Kahramanmaraş'ta ünlenerek dondurma başta olmak üzere birçok ürün üretip satan Mado'nun birçok dükkanı deprem felaketinden etkilendi. 3 fabrikası depremlerde hasar gören Mado'nun 60 çalışanı da hayatını kaybetti. Bu süreçte çalışanlarını motive etmek için fabrika girişine konteyner yerleştirip, işleri koordine eden Mado'nun kurucusu Mehmet Sait Kanbur (74), "Yiğit düştüğü yerden kalkar, diyorum. Biz de düştüğümüz yerden kalkacağız. Bize düşen sorumluluğu biliyoruz" dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler, kentteki binlerce bina gibi dünya markası Mado'nun fabrika ve dükkanlarını da etkiledi. 60 çalışanını kaybeden Mado'nun kentteki 3 fabrikasından 1'i tamamen, 2'si ise kısmen hasar gördü. Tam kapasite olmasa bile Kahramanmaraş'ta üretimini sürdüren Mado, 38 ülke ile Türkiye'nin tüm illerine dondurma ve diğer ürünlerini ulaştırmaya çalışıyor.Depremlerde zarar gören fabrikasının girişine 21 metrekarelik konteyner yerleştirip, işleri koordine eden Mado'nun kurucusu, 4 çocuk babası Mehmet Sait Kanbur, yaşadığı süreci anlattı.
9'uncu kattaki evinde depreme yakalanan Kanbur, şehirden ayrılmadığını, bunun da çalışanların motivasyonu için gerekli olduğunu belirtti. Kardeşleri ile bundan sonra da kentten ayrılmayacaklarını, 3 bin çalışanının yanında duracaklarını söyleyen Kanbur, bunu yapmaya mecbur olduklarını ifade etti.Fabrika önünde kurulan 80 çadırda aileleri ile kalan çalışanlarına, kardeşi Atilla Kanbur ile yemek dağıtan Kanbur, en kısa zamanda 310 konteynerin de tamamlanacağını söyledi.
Hızla yaralarını sarmaya çalıştıklarını belirten Kanbur, "Yüzde 10-15 gibi bir kapasite ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Dışardaki bayilerimize mal vermek zorundayız. Bir taraftan insanlara moral verip, bir taraftan da üretim yapmak zorundayız. Bir taraftan bakım, onarım, bir taraftan da kısmi üretim yapmaya çalışıyoruz. Günlük 100 ton üretim kapasitemiz var.Köylerden aldığım sütleri çevredeki depremzedelere dağıttım, insanlara ikram ettim ve aldığım sütlerin parasını da üreticiye verdim. Kendi üreticilerimi de muhafaza etmem lazım. Üreticilerimin yemlerini bile gönderdim" dedi.
Şirket olarak zorlu bir süreçten geçtiklerini anlatan Kanbur, "Biz de deprem yaşadık. Ben de depremin içindeydim, başka bir yerde değildim. Su fabrikamız yok oldu. Tabii bunlar kolay değil. Bunları yaşarsanız, görürsünüz. Dışardan bakılınca her şey kolay görünüyor. Fakat her zaman dediğim gibi bizim malımız, canımız Maraştır. Maraş'ı düştüğü yerden kaldıracağız. Başka da bir izahı yok.Çalışan olmadığı için dışarıdan çalışanlar*getirdim. Şehir tamamen boşaldı, herkesin psikolojisi değişti. Fabrikanın önüne çadır kent kurdum. 310 tane de konteyner kuruyorum. Üretim için başka şehirlerden insan getirmeye çalışıyorum. Maraş'ta hayatın devam etmesi lazım. Tüm zorlukları da inşallah aşacağız" diye konuştu.
Sorumluluklarının farkında olduğunu ifade eden Kanbur, şöyle devam etti:"Çünkü bizim Maraş'tan başka gidecek bir yerimiz yok. Bizim toprağımız, doğduğumuz yer burası; öleceğimiz yer de burası. Hep söylediğim bir şey, bir Anadolu tabiri var. 'Yiğit düştüğü yerden kalkar' diyorum. Biz de düştüğümüz yerden kalkacağız. Bize düşen sorumluluğu biliyoruz. Çünkü Maraşlıyım, ben Maraş'ım. Maraş'ı, benim kaldırmam lazım. Maraş'ın kalkınması demek; Türkiye'nin kalkınması demektir. Çünkü Maraş, kendine geldiği zaman Türkiye kendisine gelecek. Maraş; kadim bir şehir, medeniyet şehri. İnşallah yeniden bir şehir yapacağız.
Yeniden kadim bir şehir haline getireceğiz. El ele verip, bu şehri düştüğü yerden kaldıracağız. Şu anda çalışanlarımızın moralleri iyi. Gelecekte inşallah bu şehri yine kaldıracağız. Mado, üstüne düşen görevi biliyor. Kimsenin bize bir şey demesine gerek yok. Ölü de bizim, diri de bizimdir."