Again” (Amerika’yı Yeniden Büyük Devlet Yapın) sözcüklerinin kısaltılmışı. Bu sloganı ilk kez 1980 ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan kullanmıştı. Daha sonra slogan nedense unutuldu. Hatta George W. Bush bile bu sözcükleri ağzına almadı. Donald Trump da 2016 Başkanlık seçimlerine girdiğinde bu slogana itibar etmedi. Ama Trump bu sefer MAGA sloganını kullanıyor. Nedeni de açık. Özellikle ülkenin orta ve orta batı eyaletlerinde yaşayan ne kadar cahil, serseri, boşta gezer, suç işlemeye meyilli, bencil, siyasetçinin her türlü yalanına kanan Amerikalı varsa onları bu slogan çevresinde mobilize etmeyi ve adeta kendine yüzbinlerce kişilik bir milis gücü oluşturmayı planlıyor. En gelişmişlerinde bile olsa dünya ülkelerinde yalancı, dün söylediğinin tam tersini bugün telaffuz edebilen politikacılara inanmaya hazır halk kitleleri bulunuyor. Muhtemelen bu kitleler kendilerini o yalancı, sahtekar politikacılarla özdeşleştiriyorlar.
Pek çok Amerikalı yazar, düşünür MAGA sloganının ırkçı, daha öte Faşist bir anlam içerdiği eleştirisini getiriyor. Onlara göre MAGA, bir takım komploların üstü kapalı anlatımı için Trump taraftarları arasında şifre olarak kullanılıyor.
2016 seçimlerinde QAnon isimli Evangelist tarikatına mensup dengesiz ve cahillerden oluşan bir destekçi güruh oluşmuş, bunlar Trump 2020 seçimlerini kaybedince başkent Washington’da Kongre binalarını basmışlardı. Olaylarda can kayıpları meydana gelmişti. Trump daha sonra yargılandı, ancak sebep olduğu bu olayların hiç birinden ceza almadı. Trump hatta, Beyaz Saray’dan devletin gizli belgelerini kaçırmak, ırza tecavüz, dolandırıcılık gibi suçlamalarla da yargılandı ve yargılanıyor. Böyle bir kişilik ülkesinde Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koyabiliyor ve kabul görüyor. ABD hukuk sistemi böyle işliyor, çünkü. Sanki derin bir el Trump’ın seçilmesi için gizliden gizliye çalışıyor.
Trump’ın seçilmesine açıktan destek verenler de var. Onların başında, ülkenin bir numaralı milyarderi Elon Musk geliyor. Bir zamanlar şiddetli Trump karşıtı olan Musk, son iki yıl içinde her nasılsa birden Trump destekçisi oluverdi. Twitter olarak satın alıp ismini X’e çevirdiği sosyal medya platformundan her gün Amerikalılar’a sesleniyor; Trump’a oy vermeleri çağırısında bulunuyor. Musk’ın Trump’ın seçim kampanyası için kendi özel servetinden şimdiye kadar 120 milyon dolar harcadığı hesaplanıyor.
Elon Musk’ın pandemi dönemine kadar hafiften sol siyaset (ABD’de sol ne demekse) eğilimli olduğu, ancak pandemiyle birlikte Trump’çı kesildiği dillendiriliyor. Geçenlerde Fransız basınında okuduğum bir yazıda iddia edildiğine göre Musk ağır içkiciymiş. İçkiyle birlikte iyice kafa bulmak için marijuana da içermiş. Bazen uçar halde şirkete gelip yönetim işlerine karışmaya kalkışınca kendisini zor zaptettikleri yazıdaki iddialarda vardı. Doğruluk derecesini bilmem.
Ama bir fotoğraf hatırlıyorum. Geçen yıl AKP Genel Başkanı Erdoğan New York’u ziyaretinde, Musk’ı Türkevi’ne çağırmış, Musk, saç baş darmadağınık, yataktan pijamayla fırlamışçasına, kucağında bebek yaşındaki oğluyla davete icabet etmişti. Acaba sabahın o köründe de uçuk vaziyette miydi? Bunu hep merak ettim.
Amerikan iş dünyasından bazı başka önemli isimlerin de gizliden gizliye Trump’a destek çıktıkları, ancak kendilerini ele vermemeye özen gösterdikleri haberleri var.
TRUMP-PUTİN DOSTLUĞU
İş bununla da kalmıyor. ABD basınına yansıyan haberlere göre Trump sıklıkla Rusya Lideri Vladimir Putin’le haberleşiyor ve onun desteğini alıyor. Putin’in 2015 seçimleri sırasında ve Başkanlığı döneminde Trump’a ciddi destek verdiği biliniyor. Zaten Trump da bunu pek gizlemiyor. Seçim kampanyası boyunca ABD’yi NATO’dan çıkaracağını, NATO ülkelerinin ABD’nin sırtında parasal bir yük olduğunu söyleyip duruyor. Bu retorik de doğal olarak, ABD ve NATO’yu kendine hasım gören Putin’in çok hoşuna gidiyor.
Ve bu Trump Amerikan halkından hala kredi alabiliyor. Şu anda Demokrat aday Kamala Harris’le seçimlerde oy oranı başa baş görünüyor. Kamala Harris’e gelince... Onu destekleyenler daha çok sanat dünyasından oyuncular, sanatçılar, yazarlar, entellektüeller. Bir kaç gün önce Beyonce ve Jennifer Lopez de Harris’in kampanyasına destek çıktıklarını açıkladılar. Son olarak da şaşırtıcı bir gelişme oldu. New York’un eski belediye başkanı, Bloomberg yayın kuruluşunun yönetim kurulu başkanı milyarder Michael Bloomberg Kamala Harris’e desteğini açıkladı. Bloomberg baştan Harris’in politikalarına pek katılmadığını, ancak son tahlilde kendisini destekleme kararı alıp ona oy verdiğini açıkladı.
İngiliz The Economist, dergi grubu olarak Kamala Harris’in arkasında durduklarını belirtti. Bunun nedeni olarak da, Trump’ın ikinci dönem başkanlığında “çok daha pervasızca davranacağı” bunun da ABD’nin güvenliğini ağır biçimde tehlikeye atacağı endişesini gösterdi. The Economist’in yazısında şu çarpıcı ifadeler de var:
“Bir kısım Amerikalı Kamala Harris’i radikal Marksist sandığı için gidip Trump’a oy verecek. Bazıları da Trump Beyaz Saray’a girince ABD’nin daha güçleneceğini düşünüyor. “İşe bakın. Kamala Harris’in radikal Marksist olduğunu düşünecek kadar zır cahil Amerikalılar var demek ki!
“ABD’NİN SON SEÇİMİ OLABiLİR”
Bir haber de Fransız Le Monde gazetesinden geldi. Pazar günkü Le Monde’da bir makalesi yayımlanan Amerikalı yazar Jerome Charyn şu ifadeyi kullandı:
“Bu seçimleri Donald Trump kazanırsa ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetecek. ABD batağa saplanmak üzere. Bu bataklıktan günün birinde çıkıp çıkamayacağı da belli değil. Kasım 2024 tarihi ülkemizin gördüğü son seçimler olabilir. Trump, ‘Make America Great Again’ (MAGA) güruhunun bütün gücüyle sandıklara asılacağını açıkladığı gün derin endişeye kapıldım. Bu güruhun bir daha sandığa gitmeyeceğini bilerek bu sözleri söylüyordu Trump. Çünkü seçildiği takdirde seçimler artık yapılmayacak. “
Ben bu yazıyı yazarken ABD’de Başkanlık ve Kongre üçte bir seçimlerinin sonuçları muhtemelen belli olmaya başlayacak. Bakalım Trump gibi bir bela mı ülkesi ve dünyanın başına musallat olacak yoksa hukuka, insan haklarına, demokrasiye saygılı olduğunu ( ondan da şüphem var) her fırsatta tekrarlayan Kamala Harris mi seçilecek? ABD seçmeni ağırlığıklı olarak Trump’a oy verirse kendi düşen ağlamaz. O zaman, demek zır cahil, verdiği oyun ülkesi ve milleti, hatta dünya için doğuracağı vahim sonuçları görme yeteneğine sahip olmayan seçmen her ülkede aynı davranışları gösteriyor, hükmüne varacağız. Dünyayı yönettiğini var saydığımız ABD meğer kağıttan kaplanmış, diyeceğiz.
KÜRESEL PASTA
Görüşüme katılırsınız ya da katılmazsınız. Bu benim görüşüm. Şu anda gördüğüm, dünya küresel bir pasta. Pastanın harcı aynı malzemelerle hazırlanmış. Fırında pişirilmiş. Harç soğuduktan sonra farklı boyutlara bölünmüş. Bazıları cup cake, bazıları orta büyüklükte, bazıları da devasa. Üstlerine farklı kremalar konmuş. Mesela birine çilekli, ahudutlu krema, öbürüne çikolata, bir diğerine muzlu, başkasına vanilya ya da krem şantiyİ, bölgesine göre... Hele cup cake’ler çok cici. Üstleri çeşit çeşit şekillerle süslenmiş. Hangisi daha çok iştahını kabartırsa hemen giriş.
Pek çok Amerikalı yazar, düşünür MAGA sloganının ırkçı, daha öte Faşist bir anlam içerdiği eleştirisini getiriyor. Onlara göre MAGA, bir takım komploların üstü kapalı anlatımı için Trump taraftarları arasında şifre olarak kullanılıyor.
2016 seçimlerinde QAnon isimli Evangelist tarikatına mensup dengesiz ve cahillerden oluşan bir destekçi güruh oluşmuş, bunlar Trump 2020 seçimlerini kaybedince başkent Washington’da Kongre binalarını basmışlardı. Olaylarda can kayıpları meydana gelmişti. Trump daha sonra yargılandı, ancak sebep olduğu bu olayların hiç birinden ceza almadı. Trump hatta, Beyaz Saray’dan devletin gizli belgelerini kaçırmak, ırza tecavüz, dolandırıcılık gibi suçlamalarla da yargılandı ve yargılanıyor. Böyle bir kişilik ülkesinde Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koyabiliyor ve kabul görüyor. ABD hukuk sistemi böyle işliyor, çünkü. Sanki derin bir el Trump’ın seçilmesi için gizliden gizliye çalışıyor.
Trump’ın seçilmesine açıktan destek verenler de var. Onların başında, ülkenin bir numaralı milyarderi Elon Musk geliyor. Bir zamanlar şiddetli Trump karşıtı olan Musk, son iki yıl içinde her nasılsa birden Trump destekçisi oluverdi. Twitter olarak satın alıp ismini X’e çevirdiği sosyal medya platformundan her gün Amerikalılar’a sesleniyor; Trump’a oy vermeleri çağırısında bulunuyor. Musk’ın Trump’ın seçim kampanyası için kendi özel servetinden şimdiye kadar 120 milyon dolar harcadığı hesaplanıyor.
Elon Musk’ın pandemi dönemine kadar hafiften sol siyaset (ABD’de sol ne demekse) eğilimli olduğu, ancak pandemiyle birlikte Trump’çı kesildiği dillendiriliyor. Geçenlerde Fransız basınında okuduğum bir yazıda iddia edildiğine göre Musk ağır içkiciymiş. İçkiyle birlikte iyice kafa bulmak için marijuana da içermiş. Bazen uçar halde şirkete gelip yönetim işlerine karışmaya kalkışınca kendisini zor zaptettikleri yazıdaki iddialarda vardı. Doğruluk derecesini bilmem.
Ama bir fotoğraf hatırlıyorum. Geçen yıl AKP Genel Başkanı Erdoğan New York’u ziyaretinde, Musk’ı Türkevi’ne çağırmış, Musk, saç baş darmadağınık, yataktan pijamayla fırlamışçasına, kucağında bebek yaşındaki oğluyla davete icabet etmişti. Acaba sabahın o köründe de uçuk vaziyette miydi? Bunu hep merak ettim.
Amerikan iş dünyasından bazı başka önemli isimlerin de gizliden gizliye Trump’a destek çıktıkları, ancak kendilerini ele vermemeye özen gösterdikleri haberleri var.
TRUMP-PUTİN DOSTLUĞU
İş bununla da kalmıyor. ABD basınına yansıyan haberlere göre Trump sıklıkla Rusya Lideri Vladimir Putin’le haberleşiyor ve onun desteğini alıyor. Putin’in 2015 seçimleri sırasında ve Başkanlığı döneminde Trump’a ciddi destek verdiği biliniyor. Zaten Trump da bunu pek gizlemiyor. Seçim kampanyası boyunca ABD’yi NATO’dan çıkaracağını, NATO ülkelerinin ABD’nin sırtında parasal bir yük olduğunu söyleyip duruyor. Bu retorik de doğal olarak, ABD ve NATO’yu kendine hasım gören Putin’in çok hoşuna gidiyor.
Ve bu Trump Amerikan halkından hala kredi alabiliyor. Şu anda Demokrat aday Kamala Harris’le seçimlerde oy oranı başa baş görünüyor. Kamala Harris’e gelince... Onu destekleyenler daha çok sanat dünyasından oyuncular, sanatçılar, yazarlar, entellektüeller. Bir kaç gün önce Beyonce ve Jennifer Lopez de Harris’in kampanyasına destek çıktıklarını açıkladılar. Son olarak da şaşırtıcı bir gelişme oldu. New York’un eski belediye başkanı, Bloomberg yayın kuruluşunun yönetim kurulu başkanı milyarder Michael Bloomberg Kamala Harris’e desteğini açıkladı. Bloomberg baştan Harris’in politikalarına pek katılmadığını, ancak son tahlilde kendisini destekleme kararı alıp ona oy verdiğini açıkladı.
İngiliz The Economist, dergi grubu olarak Kamala Harris’in arkasında durduklarını belirtti. Bunun nedeni olarak da, Trump’ın ikinci dönem başkanlığında “çok daha pervasızca davranacağı” bunun da ABD’nin güvenliğini ağır biçimde tehlikeye atacağı endişesini gösterdi. The Economist’in yazısında şu çarpıcı ifadeler de var:
“Bir kısım Amerikalı Kamala Harris’i radikal Marksist sandığı için gidip Trump’a oy verecek. Bazıları da Trump Beyaz Saray’a girince ABD’nin daha güçleneceğini düşünüyor. “İşe bakın. Kamala Harris’in radikal Marksist olduğunu düşünecek kadar zır cahil Amerikalılar var demek ki!
“ABD’NİN SON SEÇİMİ OLABiLİR”
Bir haber de Fransız Le Monde gazetesinden geldi. Pazar günkü Le Monde’da bir makalesi yayımlanan Amerikalı yazar Jerome Charyn şu ifadeyi kullandı:
“Bu seçimleri Donald Trump kazanırsa ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetecek. ABD batağa saplanmak üzere. Bu bataklıktan günün birinde çıkıp çıkamayacağı da belli değil. Kasım 2024 tarihi ülkemizin gördüğü son seçimler olabilir. Trump, ‘Make America Great Again’ (MAGA) güruhunun bütün gücüyle sandıklara asılacağını açıkladığı gün derin endişeye kapıldım. Bu güruhun bir daha sandığa gitmeyeceğini bilerek bu sözleri söylüyordu Trump. Çünkü seçildiği takdirde seçimler artık yapılmayacak. “
Ben bu yazıyı yazarken ABD’de Başkanlık ve Kongre üçte bir seçimlerinin sonuçları muhtemelen belli olmaya başlayacak. Bakalım Trump gibi bir bela mı ülkesi ve dünyanın başına musallat olacak yoksa hukuka, insan haklarına, demokrasiye saygılı olduğunu ( ondan da şüphem var) her fırsatta tekrarlayan Kamala Harris mi seçilecek? ABD seçmeni ağırlığıklı olarak Trump’a oy verirse kendi düşen ağlamaz. O zaman, demek zır cahil, verdiği oyun ülkesi ve milleti, hatta dünya için doğuracağı vahim sonuçları görme yeteneğine sahip olmayan seçmen her ülkede aynı davranışları gösteriyor, hükmüne varacağız. Dünyayı yönettiğini var saydığımız ABD meğer kağıttan kaplanmış, diyeceğiz.
KÜRESEL PASTA
Görüşüme katılırsınız ya da katılmazsınız. Bu benim görüşüm. Şu anda gördüğüm, dünya küresel bir pasta. Pastanın harcı aynı malzemelerle hazırlanmış. Fırında pişirilmiş. Harç soğuduktan sonra farklı boyutlara bölünmüş. Bazıları cup cake, bazıları orta büyüklükte, bazıları da devasa. Üstlerine farklı kremalar konmuş. Mesela birine çilekli, ahudutlu krema, öbürüne çikolata, bir diğerine muzlu, başkasına vanilya ya da krem şantiyİ, bölgesine göre... Hele cup cake’ler çok cici. Üstleri çeşit çeşit şekillerle süslenmiş. Hangisi daha çok iştahını kabartırsa hemen giriş.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.